Milli Maç Sonrası Yaşananlar

Üyelerimizin bildirmek istediği duyurular, haberler vs.
Post Reply
User avatar
Halil Necati
Posts: 618
Joined: 02 Nov 2007, 19:54

Milli Maç Sonrası Yaşananlar

Post by Halil Necati »

Es-selamu aleykum!..

Bugün milli maç sonrası yaşananlar; halkın sokağa dökülmesi, trafiğin kilitlenmesi, arda arda patlayan silahlar, bağrış-çağrışlar, kornalar vs. vs. ve bunların gecenin bilmem kaçında belki de bir saatten fazladır devam etmesi..

Sizce bunlar normal mi?

Yoksa artık toplumumuz alarm mı veriyor?

İnsanların içinde bulunduğu durumlar, sosyal çöküntüler, kişisel bunalımlar, ruhsal bozukluklar, psikolojik rahatsızlıkların bir şekilde aksetmesi, ortaya çıkması mı yoksa bu?

Halkın maç sonrası böyle bir eylemde bulunması acaba sizce sadece maçta galip gelmemizden mi dolayı?

Ben öyle düşünüyorum ki kesinlikle normal değil bu durum..

Siz değerli kardeşlerimden, bu olayın kritik-analitiğini yapmanızı rica ediyorum..

Evet düşünceleriniz nelerdir?
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Milli Maç Sonrası Yaşananlar

Post by mehmetemin »

işin doğrusu ,bizde maçı akşam bir arkadaşın evinden seyretmiştik,arkadaşın evi merkezi bir yerde idi ve evimizede gitmek için sokağa çıktığımızda bizde gezdik ,ve şöyle bakındık.tabi insana heyecan verici bir tarafıda yok değil.

ama ortamda fazlaca serseri ve zibidi insanların olması ,abuk sabuk araba kullananlar nedeniyle eve zor gittim.

bu bir kültür olayı bence ,dışardaki insan profiline bakınca çok iyi anlaşılır.onlar için bu kendilerini ifade etmek için bir araç.
User avatar
Duru
Posts: 439
Joined: 19 Apr 2008, 16:22

Re: Milli Maç Sonrası Yaşananlar

Post by Duru »

Bencede hiç normal bir davranış değil..

Millete Cennetle müjdelendiklerini söyleseler bu kadar sevinmezlerdi heralde!

Yada müslüman kardeşlerimiz için seferber olmaları istense bu kadar coşkuyla giderler miydi diye düşünmeden edemiyorum...

Tamam milli maç..tabiki bizim ülkemizin kazanmasını isteriz..ama çok fazla abartıldığını düşünüyorum..

Bu gidiş hiç hayra alamet değil..

(Bu seneki maçların hiçbirini izlemedim :D :x )
[align=right]İçsen bu sudan, bir daha, dostum; susamazsın...
Bir hâl gelir... ağlayamazsın, susamazsın!
[/align]
User avatar
deniz
Posts: 449
Joined: 06 Dec 2007, 13:33
Kan Grubu: A (+)

Re: Milli Maç Sonrası Yaşananlar

Post by deniz »

Genelde maç sevmem , seyretmem, ama konu milli maç olunca daha naif düşünüyorum her zaman. Milli maçı seyretmedim fakat dua ettim. Birgün sonra bir tv kanalında ki manşet beni hayli üzdü. Spiker ballandıra ballandıra anltıyor ve cümleyi ekrana veriyor: "MUCİZE BİZİM İŞİMİZ!" Doğrusunu söylemek gerekirse dua ettiğime bile utandım.


Ne şatlar altında, üzüntülerden seviçler yaşadığımızı, zor zamanlardan birlik ve beraberlikle nasıl çıktığımızı bilmeyenlerin, göstermiş olduğu bu davranışlar bunlar. Çok da kınamamak lâzım.
...Eğer bir mü'minin kalbin kırdıysan,
Hâkk'a eylediğin secde değildir.
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

Re: Milli Maç Sonrası Yaşananlar

Post by asım »

KÜFRÜN MERKEZİNİ SUSTURMAK

Elhamdü lillâhi hakka hamdihî... Nahmedühû bicemîi mehâmidih... Lehül-hamdü kemâ yenbağî licelâli vechihi ve liazîmi sultânih... Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh... Alâ külli hâlin ve fî külli hîn... Hamden kesiran tayyiben lâ âhire likàilihî illâ ridallah...

