Rebab

Musikimize ait enstrumanlar...

Moderators: VYZ, Abdüllatif

Post Reply
Abdüllatif
Posts: 1556
Joined: 28 Jul 2007, 15:32
Kan Grubu: AB (+)

Rebab

Post by Abdüllatif »

Organlojinin "Ayaklı Kemaneler" arasında incelediği çalgılardandır. Ayaklı Kemane silindirik biçiminde bir gövde ile uzunca bir saptan oluşmaktadır. Rebab( Kemançe) köken bakımından "küçük yay" anlamına gelen Farsça bir sözcük olup , daha çok "küçük yaylı çalgı" anlamında kullanılır. Kesik küre biçimindeki gövdesi , genellikle hindistan cevizi kabuğundan ve göğsü deridendir. İki ya da üç telli olan çalgının tornada yapılan iri burguları sapa yandan girer.

Geçmişte kemançeye at kılı demetinden ya da ibrişimden teller takılmıştır. Yuvarlak sap gövdeye üsten girip alttan çıkar. Sapın gövdeden çıkan uzantısı bir tür dayama çubuğudur. İki diz arasında sapı yere dik olacak şekilde tutularak çalınan Rebabın ses alanı iki veya bir buçuk sekizliyi kapsar. 18. yüzyıla kadar Türk Müziğinin tek yaylı çalgısı olan Rebab din dışı olduğu gibi Tasavvuf Müziğinde de büyük bir ilgiyle kullanılmıştır. Hatta Rebab adıyla kullnıldığı Mevlevî dergâhlarında bu çalgıya kutsallık bile yakıştırılmıştır.

18. Yüzyılın ikinci yarısında Avrupadan gelen Sine Kemanının din dışı müzikte büyük ilgi görmesi üzerine gözden düşen ve terk edilen Rebab daha sonra yalnızca Mevlevi müziğinde kullanılmıştır. Günümüzde ise nadiren de olsa kullanılmaktadır.
Vay, yüz bin vay kim dildardan ayrılmışam
Fitne–çeşm ü sahir u hunhardan ayrılmışam
Bülbül-i şûride em gülzârdan ayrılmışam
Kimse bilmez kim ne nisbet yârdan ayrılmışam!
User avatar
melek
Posts: 20
Joined: 06 Jan 2008, 22:10

Re: Rebab

Post by melek »

Abdüllatif
Posts: 1556
Joined: 28 Jul 2007, 15:32
Kan Grubu: AB (+)

Re: Rebab

Post by Abdüllatif »

Rebab... Cennet kapılarının gıcırtısı...

Bir süredir çok beğendiğim (bütün sazları beğeniyorum ya :) ) bir saz... İlk fırsatta almayı düşünüyorum.
Rebab ticareti hakkında biraz bilgi verir misiniz? Bir rebab sahibi olmak istesek ne yapmamız lazım. :)
Vay, yüz bin vay kim dildardan ayrılmışam
Fitne–çeşm ü sahir u hunhardan ayrılmışam
Bülbül-i şûride em gülzârdan ayrılmışam
Kimse bilmez kim ne nisbet yârdan ayrılmışam!
serdengecti
Posts: 38
Joined: 29 Oct 2007, 13:20
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Rebab

Post by serdengecti »

Rebab hakkında bilgim yoktu sizlerden öğrenmiş olduk bilgimiz oldu ilgimizde olur inş Allah razı olsun..
Last edited by Zeyneb Büşra on 14 Jan 2008, 13:22, edited 1 time in total.
Reason: Cümlelere büyük harf ile başlayınız lütfen!
User avatar
melek
Posts: 20
Joined: 06 Jan 2008, 22:10

Re: Rebab

Post by melek »

Abdüllatif wrote:Rebab... Cennet kapılarının gıcırtısı...

