MESLEKİ ÇALIŞMALAR VE VASIFLI OLMAK

M. Es'ad Efendi hakkında bilgiler, hatıralar, vs.
Post Reply
erhan3471
Posts: 72
Joined: 15 Nov 2007, 13:07
Kan Grubu: A (+)

MESLEKİ ÇALIŞMALAR VE VASIFLI OLMAK

Post by erhan3471 »

MESLEKİ ÇALIŞMALAR / VASIFLI OLMAK :

Şeyh Sa'dî'nin Farsça güzel bir şiiri var , diyor ki :

Şemşîr - i nik zi âhen-i bed çün küned kesî

" Bir insan kötü bir demirden iyi bir kılıç nasıl yapabilir ? "

KÖTÜ DEMİRDEN İYİ KILIÇ YAPILAMAZ :

Kötü demirden iyi kılıç yapılamaz. Malzeme iyi olmalı ki , Müslümanların şahısları iyi olmalı ki , İslâm toplumu kaliteli olsun.

HESAP İLMİN GEREĞİ :

Biliyorsunuz hesap güzel bir şey...

Her şeyin hesaplı olması , düzenli olması , ölçülü olması , önceden tasarlanması , tasarlandığı şekilde ölçülü yapılması ilmin gereği , çağın gereği , başarının gereği .

Onun için Müslümanların da her şeyi tasarlaması , ölçmesi , hesaplaması lâzım !

Muhasebe ve gelecek zamandaki faaliyetlerin tasarımı ; bu çok önemli.

Bir , Müslümanları sayısal olarak ölçmeli , sayı bakımından artıyor mu diye ; bir de evsafını ölçmeli !

Tabii dünyanın her yerinde Müslümanlar azalıyor mu , çoğalıyor mu ?

SAYI ve VASIF ÖNEMLİ :

Bir kere sayı önemli , ondan sonra da vasıf önemli... Vasıflı mı , vasıfsız mı ?

Müslümanlar iyi durumda mı , kötü durumda mı ? Bu da çok önemli...

Meselâ kaldırım taşı da bir taştır , onun da bir kıymeti var ; kesiliyor , yapılıyor , satılıyor tanesi şu kadar…

Ama yüzüğün üstündeki yakut , zümrüt veya elmas , o da taş diye anılıyor ama kıymetli bir taş...

O çok kıymetli. Vasıf çok önemli , iki taş arasında büyük fark var.

Hattâ elmasların bile her birisinin ayrı kıymeti var ; ağırlığına göre , lekeli olmamasına göre değeri değişiyor.

MÜSLÜMANLARIN EVSÂFI NE ?

Müslümanların evsâfı ne ? Güzel vasıflı mı , kötü vasıflı mı ; bu da önemli...

HESABINI YAPMAK LAZIM :

Müslümanların bazı aklı eren alimlerinin , faziletli , kâmil , tahsilli , bilgili , görgülü olanlarının oturup bunların hesabını yapması lâzım !

" Şu sayıda Müslüman var, evsâfı şöyle... Şunlara ihtiyaç var, şunların şöyle düzeltilmesi , şunların şöyle geliştirilmesi lâzım ! " diye bunların hesabını yapmak lâzım !

Herkes yapmalı , Türkiye'de de yapılmalı , Türkiye'de İslâm nereye gidiyor , 1418 yılında ne oldu , 1419 yılında ne olacak ?

MESLEKÎ BİLGİ ÖNEMLİ :

Hasır dokuyanı , hiç bir zaman ipek dokuma tezgâhının başına geçirmezler ! diyor.
Şeyh Sâdî. Yâni , bir de meslekî bilgi önemli.

Ama şurası bir gerçek ki , okullardan diploma almak meseleleri çözmüyor.

Yüksek Ticâret'ten mezun olup da , defter tutmasını bilmeyenleri bilirim….

İlâhiyat Fakültesinden mezun olup da , aşr - i şerif okuyamayanları bilirim , hutbe okuyamayanları bilirim... Bir yerden mezun olmak her şeyi bitirmiyor.