Ves-salâtü ves-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ rasûlillâhi ve habîbillâhi ve rahmetillâhi alel-àlemîne muhammedinil-mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû biihsânin ecmaînet-tayyibînet-tàhirîn...

Çok aziz, çok kıymetli, çok sevgili kardeşlerim!..

.....
Bir savaşın kazanılması kolay olmuyor. Varna'da II. Murad 1444 tarihinde zafer kazanmış. Bindörtyüz bilmem kaçta I. Kosova, II. Kosova zaferleri... Bu heriflere karşı zafer kolay kazanılmıyor. Bak, şimdi de öyle... Uğraşıyorsun, kolay değil... Ama mühim olan, hedef: "Küfrün merkezini ele geçireceğim, küfrü destekleyecek merkez kalmayacak!" diyeceğiz. Ana merkez ele geçecek!

"Adana'yı fethedeceksiniz." demedi Peygamber Efendimiz... "Antakya'yı Fethedeceksiniz." demedi, "Halebi fethedeceksiniz." demedi. Ne dedi?.. "İstanbul fetholunacaktır!" dedi. Niçin?.. İstanbul küfrün merkezi idi.

Kur'an-ı Kerim'de buyruluyor ki:
(Fekàtilû eimmetel-küfri) "Küfrün önderleri ile çarpışın!" Ayak takımı yola gelir. Sen tepesindeki herifi tepelersen, ayak takımı islah olur. Kandırılmıştır, sürükleniyordur onun peşinden... Küfrün önderini, küfrün merkezini, küfrün ana kaynağını ele geçirmek müslümanların idealiydi. Küfrün merkezi olan İstanbul'u ele geçirdiler.


Fatih Sultan Mehmed'in yapamadığı ikinci bir gayesi vardı. İkinci gayesi, küfrün öteki merkezi olan Roma'yı fethetmekti. Roma'yı fethedecekti, onun hazırlığını yapıyordu. Çünkü, İtalya'nın güneyinde Otranto kalesini almıştı. Asker göndermişti, donanma göndermişti. İtalya'nın çizmesinin topuk kısmı Osmanlıların eline geçmişti. Toranto --veya Otranto-- kalesi müslümanların eline geçmişti, hazırlık yapıyorlardı. Neden?.. Küfrün merkezine yumruğu patlatırsın, yüzü darmadağın olur, beyni parçalanır; küfrün kuvveti kalmaz!

Neresi küfür?.. Meryemin oğlu Mesih tanrıdır diyenler kâfir oldular. Neden?.. Allah'ın peygamberine, kuluna tanrılık izafe ettikleri için onlar da kâfir... Onun merkezine vurmak istedi. Burada vurdu, Bizans'ı yıktı, İslâm'ı buraya soktu. Hayatının son emeli, yapmak istediği ikinci iş, Roma'yı fethetmekti. Roma'yı fethetmek için hazırlanırken zehirlendi, şehid oldu, vefat etti. O nasib olmadı.

......
.....
Adamların gayesi saray değildi. O mübarek insanların, Allah ehli insanların gayesi arazi kazanmak değildi. Arazileri vardı yeter de artardı. İnsanın beş-on dönüm yeri oldu mu, bakamıyor bile... Arazi derdinde değillerdi, hazine derdinde değillerdi, para derdinde değillerdi. "Canım fedâ olsun, yeter ki ben Allah'ın dinine hizmet edeyim!" düşüncesi içindeydiler.

