Ney
Moderators: VYZ, Abdüllatif
- Ya HUU
- Posts: 111
- Joined: 14 Jan 2008, 22:00
- Kan Grubu: 0 (+)
Re: Ney
Niyazi Sayın Ders kaydı
http://www.fileden.com/files/2008/11/27/2202643/niyazi_say%C4%B1n_ders_kayd%C4%B1.mp3
İndir
http://www.fileden.com/files/2008/11/27/2202643/niyazi_say%C4%B1n_ders_kayd%C4%B1.mp3
İndir
Düşüncelerine dikkat et ki; sözlerin olur.
Sözlerine dikkat ki; davranışların olur.
Davranışlarına dikkat et ki; alışkanlıkların olur.
Alışkanlıklarına dikkat et ki; kaderin olur...
Sözlerine dikkat ki; davranışların olur.
Davranışlarına dikkat et ki; alışkanlıkların olur.
Alışkanlıklarına dikkat et ki; kaderin olur...
- Ya HUU
- Posts: 111
- Joined: 14 Jan 2008, 22:00
- Kan Grubu: 0 (+)
Re: Ney
İstek yapmadıkları zaman (özellikle çalışma aşamasında) kimseye bişey üfleyip çalmamaya dikkat ediyorum. Zira icra edene çalışmalar çekici gelsede, dinleyene(dinlemek zorunda olanaEylül wrote:Çalşırken annem kızım yeter başım şişti diyebiliyorAma bana çalışmaları dinlemek bile çok zevkli geliyor. Teşekkürler.



Düşüncelerine dikkat et ki; sözlerin olur.
Sözlerine dikkat ki; davranışların olur.
Davranışlarına dikkat et ki; alışkanlıkların olur.
Alışkanlıklarına dikkat et ki; kaderin olur...
Sözlerine dikkat ki; davranışların olur.
Davranışlarına dikkat et ki; alışkanlıkların olur.
Alışkanlıklarına dikkat et ki; kaderin olur...
- Ya HUU
- Posts: 111
- Joined: 14 Jan 2008, 22:00
- Kan Grubu: 0 (+)
Re: Ney
Ah kardeşim yalnız çalışmak ne mümkün. Odanıza çekilmiş olsanızda evde illaki birileri oluyor. Hep hayal etmişimdir, ses, ışık geçirmeyen bir odam olsa da günün istediğim vaktinde kafama estiği gibi çalışsam. Bazen geceleri üflemek istiyorum ama nerdeeeeekoyundanyavasgerek wrote:Ondan mümkün mertebe yalnız başıma çalışmaya çalışıyorum.


Eh yeni tanışmış iseniz ben sadece günaydıın derimkoyundanyavasgerek wrote:Hoş bir siteyle tevafuğum oldu. Bakmak isterseniz link

- Ya HUU
- Posts: 111
- Joined: 14 Jan 2008, 22:00
- Kan Grubu: 0 (+)
Re: Ney
Esselamunaleyküm, uzun bir aradan sonra bir iki bir şey yazayım inşaAllah. Ney çalışmalarım devam ediyor, sizlerde devam ettinizmi bilmiyorum. Artık "bilmeyenlere yutturacak" seviyeye geldim tabiri caizse
, şükür..
Şu üç konuda üzülüyorum:
Birincisi tasavvuf musıkisi hakkında. Özellikle ney sazının gelişiminin uzun zamandır duraksamış olmasından, belki örümcek ağları bağlamış olmasından dolayı.. Bazı kıpranmalar da yok değil, ama daha çok olması temennim(iz). Yansımalar grubunun bu yenilikler konusunda öncü olduğunu düşünüyorum.
İkincisi üzüldüğüm nokta okullarda devamlı olarak batı müziğinin, batı sazlarının gösterilmesi, özendirilmesi. Osmanlı sanatının tozlu raflara itilmesi.
Üçüncüsü ise, ki bütün üzüntü verici sonuçların kaynağı zannımca, niyetlerin bozuk,yanlış olması. Görüşüm şöyleki; artık üstadlar neyi; Tasavvufu sevdirme, özendirme vs değilde, boy gösterisi yapma amaçlı icra ediyorlar. Evet zannım bu yönde. Bu konuda yazanların niyetlerinin düzgün olduğu kanaatına vardığım bir yazıyı paylaşmak istiyorum. Yazı umutrehberi.com dan.
Neyzensiniz , kamışlıktayken mi neyken mi daha çok inliyorsunuz?
Öncelikle sualinizin ilk kısmına neyzenliğimize değinelim, zahirde mutriban arasında hasbelkader Antalya’da Mevlana Kültür Sanat vakfı bünyesinde pek çok eser geçtik, konserlerinde neyzen olarak bulunduk. Lakin emaneti teslim aldığımız kudsi nefeslerin yanında bizim neyzenliğimiz burada bahse şayan bir mesele değil. Aşk ile inleyerek üfleyene kulak vermek gerek. Bizim üflediğimiz havadır, hevâdır. Zaten Hazreti Pir’in ifadesiyle “Bizim Semamızda, Neyimizde Halkı Hakk için avlamak yolunda bir tuzaktır.” Zannımızca enstrumana, vesileye gereğinden çok ehemmiyet vermek yerine bu vesilenin kılavuzluk ettiği Hakikat ile vakit harcamak gerektir.
İnleme kısmına gelince, Ruhlar meclisinden sonra İnsana can verilirken “ve nefehtu fiyhi min ruhi” ayetiyle haberdar olduğumuz ilahi nefes, benzi solmuş, sinesi ateşle dağlanmış olduğu halde kamışa üflendiğinde neyzen aradan çekilmiş olur ki Necip Fazıl Ben o kudsi nefesin üflediği kamışım, Ses onun imzamı atmışım, atmamışım derken bu hakikatleri dile getirir. Hazret-i Mevlânâ bir rubâîsinde, “Neyi dinle ki neler neler söylüyor, Allahın gizli sırlarını tekellüm ediyor. Yüzü sararmış, içi boşalmış, başı kesilmiş, Neyzenin nefesine terkedilmiş olduğu halde dilsiz ve kelamsız Huda Huda diyor.” buyurmuştur. Öyle ki kendisini ilahi nefese teslim etmiş ve ondan gelen sırların, hakikatlerin aktarılmasında bir vasıta olmaktan, güzelliklerin yansıtılmasında ayna olmaktan öte başkaca bir varlığı yoktur.
Bize düşen Neyin nefesinden çıkan hayat iksiri sadedindeki sadayı, işitebilmek ve ruhumuzu o sesle mayalamak…vesselam…

