Mayın Temizleme

Türkiye gündemi, önemli haberler, duyurular, siyasi ve dini gelişmeler...
Post Reply
maneviyat

Mayın Temizleme

Post by maneviyat »

Mayın temizlemede görünen köy... Kaç senedir, 1 Mart tezkeresinin meclisten geçmediğine şükrediyor, tezkereye hayır oyu veren milletvekillerine de duâ ediyoruz.
Eğer 1 Mart tezkeresi meclisten geçseydi, Irak’ta katliâm yapan ABD askerleri bu katliâmı bizim topraklarımızdan geçerek yapmış olacaklardı. Yani Türkiye ABD’ye, “Madem Irak’ta küçük-büyük, kadın-erkek, genç-ihtiyar, sivil-asker, insan-hayvan demeden katliâm yapmak istiyorsun, nereden girebilirim diye yol aramak için yorulma. Gel bizim topraklarımızdan gir de öldür” demiş olacaktı. O zaman da bunun vebalinden ve kıyamete kadar Iraklı çocukların bedduâlarından kurtulamayacaktık.
Bereket ki, tezkereye “Hayır” diyen milletvekilleri Erdoğan’ın “Evet” deyin israrlarına aldırmadan “Hayır” dediler de, böyle bir vebalden ve bedduâya muhatap olmaktan kurtulduk.
Evet denilseydi ne olurdu? Irak’a çöreklenen ABD, şimdi bizim Güneydoğu Anadolu’ya da çöreklenmiş olacaktı. Hâlâ Irak’tan çıkmadığı gibi Güneydoğu Anadolu’dan da çıkmayacaktı.
ABD ile İsrail arasında fark var mı? Yok. Çünkü ABD büyük İsrail, İsrail küçük ABD demek. Öyleyse, Güneydoğu’da ABD’nin bulunmasıyla İsrail’in bulunması arasında da fark yok.
Ama bir cihetten şöyle çok mühim bir fark var:
Güneydoğu Anadolu’da İsrail’in eskiden beri gözü var. Bunu gizlemiyor da. Yahudiler, 3000 senelik “Arz-ı Mev’ud” ideallerini gerçekleştirmek için yanıp tutuşuyorlar. “Arz-ı Mev’ud”un ne olduğunu bilmeyen mi var? Arz-ı Mev’ud, “Vâdedilen topraklar” demek. Bu topraklar Nil ile Fırat arasında kalan yerler. Yahudiler bu toprakların yani Nil ile Fırat arasının Allah tarafından kendilerine vâdedildiğine inanıyorlar. Onlara göre bir gün bu topraklar onların olacak. Binlerce yıldır bunun mücâdelesini veriyorlar. Bizim Güneydoğu Anadolu’nun tamamı işte İsraillilerin sahip olmak için can attıkları bu Arz-ı Mev’ud içinde. Hatta Akdeniz Bölgesi’nin doğusu ile Doğu Anadolu’nun bir kısmı da Arz-ı Mev’ud’a dâhil.
Kedinin, gözünü ciğerden ayırmadığı gibi, İsrail de gözünü Güneydoğu Anadolu’dan hiç ayırmayıp kurnaz kedi siyasetiyle fırsat kolluyor.
Filistin de Arz-ı Mev’ud içinde. Filistinlileri öldürmelerinin sebebi, topraklarını Filistinlilerin işgal ettiklerine inanmaları. Filistin’de niçin katliâm yaptıklarını soran bir tv muhabirine konuşan İsrailli bir kadın şöyle diyordu: “Bu yapılanlar haklı yapılıyor. Çünkü, Tanrı bu toprakları bize verdi.”
ABD’yi, Irak’a ülkemizden sokmamak için 1 Mart’ta verdiğimiz mücadele yetmemiş gibi, şimdi de Güneydoğu Anadolu’da mayından temizlenecek arazinin temizlenme işinin İsrail’e verilme tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Mayınları temizleyen, karşılığında da 40 küsur sene o toprakları kullanacakmış.
Kendi toprağımızı kendimiz kullanamayacaksak, niye temizlettirelim ki! Bunda bizim kârımız ne?
Kendi toprağı zaten az olup, inanç ve ideali uğruna habire yayılma politikası uygulayan İsrail’e, “Bu toprakları mayından temizle; temizlediğin yerler 40 seneden fazla senin olsun. Al kullan” demenin mantığı olamaz.
Bir adama, “Bu evin badanasını yap, merdivenini tamir et; 40-50 sene senin olsun. Al kullan” deseniz kim “Hayır” der. “Bu arabayı tamir et; 40-50 sene kullan” diyecek bir akıl sahibi bulunabilir mi?
Suriye ile İsrail’in arası zaten gergin. Mayından temizlenen araziyi İsrail’e verip, Suriye’yi kuzeyden çepeçevre kuşattırmanın, böylece Suriye’nin düşmanlığını kazanmanın geçerli bir mânâsı olamaz.
40-45 sene sonra kim bilir neler olur? İsrail’i o zaman oradan çıkarmak kolay olur mu? “Bu topraklar benim dedemin dedesinin dedesinin dedesinindi” demeyeceği ne malum? Hem niye demesin ki?
O zaman başımıza belâ almamak için, belâyı şimdiden başımızdan uzak tutmamız şart.
İsrail, bu toprakları 40-45 sene kullanmak şöyle dursun, bedava mayından temizlemeye talip olsa bile yine de oraya yaklaştırılmamalı. Çünkü o topraklarda adamların zaten gözü var. Öyle inanmışlar bir kere...
Türkiye’nin bir kısım topraklarını bazıları almış olsa, biz o toprakları geri almak için durmadan plan yapmaz mıyız? Başkalarının böyle planlar içinde olmadığını söylemek saflıktan da öte bir şeydir. Çünkü bu mayınlı arazi de dahil, oralar kendilerinin olduğu halde bizlerin o toprakları gasp ettiğimize inananlar var.
Bize göre ise İsrail, Ortadoğu’da müslümanların ortasında, İslam âleminin bağrına saplanan bir hançer gibidir. Bizim Güneydoğu, İslam vücuduna saplanacak ikinci bir hançerin saplanma yeri olamaz, olmamalı..
İkide bir, Türkiye büyük devlettir nutku atanlar nerede?
Az gittik uz gittik, dere depe düz gittik, sonunda kendi topraklarımızı mayından temizlemekten âciz duruma mı geldik?
Devletimizin büyük olmasından hepimiz gurur duyarız. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti daha 61 senelik ve birkaç milyonluk İsrail kadar da mı olamıyacaktı?
Kendi göbeğimizi kendimiz kesemiyor muyuz? Kendi mayınımızı kendimiz temizleyemiyor muyuz?
Haydi! “Türkiye büyük devlettir” diyenler, başkalarına muhtaç olmadan mayın temizlemeye bir çare bulsunlar bakalım.
Ali Eren - Vakit
Last edited by maneviyat on 28 May 2009, 12:31, edited 1 time in total.
maneviyat

