SAHİP OLDUĞUMUZ İMKANLAR

M. Es'ad Efendi hakkında bilgiler, hatıralar, vs.
Post Reply
erhan3471
Posts: 72
Joined: 15 Nov 2007, 13:07
Kan Grubu: A (+)

SAHİP OLDUĞUMUZ İMKANLAR

Post by erhan3471 »

HER ŞEY ZIDDI ile ZÂHİRDİR :
" Her şey zıddı ile zâhirdir. " derler.
Ne demek ? Her şey aksi ile daha iyi anlaşılır.
Karanlık olmasa aydınlığın kıymeti anlaşılmaz.
Dağ taş , toprak yol , çamur ; orda arabanla gidiyorsun tangur tungur , teker batıyor , çıkıyor , aksları kırılıyor... Bilmem ne...
Asfalta çıkıyorsun , " Oh yâ , asfalt ne nimetmiş ! " diyorsun.
Basıyorsun gaza , orada yüz elli ile gidiyorsun. Öbür tarafta yirmi ile gidiyordun , onla gidiyordun.
Neden ? Devlet baba yol yapmış , asfalt döşemiş ; kayıp gidiyor araba...
Bunun güzelliği nerden anlaşılıyor ?
Sen bir toprak taşlı yolda git de , gör asfaltın kıymetini...
Karanlıkta , ışıklar gitsin de gör bakalım aydınlığın kıymetini...
Bir mahrumiyet bölgesine git de , gör bakalım şehirdeki nimetlerin kıymetini...
İşte her şey aksiyle , zıddıyla zahir oluyor , anlaşılıyor .

NİMETLERİN ÇEŞİTLERİ VAR :

Nimetlerin çeşitleri var.

Sıhhat , büyük nimet ;

Evlat , çoluk çocuğu olması ;

Kazancı , evi olması ;

Sofrasının bol olması ;

Gözünün görmesi ;

Kulağının işitmesi , elinin tutması ;

Camiye geliyor elhamdülillah ! İbadetini yapıyor ; büyük nimet.

KADEME KADEME SIRALAYACAK OLURSAK :

Elhamdülillah ülke ve halk olarak , eşsiz güzelliklere , sayısız zenginliklere sahip bulunuyoruz.

Kademe kademe sıralayacak olursak.

Öncelikle Harika manzaralar , pırıl pırıl güneş , taptaze hava, sıhhat dolu kırlar, karlı dağlar, yeşil ormanlar, şahane yaylalar, münbit ovalar, temiz denizler, nefis koylar, bol ve çeşitli av hayvanları , türlü meyveler , çeşitli sebzeler , şifalı otlar , sayısız ılıca ve kaplıcalar , akarsu – göl, deniz ve denizaltı imkan ve varlıkları… gibi imrenilen tabiat zenginlikleri hatıra ve göz önüne gelir.

Bunlardan sonra çeşitli medeniyetleri temsil eden sayısız harabe - şehirler , muhtelif siyasi hakimiyet devirlerinden kalma yapılar , abideler , büyük mimari külliyeler , irili ufaklı saraylar , köşkler , konaklar , yalılar , şirin şehir ve taşra evleri , hanlar , kervansaraylar , hamamlar , medreseler, nadide eserler , değerli el – yazmaları , kitabeler , kaleler… gibi tarih ve medeniyet zenginliklerimizi sıralayabiliriz.

Üstelik pak dinimiz , safi imanımız , yüksek ahlakımız ve bunlardan kaynaklanan engin insan sevgimiz , olgunluk ve görgümüz, hayır ve hizmet anlayışımız , ali - cenaplık , merhamet , cömertlik, misafirperverlik gibi meşhur hasletlerimiz , sağlam aile ve cemiyet bünyemiz , köklü töremiz , ilim aşkımız , hakikat sevgimiz , alime saygımız , sabrımız , tahammülümüz , cesaretimiz , kahramanlığımız , zengin folklörümüz , bol çeşitli giyim ve mutfak geleneğimiz , muazzam müziğimiz , şahane bedii sanatlarımız , el hüner ve ustalıklarımız , muhteşem dil ve edebiyatımız… gibi iftihar edilecek sosyal ve kültürel değerlerimiz var.