Bir süredir çok beğendiğim (bütün sazları beğeniyorum ya :) ) bir saz... İlk fırsatta almayı düşünüyorum.
Rebab ticareti hakkında biraz bilgi verir misiniz? Bir rebab sahibi olmak istesek ne yapmamız lazım. :)
Ben rebabımı İstanbul'dan sipariş etmiştim. Feridun Obul (TÜMATA grubunun da bir üyesi yanılmıyorsam) isminde eski türk enstrümanlarını yapan bir şahıstan. İrtibata geçip sipariş edeceksiniz, onlar ödemeli olarak gönderiyorlar ya da kendiniz alırsınız yolunuz düştüğünde/ ya da aldırırsınız; yol çok :)
Son olarak sanırım benim Kütaya'daki hocamın ekibi de bu işe el atmıştı tam olarak bir bilgim olmamakla birlikte bunu da söyleyeyim...
Fiyat olarak ben 100 $ a mı aldım 150 mi/ hatırlamıyorum... değişmiştir tabii 5 yıl oldu...

Link de veriyim hemen... :)


http://www.geocities.com/turkishmusichouse/
Last edited by Zeyneb Büşra on 14 Jan 2008, 13:24, edited 1 time in total.
Reason: Cümle başlarında ve özel isimlerde büyük harf kullanımına dikkat edelim lütfen!
Abdüllatif
Posts: 1556
Joined: 28 Jul 2007, 15:32
Kan Grubu: AB (+)

Re: Rebab

Post by Abdüllatif »

150 mi 1500 mü. :o
İnternetten yaptığım kaba araştırmada fiyatlar hep 1000 üzerinde idi.. Onlar çok meşhur üstadların, çok meşhur sanat eserleri mi yoksa?
Vay, yüz bin vay kim dildardan ayrılmışam
Fitne–çeşm ü sahir u hunhardan ayrılmışam
Bülbül-i şûride em gülzârdan ayrılmışam
Kimse bilmez kim ne nisbet yârdan ayrılmışam!
User avatar
melek
Posts: 20
Joined: 06 Jan 2008, 22:10

Re: Rebab

Post by melek »

Bilmem, ben 150 $ civarında aldım. Bu bile belimi büktü ötesini tövbe alamazdım :) 600 $ a kadar ben de fiyat duydum, üzeri de olabilir... Daha çok yurtdışından koleksiyoncuların talep ettiği bir sazmış zaten... Ama 1500 felaket be minicik bişey :) Araç gereç olsa ben bile yaparım :P
Siz bulabildiğiniz irtibat telefonlarından ya da mail adreslerinden doğrudan bilgi almaya çalışın... Biz de bakarız, araştırırz bişeyler bulabilirsek -kayda değer- bilgi namına gelir burada paylaşırız...
Çok memnun oldum rebaba ilgisi olan az insan var
Ancak rebabı edindikten sonra bir de hoca sorunu başlıyor ki sormayın :)
Last edited by anonymous on 13 Jan 2008, 20:25, edited 1 time in total.
Reason: Lütfen cümlelere büyük harfle başlayalım..
Abdüllatif
Posts: 1556
Joined: 28 Jul 2007, 15:32
Kan Grubu: AB (+)

Re: Rebab

Post by Abdüllatif »

REBABIN TARİHİ

Rebap Türkiye, İran, Arabistan, Kuzey Afrika, Afganistan, Pakistan,Hindistan ve Cava gibi ülkelerde çeşitli benzer biçimleri olan mızraplı yada yaylı çalgıların ortak adıdır. Bunların bazıları hem yayla hem de mızrapla çalınabilme özelliğine sahiptir. Tam olarak ortaya çıkış tarihi bilinmemekle beraber Evliya çelebi ünlü seyahatnamesinde rebabın Süleyman Peygamber huzurunda çalındığını yazmıştır. Bu inanç; rebabın eskiliğini M.Ö 3800 lerin Sümer topluluğuna kadar götürür. Yine Evliya Çelebi Hz.Muhammed in ilk eşi Hz.Hatice ile evlenmesinden bahsederken düğününde çalınan çalgılar arasında rebabı da anıyor.