Re: Mayın Temizleme

Post by maneviyat »

Ne kadar da kolay oyuna geliyoruz.

Türkiye epey bir süredir 'küresel bir oyuncu' ve önemli bir 'bölge gücü' olma yolunda; bunu son birkaç yıldır izlenen dengeli dış politika çizgisiyle başardı. Öncelikleri doğru tespit edilmiş, çok yönlü ve barışçı bir çizgi bu. Bölgesel ve küresel ihtilâflarda kolaylaştırıcı veya çözüm getirici bir tavır alacaksa Türkiye, dışarıya bakan yüzünde hiçbir kırışık bulunmaması gerekiyor.

Bunun anlamı, ihtilâflı konulara taraf olan ülkelerle ilişkilerinin yara-bere almamasıdır. İslâm Dünyası'nın ülkeleri ve Afrika coğrafyasıyla yakından ilgilenen Türkiye, ABD ve AB ile ilişkilerini de en üst düzeyde götürmeli, bu arada İsrail'i de etkileşim alanı içerisinde tutmalıdır.

Türkiye-Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi konusundaki gelişmeler, fazla uzağımızda olmayan çevrelerin anlaşılmaz tavırlarıyla, Türkiye'nin zor kazanılmış etkin imajını yok edeceğe benziyor. Sonunda mayın temizlemenin yasal süreci tamamlanır mı, bilemem, ancak böyle giderse o süreç tamamlanana kadar Türkiye'nin herkesin 'gıpta' ile baktığı imajının onulmaz bir yara alacağına her türlü iddiaya girerim.

Türkiye'yi uluslararası arenada kendisine rakip gören İsrail çok akıllı davranıyor. “Mayınları temizleme işi o toprakların 49 yıllığına kendisine bırakılması karşılığı İsrail'e bırakılacak” söylentilerinin gemi azıya aldığı bir ortamda, İsrail'in Ankara Büyükelçisi'nin, “Böyle bir şey yok” demek üzere Şanlıurfa'ya kadar gitmesinin derin anlamını idrak edememek nasıl bir körlüktür?

