Şeyh Nazım ve Bediuzzaman

User avatar
Halil Necati
Posts: 618
Joined: 02 Nov 2007, 19:54

Şeyh Nazım ve Bediuzzaman

Post by Halil Necati »

Şeyh Nazım ve Bediuzzaman


Adamın biri çok sıkılıyormuş.

Hali vakti yerinde; yediği önünde, yemediği arkasında imiş ama yine de kendisini huzursuz hissediyormuş. Çevresindekilerin, kendisine hak ettiği değeri vermediklerini düşünüyormuş.

Ne yapayım ne edeyim diye sıkıntısına çare ararken ünlü medyum dostu aklına gelmiş. Onu aramış, ‘sıkılıyorum üstad’ demiş.

‘Gel bana’ demiş medyum, ‘bakayım, niye sıkılıyorsun, ne çare bulabiliriz’ diye…

Adam medyumuna gitmiş. Medyum uzun süren bir trans durumundan sonra, gözlerini açmış ‘üzgünüm dostum, yarınını göremiyorum. Senin yarının yok artık!’ demiş.

Sıkıntısına çare arayan adam, daha da derin bir umutsuzluğa gömülmüş:

-Demek benim için her şey bitti ha! Diyerek medyumdan ayrılmış.

Şimdi her şey çok daha güzel ve şirin görünüyormuş. Eve gelmiş, ağzına kadar yem yiyecekle dolu buzdolabını açmış bir şeyler yapıp yemek için fakat ‘aman’ demiş, ‘yarına çıkmayacağım nasıl olsa, yemesem de olur’. Vazgeçmiş. Gardıroptan en temiz pijamalarını çıkarıp giymiş ve yatağına girmiş…

Derin uyuduğu bir gecenin ardından, gözlerini parıl parıl parıldayan bir sabaha açmış. Cennete geldiğine karar vermiş. Büyük bir keyifle yatağından çıkmış. Fakat bir tuhaflık varmış. ‘Burası benim evim, nasıl olur?’ diye düşünürken bilinçsizce gidip kapıya bakmış. Sütü ve gazetesi kapıdaymış. Bir anlam verememiş. Gazeteyi alıp mutfağa geçmiş. Bir yandan da gazeteye bakıyormuş!

Aa… bir de bakmış birinci sayfanın alt sıralarında Medyum’unun resmi ve altında bir başlık:

‘Ünlü Medyum Öldü!’

Adam gayri ihtiyari gülmüş:

‘Yazık, kendisinin yarını olmadığı için benim yarınım yok zannetmiş!



* * *



Şeyh Nazım Kıbrısi’nin Bediuzzaman, Risale-i Nur ve Fethullah Gülen hakkında söylediklerini duyunca bu kıssa geldi aklıma…



Ne demiş Kıbrısi hazretleri:



"Risale-i Nur okumanın zamanı geçti. Risale-i Nur'un kimseye faydası yok. Yukardan şiddetli bir talimat geldi bana. Risaleler, bir miktar gençlerimize bir miktar fayda etti, ama ondan öteye geçemedi. Okudukları onlara ne fayda veriyor. Hiçbir faydası yok. Bulduklarından ne fayda umuyorlar. Mecliste oturup Risale okuyup uyuklama ne fayda verir."

‘Yukarıdan gelenler(!)’ bitmemiş olacak ki devam ediyor mübarek:



"İçinde bulunduğumuz hal, iyi midir değil midir? Bunu bilecek, dinleyecek çok kimse var şimdi. Hadisi Şerif okumaktan da fayda yok onlara. Bu vartaya nasıl düştük. Bu millet aldatıldı mı, aldatılmadı mı? Kütüphanende isterse bin tane Risale-i Nur olsun. Bir faydası yok. Onları al Said-i Nursi'nin mezarının başına götür "Sen oku" de. Laiklik bir vartadır. Risale'de laiklik geçmiyorsa bundan ne anladık. Risaleler milleti uyutuyor. Risaleleri müzeye koymalı’



* * *

Bu cümleleri okuyunca, gayri ihtiyari bir esef, bir üzüntü içime doldu. Çünkü bu ifadeler şeyhe bir şey katmadığı gibi Bediuzzaman’a ve Risale-i Nur’a da zarar vermez. Risaleyi bilenler ise şeyhin kendisini düşürdüğü halden dolayı üzülür

Bu nasıl bir haldi ki, mübarek bir zata, Kuran’a, İslam’a bunca hizmeti geçmiş diğer bir mübarek zat için böyle şeyler söyletebiliyor!