Eski bir Hint efsanesi olan Ravanastron efsanesi de; yaylı çalgının icadını İsa dan öncelere dayandırır. İlk yaylı çalgıyı Seylan kralının icad ettiğine dair bir inanışı öne süren bu efsaneye rağmen Güney Hind topraklarında XVIII.yy dan önce yaylı çalgının kullanıldığına dair bir iz veya kayıt yoktur.

XVIII. yyda yaşamış olan musiki alimi kemani ve tanburi Hızır Ağa da‘Tevhim el-makamat fi tevlid en nagamat’ adlı musiki edvarında rebabı; X.yy ın musiki alimlerinden Farabi nin icad ettiğini öne sürmüştür. Evet Farabi Horasan ve Irak çalgılarını anlatırken rebaptan bahsetmiştir ancak rebap o tarihte yaylı bir çalgımıydı yoksa değilmiydi? Bu konuda kesin bir tespit bugünkü bilgilerimizle mümkün değildir. Çünkü Farabi hiçbir yaylı çalgıdan yada tarifini verdiği çalgıların yayından bahsetmiyordu. Orta Asya kazılarında çıkan duvar resimlerinin en eskilerinde de yaylı çalgılar yoktur.

Alman müzik bilgini Curt Sachs(1881-1959) bu yoldaki ilk izin VIII. yada IX. yy a aidiyetini tahmin ediyor. Ancak Evliya Çelebinin Hz.Muhammed in düğününde rebap çalındığı bilgisine dayanırsak yaylı çalgının VI. yy da Arabistan topraklarında kullanıldığını varsayabiliriz. Tarihte ilk yaylı çalgı Uygur Türklerinde görülmektedir. Buda bize yaylı çalgının vatanının Orta Asya olduğunu ve diğer yerlere buradan yayıldığını göstermektedir. Bazı Avrupalı araştırmacılar yaylı çalgının vatanını her ne kadar Bizans’a mal etme çabası göstermişlerse de yaylı çalgının çıkış yeri ve tarih içerisindeki yolculuğu bu teoriyi çürütmektedir.

Yaylı çalgı Uygur Türkleri vasıtasıyla Irak Fars Horasan ve Çin e kadar yayılmıştır. Orta Asya dan Anadolu’ya kadar gelen ilk yaylı çalgının Avrupa ya Anadolu dan geçmiş olabileceği görülmektedir. Hicri I.asrın ortalarında Arapların İranı istila etmeleriyle, İslamiyet ve ortaya çıkan kültür sanat sentezi Orta Asya ve çevresine doğru genişlemişti.

Rebabın Anadolu ya gelişi XIII. yy da Hz. Mevlananın babası Sultan ül-ulema Şeyh Bahaddin Veled ve müritlerinin Horasanın Belh kentinden Anadolu ya göçleri ile olmuştur.

II.Endülüs Emevileri zamanında Beni Ümeyye(Arap tarihçilerine göre Beni Mervan)Suriye Emeviler soyundan gelerek Cordoba başkent olmak üzere, İberya yarım adasında kurmuş oldukları İslam devletinde VIII. yy dan IX. yy’a kadar hüküm sürmüşlerdir. Arapların İspanyaya taşıdıkları rebap adlı çalgı ise Ortaçağın gözde çalgılarından biri olmuş ve orta Avrupaya kadar yayılmıştır. Bilhassa Troubadour lar (Güney Fransız saz şairleri) nezdinde o çağlarda çok kullanılmıştır. Avrupa da ortaçağ da ve erken Ronesans döneminde kullanılan önceleri ’Rubebe’ denilen bu yaylı çalgı IX. yy sonlarında Müslüman kültürüyle Avrupaya taşınmıştır. Kuzey Afrikadan gelen bu Magrip Rebabı Avrupada Rebec adlı bir çalgıya dönüşmüştür.