Şunu iyi bilelim: İsrail bugün işbaşında bulunan Ak Parti hükümetinden hoşlanmıyor; Obama'lı yeni dönemde ABD ile ilişkilerinde kendisine rakip ve istediği türden bir bölge düzeni oluşturmasının önünde en önemli engel olarak görüyor.

İsrail'e, “GAP bölgesinin size bedava verilmesini mi, yoksa Türkiye'nin küresel ve bölgesel iddialarını terk etmesini mi yeğlersin?” diye sorulsa alınacak cevabın ikincisi olacağına kuşkunuz bulunmasın.

Yeni Şafak dahil Ak Parti'ye 'yakın' bilinen medya organlarında çıkan değerlendirmelerde gözardı edilen nokta işte budur: Daha ortada fol yok yumurta yok iken, mayın temizleme işinin hangi şartlarla bir ihaleye konu edileceği henüz bilinmezken, sanki ihale olmuş bitmiş ve İsrail'e verilmiş gibi sesler çıkartmak ne kadar doğru?

2010 yılına gidilen bir dünyada, fazla karmaşık olmayan mayın temizleme işinin, savunma sanayii alanında çalışan bunca yerli şirket varken ve sırf bu konu için yeni şirketler kurulmasına ön ayak olmak mümkünken, işin bir yabancı firmaya verilmesini düşünmek en büyük hatadır. Türkiye bu işi yapabilir, bugünkü teknolojisi yapmaya elverişli değilse varolan teknolojiyi öğrenip uygulayabilir.

Bütün dünyada teknolojik ilerleme savunma alanında başlamıştır; İnternet bile önce askeri amaca hizmet etmesi için devreye sokulmuş, daha sonra sivil alana yaygınlaştırılmıştır. Türkiye'de de savunma sanayii alanında çalışan pek çok şirket var; bu vesileyle o şirketlerin sayısını artıracak özendirici tedbirler pekâlâ alınabilir. Yeter ki, istensin...

TBMM mayın temizleme işiyle ilgili yasayı öncelikle Türk savunma sanayiini göz önünde tutarak çıkartmalıdır.

Ancak bunu yaparken gerekçe “İsrail'e gitmesin diye” olamaz, niçin olsun ki?. Tersine, işi üstlenecek Türk firması, mayın temizleme teknolojisi bir tek orada varsa teknolojiyi İsrail'den ithal etmekte bir an bile tereddüt etmemelidir.

Son günlerde bu konuda yürütülen tartışmalar Türkiye'nin hayrına değil. Türkiye'yi modası geçmiş saplantılar içerisinde göstermek, dış politikada oluşturulan milli çizginin dengelerini bozacak fotoğraflar vermek de öyle...

Kendimizi neden bu kadar küçümsüyoruz ki?


28.Mayıs.2009 08:19:12

Fehmi Koru
maneviyat

Re: Mayın Temizleme

Post by maneviyat »

Başbakan Erdoğan yandaş medyayı kızdırıken mayınların temizlenmesi konusunda söylediği 'azınlıklara faşizan yaklaşım' sözlerine beklenmedik bir destek buldu. Bu destek de Başbakan Erdoğan'ın ezeli muhalifi Bekir Coşkun'dan geldi. Sadece Coşkun da değil, Ertuğrul Özkök de Erdoğan'ın sıkı destekçisi oldu...gibi haberler...Allah hayırlısını nasip etsin inşallah doğru, hayırlı kararlar verilir:)
kinali2855
Posts: 119
Joined: 01 Jan 2008, 17:09
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Mayın Temizleme

Post by kinali2855 »

Suriye Sınırında ki Mayınlar



Doç. Dr. Oya Akgönenç, Milli Gazete

Bugün dünyanın çeşitli ülke ve bölgelerinde tehlikeli mayın yatakları bulunmakta olup, bunlar Afrika'da, Asya'nın çeşitli ülkelerinde, Avrupa'nın ortasındaki Bosna-Hersek ve Kosova gibi ülkelerde hâlâ büyük bir problem teşkil etmekte ve pek çok insanın ölmesine veya sakat kalmasına sebep olmaktadırlar.