......
Bu mübarekler ne yaptılar?.. Allah yolunda cihad ettiler. Biz şimdi kimiz?.. Biz de Ahmed-i Yesevî Hazretleri'nin torunlarıyız... Biz de İstanbul'u fetheden Fatihlerin torunlarıyız... Şehidlerin torunlarıyız, gàzilerin torunlarıyız. Amma İslâm'ı unutmuşuz!.. Ama, hayatın gayesini unutmuşuz. Hayatta yapmamız gereken hedefi unutmuşuz. Küfrün merkezini tahrib etmeyi yapmıyoruz, düşünmüyoruz, planlamıyoruz. Eimme-i küfrü yok etmeyi, onları ortadan kaldırmayı düşünmüyoruz. İslam'ı yaymayı, üzerimize düşen vazifeyi yapmıyoruz.

Ölmüş, şehid olmuşlar. Ne olmuş?.. Cennetlik olmuş. Şehid, daha kanının ilk damlası yere damlarken gözünden perdeler kaldırılır, cennetteki makamı kendisine gösterilir. Şehid, hem kendisi cennetliktir, hem de ehl-i beytinden etrafından nice tanıdığına şefaat eder. "Yâ Rabbi, bunları da cennete sok!" diye şefaat edip, onların da cennete girmesine vesîle olur.

Şehid olmak büyük bir nimettir. Şehid olmak, büyük bir devlettir. Şehid olmak, bir gayedir. şehid olmak, bir müslüman için bir idealdir.
....

--Bu diyarların sahibi biziz!.. İstanbul'un sahibi kim?.. Hepimiz... Parça parça, hisse hisse İstanbul'un sahibi biziz, Anadolu'nun sahibi biziz, Balkanlar'ın sahibi biziz, Saraybosna'nın sahibi biziz... Bizim malımız gidiyor, bizim kardeşimiz ölüyor. Kırım'ın sahibi biziz, Kafkasya'nın sahibi biziz, Kazan'ın sahibi biziz... Viyana'ya kadar bizim... İtalya bizim, Sicilya bizim, Otranto bizim, Mora Yarımadası bizim... Cezayir bizim, Fas bizim, Tunus bizim... Malta'yı fethettik, İspanya bizim, Endülüs bizim... İspanya'da Prene Dağları'nı geçtik de, Fransa'nın ortasına kadar geldik ya...


İmam Şafiî Efendimiz'in fıkhında güzel bir kaide var: "Bir yer müslümanların eline geçmiş de, fethedilmişse, orası İslâm diyarıdır; sonradan kâfirlerin eline geçse bile!.." Neden?.. İslâm diyarına kâfirler saldırmış demektir. Müslümanların malıydı, kâfirler saldırdı; orası müslümanların... "Kâfire bak, bizim yerimizde oturuyor!.. Kâfire bak, benim konağıma girmiş!.. Kâfire bak, orda benim tarlamdan, benim ağacımdan elmayı kopartıp yiyor hâin!.." diye gayrete gelmemiz lâzım!.. Kıskanmamız lâzım!.. "Vay benim elmamı kopartıyor kâfir!.. Vay benim şehrimde oturuyor, vay benim suyumu içiyor!.. Orası benimdi!" dememiz lâzım!.. Endülüs bizim, Fransa'nın yarısı bizim...

"Lâ ilâhe illallah denilen, cami kurulmuş olan, ezan okunmuş olan yer benim!" diyeceksin, malına sahib olacaksın!.. Malının içine kâfirin girmesine, hırsızın girmesine müsaade etmeyeceksin!.. İmanını koruyacaksın, Allah'ın dinine hizmet edeceksin!.. "Lâ ilâhe illallah" bayrağını elinde tutacaksın, götüreceksin!.. Onlar oraya kadar götürmüşler, sen Britanya Adası'na götüreceksin, İsveç'e götüreceksin!.. Amerika'ya götüreceksin, kutuplara götüreceksin!..


