Rafting Heyacanı Yaşamaya Ne Dersiniz?

Üyelerimizin bildirmek istediği duyurular, haberler vs.
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

Re: Rafting Heyacanı Yaşamaya Ne Dersiniz?

Post by asım »

deniz wrote:Hocam bu gidişle eskileri mumla aramayız inş.
Leyla Hamne wrote: Allahım razı olsun şu makinaları icat edenlerden bu vesileyle diyelim.
Amin Aminn...
Çocukluğumda rahmetli babaannem'in (Elektriğimiz olmayan ve gaz lambaları kullandığımız, hergün itina ile cam ve aynalarını temizlediğimiz günleri takip eden elektrikli günlerimizde) akşam karanlık çöktüğünde lambalar yanınca : "Şu lambayı icad edenin kabri nur dolsun" diye dua edişini hatırladım, "Allah'ın rızası" talep edilince.

"Kafir (olarak ölen)lere dua etmek caiz değildir. Çünkü onlar küfürleriyle Allahı inkar etmişlerdir. Ancak hayatta bulunan kafirlerin hidayet bulmaları için dua etmek caizdir." denilmiştir.

Tevbe Sûresi 113.âyet-i kerîmesi: "Müşriklerin (tevbesiz ve şehadetsiz ölüp de) cehennem ehli oldukları kesin biçimde belli olduktan sonra, artık akraba dahi olsalar, ne peygamberin ne de mü'minlerin onlar için mağfiret dilemesi yaraşır."1

Tevbe Sûresi 80.âyet-i kerîmesi: "(Ey Resûlüm!) Onların bağışlanmasını ister dile, ister dileme! Onlara yetmiş defa bağışlanma dilesen de, Allah onları bağışlamayacaktır. Bu Allah'a ve Resûlüne karşı (imanda samimi olmayıp) küfre sapmalarındandır. Allah, emrinden sapan (fâsık)lar topluluğunu doğru yola eriştirmez."

1-Bu âyet-i kerimede gerek Allah'ı tanımayan kafilere, gerek Allah'ı tanıdıkları halde hükümleri altına girmeyi ve Resûlüne tâbi olmayı istemeyen müşriklere karşı mü'minlerin rahmet ve mağfiret dilememesi gerektiği belirtiliyor. Resûlullah (s.a.v.) arzu etmemesine rağmen müşrik olarak ölen amcası Ebû Tâlib'e acıyıp istiğfarda bulunmak istemişti. çünkü o islâm için bir takım fdakarlıklar yapmıştı. ancak isteği bu ayetle geri çevrildi. (Feyzü'l-Furkân)

Allahım! Bizi dinin üzere sabit tut. Seni tanımayan ve idrak edemeyenleri hidayet eyle! (âmin)
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
User avatar
deniz
Posts: 449
Joined: 06 Dec 2007, 13:33
Kan Grubu: A (+)

Re: Rafting Heyacanı Yaşamaya Ne Dersiniz?

Post by deniz »

Maksat hasıl olmuştur, :) sürç-i lisan eyledik affola!

Allah razı olsun...
...Eğer bir mü'minin kalbin kırdıysan,
Hâkk'a eylediğin secde değildir.
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

Re: Rafting Heyacanı Yaşamaya Ne Dersiniz?

Post by asım »

deniz wrote:Maksat hasıl olmuştur, :) sürç-i lisan eyledik affola!

Allah razı olsun...
Allah (c.c.) sizden de razı olsun.

Malumunuz olduğu gibi, yetişme imkan ve şartlarımız, içinde bulunduğumuz toplum sebebiyle bir takım örf, adet ve alışkanlıkları bünyemizde taşıyoruz.
Bilgilerimiz arttıkça ve farkına vardıkça tüm alışkanlıklarımızı (aslında tüm hayatımızı) Yüce Allah'ın (c.c.) istediği ve bizlere kitapları ve peygamberleri (ve onların varisleri olan âlimler) vasıtası ile bildirdiği yolda olabilmeyi arzulamalıyız.
Ayrıca, pek azımızın bildiği ve/veya bildiği halde uygulamada pasif kaldığı bir vazife de : "İyiliği emir/tavsiye/telkin ve kötülükten men/ikaz/uzaklaştırma" vazifesidir. Burada da iki husus öne çıkmaktadır:

İlki, bu vazifeyi güzel bir metodla yapabilmek; ikincisi ise muhatabın bu vazifeyi yapana karşı davranışıdır.
Bu vazifeyi yaparken amaç: Allah'ın rızâsına uygun bir iş yapabilmek ve yanlışlık yaptığına inandığı bir kardeşini o yanlıştan döndürerek onun da Allah'ın rızâsına ermesini temin etmektir. Bunun için metodun bu neticeyi sağlamaya yönelik olarak belirlenmesi önemlidir. Netice ise, Yüce Allah'ın takdirindedir.
İkincisi, bu davranışa muhatab olan, söylenilen hak verilecek bir söz ise ona uymalı, değil ise ikaz eden kardeşine yanlışlığını söylemelidir. Bu sebeple, doğru/güzel sözü duyup, onun gereğini yerine getirebilmek çok önemli bir meziyettir ve kalbin/nefsin terbiyesine de işarettir diye düşünüyorum.

Kur'ân-ı Kerîm'de :

32/15. "Bizim âyetlerimize ancak, kendilerine öğüt verildiği zaman büyüklük taslamayarak secdeye kapanan ve Rab'lerini hamd ile tesbîh eden kimseler îman eder. "

5/83-85. "Rasûle indirilen (Kur'ân)ı dinledikleri zaman, gerçeği anladıklarından dolayı, onların gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Derler ki: "Ey Rabbimiz! İnandık, bizi de (hakka) şâhit olanlarla beraber yaz." "Bize ne oluyor ki, Rabbimizin bizi iyiler topluluğu ile beraber (cennete) koymasını arzu edip dururken, Allah'a ve bize gelen gerçeğe (Kur'an ve peygamber)e inanmayalım?" İşte (böyle) demelerine mukâbil Allah da onları içinde ebedî kalacakları, alt tarafından ırmaklar akan cennetlerle ödüllendirdi. Bu, güzel hareket edenlerin mükâfâtıdır."

25/73-76. "Onlar ki, Rabbinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar (itaat için can kulağıyla dinlerler). Ve onlar ki: "Ey Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve nesillerimizden gözler(imizin) nuru (olacak iyi insanlar) lütfet ve bizi (fenâlıktan) sakınanlara rehber yap" derler. (Bu duâ temiz toplum olmanın dünya ve âhirette huzur bulmanın bir anahtarıdır.) İşte bu (sayılan özelliklere sâhip olarak Rahmân olan Allah'a kulluk görevini yapa)nlar sabırlarından dolayı, cennetin en yüksek mevki(ler)i ile mükâfâtlandırılacaklar ve orada bir sağlık ve selâm(et duâsı) ile karşılanacaklardır. Orada ebedî kalacaklardır. (O) ne güzel bir kalacak yer ve ne güzel bir makamdır! "

6/54. "(Ey Rasûlüm!) Âyetlerimize inananlar sana geldiği zaman de ki: "Selâmûn aleyküm (Allah'ın selâmı üzerinize olsun)", sizden kim bilmeyerek bir fenâlık (bir günah) işler de sonra ardından tövbe eder ve kendini düzeltirse, Rabbiniz (ona) rahmet etmeyi (acıyıp esirgemeyi) kendi üzerine yazmıştır. Çünkü O, çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir."
buyurulmaktadır.

Alemlere rahmet olarak gönderilen sevgili peygamberimiz, efendimiz de (s.a.v.):
"Bütün insanlar hatadadır (günah işlerler), hatada olanların (günah işleyenlerin) en hayırlısı, çokça tevbe edendir." buyurmuşlardır.
Malumunuz olduğu üzere tevbe: hatasının farkına varmak, acziyetinin ve Yüce Allah'ın kudretinin idrakinde olarak hatalı olduğu davranıştan (bir daha o hataya dönmemek azmi ve gayreti ile) Yüce Allah'a rücû etmektir.

Bu yazıyı yazmaya vesile olan böylesine güzel bir davranışı, her hatalı hususta göstermeyi başta kendi nefsim olmak üzere, tüm mü'minler için kudreti sonsuz Yüce Allah'tan (c.c.) niyâz ediyorum.

Allah'ım! Bize hakkı hak olar göster ve ona tâbi kıl! Bâtılı bâtıl olar göster ve ondan uzaklaştır! (âmin)
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
Post Reply

Return to “Sizden Haberler”