BM kararları bunların temizlenmesi ve dünyanın bir an önce mayınlardan arındırılması kararı alınmışsa da bu son derece yavaş işleyen bir uygulamadır. İşlemin kendisi zordur. Mayınların tespit edilip tek, tek patlatılması, etkisiz hale getirilmesi gerekmektedir. Ne yazık ki mayın döşeme işini sadece birbiri ile problemi olan ülkeler ve devletler değil, çeşitli terör grupları, tedhişçiler ve istikrarsızlık oluşturmak isteyen gruplar da kullanmaktadır. Bu sebeple bunların durdurulması ve sonra da temizlenmesi gayet zor bir iştir.

Suriye ile Türkiye arasında uzun yıllar "kapalı sınır politikası" uygulanmış, tel örgüler ve mayın yatakları ile bu yasaklar pekiştirilmiştir. Son yıllardaki olumlu gelişmeler sonucunda iki ülke aradaki arazinin temizlenmesine ve mayınların kaldırılmasına karar verilmiştir. Ama bu gün daha başka bir problem ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Bu mayın temizleme konusu teknik bir olay olmanın çok ötesinde önemli etkileri olacak bir olaylar dizisinin ilk adımı olarak görülüp, dikkatle izlenmelidir. Muhakkak ki bu konuda daha birçok defa yazı yazılacak ve sizlerin dikkatlerinin bu konuya yoğunlaşması için gayret sarf edilecektir. Bu konuda üzerimize düşen uyarma, aydınlatma, ikaz etme görevlerini yerine getirmeye çalışırken, bu "temizleme işinin" bizatihi kendisinin tam bir gizli mayın yatağı olduğu konusunun da aydınlatılmasına çalışılacaktır.

Olaydaki çelişkiler:

Mayın temizleme konusu:

En az 10-15 yıldır fikri alt yapısı yavaş yavaş hazırlanan bu olayın eriştiği nokta hem Türkiye ve hem de Ortadoğu açısından tehlikeli bir durum ortaya çıkartmaktadır.

* Mayın temizleme olayına birçok değişik grup sahip çıkmaya veya elde etmeye çalışmaktadır. İşin en garip yanı ise ellerinde bu konuda en son teknolojiye sahip olan ve her türlü imkanı bulunan ve bu mayınların haritalarına da sahip olan askeriyenin, bu konu ile ilişkisi kesilmiş bulunmaktadır.

Tekrar ediyorum: Elinde teknolojisi ve mevcut mayınların işaretlendiği arazi haritaları bulunduğu halde ve herkesten ve her kurumdan daha ucuza ve daha iyi bir şekilde bu temizleme işini gerçekleştirebilecekleri halde Genelkurmaya bu görev tevdi edilmemektedir.

* Mayınlı arazinin tüm haritaları Genelkurmayda bulunmakta ve bu işi 35-36,000 dolara halledebileceklerini söylemektedirler. Ama bu da kabul edilmemektedir. Ayrıca, bu işi özelleştirme idaresinin yapmasının önü de hukuken kesilmiştir.

* Tam bu günlerde, TBMM'de bu konuda yeni bir kanun çıkartılmaya çalışılmakta olup, bu kanunla mayın temizleme işi halledilmeye çalışılmaktadır.

Bunun anlamı şudur: Kanundaki tarifeye uyan özel şirketlerin bu işi üstlenme hakları doğacaktır. Adeta "siparişe uygun şartlarda" hazırlanacak gibi görünen bu kanundan kimlerin yararlanacağı BÜYÜK DİKKATLE İZLENMELİDİR.

Böyle bir durumda herhangi bir paravan şirket olabilir, hatta görünürde TC. uyruklu kişiler olabilir ama onların kimlerle ortak olduğu bilinmelidir. Şu anda bu mayın temizleme işine en çok İsrail devleti ilgi göstermektedir. Bu şirketlerin ortaklarının İsrail uyruklu kişiler olması adeta kesin gibi görünmektedir.

Arazi mayından temizlendikten sonra 49 yıllığına da tarım için kiralanmış olacaktır. Burada yapılacak olan tarımdan kazanılacak para çok yüksek bir meblağdır. Bu otomatik olarak, mayını temizleyen kim ise ona gidecek muhteşem bir kârdır.

Böyle bir "Yabancı İhalenin" sakıncaları:

- Kendi topraklarımızın üstünde, başka bir ülkenin fiili kontrol ve hakimiyetini kabul etme durumunun ortaya çıkmış olacaktır.