NİMETLERİN İÇİNDE YÜZÜYORUZ , FARKINDA DEĞİLİZ :

Dışarıdan iyice görülüyor ki hiç bir kimseden eksik yanımız yok !

Türkiye çok değerli ve şerefli konumda , tabii aynı zamanda çok sorunlu ve nice tarihi görevlerle yükümlü.

Elinde dini , kültürel , sosyal , jeopolitik , askeri , ekonomik... pek çok avantajlar var.

Bunları iyi tesbit etmeli , yerinde ve zamanında iyi kullanmalıyız.

Bizim üstünlüklerimizi gören , nimetlerimizi kıskanan düşmanlar da çok.

Demek ki , bizim farkına varamadığımız nimetler var.

Nimetlerin içinde yüzüyoruz , farkında değiliz.

DÜNYANIN EN GÜZEL YERLERİNE SAHİBİZ :

Biz kâinata nizam vermeye , potansiyel olarak gücü yetecek bir toplumuz.

Dünya üzerindeki her beş kişiden bir tanesi Müslüman ve dünyanın en güzel yerlerine sahip , dünyanın en stratejik mallarına , madenlerine , petrollerine sahip ; jeopolitik yönden fevkalâde güzel bir konumda , tarih yönünden fevkalâde iyi örnekler sergilemiş bir mâzisi var ve bu bir kişinin beş kişiye yön göstermesi de mümkün...

JEOPOLİTİK DURUMUMUZ FEVKALADE MÜSAİT :

Jeopolitik durumumuz fevkalade müsait…

Ekonomik imkanlarımız , hiç kimseye el açmaya lüzum bırakmayacak kadar yeterli...

Ve elhamdülillah - bizden önceki nesillere göre - sizler ve bizler , çok rahat bir dönemde yaşıyoruz.

NE MUTLU BİZLERE Kİ :

Ne mutlu bizlere ki şu ecdad yadigarı topraklarda elhamdülillah , camilerimiz , tekkelerimiz , vakıf şubelerimiz , derneklerimiz , sıcak toplantılarımız , samimi sohbet halkalarımız , kardeşçe ziyaretlerimiz , cömertçe ziyafetlerimiz , evliya büyüklerimiz , melek küçüklerimiz , fırtına gençlerimiz , mücahide kızlarımız , vefakar kardeşlerimiz , fedakar ihvanımız , candan yaranımız , hayırlı ahbabımız , muhlis duacı dostlarımız var .

MUAZZAM BİR POTANSİYELE SAHİBİZ :

Muazzam bir potansiyele sahibiz ve bu potansiyeli Avrupa görüyor , Amerika görüyor...

İngilizce , Almanca , Fransızca kitaplar neşrediliyor ; " Müslümanlar geliyor , İslam yayılıyor ! " diye. Rusya da kitaplar yayınlanıyor , siyasilerin dilinden gazetelere dökülüyor.

Şimdi bizde un var , şeker var , yağ var ; helva yapmıyoruz.

Gıdasızlıktan kenarda aç biilaç serilmiş yatıyoruz. Durumumuz bu.

Yahudiler , Ermeniler, Yunanlılar ; İspanyollar ; İngilizler ; Fransızlar ; İtalyanlar dünyanın her yerine dağılmış , yayılmış , köşe başlarını , zengin kaynakları ele geçirmiş ; ama bizim de onlar da bulunmayan bazı üstünlüklerimiz var , bizler de muazzam bir potansiyele , emsalsiz şeref ve itibara , büyük prestij ve avantajlara sahibimiz .

Her şeyden önce ilmi ve mantıki , yüce ve asil , doğru ve safi bir dinimiz var .

En büyük sermayemiz bu . Bununla hem dünya izzeti hem de ahiret saadeti kazanılır.

Sahabe-i Kiram rıdvanullahi aleyhim ecmain , Peygamber sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem efendimizden sonra nasıl kendi yurtlarını terk etti , nice uzak diyarlara gitti , İslam’ı cihana yaydı , nice izzet ve şeref hürmet ve itibar , mal ve mülk , mevki ve makam, nam ve şan kazandı ise ; bizler de aynı şekilde İslam’ı yaymak için tüm imkanlarımızı seferber etmeliyiz . Ancak bu yolla o mükafatlara erilebilir ; Allah’ın lütfu , nusret ve inayeti , dünya ve ahiret saadeti ancak böyle elde edilebilir.