.....
Avrupa İslâm'ı düşman ilân etmedi mi?.. "Şimdi bizim düşmanımız Rusya değil, müslümanlık!" demiyorlar mı?.. Rusya demiyor mu, İngiltere başbakanı Teacher demiyor mu?.. Amerikalı uzmanlar söylemiyor mu, yazmıyor mu; okumadınız mı?.. Amerika işte, bak muhribimize nişan aldı, beş tane askerimizi öldürdü. Şaka mı, gerçek mi?.. Şaka desen ne olacak, gerçek desen ne olacak?..

Hiç mi gayret-i dîniyyemize dokunmuyor?.. Hiç mi uyanmıyoruz?.. Biz futbol oynayacak zamanda mıyız?.. Biz ticaretle uyuyacak zamanda mıyız?.. Biz boş vakit geçirecek zamanda mıyız?.. Biz gülecek zamanda mıyız?..

Selâhaddin-i Eyyubî başına siyah sarık sarmış, gülmemeye azmetmiş. "Kudüs fethedilinceye kadar gülmeyeceğim ben!" demiş, gülmemiş, yüzü asık durmuş, kaşı çatık durmuş. Neden?.. "İslâm'ın üçüncü mukaddes şehri Kudüs, hristiyanların emrinde!" diye... "Gülmek bana yakışmaz!" demiş.

Biz ne biçim müslümanız?.. Ne biçim şehid evlâdıyız biz?.. Müslümanlığın feri, gücü, kuvveti; imanın aşkı, şevki ne oldu yâni?.. Bizim kendimizi düzeltmemiz lâzım muhterem kardeşlerim!..


....
Bizim böyle mübarek günlerde meseleyi enine boyuna bir düşünmemiz lâzım!.. Tamam, ölebiliriz; ölüm Allah'ın emri... Biz ölmeyecek olduktan sonra, onlar bizi öldüremezler! Biz er gibi durduğumuz zaman, Fatih Sultan Mehmed Han gibi çalıştığımız zaman, hiç bir şey yapamazlar!.. Sen hem Fatih Sultan Mehmed Han gibi müslüman ol, hem de Fatih Sultan Mehmed Han'ın hazırlandığı gibi, teknik yönden hazırlan!..

Şimdi bize herkes söylüyor:

"--Yâ ne biçim tarikat şeyhisin sen, ne diye politika ile uğraşıyorsun?.. Ne diye şu işleri yapıyorsun, bu işleri yapıyorsun?.."

İhvânımız tenkid ediyor:

"--Ne diye şirketlerle uğraşıyorsun?.."

Anlamıyor musunuz? Ne yapmak istediğimizin farkında değil misiniz?.. Çalışmıyor mu kafanız?.. Bizim dünyada gözümüz yok!.. Sizin de olmaması lâzım!.. Dünya bizim gayemiz değil ki!.. Bizim gayemiz Allah'ın rızasını kazanmak, ölmek, şehid olmak... Belki de öleceğiz, ölümden de kaçamayız.


Bizim Muhammed Emin Er Hoca dedi ki:

"--İslâm hukukuna göre, bir müslüman kadın kâfirlerin eline geçse garb'da; şarkta garbda bütün İslâm Alemine o tek kadını kurtarmak için çalışmak farz olur." dedi. Kaç tane kadın orda, ezâ cefâ altında!.. Ne biçim müslümanlık?.. Eski müslümanların müslümanlığı nasıl müslümanlık, nasıl anlayış; yeni müslümanların müslümanlığı nasıl müslümanlık?..

.....
Millet sanıyor ki, iyi müslümanlık sarık sarmak, cübbe giymek... Sarık modası, cübbe modası... İyi, güzel kardeşim ama, sen bu kâfir Amerika'lıyı yenecek çalışma da yapıyorsan o zaman iyi... Bak Fatih Sultan Mehmed, hem müslüman, hem de teknolojide birinci... Öyle çalışmış, öyle çalışıyorlar. Çin öyle çalışıyor, başka milletler öyle çalışıyor.