İlmî çalışmalara çok şiddetli ihtiyaç olduğu kanaatindeyim.

Kendimiz de yeni özel araştırmalar yapalım , kimseye muhtaç olmadan işlerimizi görmeğe çalışalım , gerekirse yeni aletler , cihazlar , metodlar ortaya koyalım ; kendi çalışma sahamızda dünyada bir tane olmağa , en yüksek ilim seviyesine yükselmeğe gayret edelim.

İlme , kitaplara , meslekî dergilere , özel çalışma ve araştırmalara gücümüz yettiğince çok meblağ ayıralım. Rakîpten daha çok çalışıp , ondan daha öne geçelim.

MESLEKTE İLERLEME ÇALIŞMASI :

İkinci husus ; kendi mesleğimizde ilerleme çalışması yapacağız , yapacaksınız.

Ben şimdi kendi mesleğimde meselâ ; benim mesleğim neydi ?

Edebiyat Fakültesinin Arap - Fars filolojisinde okudum. Bu mesleğin en son noktası neresiyse , oraya kadar gittim şahsen ; asistan oldum , doçent oldum , profesör oldum , doçentler , profesörler yetiştirdim vs.

Mesleğimde ilerledim. Siz de mesleğinizde mevcut durumda kalmağa razı olmayacaksınız .
Cennetlik olmak isteyen ilme çalışacak. Onun için ilmi çok seviyorum. Bana soru soran bütün talebelerime , ihvanıma , kardeşlerime ilim yolunda ilerlemesini tavsiye ediyorum .
Mümkünse asistanlık yapmasını , doktora yapmasını , kendi mesleğinde ilerlemesini , yükselmesini ; mümkünse yurt dışına gitmesini , yabancı dilleri öğrenmesini tavsiye ediyorum , ufku açılsın diye...
Yoksa küfleniyor. Böyle önüne bakan , sağı solu görmeyen insanlar çok geride kalıyorlar .
BEN İŞÇİYİM... :

İşçilikten kurtulacaksınız , patron olacaksınız !
Vasıfsız işçi olmaktan kendinizi kurtaracaksınız , mütehassıs olacaksınız ; adam size yalvaracak.

Ben Avustralya'ya işçi geldim , Ford fabrikasında boya kısmında pis - tıss boyaları sıkarken , arabaları boyarken zehirleniyorum , yoğurt yiyerek sıhhatimi kaybederek çalışıyorum...

KURTARACAKSIN KENDİNİ :

Bu böyle devam etmeyecek , kurtaracaksın kendini !

Adamlar senin bilmemenden istifade ederek , Avustralyalıların girmediği mesleklere seni soktular ; sen orada sıhhatini kaybettin , ciğerin rahatsız oldu , belin rahatsız oldu , ayağın rahatsız oldu , bilmem ne... Ha , bu böyle devam etmeyecek. Gözünü açacaksın , sen çekmişsen bile çocuğun çekmeyecek ; çocuğun iyi bir şekilde yetişecek , bu çok önemli.

BİR NUMARALI ELEMAN OLUN :

Bana istikbali hakkında tavsiyemi soran bütün gençlere , " Master yapın , doktora yapın ! Mümkünse , üniversiteye girin , profesör olun !

Mesleğinizde en yüksek olun , bir numaralı eleman olun , vazgeçilmez eleman olun ! " diyorum.

TEK TEK İYİ YETİŞECEĞİZ :

Tabii , tek tek iyi yetişmemiz gerekiyor. Zaten tasavvuf bu !

Tek tek iyi yetişeceğiz , her yönden iyi yetişeceğiz ve dünya piyasalarında rekabete ; kendi dalımızda dünya şampiyonluğuna oynayacağız . Yâni , kim varmış bu sahada ?

Falanca Japon ! Göreyim bakalım eserlerini ! Filânca Amerikalı ! Gelsin bakalım , eserlerini bir getirin , okuyayım bakalım ! Falanca mecmuada bir makale yazmış… Gelsin bakalım neymiş ?

