Duru wrote:
Benimde namaza başlamasını ve dini konularda bilgilenmesini istediğim biri var
ya böyle durumlarda bize düşen nedir ? kendi haline bırakmak mı ?
Duru wrote:Abdüllatif wrote:(Y
essirû ve lâ tuassiru) “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın!” (
beşşirû velâ tüneffiru.) “Müjdeleyin, sevdirin; nefret ettirmeyin, kaçırtmayın!” Hadis-i Şerif
Prof. Dr. M. Es'ad Coşan Rh.A, İskenderpaşa Hadis Dersi, 9 Mayıs 82
Zaten işin zorluğu burada... "Ha!" dedim mi olsaydı, herkes yapardı. Altından girip, üstünden çıkıp, gerekirse kırk takla atıp ısındırmak lazım.

ama O'da müslüman..
bide ben sevdiremem sanırım..
dinlemek istemiyorki..resmen kaçıyor...
daha etkili çözüm önerisi olan yok mu ? (:
“Avrupalılar Müslümanlara bakarak değil, Kur’an’ı okuyarak imanla, islamla şerefleniyorlar” sözünü
çok doğru bulmadığımı ifade etmek isterim.
Onları Kur’an okuyamaya sevkeden ve iman ve islamı sevdiren bir ameli Müslümanlarda görmüş olmalarıdır diye düşünüyorum. Hemen tüm tarih ve hatta bu seyrettiğimiz görüntülerde “gönülleri fetheden ameller”in hidayete vesile olduğunu düşünüyorum.
“İslam orduları Anadolu’ya geldiği zaman, Anadoluda yaşayan halkın kalbi dervişler tarafından çoktan fethedilmişti. Bu sebeple İslam ordularına direniş yoğun olarak Bizans orduları tarafından gösterilmiştir” denilebilir.
Ben de
(Yüce Allah (c.c.) “ben”den muhafaza buyursun) aklıma gelen birkaç misali aktarayım :
1- Ankara’da okuyan talebe bir ihvanımızın evlerini Kayseri’ye geldiğinde ziyarete gittim. Babasının cemaatlere ve hocaefendilere farklı yaklaştığını, bunda da emekli olmadan önceki resmi görevinin etkili olduğunu söyledi.
Oturup şundan-bundan sohbet edilirken, evin küçük kızının bir davranışı sebebiyle (bana karşı bir mahcubiyet hissiyle) babaları azarlar tarzda bir şey söyledi. Ben de:
“Rahmetli hocaefendimiz Mehmed Zahid Koktu (rh.a.), bir ihvanına bayram ziyaretine gitmiş. Oturulmuş ve bir müddet sonra evin küçük kızı elinde kolonya şisesi ve şeker tabağı ile hocaefendimizin önünde durmuş ve kolonya dökmek üzere teşebbüste bulunmuş. Bunun üzerine Mehmed Zahid efendimiz (rh.a.) avuçlarını açmış kolonya dökülmesine imkan vermiş ve şekerden de alarak kıza teşekkür etmiş. Olaya şahit olanlar :’hocaefendimiz kolonya kullanmazdı. Kendileri hanifi mezhebinde oldukları için aslında kolonya sürünmeleri haram da değildi, ancak kullanmazlardı. O gün bu davranışı göstererek o küçük kızın güzel hislerle yapmak istediği bir davranışa engel olmamayı ve onun bu hizmetle sevinmesini, kalbinin sürurlanmasını temin etmiş oldu’ diyorlar”
dedim. Babaları da bunun üstüne bir şeyler söyledi. Laf lafı açtı. Mahmud Es’ad hocaefendimiz (rh.a.), faaliyetleri, sözleri, şahit olduğum veya duyduğum ya da okuduğum söz ve hallerinden sohbet aralarına sıkıştırarak günlük meselelerden görüştük/konuştuk.
Ertesi gün kardeşimiz telefon ile arayarak ziyaretim için teşekkür etti. Ve ekledi :
“Babam şu kadar yıldır kütüphanemde duran hocaefendilerimizin kitaplarını ilk defa dün akşam alarak okumaya başladı ve sabahleyin ‘muhteşem insanlarmış’ dedi”
diye ilave etti.
(Bu kardeşimiz formumuzun da bir üyesi, eksiklik/fazlalık/yanlışlık yapmış isem anlattıklarımı düzeltirse memnun olurum.)