İnsanlığa hizmet için , elhamdülillah her şeyimiz vardır ; Müslümanlar olarak çok büyük imkanlara sahibiz .

Nüfus , petrol , para , jeopolitik müstesna durum , ham madde , geniş arazi , birikmiş tecrübe , ilim adamı , teknik personel …. v.s.

İDEOLOJİK BAKIMDAN , EMSALSİZ BİR İDEOLOJİYE SAHİBİZ :

İdeolojik bakımdan , emsalsiz bir ideolojiye sahibiz.

Dünya , Müslümanların elindeki potansiyeli görüyor , korkudan tir tir titriyor ; bunu bilin !

Yayınlarında da var , tir tir titriyorlar ; "Aman bu Müslümanlar gelirse , uyanırsa , halimiz ne olur ? " diye. Allah bize böyle bir imkan vermiş.

DÜNYA ÜZERİNDE MÜTHİŞ BİR SAYI ÜSTÜNLÜĞÜNE SAHİBİZ :

Nüfus imkanımız , kalabalıklığımız yeterli... dünyadaki her beş insandan bir tanesi Müslüman ; yani , dünyanın beşte bir nüfusuna sahip bulunuyoruz.

Dünya üzerinde müthiş bir sayı üstünlüğüne sahibiz. Bu çok büyük bir avantajdır.

Eğer reklam ve propagandaya , eğilim ve haberleşmeye hakim olursak zor oyunu bozacak ve bize zulmeden , insafsız , bencil , mutlu ve putlu azınlığın saltanatından kurtulacağız.

AVANTAJLAR BİZİM ELİMİZDE :

Bütün avantajlar bizim elimizdedir. Bu imkanları kullanmamamızın bize vebali olabilir .
Jeopolitik durumumuz , fevkalade müsait . Ekonomik imkanlarımız , nüfus imkanımız yeterli .

Müslümanlar hizmetlerin başına gelmiş durumdadırlar. Bu kadro personeli patlama noktasına gelmiştir. Harb görmeden uzun bir zaman geçirmiş nesil çok büyük bir avantajdır . Bu geniş imkanları Allah bizden sorar !

Ümitsiz değilim . Çünkü Türkiye'nin pek çok avantajları vardır .

Genç nüfusu var . Genç nüfusun kültürel durumu İslam’a yaklaşma istikametindedir .

Ümitsiz değilim , çünkü Türkiye’de pek çok avantajlar vardır , genç nüfusumuz vardır ve genç nüfusun kültürel durumunu İslam’a yakınlaşma istikametindedir.

Nüfusun ortalama yaşının aşağıda olması ; milli kültürünü , tarihini bilen , seven insanların çoğalması , Orta Asya'nın , Kafkasya'nın bize açılması güzel bir şey . Orta Asya’nın bize yakınlaşması güzel bir şey !

Ecdadımızın bize bıraktığı şanlı miras dolayısıyla ; Türkiye’mizin kendine her yönden yeterli , bütün hudutları kapansa , kendi kendine yaşayabilecek imkanlara sahip bir devlet olması güzel bir şey .

Orta Doğu’nun, Kuzey Afrika’nın, Uzak Doğu’nun bize sempati duyması iyi bir avantaj….
Türkiye’mizin kendine her yönden yeterli bir devlet olması güzel bir şey .

Bilimsel yönden gelişiyoruz , yükseliyoruz. Bizim de yapacağımız şeyler var . “ Lütfen siz de düşünün " diyorum .

21. ASIR MÜSLÜMANLARIN LEHİNE AVANTAJLARA SAHİP :

Tek tek olayların parçaları bir araya getirilse 21. asrın Müslümanların lehine avantajlara sahip olduğu ortada .

Müslümanların bu avantajlarını Avrupalılar daha önce sezdikleri için ; bu avantajların bizim elimize geçmemesi için yoğun çalışma içindeler . Çok mühim günlerdeyiz.

Devletin kalkınmak için yaptığı 5 yıllık planlar gibi planlar yapmamız gerekiyor .