Onun için, aziz ve muhterem kardeşlerim, biz şehidlerimizden şefaat isteyelim!.. Onlar imtihanları başardılar, Allah'ın rahmetine erdiler, cennetlik oldular, ahirete gittiler. Bizim de vazifemiz, onların evlatlarıyız; yaşayan insan onlara ne yapar?.. Kur'an-ı Kerim'ler hediye eder, dualar eder vs. Onların ihtiyacı yok, onlar zaten cennetlik!.. Bizim onları sevmemiz, onları örnek almamız, onların yolunda gitmemiz lâzım!.. Allah onların şefaatlerine bizleri nâil eylesin...

29. 05. 1995 İskenderpaşa Camii / İSTANBUL
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

Re: Milli Maç Sonrası Yaşananlar

Post by asım »

Ah futbol sen neleri unutturursun!


Futbola dünya çabında verilen destek, yapılan harcamalar sadece anlık maddi getiriler için mi? Yoksa futbol bir silah mı?

Gelir adaletsizliklerinin olduğu, kavmi ayrışmaların olduğu, sınıflar arası ekonomik makasın açıldığı ülke ve bölgelerde birlikteliği sağlamaya,

Güncel meseleleri unutturucu, hukuk ihlallerini ve ekonomik (çağdaş) hırsızlıkları gözden kaçırmaya, asli meselelerin gündemden düşmesine bir vesile futbol.

Ekonomik şartlar ve hürriyetler hususunda bunalıma girmiş, hak arama noktasına doğru seyreden insanları oyalamaya, onları takımların başarı ve başarısızlıkları ile deşarj olmaya sevkeden bir olgu futbol.

Kendisine değer verilmediğini, insan yerine konulmadığını görmeye başladığı anda, onları onurlandıracak (!), coşturacak, dertlerini unutturacak bir vasıta futbol.

Ülkeyi sefalet içine çeken, ekonomik yapısını altüst eden, halkı aç ve perişan hale düşüren, ülkesinde adalet'i unutturan diktatörün tüm bu olumsuzluklara rağmen kendisine muti bir halk oluşturmasının sebebi hikmetini soranlara: "Franko, Futbol ve Fiesta" formülünü veren diktatör general Franko'nun reçetesi hala geçerliliğini koruyor. Franko:ulu önder, Futbol:futbol, Fiesta: festival" Büyük, büyük stadyumlarda halka sunulan uyuşturucular.

Adı cumhuriyet, demokratik, vs. ne olursa olsun çağdaş rejimlerin de vazgeçemediği reçete, futbol.

Her yaştan hele "Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaşta"ki gençler :

Anayasa mahkemesinin kararları neticesinde, milli iradenin yansıması gereken meclisin elinden bu yetki alınıyor,
Ülkenin cumhurbaşkanı ve ordunun dahi amiri başbakan askeriyenin en önemli tatbikatlarına davet edilmiyor,
En önemli kararları veren yüce/yüksek (!) mahkemenin üyeleri en yüksek idari amir olan başbakan ve başkanı olduğu hükümet aleyhine maaşları iaşe ve ibadeleri devlet kesesinden karşılanan diğer memurlarla ilgili olarak buluşuyor, toplanıyor, konuşuyor,
Baskın geliyorum derken, gelsin de bir görelim bakalım ne olacak veya birkaç köylü ölsün de hükümet zorda kalsın mantığı ile önlemler alınmıyor ve analar şehit oğullarının ayrılığına yanıyor, sorumlu komutan içki ve davulun ölçüsüz alındığı kullanıldığı ortamda halaylar çekiyor, şehit bir üsteğmenin günlüğünü okuyarak ağır küfürler ediyor,
Başı örtülü kardeşlerimiz sınava, kazandıkları okula, devam etmeleri gereken derslere alınmıyor, aşağılanarak geri çevriliyor ve sabırları test ediliyor,
Kırsal alan dışında olması gerektiği halde hala şehirlerin göbeğinde faaliyet gösteren iç güvenlik birimi, her istediği kişinin her türlü bilgisine istediği zaman ulaşabilmek için yetki almaya çalışıyor,
Halkın büyük bir teveccühü ile iktidara gelmiş milletin vekillerini milletin meclisinden atmak için akla, idrake gelmez/sığmaz metodlar hukuksuzluklar yapılıyor

yediden yetmişe Türk Milleti/Mü'minler futbolla uyumaya dünden razı oluyor.