Böyle olmalı ; yâni , kendi dalında dünyanın neresinde ne neşredilmişse onu takib edebilmeli... Meslekî mecmuaları takib edebilmeli . Yetişmemiz , tam Müslüman olmamız , kaliteli bir eleman haline dönmemiz çok önemli bir iş .

Türkiye içinde ve dışında , sizleri , bizleri çok yakından ilgilendiren , istikbalimize , emniyetimize , huzur ve saadetimize çok tesir edecek olan , çok mühim olaylar cereyan ediyor.

Bunları iyi takip etmez , kendimize çeki düzen vermez , iyi yetişmez , iyi hazırlık yapmaz , görevlerimizi iyi yerine getirmez , var gücümüzle çalışmazsak çok zarar eder , hatta mahvolabiliriz. Hem dünyamız berbat olabilir, hem de ahirette suçlu ve sorumlu tutulabiliriz.

Hepimizin içinde ihtisasa bir hürmet olmalı , bir işin kökünü tam anlama , inceleme , peşine düşme ve mahiyetini ortaya çıkarma sevgisi , hakikat aşkı olmalı.

Palavralara , desteksiz konuşmalara , mesnetsiz ifâdelere itibar edilmemeli .

BİR TANE OLACAĞIZ MESLEĞİMİZDE :

Bir tane olacağız mesleğimizde . Çeşitli ilimlerde ve teknolojide mutlaka başkalarından daha ileride olacağız ve geçeceğiz hepsini...

Şimdi burada [ Almanya'da ] hiç bir mesleği onun okuluna gitmeden , o kursu bitirmeden yaptırmıyorlar. Kaynakçılık , demircilik , emlâkçilik şu iş veya bu iş.

Mutlaka kursuna gidecek , devletin kendisinden istediği , ilim adamlarının kendisinden istediği seviyeye ulaşacak , bilgisini güçlendirecek , o mesleği öyle yapacak...
Öyle eline testereyi , aleti alan herkes istediği işi yapamıyor.

SAHANIZDA BİR NUMARA MÜTAHASSIS OLACAKSINIZ :

Hepiniz pırlanta gibi tek parmakla gösterilen mütehassıs olacaksız.
Sahanızda , kendi çalıştığınız sahada bir tane olacaksınız .

MESLEKİ DERGİLERİ OKUMAK ŞART :

Bir genel dergileri okuyacaksınız , bir de hepiniz mesleki dergileri okuyacaksınız ,
çağdaş mesleğinizle ilgili bilgileri alacaksınız. En yeni bilgiler dergilerdedir.

Bakın şimdi iki tane karşımızda video var. Birisi avuç içi kadar , birisi öküz kafası kadar... Belki daha küçüğü de çıkacak , bir zaman gelecek daha moderni çıkacak .
( Biz onları bekliyoruz , onun için almıyoruz , güzeli çıkacak diye. ) E , şimdi bu bir gelişme...

En yeni bilgiler meslekî mecmualardadır.

Mimarsan , mimarlık mecmualarını takib edeceksin.

Elektrik mühendisiysen , elektrik mecmualarını takip edeceksin.

Eğer doktorsan en son tıp mecmuasını takip edeceksin.

Eczacıysan , en son ilaçları takip edeceksin.

En yeni gelişmeler meslekî mecmualarda okunur , kitaplara giren bilgiler eskimiştir.

Bunun altını çizerek bir daha söylüyorum.
Muhterem kardeşlerim , ilmin en yeni verileri mecmualardır.

Kitap , çıkar çıkmaz eskir. Çıktığı anda eskimiş demektir.
Kitap , klasik bilgileri verir. O klasik bilgiler eskimiştir , uzun zaman elenmiştir, konuşulmuştur, bu arada kitaba girecek bir çok yeni konular ortaya çıkmıştır.

Kitaplardaki bilgilerin hepsi , kitap basılır basılmaz bayatlar , eskir.

Çünkü o kitabın yazılması için bir zaman geçmiştir , basılması için de bir zaman geçmiştir ; üç ay , beş ay , altı ay , sekiz ay...

Bayatlamıştır, bilgiler eskidir , genel bilgilerdir. En yeni bilgiler, meslekî mecmualardadır.