Şu üç konuda üzülüyorum:
Birincisi tasavvuf musıkisi hakkında. Özellikle ney sazının gelişiminin uzun zamandır duraksamış olmasından, belki örümcek ağları bağlamış olmasından dolayı.. Bazı kıpranmalar da yok değil, ama daha çok olması temennim(iz). Yansımalar grubunun bu yenilikler konusunda öncü olduğunu düşünüyorum.
İkincisi üzüldüğüm nokta okullarda devamlı olarak batı müziğinin, batı sazlarının gösterilmesi, özendirilmesi. Osmanlı sanatının tozlu raflara itilmesi.
Üçüncüsü ise, ki bütün üzüntü verici sonuçların kaynağı zannımca, niyetlerin bozuk,yanlış olması. Görüşüm şöyleki; artık üstadlar neyi; Tasavvufu sevdirme, özendirme vs değilde, boy gösterisi yapma amaçlı icra ediyorlar. Evet zannım bu yönde. Bu konuda yazanların niyetlerinin düzgün olduğu kanaatına vardığım bir yazıyı paylaşmak istiyorum. Yazı umutrehberi.com dan.
Neyzensiniz , kamışlıktayken mi neyken mi daha çok inliyorsunuz?
Öncelikle sualinizin ilk kısmına neyzenliğimize değinelim, zahirde mutriban arasında hasbelkader Antalya’da Mevlana Kültür Sanat vakfı bünyesinde pek çok eser geçtik, konserlerinde neyzen olarak bulunduk. Lakin emaneti teslim aldığımız kudsi nefeslerin yanında bizim neyzenliğimiz burada bahse şayan bir mesele değil. Aşk ile inleyerek üfleyene kulak vermek gerek. Bizim üflediğimiz havadır, hevâdır. Zaten Hazreti Pir’in ifadesiyle “Bizim Semamızda, Neyimizde Halkı Hakk için avlamak yolunda bir tuzaktır.” Zannımızca enstrumana, vesileye gereğinden çok ehemmiyet vermek yerine bu vesilenin kılavuzluk ettiği Hakikat ile vakit harcamak gerektir.
İnleme kısmına gelince, Ruhlar meclisinden sonra İnsana can verilirken “ve nefehtu fiyhi min ruhi” ayetiyle haberdar olduğumuz ilahi nefes, benzi solmuş, sinesi ateşle dağlanmış olduğu halde kamışa üflendiğinde neyzen aradan çekilmiş olur ki Necip Fazıl Ben o kudsi nefesin üflediği kamışım, Ses onun imzamı atmışım, atmamışım derken bu hakikatleri dile getirir. Hazret-i Mevlânâ bir rubâîsinde, “Neyi dinle ki neler neler söylüyor, Allahın gizli sırlarını tekellüm ediyor. Yüzü sararmış, içi boşalmış, başı kesilmiş, Neyzenin nefesine terkedilmiş olduğu halde dilsiz ve kelamsız Huda Huda diyor.” buyurmuştur. Öyle ki kendisini ilahi nefese teslim etmiş ve ondan gelen sırların, hakikatlerin aktarılmasında bir vasıta olmaktan, güzelliklerin yansıtılmasında ayna olmaktan öte başkaca bir varlığı yoktur.
Bize düşen Neyin nefesinden çıkan hayat iksiri sadedindeki sadayı, işitebilmek ve ruhumuzu o sesle mayalamak…vesselam…
Düşüncelerine dikkat et ki; sözlerin olur.
Sözlerine dikkat ki; davranışların olur.
Davranışlarına dikkat et ki; alışkanlıkların olur.
Alışkanlıklarına dikkat et ki; kaderin olur...
Sözlerine dikkat ki; davranışların olur.
Davranışlarına dikkat et ki; alışkanlıkların olur.
Alışkanlıklarına dikkat et ki; kaderin olur...