Ve her türlü yer ve zamanda, her türlü çeşidiyle dualar "futbol" ve "futbolcular" için yapılıyor.

Daha düne kadar Avrupa birliği'ne karşı olan ve hala olması gerekenler, Avrupa birliğinin bayraktarlığını yapıyorlar.

Hani adam demiş ya : "Ört ki ölem!" Herhalde "yerin altının, yer üstünden daha hayırlı olduğu" zaman bu zaman.

Neyse bugün ülkemizde en çok dua edilen gecelerden bir gece olduğunu sanıyorum. O halde ben de bir dua edeyim:
"Rabbimiz! Bizi seni ve sana ulaşan yolları unutturacak; asıl görevimizden, meşgalemizden uzaklaştıracak zafer zannettiğimiz, hayır zanettiğimiz şeylerden bizi uzak tut."
"Bizi i'lay-ı kelimetullah (senin ismini yükseltmek) ülküsü ve çabası içinde yaşat."
"Senin bize vermiş olduğun fakat kaybetmiş olduğumuz şeref ve nimetleri tekrar elde edecek, imanı, iradeyi, azmi ve gayreti bize ihsan et!"
"Sen herşeye kadir olansın. Duamızı kabul buyur."
Amin
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
User avatar
deniz
Posts: 449
Joined: 06 Dec 2007, 13:33
Kan Grubu: A (+)

Re: Milli Maç Sonrası Yaşananlar

Post by deniz »

asım wrote:Neyse bugün ülkemizde en çok dua edilen gecelerden bir gece olduğunu sanıyorum. O halde ben de bir dua edeyim:
"Rabbimiz! Bizi seni ve sana ulaşan yolları unutturacak; asıl görevimizden, meşgalemizden uzaklaştıracak zafer zannettiğimiz, hayır zanettiğimiz şeylerden bizi uzak tut."
"Bizi i'lay-ı kelimetullah (senin ismini yükseltmek) ülküsü ve çabası içinde yaşat."
"Senin bize vermiş olduğun fakat kaybetmiş olduğumuz şeref ve nimetleri tekrar elde edecek, imanı, iradeyi, azmi ve gayreti bize ihsan et!"
"Sen herşeye kadir olansın. Duamızı kabul buyur."
Amin


Tüm hissiyatımıza tercûman oldunuz Allah razı olsun. :x
...Eğer bir mü'minin kalbin kırdıysan,
Hâkk'a eylediğin secde değildir.
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Milli Maç Sonrası Yaşananlar

Post by mehmetemin »

her yerde diyorum diyanet işleri sayın bardakoğlu hoca demişti

çok haklı da

islama en büyük darbeyi vuran popüler kültürdür.ne misyoneler,ne siyanistler,nu şunlar ne bunlar.

popüler kültürün içinde ,ne almanalık,ne türklük
ne müslümanlık,ne hristiyanlık
ne siyahlık,ne beyazlık
ne akıl,ne teknoloji
ne şu ,ne bu

hiç bir şey kalmıyor,herkesizn aynı olduğu ,e anlık yaşanan meşhur divan şairiri nedim sözüydü herlade yiylim içelim kam alalım dünyadan ,insan nefsini tatmin eden herşeye burası açık,insana tahammül,sabır,yani hayvani olmayan insani meziyetler katan hiçbir artısı olmayan bir yaşam felsefesi

ha şunuda itiraf etmek gerekirse bundan hiç etkilenmedim diyen bir insanda olamaz.
User avatar
Halil Necati
Posts: 618
Joined: 02 Nov 2007, 19:54

Re: Milli Maç Sonrası Yaşananlar

Post by Halil Necati »

Asım bey'e teşekkürlerimi sunuyorum..
Post Reply

Return to “Sizden Haberler”