Rebec ve ortaçağ vieli XVI. yy’dan itibaren yerini violler’e bıraktı. Bugün keman olarak bildiğimiz çalgıya benzer ilk keman 1550 yılında İtalya yarımadasında ortaya çıktı. Türklerin Asya ve Anadolu da yaylı çalgılara müştereken ıklık diye hitap etmeleri geçmişte ıklık bugünse rebap adıyla bildiğimiz çalgıyı diğerlerinden ayırt edebilmeyi kavramsal anlamda güçleştirmektedir.

Türkler XV.yy’dan itibaren kültür dili olarak Farsçayı alınca ıklığa kemençe denilmeğe başlandı. Nitekim Osmanlı minyatürlerinin çoğunda uzun boyunlu Osmanlı kemençesi olarak geçmektedir. Çünkü Farisiler bütün yaylı çalgılara kemençe derdi. Kemanın Osmanlıya gelmesiyle Tanzimat döneminde terk edilmeye başlanan ıklık, Tanzimat aristokratlarınca avam bulunarak rebab diye ismi değiştirildi. Bu tamamen yabancı kelimelere karşı duyulan hayranlıkla lugat parçalama heveskarlığının bir ürünüydü. Oysa Araplarda bütün yaylı çalgılara rebap diyordu. Hatta birde o yıllarda Antepli Mütercim Asım Efendinin; (Rebap, ıklığı ile müteariftir ki, halen ayaklı keman dedikleridir) şeklindeki açıklamasıyla aynı çalgıya atfedilen isim sayısı ıklık, kemençe ve rebab’tan sonra ayaklı kemanla birlikte dörde çıkmıştı. Dolayısıyla bu terminoloji kargaşası Meragi den Rauf Yektaya kadar yapılmış saz tariflerini karmakarışık hale getirmiştir. Bu yüzden Türk çalgı kültüründe dört farklı ismine rağmen aynı çalgı olan bu enstrüman, bilmeyenlere değişik çalgılar olduğu kanaatini vermiştir. Ancak şu bir gerçektir ki zaman içerisinde göstermiş olduğu isim değişikliklerine rağmen dörtyüz yıl Selçuklularda altıyüz yıl da Osmanlılarda toplam on asır boyunca Türk müzik kültürünün tel yaylı çalgısıydı.

XVII. yy’da Evliya Çelebi seksen kemençe icracısı olduğunu yazıyor. Bugün Klasik Türk Müziğinde kullanılan armudi formdaki klasik kemençe denilen çalgı XIX. yy’da Balkanlardan geldiğine ve ancak bu tarihlerden sonra Vasilaki ile ilk defa Türk fasıl musikisine girdiğine göre Çelebinin bahsettiği kemençeciler muhtemelen ıklıkçıydılar.

Geçmişten günümüze rebaba icracıları: (Tespit edebildiklerimiz)

Hz.Mevlana (1207-1273)
Rebabi Osman (?-?)XIII.yy
Rebabi Ebubekir (?-?)XIII.yy
Sultan Veled (1226-1312)
Kemani ve Tanburi Hızır Ağa (-1760?)
Kemani Corci (-1805?)
Akif Dede XVII. yy
Hüsamettin Dede XVIII. yy
Tanburi Cemil Bey XIX. yy
Süreyya Baba XIX. yy
Münir Baba XIX. yy
Eyyubi Mustafa Sunar XX. yy
Faik Mis XX. yy
Sabahattin Volkan XX. yy
Edip Seviş XX. yy
Cahit Gözkan XX. yy
Ahmet Yakupoğlu XX. yy
Oruç Güvenç XX. yy
İhsan Özgen (1942-)
Mehmet Refik Kaya (1957-)

Hazırlayan: Rebabî Mehmet Refik KAYA
Vay, yüz bin vay kim dildardan ayrılmışam
Fitne–çeşm ü sahir u hunhardan ayrılmışam
Bülbül-i şûride em gülzârdan ayrılmışam
Kimse bilmez kim ne nisbet yârdan ayrılmışam!
Post Reply

Return to “Sazlar”