AMA MECMUALAR , ÖNCE MECMUALAR ! :

Çünkü bir doktor , bir araştırma görevlisi , bir yardımcı doçent , bir doçent , bir profesör " yeni bir şey " yazar. Yani , eskiyi tekrar , yeni bir katkı getirmemek ayıptır , ilim adamı için. Yeni bir şey yazacaktır.

Bu yeni şey de mecmuada olur. Onun için , mecmuaları takib etmek gerekiyor.

İLİM VE TEKNİK ŞARTINI YERİNE GETİRMEMİŞSİNİZ :

Onun için , meslekî mecmuaları takib seviyesine gelememişseniz , çalışmalarda ilim ve teknik şartını yerine getirmemişsiniz demektir.

Bir pratik tecrübedir bu , belki başka yerde duymadığınız bir sözdür amma.

Mecmuaları takib seviyesine gelemediğiniz bir ilim dalında söz sahibi olamazsınız !

O seviyeye gelmeniz , o detaya inebilmiş olmanız gerekiyor.

MESLEKTEKİ GELİŞMELERİ TAKİP :

Kardeşlerimiz kendi dalında dünyanın neresinde ne neşredilmişse , onu takib edebilmeli.
Fakülte kütüphanesinde mutlaka vardır ; arasın , bulsun , okusun . Ve kendi mesleği için haftanın bir zamanını ayırsın , bir gününü ayırsın."

Parası yetmiyorsa , kütübhanelere gitsin ! Kendi mesleğinin fakültesine gitsin. Fakülte kütübhanesinde mutlaka vardır ; arasın , bulsun , okusun...

Ben kendi mesleğimdeki yeni gelişmeleri takib etmek istiyorum ." diye mutlaka çalışsın.
Mesleki eğitim müesseselerinizin yayınları kütüphanenizde bulunsun !

Avukatsanız , hukuk fakültelerinin , neşriyatı ; iktişatçıysanız , iktisat fakültelerinin , işletme fakültelerinin neşriyatı yanınızda bulunsun ! İlmin en yeni verileri mesleki mecmualardadır.
Mecmuaları takip seviyesine gelemediğiniz bir ilim dalında söz sahibi olamazsınız.

MESLEKTE İLERLEMEK İNANCIMIZIN BİR PARÇASIDIR :

Onun için , meslekte ilerlemek bizim dini inancımızın bir parçasıdır muhterem kardeşlerim !

BU BİZİM DİNİMİZİN GEREĞİDİR , oyuncak değildir .

AYNI MESLEKTEN OLAN İNSANLARLA İRTİBAT ÖNEMLİ :

Sonra , kendi mesleğinizden olan insanlarla irtibatınız olması lazım !
O sahanın güzide isimleriyle ilgili , irtibatlı olmanız lazım !

Hukukçuysanız , hukukçu mesleğinizdeki muhterem kimselerle , profesör ağabeylerinizle , vs. ile ; teknik elemansanız o dalda , doktorsanız o dalda , o sahanın güzîde isimleriyle ilgili , irtibatlı olmanız lâzım ! Velev , tamamen bizim fikrimizde olmasa bile…

İLMİN VATANI YOKTUR :

Kim olursa olsun , kendi mesleğinizde olan insanlarla irtibatınız olması lazım.
İlmin vatanı da yoktur. Bir şahsa bağlılığı da yoktur.

Senin gibi düşünmüyorsa bile , ilim adamı ise onunla çok iyi münasebet içinde olmaya çalışmalısınız. Kendi mesleğinizden olanlarla irtibatınız olmalı .

Çünkü , ilmin vatanı da yoktur , bir şahsa bağlılığı da yoktur. İlim ilimdir ; Alman'dan da alınır, İsveçli'den de alınır, Türkiye'deki bir başka şahıstan da alınabilir.

Senin gibi camiye gelmiyordur , senin gibi namaz kılan bir kimse değildir ama , ilim adamı ise , onunla az çok bir iyi münasebet içinde olmaya çalışmanız lazımdır.

