Türkiye ' de Hukuk ve Sorunları

[mehmetemin]

adaletin bir ülkede adil bir şekilde işlemesi bir ülke için en önemli şeydir.çünkü adaletin olmadığı bir ülkede kaos ve huzursuzluk vardır.adalet veya hukuk ,herşeyin kanuni olması mahkemelerin düzenli çalışması ,çok sayıda yargıç bulunmasından kaynaklanmaz.nitekim bunlar hizmet kalitesi ile ilgili şeylerdir.önemli olan bağımsız,tarafsız yargının en önemli korunacak hak olan insan hak ve hürriyetlerini en titiz şekilde korumasıdır.insanın ekonomik kaybı telafi edilebilir ama hürriyetinden,haklarından yoksun kalması telafi edilemez.

burada bizim kanunlarımızın yapılışı,yeterliliği,mahkemelerin işleyişi gibi konularıda öncelikle anlatabilirdik ama son günlerde ülkemizde ciddi bir hukukun siyasallaştığına dair tartışmaların içindeyiz.aslında bu gelişmeler türkiyenin önemli bir dönüm noktasında olduğunu göstermektedir.belki sonuçta hiçbirşeyde olmayabilir ama bu sorunların artık hasır altı edilemeycek kadar büyük ve devamlı surette yakın gelecekte hep önümüzde olacağını gösterir.

tabi burada siyasallaşma daha çok siyasiler üzerinde karar veren mahkemeler için kullanılır yoksa ilk derece mahkemelerinde insanlar arasındaki ihtilafları çözen mahkemelerimizin konuyla bir alakası yok.

mahkemeler için en büyük itibar güvendir.güveni kötüye kullandığına dair bir genel inanç varsa bu mahkemenin kararının halkın vicdanındaki adaleti tesis edemediği görülür.tabi bu şu anlamada gelmez işlenmiş bir suç veya aykırılık varsa mahkeme toplumdanda bağımsızdır.

tabii bu tartışmaların kaynağı son zamanlarda anayasa mahkemesi olduğu ifade ediliyor.anayasa mahkemesinin yetkileri nedir. meclisin yaptığı kanunların anayasaya uygunluk denetimini yapar.bu gereklidir zira siyasi iktidarlar kendi görşleri doğrultusunda çok haksız kanunlar yapabilirler.tabi meclisteki bütün işlemler denetime tabidir.

ikinci bir yetkisi eski bakan ve başbakanları görevlerindeki suçlardan dolayı yüce divan sıfatıyla yargılar.

üçüncü bir yetkisi siyasi partiler hakkında işlemler yapar,denetler,haklarında açılan davalara bakar .

anayasa mahkemesi 11 asıl üyeden oluşur ,bu üyeleri çeşitli yerlerden belirtilen adaylar arasından cumhurbaşkanı seçmektedir.maalesef bu yetkinin kaynağı nedir .82 anayasasında kenan evren için düşünülen bu yetki çok demokratik olmadığı için eleştirilmiştir.aslında bu yetki birçok avrupa ülkesinde meclistedir.

anayasa mahkemesine yöenlik eleştirilerin başlama noktası ise cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili 367 kararı olmuştur.çünkü geçmişte olmayan bu kural seçtirmemek maksatlı ortaya atılmış meclisteki muhalefette bunu sahiplenmiş ve oturuma katılmamışlar sonuçtada bu yönde olumlu bir karar çıkmıştır.

aslında burda mesele bir anayasada 367 çoğunluk gerekir yazabilir bunda bir acayiplik yoktur lakin bu iddianın amacının siyasiler tarafından seçtirmemek nedeniyle ısrarla üzerinde durulması sonucu,mahkemenin verdiği karar siyasi bulunmuştur.

[mehmetemin]

ardından başbakanın ispanyadaki başörtü yasağının kaldırılması gerektiğine dair konuşmasından sonra mhp nin destek vermesi üzerine 2 parti anlaşıp 411 milletvekilinin oyuyla kabul edilmiş bir nayasa değişkliği yaptılar.

ardından bu sefer yargıtay başsavcısı ak parti hakkında irtica eylemlerin odağı olma suçundan dolayı kapatma davası açtı.

bu olaylara ise siz öyle yaparsanız bizde böyle yaparız mantığı ile bakıldı.

anayasa mahkemesi ise anayasada yapılan değişiklikleri iptal etti.aslında anayasanın açık maddesine göre sadece şekil yani ,mecliste bu değişkliklerin nizami yapılıp yapılmadığını denetleme yetkisi varken esas yani içerik yönündende denetim yaptı.bunun gerekçesi ise şu oldu malum kanunların kendi iç maddeleri arasında bir üstünlük olmaz.mesela türk ceza kanunun her maddesi aynı değerdedir.yine kural olarak anayasanın her maddeside eşit değerdedir.fakat bizim anayasamızın değiştirilemez ve hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddelerinin ,diğer maddelerden üstün olduğu ve bunlara aykırı anayasa maddelarininde iptal edilebileceğine dair bir yorum vardı ve nitekim anayasa mahkemesi bu yönde karar verdi.fakat buradada şu yönlü bir itiraz gelmişti ki anayasada laikliğin açık bir tanımının bulunmadığı neyin aykırı neyin aykırı olmadığının subjektif kaldığı yönünde eleştiriler oldu.

tabi burada akparti hakkında kapatma davasının siyasi olduğunu iddia edenlere karşı artık bu partinin anayasanın temel maddelerine bile aykırı değişiklikler yaparak artık ülke için ciddi tehlike olduğunu ileri sürmeye başladılar.

ardından tabi daha önceleri başlamıştı fakat son zamnlarda zamanlama ile bu davaya karşı bir misilleme olarak görülen bir ergenekonla ilgili gözaltı süreci başladı.

aslında bunun kökeni ülkeyi şok eden danıştay saldırsı oldu.bu saldırı araştırılırken ümraniyede bir evde el bombaları bulunması ardından irtibatlı oldukları düşünülen çok ilginç isimler gözaltına alındı.

fakat son gözaltına alınan isimlerin hem iktidar muhalifi olmaları hemde iktidar karşıtı cumhuriyet mitingleri tertipleycileri olması ,bu davanında hükümet tarafından yönlendirildiği iddia edildi.

aslında hukukun normal işlediği,bir ülkede rutin bir şekilde sessiz sedasız sürecek bu işlemler ,türkiyede ciddi çatışma noktaları oluşturacak hale gelmesi ya yargıda ciddi bir problem olduğunu yada ülkedeki siyasi çekişmenin yargı faaliyetleri alet edilerek sürdürülmesinin bir neticesi olabilir.

[mhysr]

Türkiye böyle siyasallaşarak durumu daha kötüye sokuyor eskiden devlet yerine askeriye bakıyordu şimdi devlet başta iç çekişmelerde de başta kendi kendimizi yeyip bitirecez.

Eger türkiye güzel bir kalkınma daha yapmazsa sonumuz kötü olacak. Bu kalkınmada ilke ve inkilaplarla değil direkt olarak dinsel bir kalkınma olması lazım çünkü çevremize baktığımızda herşeyi görüyoruz.

Türkiyeyi yavaş yavaş içten çökertmeye çalışıyorlar topraklarımızı satın alarak, hal böyle olunca içinmizde kim türk kim müslüman bilemiyoruz.
ALLAH yolumuzu açık etsin.