2- Cennetmekân Mahmud Es’ad hocaefendimizle girdiğimiz bir itikafla ilgili hatıramı anlatayım. (İtikafta olanlardan üyelerimiz var ise veya üyelerimiz onlara ulaştırırlarsa bir yanlışlık/eksiklik/fazlalığım olursa düzeltirlerse de sevinirim.)
Sahur ve iftarda yemek arasında efendi hazretleri nasihatlerde bulunur, bazı olaylar anlatırlardı. (Sahur ve iftar dediysem birinde : avuç içinin yarısı kadar arpa ekmeği ve yağsız, tuzsuz mercimek çorbası –istenirse yenilirken tuz atılabiliyor-; diğerinde ise avuç içinin yarısı kadar arpa ekmeği ve 7 adet kuru üzüm)
Bunlardan birinde itikafa katılmış bir emekli albayı işaret etmiş ve şöyle demişti :
“….. bey, yüzbaşı iken her Cuma günü komutanının yanına çıkar, “Komutanım, bugün Cuma; namaza beraber gidelim!” dermiş. İlk seferinde komutan hayret ve şaşkınlıkla “Bugün proğramım yüklü, sen git oğlum!” demiş. Her Cuma yüzbaşı böyle söyler, komutan da bu ve buna benzer cevaplarla onu gönderirmiş.
Yine bir Cuma yüzbaşı böyle söyleyince, komutan : “Tamam oğlum, bugün hazırlıklıyım da; hadi gidelim!” demiş.
Yüzbaşı böyle güzel bir yöntemle, hem her Cuma komutanının iznini temin ederek gidebilmiş, hem her Cuma tebliğ faaliyetini yerine getirmiş, hem de vazgeçmeyerek bir hayırlı işe de vesile olmuş.
3- Ankara’da çalışırken işyerimizde çalışanların Cuma namazına gitmediklerini fark ettim. (Ahh! Beş vakit kılmadıklarını diyebilseydim. Bu zaman öyle bir zaman. Bayram ve Cuma namazları, islamın şiarı gibi görülüyor.)
Bir gün yerini hazır edip Cuma namazı ile ilgili ayetten bahsettim ve “o saatlerde işyerinin kapatılması gerektiğini” bunun için de bizim de kapatacağımızı söyledim.
İlk Cuma bazı arkadaşlar Cumaya geldi, bazısı kaldı. Gelmeyenlerden birine:
“Hayırdır, bir maniniz mi var?” dedim.
“Ben bu sabah evden çıkarken boy abdesti almamıştım” dedi.
"Bunu gerektirecek herhangi bir şey mi oldu" diye sordum.
"Hayır" dedi.
“Cuma namazı için gusletmek güzel bir davranış, peygamber efendimizin bir sünnetini ihya etmektir ama bu cumaya gitmemek için bir mani/engel değildir” deyince,
“Tamam, sizin kadar olmasa da bizde bir şeyler biliyoruz. Boy abdesti almadan Cumaya gidilir mi? Siz de abarttınız” mealinde şeyler söyledi.
Ben daha genç diğer arkadaşı Hacı Bayram Camii civarındaki kitapçılara göndererek bir ilmihal aldırdım. Gelince oradan ilgili bölümleri okuyarak ve ek sorulara cevap vererek “bu söylediklerinin doğru olmadığını” anlattım. Ertesi hafta Cuma günü hep beraber Cuma’ya gittik.
Bugün bu kardeşimiz 5 vakit namazında, hemen her karşılaştığı sorunda ilgili kaynak kişi veya kitapa müracaatla sorunlarının üstesinden gelen bir halde. Allah c.c. daim kılsın.
(Bu kardeşimizde sitemizin ziyaretçisi. Olur a, okur da bir eksik/fazla/yanlış bulursa düzeltmesini beklerim.)
Yüce Allah (c.c.)
güzel ahlak yolunun rehberleri olan zatların izinden ayırmasın.
Yol rehberlerini, peygamber efendimizi ve kendisini bize sevdirsin, bizleri de kendisine, peygamber efendimize ve yol rehberlerine sevdirsin.
"Müslümanlık bu mu? Kurban olayım bu yola!" dedirterek hidayete ve kamil imana vesile olacak bir hayatı cümlemize nasib ve müyesser eylesin. (âmin)