ALLAH İHSÂNI MÜSLÜMANLARA HER ŞEYDE YAZMIŞTIR :

Peygamber SAS Efendimiz buyuruyor ki :

( İnnallàhe ketebel ihsân , alâ külli şey' ) " Allah ihsânı her şeyde yazdı."

Hasüne , güzel olmak. Ahsene , güzel yapmak. İhsân bir şeyi güzel yapmak demek. Hangi işi yapıyorsa , onu güzel yapmasını Allah mü'minin boynuna yazdı. O halde yaptığımız şeyi güzel yapacağız.

İhsân , Arapçada bir şeyi iyi ve güzel yapmak demektir. Allah Müslümana ihsânı
her şeyde tatbik etmesini gerekli kılmıştır..

Evet , Allah ihsânı Müslümanlara her şeyde yazmıştır ; yâni her Müslüman her işini çok güzel yapacak.

Kılıç ustasıysa , tülbenti havaya atıp altına kılıcı koyduğunda , kılıç tülbenti kesecek kadar keskin olmalıdır.

Düşmanla çatışmada düşmanın kılıcı ikiye ayrılacak ama Müslümanın kılıcı ihsânından dolayı kırılmayacak. Kumaşınız hâlis olacak.

( İnnallàhe ketebel ihsâne alâ külli şey' )

Her şeyde ihsanı , Allah mü'mine emretmiştir. Mü'min her yaptığı işi iyi yapmakla emrolunmuştur.

Mestçi mestini en güzel yapacak... Fırıncı ekmeğini en güzel pişirecek... Terzi en güzelini dikecek , kumaşçı en güzelini dokuyacak... Hattat en güzelini yazacak.

Gelin kendimize yeniden bir çeki - düzen verelim , her işimizi en güzel yapma şuuruna sahip olalım.

Yazımız güzel olsun ; İşimiz güzel olsun ; Sözümüz güzel olsun ; Evin reisinin kocalığı güzel olsun ; Hanımının hanımlığı güzel olsun , evlâtsak evlâtlığımız güzel olsun ; Tüccarsak tüccarlığımız dillere destan olsun...

Her şeyimiz güzel olsun ; güzel olmasına hem dînî bakımdan mecburuz , hem de bunun başarı için temel bir prensip olduğunu unutmayalım !

HER İŞİ GÜZEL YAPMAYA ÇALIŞMAK / YAPTIĞINIZ İŞ GÜZEL OLSUN :

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki :

" Allah - u Teâlâ Hazretleri kim bir işi yaparsa, yaptığı işi güzel yapmasını sever. "

Güzel yapacak , en güzel yapacak.

Hattâ diyor ki : " Kurban keserken bile işin güzel yapılmasına dikkat edin , bıçağınız kör olmasın ! "

Onun için , Kurban bayramı gelmeden önce bileyciler dolaşır sokaklarda. Bıçaklar bilenir , her şey hazırlanır jilet gibi. Herkes yaptığı işi en güzel yapacak.

Kurbanı kesen bıçağını en güzel şekilde bileyecek , kurbanı en zahmetsiz kesecek. Her şeyin en güzel mü'mine vazifedir ; çünkü , Allah Muhsinlerin , güzel yapanların ecrini zâyî eylemez , mükâfatını verir ve mü'mine her şeyin güzeli yakışır. Güzelini yapmak yakışır , güzeline mazhar olmak yakışır.

Misâl veriyor Peygamber Efendimiz :

" Kurban kesiyorsanız bıçağınızı güzel bileyin , kurbanı güzel kesin ! "

Kimisi ensesinden kesmeğe kalkıyor. Ensesinden kesince hayvan ölmez , eza çeker. Boğazından , gırtlağının iki çıkıntı arasındaki yerini bulup oradan kesmesi lâzım.

Orada dahi Allah işi güzel yapmayı emretmiştir diyor Peygamber Efendimiz.

Güzel yapma işini maddî konularda olduğu gibi -- kurbanı bir kasap da keser , illâ şeyh efendi gibi evliyaullahdan bir kişinin kesmesine gerek yok -- mü'minlere her işinde de yazmıştır.