BİZDEN ÖNCEKİLERİN HAYAL VE TAHMİN EDEMEYECEKLERİ KADAR :

Bizden öncekilerin hayal ve tahmin edemeyecekleri kadar , hareket imkanlarına şu anda sahibiz. Yani , bundan 40 yıl önceki insanlar , belki bu diyarlarda İslam’ın bekasından ümidlerini kesmişlerdi…

Elli yıl önceki insanlar belki , " Artık buralarda Allaha ibadet edilmez ” diye düşünüyorlardı… Ama şu anda , onların hayallerine sığmayacak kadar , tahmin edemeyecekleri kadar hareket imkanına sahibiz.

Elhamdülillah Müslümanlar , memleketini seven insanlar , bu imkan ve fırsatlara sahip olmuş durumdadırlar…

Hizmetlerin başına gelmiş durumdadırlar … Çalışma ve hizmet fırsatı var… Çalışma ve hizmet fırsatı oluştu , doğdu ve karşımızda duruyor. Bu kadro personeli patlama noktasına gelmiştir.

BUNLARA İYİ SAHİP ÇIKAMIYOR KORUYUP KOLLAYAMIYORUZ :

Var amma , doğrusu istenirse , bunlara iyi sahip çıkamıyor , koruyup kollayamıyoruz.

Bu acı ve feci bir haldir , " o mahiler ki derya içredir , deryayı bilmezler ” durumuna düşmekteyiz , müsrif bir mirasyedi gibiyiz , tüm zenginliklerimizi sür'atle yitiriyor , har vurup harman savuruyoruz.

Korkunç bir çevre kirlenmesi , düzensiz ve gelişi güzel şehirleşme , gece kondu yaşamı , yakılan ormanlar , adaletsiz yağmalanan kıyılar , hoyratça tahrip edilen tabii güzellikler , pislenen akarsular, göller , denizler , yıkılmaya terk olunan sanat harikası yapılar , dışa kaçırılan tarihi eserler , kırılan, körletilen çeşmeler , kasten kazıtılan kitabeler , toprağa gömülen nadide el yazmaları , dışa vagonlarla satılan arşiv vesikaları , yağmalanan vakıf mal ve mülkleri , yıkılan türbeler , istilaya uğrayan mezarlıklar , bozulmaya yüz tutan örf ve adetler , çözülen aile ve cemiyet bağları , yaygınlaşan fesadçılık ve dolandırıcılık , münkariz olan milli sanatlar , dejenere olan dil ve edebiyat , medeniyetten kültürden bihaber genç nesiller, sevgisiz , saygısız , köksüz görgüsüz insanlar…

Hep korkunç bir bunalımın , gelen büyük bir tehlikenin ciddi emareleri ve yaygın sinyalleri mahiyetindedir.

O halde ülkemizin vefakar ve fedakar münevverleri bu konulara acilen eğilmeli , ciddi ve müessir tedbirler bulmak için çalışmalıdırlar.

Sadece vazifelilerin çalışması yeterli olmamaktadır ; millet bütünüyle bu konularda mefahir ve zenginlikleri koruma sorumluluğu taşımakla ve onların bekçi ve muhafızı olmak zorundadır.
HARB GÖRMEMİŞ BİR NESİLİZ :

Kıbrıs harbi hariç , biz harb görmemiş bir nesiliz.

Dedelerimiz İstiklal Harbini gördüler , her yıl bir harple darbe yiyip zaafa uğramak , nüfusun kırılması , iş yapacak insanların helak olması , paraların heba olması ; böyle bir durum yok.

Bu kadar sene harpsiz gelmiş olmamız fevkalade büyük bir avantaj.

KİME ALLAH BİR NİMET İKRAM ETMİŞSE :

Kime Allah bir nimet ikram etmişse , o kimse ; “ Fel yüksir , minel Hamdi lillahe. ”
Allaha hamdü senâ etmeyi çok yapsın , diyor , Peygamber Efendimiz.

Efendimizin tavsiyesi şu : “ Üzerine bir nimet gelen , kimse Allah’a hamd etsin. ”

Hamdi çok yapın. Çünkü ; hamdin sevabı çoktur.

Bir “ elhamdülillah ” demek , şuurlu bir tarzda , anlaya anlaya , seze seze , düşüne düşüne bir “ elhamdülillah ” demek ; semâları , yerleri doldurur.

Sevabı çok büyüktür. İslam’ın yarısı , ibadetin yarısı şükürdür.