Demek ki ya kendisi mübarek değil ya da ötekini mübarek bilmiyor. Yahut kıskanıyor. Çünkü kıskanmak insan tabiatının en bariz özelliğidir ki, ilk cinayet, üstelik de kardeş cinayeti onun yüzünden işlendi!

Yine de merak ettim. Niye kıskanmış olabilir diye, Mübarek Google efendiye sordum ve anladım. Çünkü “Nazım Kıbrısi” diye sorguladığımda, 3 bin 440 sayfa karşıma çıktı. “Şeyh Nazım Kıbrısi” diye sorguladım ise bu kere de 4 bin 230 sayfa ile karşılaştım.

Merakım daha da arttı. Acaba Bediuzzaman, Fethullah Gülen veya Risale-i Nur ekolünün bir başka mecrası olan Adnan Oktar’ı sorgulasam ne çıkacak karşıma. Mesela Risale-i Nur ile ilgili kaç site var veya kaç sayfada ondan söz edilmiş, merak ettim sordum. İşte size sonuçlar:

“Said Nursi”: 199 bin sayfa.

“Bediuzzaman”: 156 bin sayfa

“Bediuzzaman Said Nursi” 135 bin

“risalei nur” : 4 milyon

“Risale-i Nur” 2 milyon 610 bin

“Fethullah Gülen” : 2 milyon 110 bin

“fethullah Gülen” 2 milyon 480 bin

“Adnan Oktar” 532 bin

“Harun Yahya” 213 bin



Mübarek Şeyhimiz bu asla kıyas kabul etmez farktan dolayı kıskanmış olabilir mi?

Olabilir.

“Canım ehli hak birbirini kıskanır, birbiriyle didişir mi” demeyin. Sahabe arasında Cemel ve Sıffin savaşları yaşandığına göre, demek ehli hak da birbiriyle mübareze edebilir. Nitekim tarih boyunca Müslümanlar arasında sayısız kavgalar da olmamış değil.



Ne ise. Aslında Şeyh Nazım Kıbrısi, bu çıkışı ile Said Nursi’nin bir kerametini isbat etti. Bakın ne demiş:



“Aziz, sıddık, müstakim kardeşlerim,

Gayet ciddî bir ihtarla bir hakikati beyan etmeye lüzum var. Şöyle ki:



“Gaybı sadece Allah bilir” ayetinin sırrıyla, evliya, gaybî olan şeyleri, bildirilmezse bilmezler. En büyük bir velî dahi, hasmının hakikî halini bilmedikleri için, haksız olarak mübareze etmesini Aşere-i Mübeşşerenin mabeynindeki muharebe gösteriyor. Demek, iki veli, iki ehl-i hakikat birbirini inkâr etmekle makamlarından sukut etmezler. Meğer, bütün bütün zâhir-i şeriate muhalif ve hatâsı zahir bir içtihadla hareket edilmiş ola.



Bu sırra binaen “(Gerçek müminler) Öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını affedenler(dir)” (Ali İmran, 134) ayetindeki alicenap prensiplere uyarak halkın şeyhlerine duydukları hüsnü zannı kırmazlar. Onların bağlılığı bozulmasın diye o şeyhleri eleştirmezler. Çünkü o şeyhleri eleştirmek, müminlerin imanını zedeler. Ben risalei nur talebelerini, Risale-i nura karşı haksız saldırılarda bulunacak şeyhlere karşı hiddetle hareket etmemeleri için bir ihtar ile bunu yazmak zorunda kaldım. Çünkü iki hak taifenin birbiri ile münakaşa etmesi iman düşmanlarının elini güçlendirir. Birinin, diğerinin elindeki hakikatleri yaralaması, gözden düşürmeye çalışması zındıkanın işine gelir. Ehli küfür, tarafları birbirine saldırtarak, birini diğerinin silahıyla yaralamak ve ikisini de yere sermek ister. İşte ben Nur talebelerinin böyle bir duruma sebebiyet vermekten alıkoymak için uyarıyorum ki risale-i nura bir saldırı vuku bulduğunda tehevvürle hareket etmesinler. Nur talebeleri, bu mezkûr esaslara binaen, muarızlara hiddet ve tehevvürle misliyle mukabele etmemeli. Sadece risale-i nuru savunmak babından itiraz edilen noktaları o şeyhe ve taraftarlarına izah ile cevap versinler.