- Mayınlı arazi en az 350,000 dönüm olup, buna Ceylanpınar ve diğer devlet çiftlikleri de eklenince söz konusu kiralanacak arazi yaklaşık 650,000 dönüm araziye çıkmaktadır. Nerede ise kabaca KKTC toprakları kadar bir yer.

- Bu topraklar yarım asırlık bir dönem için (49 yıl) başka bir devleti beslemek üzere tarıma açılacaktır. İlaveten içinden (büyük ihtimalle) petrol çıkarsa, bunun da kullanma ve işletme hakları kiralayan devletin veya firmaların olacaktır.

- Zaten Türk devleti GAP projesi ile buraları suladığı için, kiralayan her kim olursa, onların su getirme zahmeti de olmayacaktır. Yani masraf ve zahmetin tümünü Türk devleti ve sonuçta Türk halkı karşılamış olduğu halde, faydasını ve kârını başkaları kullanacak ve yararlanacaktır.

Gözden kaçan büyük tehlikeler:

- AB 2004 İlerleme Raporuna bakıldığı takdirde Türkiye'nin GAP sularının belli bir tarihte "uluslarararası bir su yönetim idaresine" yerleştirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu husus, nedense hiçbir zaman TBMM'de görüşülüp, tartışılmamıştır. (çok garip bir olay!) Yine aynı AB raporunun su ile ilgili kısmında adeta bu işlemin gerekçesi gibi yazılan bir diğer husus da, bunun İsrail'in ve komşularının eşit su haklarının korunması olduğu hususudur. (Bunu yazan AB devletleridir; kısaca niyetlerini belli etmektedirler).

- Kıbrıs adası da vaktiyle, İngilizlere, sadece donanmalarının bakım ve ikmali gayesi ile geçici olarak kiralanmış ama ondan sonra da İngilizler oradan ayrılmamışlardır. İngilizler halen Kıbrıs'ta askeri üs bulundurmaktadırlar. Bu alınacak büyük bir ders olmalıdır.

- Adı geçen alanlar İsrail veya perde arkasındaki İsrail firmalarına kiralandıktan sonra İsrail'in hayali ve ideali olan Dicle-Fırat sularına ulaşmış olacağı da gözden kaçmamalıdır. Acaba hükümet bu hususları göz önünde bulundurmakta mıdır?

- Manavgat suyunu "pahalı" diyerek almaktan vazgeçen İsrail'in su derdi de böylece halledilirken ilerki yıllarda beklenen "gıda darlığı" sırasında da "gıda derdi" de halledilmiş olacaktır.

- Dünya'nın yakında "gıda kıtlığı ve su sıkıntısı ile" karşı karşıya kalacağı Dünya Çevre Raporlarında çokça anlatılmaktadır. Böyle bir dönemde yurdumuzda, sınırlarımız içinde gelişeceği açıkca görünen böyle bir durum, vahim bir gelişmedir.

- Diğer taraftan, ilişkilerimizi geliştirmeye çalıştığımız Suriye açısından da son derece zor bir durum ortaya çıkacaktır. Suriye'nin güneydeki Golan tepeleri (yine su kaynakları ile dolu olduğu için) zaten İsrail'in işgali altındadır. Şimdi de mayın temizleme ve tarım yapma bahanesi ile kuzeyindeki topraklar da İsrail'in kontrolü altına girerse ortaya kabul edilemez bir durum çıkacaktır. Bu durumda, Suriye'nin Türkiye'ye güvenmesi zorlaşacaktır. Bunun en vahim sonucunun da Türkiye'nin yalnızlığa itilmesi ve tedricen Müslüman ülkelerden kopmasıdır.

Buradan tekrarlıyoruz: Bütün bu şartlar altında ihaleyi yabancılara vermenin hiçbir âlemi ve gereği yoktur, hatta sakıncalıdır, tehlikeli sonuçlar doğurur. İşimizi, en iyi ve doğru şekilde, kendimiz yapabiliriz.

Kaynak: http://www.milligazete.com.tr/makale/su ... 126879.htm
Men Dakka Dukka
maneviyat

Re: Mayın Temizleme

Post by maneviyat »

Aslında bu haberler benim aklıma hemen Filistin'i ve siyonistlerin emellerini getirdi...
maneviyat

Re: Mayın Temizleme

Post by maneviyat »

Muhalefete cevap: Kimseden daha az vatansever değiliz


Başbakan Tayyip Erdoğan, Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesiyle ilgili tasarıya karşı çıkan muhalefetin meseleyi başka taraflara çektiğini söyledi. Kimseden daha az vatansever olmadıklarını belirten Erdoğan, "Güneydoğu Anadolu Bölgesi, İsrail'e peşkeş çekilecek." iddiasına sert çıktı: "Neye dayanarak bunu söylüyorsun? Yasanın içerisinde böyle bir şey mi var? Adrese sipariş...