Namazı da güzel kılmak , abdesti de güzel almak lâzım !

İbadeti en güzel vech ile yapmak , Kur'an'ı ve ilmi en güzel şekilde öğrenmek lâzım , en güzel tarzda uygulamak lâzım ! En güzel vasıf bizim her faaliyetimizde olmalı !

İşi yarım bırakmak olmaz , işi devam ettirecek. Ne zamandan beri ? Tâ , Peygamber - i Zîşanınımızdan beri bu böyle...

Allah - u Teâlâ Hazretleri mü'mine her yaptığı işi güzel yapmayı farz kılmıştır .
Vazife , mecburiyet kılmıştır . Yâni işi güzel yapmak , yaptığı işi güzel yapmak önemli muhterem kardeşlerim , buna çok dikkat edeceksiniz !

Her ilmin kıymeti var ve herkes bir takım şeyleri en iyi tarzda yapmayı öğrenmeli !

Müslüman yaptığı işi güzel yapmalı. Müslümana yakışan , yaptığı işi güzel yapmaktır. Tekniğine uygun yapmaktır , en mükemmel yapmaktır.

Dini bir heyecanla ilim ve tekniğe çok önem veriyoruz / vermeliyiz.

Zekî bir insan hangi mesleğe girse güzel iş yapar , o meslekte birinci olur .

EN TEHLİKELİ DURUMDA OLDUĞUMUZU GÖSTEREN ALARM :

Milletçe en kırmızı alarm , en tehlikeli durumda olduğumuzu gösteren alarm , Amerikalının , Avrupalının , Japonun ihsân da , bir çok meseledeki ihsân da bizden ileri olmasıdır ; bizim ise isâet durumunda olmamızdır.

Kötülük , yâni ihsânın karşılığı da isâet , kötü yapmak...

İslâm dininde her şeyde ihsân var ; güzel yapma prensibi var , ama biz Müslümanlar bunu uygulamıyoruz , gayrimüslimler çok daha iyi uyguluyorlar.

Milletçe başımıza yığılan dertleri bertaraf etmek için , her işimizde ihsâna sarılmamız ilmî araştırmaya çok önem vermemiz ve çok çalışmamız , düzenli çalışmamız lâzım hemen bugünden , bu saatten , bu andan itibaren...

İlme aşıkız , ilmin İslâm'a güzel hizmet edeceğini biliyoruz. Sanata aşıkız , güzelliğin meftûnuyuz.

Çünkü, güzelliği Allah-u Teâlâ Hazretleri yaratmıştır ve her şeyin güzel olmasını Allah - u Teâlâ Hazretleri istiyor.

İŞİN ESTETİK TARAFI ÖNEMLİ :

Estetik tarafı var işin , güzel .

Burada oturunca insan ; oh , elhamdülillâh ! Masanın başına oturuyorum , bakıyorum karşımda çamlar , önümde dere , uçuşan kuşlar , çayır çimen... İnsanın şair olacağı geliyor , şiir yazacağı geliyor.

Güzel tamam , böyle eğitime can kurban , bu kaymaklı kadayıf gibi bir şey...

Yâni sıkışık , medrese odalarında mum ışığını yakıp da ilim öğreneceğiz diye çalışmış eski büyüklerimiz.
E , bizim şu halimize bak. Bir elimiz yağda , bir elimiz balda... Bir onu yala , bir onu yala , afiyet olsun.

Yâni güzelliği sevmek , güzelliği üretmek , güzelliğe sahip olmak tarafımız da olacak !
Estetik diyoruz buna.

Bizim çalışmalarımızın bir teknik boyutu var , bir dînî boyutu var, bir de estetik boyutu var. Yâni çalışmalarımızda estetik de olacak , güzel olacak.

Niye biz eğitimi burada yapıyoruz ?

Estetik boyutumuz dolayısıyla , estetik prensibi dolayısıyla.

Eğitimi güzel bir yerde yapacağız , herkes rahat edecek. Rahat bir koltukta oturacak , terlemeyecek . :!:






Post Reply

Return to “Prof. Dr. M. Es'ad Coşan Rh.A”