Çünkü bu zamanda enaniyet (kibir ve gurur) çok ileri gitmiş. Kimse bir buz parçası nisbetinde olan enaniyetini ve gururunu eritmek istemiyor bozmak istemiyor. Herkes kendini mazur biliyor, ötekini hatalı. Bundan da kavga çıkıyor. Bu kavgalardan da hak ehli zarar görüyor ama din düşmanları istifade ediyor…



İstanbul’daki malûm itiraz hâdisesi (O zamının şeyhlerinden bir zat, Risale-i Nur’u bidat olarak nitelemiş ve yakmıştı) ima ediyor ki, ileride, meşrebini (kendi yolunu, kendi irşad şeklini) çok beğenen bazı zâtlar ve hodgâm (kendini beğenmiş) bazı sofi-meşrepler ve nefs-i emmaresini tam öldürmeyen ve hubb-u cah vartasından (şöhret şehvetinden) kurtulmayan bazı ehl-i irşad ve ehl-i hak, Risale-i Nur’a ve şakirtlerine karşı kendi meşreplerini ve mesleklerinin revacını ve etbâlarının hüsn-ü teveccühlerini muhafaza niyetiyle (yani kendi mesleğini korumak ve taraftarlarının dağılmasını önlemek için) Risale-i Nur’a itiraz edecek; belki dehşetli bir şekilde mukabele edecek. Böyle bir hadise olduğunda Nur talebelerine düşen, soğuk kanlılıkla hareket etmek, sarsılmamak ve asla düşmanca hareket etmemek ve o itiraz eden taifenin reisini ve önderini çürütmemektir.

…….

Risale-i Nur, Ferdiyet makamının mazharıdır. Bu gizlenmeye lâyık olan bu sırr-ı azime binaen Mekke-i Mükerremede dahi—farz-ı muhal olarak—Risale-i Nur’un aleyhinde bir itiraz kutb-u âzamdan dahi gelse, Risale-i Nur şakirtleri sarsılmayıp, o mübarek kutb-u âzamın itirazını iltifat ve selâm suretinde telâkki edip, teveccühünü de kazanmak için, medâr-ı itiraz noktaları o büyük üstadlarına karşı izah etmek, ellerini öpmektir.

Evet kardeşlerim; bu zamanda öyle dehşetli cereyanlar ve hayatı ve cihanı sarsacak hâdiseler içinde hadsiz bir metanet ve itidal-i dem ve nihayetsiz bir fedakârlık taşımak gerektir. (Kastamonu Lahikası, (yer yer sadeleştirerek) s.150-151)


Mehmed Ali Bulut
Eylül

Re: Şeyh Nazım ve Bediuzzaman

Post by Eylül »

İyi de bunu bizimle neden paylaşma gereksini mi duydunuz?
Halil Necati wrote:
“Said Nursi”: 199 bin sayfa.

“Bediuzzaman”: 156 bin sayfa

“Bediuzzaman Said Nursi” 135 bin

“risalei nur” : 4 milyon

“Risale-i Nur” 2 milyon 610 bin

“Fethullah Gülen” : 2 milyon 110 bin

“fethullah Gülen” 2 milyon 480 bin

“Adnan Oktar” 532 bin

“Harun Yahya” 213 bin
tüm bunlara +1 olsun diye mi :?: :?: :?:
Abdüllatif
Posts: 1556
Joined: 28 Jul 2007, 15:32
Kan Grubu: AB (+)

Re: Şeyh Nazım ve Bediuzzaman

Post by Abdüllatif »

Özlem wrote:İyi de bunu bizimle neden paylaşma gereksini mi duydunuz?
tüm bunlara +1 olsun diye mi
Katılıyorum.
Vay, yüz bin vay kim dildardan ayrılmışam
Fitne–çeşm ü sahir u hunhardan ayrılmışam
Bülbül-i şûride em gülzârdan ayrılmışam
Kimse bilmez kim ne nisbet yârdan ayrılmışam!
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Şeyh Nazım ve Bediuzzaman

Post by mehmetemin »

şimdi burda nazım efendi mi tenkid ediliyor ,yoksa bu yazıyı yazan mı bende anlayamadım
Zeyneb Büşra
Genel Yetkili
Genel Yetkili
Posts: 872
Joined: 28 Jul 2007, 18:09

Re: Şeyh Nazım ve Bediuzzaman

Post by Zeyneb Büşra »