Nimetleri düşüneceksin , anlayacaksın , şükredeceksin. İbadetlerin yarısı da sabırdır.

BİLGİ BİRİKİMİNİN AŞIRI BOYUTLARA ULAŞTIĞI BİR ÇAĞDA BULUNUYORUZ :

Bilgisayar kullanma ve bilgi birikiminin , bilginin tasnifinin ve kullanılmasının aşırı boyutlara ulaştığı bir çağda bulunuyoruz.

EN BÜYÜK EKSİKLİĞİMİZ :

Diğer ülkelere el açmağa , boyun eğmeğe , meded dilenmeğe hiç de mecbur değiliz .

En büyük eksikliğimiz kendi imkanlarımızdan habersizliğimiz , birbirimize karşı ilgisizliğimiz , sevgisizliğimiz…

“ O mahiler ki derya içredir , deryayı bilmezler . ”

KAPASİTEMİZİN ALTINDA ÇALIŞTIĞIMIZ İÇİN UTANMALIYIZ :

Tabiî biz gücümüz , tâkatimizle sınırlıyız ; tâkatimizden daha yüksek bir şeyi Mevlâmız bizden taleb etmiyor ; ama kapasitemizin altında çalıştığımız için utanmalıyız.

Çünkü bizim kapasitemiz şu mevcut durum değildir , bizim kapasitemiz çok daha yüksektir.

ŞU FIRSATLARDAN OLANCA GÜCÜMÜZLE FAYDALANMALIYIZ :

O bakımdan şu boş zamandan , şu imkandan , şu hürriyetlerden , şu fırsatlardan olanca gücümüzle faydalanmalıyız. Bizim hepimizin ana gayesi , Allah’ın dinine hizmet etmektir.

Şimdi , bizden can istenmiyor , mücadelenin şekli değişti ; teknik çalışma isteniyor.
Yani , bir çalım attın mı karşı tarafı alt edebilirsin. Çalım isteniyor , çalışma isteniyor… Bu kadar basit.

HERKES OLANCA GÜCÜYLE İSLAMA HİZMET ETMEK ZORUNDADIR BUGÜN :

Onun için , herkes azami mesaisini , azami imkanını , olanca imkanını İslam’a tahsis etmek ; yani , ölmeyecek kadarını kendisine ayırıp , olanca gücüyle İslam’a hizmet etmek zorundadır bugün !

Tüm mesaisiyle , tüm çalışmasıyla , tüm mesleği ile İslam’a hizmet edecek ; Birazcık dünyalık çalışmaya pay ayıracak…

Asıl çalışması İslam’a hizmet olacak ; birazcık da dünyalık çalışacak…

DÜNYANIN HER YERİNİ ELDE EDERDİK :

Afganistan’a sarf edilen masrafların , maddi masrafların , yani Afgan mücahidlerine verdiğimiz paraların onda birini sulh zamanında harcasaydık Rusya gelmeden önce ; nice Afganistanlar Müslümanların olurdu !

Suriye elden çıkmazdı. Irak maceralara sürüklenmezdi. İran başka türlü olurdu. Dünyanın her yerini elde ederdik.

Bir büyük , tesirli gazeteyi veya dergiyi çıkartmak için feda edeceğimiz miktar bir jet uçağının fiyatının kim bilir kaçta kaçıdır.

Kaç tane jet uçağı düşüyor , kaç tane füze atılıyor , kaç tane bomba patlıyor ?
Harb olduğu zaman , bu kadar masraf yapıyorlar da ; fırsat olduğu zaman , sulh zamanında onun onda birini yapmıyorlar.

Çok büyük şaşkınlık , çok büyük cahillik , çok büyük basiretsizlik , çok büyük vebal , çok yanlış bir durum !

DÜŞMAN HÜCUM ETMEDEN ÇALIŞSANA ! İŞ İŞTEN GEÇMEDEN ÇALIŞSANA :

Yani , iş işten geçtikten sonra kurtarma çalışmaları…

Trenin altında adam ezildikten sonra ayağını alçıya al , dalağını dik , böbrek nakli yap , kan ver , bilmem şöyle yap , böyle yap…

Hurda olmuş bir insanı , ihya etmeye çalışıyorsun. Düşman hücum etmiş bir memlekete , kurtarmaya çalışıyorsun. Düşman hücum etmeden çalışsana ! İş işten geçmeden çalışsana !

Böyle cihad , böyle hizmet , böyle rıza-i Bariyi tahsil mümkün olmaz !
Allah sorar ; çünkü Allah , bizim sakladığımız , kullanmadığımız imkanları da biliyor !

Neyi , ne gibi imkanları hizmete sunduğumuzu , ne gibi imkanları hizmetten esirgediğimizi Allah biliyor. Allamül guyub , her şeyi bilen Rabbimizin karşısında hesap vereceğiz.

HAVA ATMAYA GİDİYOR :

Zaten insanın rızkı , midesinin aldığı kadar bir şeydir ; gerisi havaya gidiyor.

Havaya gidiyor , hava atmaya gidiyor , fiyaka yapmaya gidiyor , boşa gidiyor… yani , bindiği zaman basit bir araba insana yetiyor ama ; Mercedesin 500'ünden aşağısına binmiyor , zengin olduğu zaman adam…

Hava , iki manasıyla hava olmuş oluyor.

O bakımdan , tüm imkanlarımız Allah’ın bildiği ve hesap soracağı şekilde , Din-i Mübin-i İslam’ın hizmetine sunmak durumundayız.

Bu , çok tatlı bir hizmet , çok risksiz bir hizmet , çok kolay bir hizmet…

Burada can pazarlığı bahis konusu değil , İnsanın ölmesi bahis konusu değil .

Ama eğer bunu yapmazsanız cana gelecek , canınızı isteyecekler !

Canınızı da vermezseniz , cihaddan kaçmış insanlar olarak öleceksiniz !

Onun için önce mal imtihanını başarmamız lazım ki , öteki şeye hacet kalmasın…

DEVİR FEDAKARLIK DEVRİDİR :

Onun için , devir fedakarlık devridir ve fedakarlıktan bir zarar hasıl olmaz bana !

Size bir zarar hasıl olmaz , " Vallahi zekat vermekten , sadaka vermekten mal azalmaz ! " diyor Peygamber Efendimiz. Malınız da azalmaz , Allah daha fazlasını verir.

SADECE FİNANS ZORLUĞU ÇEKİYORUZ :

Yeterli ve olgun bir bilim kadromuz da oluştu.

Şimdi sadece finans zorluğu çekiyoruz.

BAŞARIYA KISA ZAMANDA ULAŞACAĞIZ İNŞAALLAH :

İnsanlar olarak tüm bilgi ve görgülerimizi birleştirdiğimiz ; ürettiğimiz projelerimize mali kaynaklarını sağladığımız zaman , başarıya kısa zamanda ulaşacağız İnşaallah .
:!:
maneviyat

Re: SAHİP OLDUĞUMUZ İMKANLAR

Post by maneviyat »

Harb olduğu zaman , bu kadar masraf yapıyorlar da ; fırsat olduğu zaman , sulh zamanında onun onda birini yapmıyorlar.

Çok büyük şaşkınlık , çok büyük cahillik , çok büyük basiretsizlik , çok büyük vebal , çok yanlış bir durum !

DÜŞMAN HÜCUM ETMEDEN ÇALIŞSANA ! İŞ İŞTEN GEÇMEDEN ÇALIŞSANA :

Yani , iş işten geçtikten sonra kurtarma çalışmaları…

Hocamızın yukarıdaki sözlerini artık iyice idrak etmek lazım sanırım :)

Ne kadar az şükrediyoruz.Hocamız ne güzel izah etmiş niye böyle bir birleşim idrak içinde olunmuyor.Ağlanacak halimize güler insanlar olduk sanki.Ağlayamıyorsak bile en azından utansak.(Bu sözlerim nefsimedir.) Bu hataların ceremesi müslüman kardeşlerimizin çektiği sıkıntılar. Biran önce uyanıp,Hocamızın tüm tavsiyelerini idrak edip hayatımıza geçirebilmek dileğiyle.Allah'ım bizleri ve cümlemizi İslam'a hizmet ehli eylesin ihlasla rızasına uygun şekilde.Sahip olduğumuz imkanları esirgeyenlerden eylemesin inşallah.Allah razı olsun.
Post Reply

Return to “Prof. Dr. M. Es'ad Coşan Rh.A”