Nazım beyi eleştirmiş elbette. Elbette bu adamın yaptığı doğru değil ama Nazım beyin üzerinden bütün şeyh efendileri ve tarikatleri eleştiren *** cemaati mensuplarını da kınıyorum açıkçası. İki tarafın da yaptığı doğru değil. Ayrıca Google a sormakla bişey elde edeceğini zanneden bu yazara ne demeli bilemiyorum.
Last edited by Nakşibendî on 26 Dec 2007, 01:19, edited 3 times in total.
Reason: Lütfen eleştirirken cemaat isimlerini vermeyelim.
telbis
Posts: 35
Joined: 26 Oct 2007, 16:55

Re: Şeyh Nazım ve Bediuzzaman

Post by telbis »

Sayın Mehmed Ali Bulut üstadının öğüdünü çok güzel aktarmış aktarmasına da kendi pek uymamış. Nazım Kıbrisi nin dediği de bu olmalı işte. Okumak sadece okumak olmamalı onunla yaşamak olmalı.
nakş-ı berab
ceyhun
Posts: 30
Joined: 04 Mar 2008, 11:20

Re: Şeyh Nazım ve Bediuzzaman

Post by ceyhun »

Bu konudaki ilk mesaj olan "kötü" yazının yazarı Mehmet Ali BULUT bir sonraki yazısındaki şu cümleler ile özür diledi:

Ancak görülüyor ki hatayı irtikap edip sonra özür dilense de iş işten geçmiş oluyor:

Mehmet Ali Bulut ([email protected])

26 Aralık 2007


(Özür: Bir önceki ŞEYH NAZIM (ks) ve BEDİUZZAMAN (ra) ‘ başlıklı yazımda google’den aldığım rakamların, okuyucu tarafından algılanış biçimiyle niyetimi ve maksadığımı aştığını gördüm. Ben okuyucularımdan özür diliyor, her iki mübareğe de saygı duymaktan başka hakkım olmadığını belirtmek istiyorum. Cemaatler büyük İslam ağacının dalları ve kolları gibidir. Hepsi güzeldir. Yeter ki, yek diğerinin değerini düşürmeye, onu yok saymaya yönelmesin)

http://www.haber7.com/artikel.php?artikel_id=140781
dergah
Posts: 318
Joined: 30 Nov 2007, 23:53
Kan Grubu: B (+)

Re: Şeyh Nazım ve Bediuzzaman

Post by dergah »

Sa Esad Coşan hocamız zaten kıbrıslının sahtekar olduğunu,hakiki mürşid olmadığını bildirmişti.Ama bu konunun açılmasının,Said Nursi ve Fethullah Gülen'in savunulmasının nedenini idrak edemedim. :?: :?: :?:
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Şeyh Nazım ve Bediuzzaman

Post by mehmetemin »

bu yazı ile ilgili değilde

arkadaşlar ,bizim misyonumuz veya varlık sebebimiz ,diğer camiaların varlığına veya yokluğuna bağlı değil.biz hakiki tasavvufun, gerçek islam yaşantısının örneği olmak ve bunu anlatmak için hizmet ediyorsak Allah aşkına şu tenkit işini bırakalım,kendi gözlemim olarak söyleyeyim son zamanlarda camiamızdan hizmet yerine ,kendi aramızda oturmuşuz laf üretiyoruz ,şu şöyle bu böyle ,daha ileri götürmeler ,bu bize zarar verdiği kadar ,camiamızın itibarınıda zedelemeye başladı.böyle ucuz tartışmaların içine bizim camiamızın girmesi ,adının geçmesi bile doğru değil.biz türkiyenin amiral gemisi idik ,eski zamandaki bu misyonumuza dönmek için çalışmak lazım,lafla peynir gemisi yürümez .şu camia ,bu hoca şöyledir böyledir.konuş konuş nereye kadar
mahinur
Posts: 754
Joined: 30 Apr 2008, 20:06
Kan Grubu: A (+)
Contact:

Re: Şeyh Nazım ve Bediuzzaman

Post by mahinur »

mehmetemin wrote:bu yazı ile ilgili değilde

şu camia ,bu hoca şöyledir böyledir.konuş konuş nereye kadar
Fakat ben şöyle düşünüyorum;
Bir kimse ya da cemaat vs. İSLAM'a zarar vermek adına birşey yapıyor ise,hele insanlarımız da bu gruba meylediyor ise o toluluğu elştirmek ve insanlara gerçeği anlatmak gerekir..
Kendi bahçesinde dal olamayanın biri
Girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor
.
mahinur
Posts: 754
Joined: 30 Apr 2008, 20:06
Kan Grubu: A (+)
Contact:

Re: Şeyh Nazım ve Bediuzzaman

Post by mahinur »

mcdervish wrote: Ama bu konunun açılmasının,Said Nursi ve Fethullah Gülen'in savunulmasının nedenini idrak edemedim. :?: :?: :?:
Tebrikler..
:idea:
Kendi bahçesinde dal olamayanın biri
Girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor
.
Abdüllatif
Posts: 1556
Joined: 28 Jul 2007, 15:32
Kan Grubu: AB (+)

Re: Şeyh Nazım ve Bediuzzaman

Post by Abdüllatif »

Eleştiri cemaatlere değil, yapılan işlere olmalı. Falanca cemaat böyle kötü, şöyle kötü değil de; şöyle bir iş yapılıyor, şöyle yapılmalı böyle yapılmalı denmeli.

Ama yok biz yapılan yanlışları eleştirmiyor isek, doğrusunu bulmaya çalışmıyor isek, o zaman imanımız nerede kaldı?

(Bir kötülük görünce elinizle, olmuyorsa dilinizle düzeltin. Onu da yapamıyosanız kalbinizden buğz edin. Bu da imanın en aşağı derecesidir. HŞ)

Tamam başka grupları eleştirmeye karşıyız. Başka gruplarla iş birliği yapmayı destekliyoruz. Ama kalkıp başka grupların reklamını yapmak ne kadar doğru?
Vay, yüz bin vay kim dildardan ayrılmışam
Fitne–çeşm ü sahir u hunhardan ayrılmışam
Bülbül-i şûride em gülzârdan ayrılmışam
Kimse bilmez kim ne nisbet yârdan ayrılmışam!
Eylül

Re: Şeyh Nazım ve Bediuzzaman

Post by Eylül »

İşte size bazı pratik tavsiyeler:

1)...
2)...
3)...
4) Kendinizin mensup olduğu İslâmî grup dışındaki diğer zümrelerle ilgilenin, onlarla arkadaş olun, çalışmalarını izleyin, sizinkilerle mukayese edin, kimseyi hor görmeyin ve çok açık delil olmadıkça kimseyi suçlamayın, hüsn-i zanla hareket eyleyin!
....

M.E.Coşan (rh.a.)

http://esadcosan.awardspace.com/arsiv/b ... a9007.html
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Şeyh Nazım ve Bediuzzaman

Post by mehmetemin »

haklısınız kardeşlerimde şu önemli bir kaidedir.dış görünüşe itimat ve ona göre hareket.

böyle olduğu için ,herkes tarafından bu kişilerin ve camiaların yanlış yaptığı açık olmadıkça ,yaptıkları doğru işleri dahi eleştirmeye başladık.bunuda uluorta ve pervasız yapıyoruz ,bende çok eleştiriyordum ama sustum ,çünkü o adam onların güzel bir hizmetini överken ,biz kökten reddediyoruz ve suçluyoruz,dışardan bakan 3.kişi onları değil ,bizi haksız görüyor..

falan camia oraya yurt açmış ,hemen onlar sahtekar ,şöyle böyle

ee o zaman adama sen aç kardeşim derler.biz takriben 10 yıldır türkiyede hizmet alanlarından ciddi oranda çekildiğimiz gibi adamda kazanamaz olduk.bizim kaynağımız olan üniversite gençliği kurudu.hele kendi aramızda sürekli bu konuları konuşmakta ayrı bir zaman kaybı ,zaten burdaki insan seçimini yapmış,biz bizden konuşalım ,yani bunlar gözlemim ,bir araya geldikmi ,falancalar ,filancalar diyip duruyoruz.biz kendi içimizde lafla meşgul olursak başkaları icraat yapar.

işin hülasası ,samimi insanların Allah rızası için gayret etmesinin karşlığını Allah verir.şu gözlemim ki yani üzülerek yazıyorum ama bizde ciddi tembellik var ,ne yapacaz edecez bu ataleti üzerimizden bir an önce atmamız gerek,bu milletin bize ,bizim gibilere acil ihtiyacı var.
Yılmaz Haksöyler
Posts: 129
Joined: 31 Dec 2007, 22:07
Kan Grubu: AB (+)

Re: Şeyh Nazım ve Bediuzzaman

Post by Yılmaz Haksöyler »

Aziz kardeşim, konu bence dağılıyor gibi..

Yani eleştirmek ayrı mesele, reklam yapmak ayrı mesele. :x
Locked

Return to “Köşe Yazıları”