Bunu söyleyen kişi, o zaman gel sen gir bu işin içine. Peki bunun maliyeti hakkında bir bilgin var mı? Var mı bir çalışman? Yok. Çık bunu açıkla. Bu ülkede vatansever olanların ülkemizi nereye getirdiklerini geçmişte gördük. Merkez Bankası'nın nereden nereye geldiği ortada. Sürekli IMF'yi kötülemek suretiyle öne çıkanların, IMF'ye nasıl borçlandıkları, bu borçları bize nasıl bıraktıkları ve bizim bunu nasıl ödediğimiz ortada."

Erdoğan, Türkiye Belediyeler Birliği meclis toplantısında yaptığı konuşmada, muhalefet partilerinden dert yandı. Kıbrıs meselesinden Azerbaycan'a, Sosyal Güvenlik Yasası'ndan Avrupa Birliği sürecine kadar her alanda engellemelerle karşılaştıklarını ifade eden Erdoğan, mayın meselesinde de aynı tavırla karşılaştıklarını bildirdi. 200 metre derinliğindeki bölgenin güvenliksiz ilan edilmesini doğru bulmadıklarını ifade eden Başbakan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir taraftan Güneydoğu'da, 'Burasını ayağa kaldıracağız.' diyeceksin. 780 kilometre bir Suriye sınırı var. Diyoruz ki 'Bu sınırı bereketlendirelim. Yazıktır, günahtır bu topraklara'. Kalkıp da 'İşte bakın, filanca yeri, İsrail'e veriyorlar.' diyorlar. Bu denli ileri giden var. Ve bu noktada ortaya hiçbir proje koymadan, sadece, 'İstemezük'. Başka bir şey yok. Ama geçmişleri de bu. Çünkü bu ülkede dikili bir ağaçları yok."

Başbakan Tayyip Erdoğan, mayınlı arazilerin temizlendikten sonra bölünerek, köylülere dağıtılması tekliflerini de bilimsel bulmadı. Erdoğan, şu görüşü dile getirdi: "Efendim, 'böl-ver'. Neyi bölüp veriyorsun ya? Biz şu anda tarımda toplulaştırmanın gayreti içindeyiz. Sen 'böl-ver' diyorsun. Zaten Türkiye'de biz tarımı böyle bitirdik, böyle batırdık. 'Böl-ver' 300 metrekare, 400 metrekare, bunda tarım yapılır mı? Dünyada böyle bir tarım anlayışı var mı? Ondan sonra bilimden bahsediyorsun. Bunun neresinde akıl var, neresinde bilim var? Ama işi inceler, iyi araştırırsan 300 metrekare, 400 metrekare bunlarla tarım olmuyor. Eğer modern tarım yapacaksan burada büyük arazilere ihtiyaç var. Onun için de toplulaştıracaksın. Dünya bunu başarıyor. Biz de dönemimizde bunu başardık, başarmaya devam edeceğiz. Diğer konularla ilgili geniş açıklamaları önümüzdeki günlerde çok daha teferruatlı olarak yapacağız." ANKARA ZAMAN ZAMAN


29 Mayıs 2009, Cuma
Zeyneb Büşra
Genel Yetkili
Genel Yetkili
Posts: 872
Joined: 28 Jul 2007, 18:09

Re: Mayın Temizleme

Post by Zeyneb Büşra »

Bu mayın konusunda üzülmemiz gereken bir nokta varsa eğer, o da yıllardır dindar insanlarla uğraşmaktan mayın temizlemeyi beceremeyen, bizi İsrail'e muhtaçmış gibi bir görüntüye sokan bir orduya ve teknolojiye sahip oluşumuz. :(
kinali2855
Posts: 119
Joined: 01 Jan 2008, 17:09
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Mayın Temizleme

Post by kinali2855 »

Zeyneb Büşra wrote:Bu mayın konusunda üzülmemiz gereken bir nokta varsa eğer, o da yıllardır dindar insanlarla uğraşmaktan mayın temizlemeyi beceremeyen, bizi İsrail'e muhtaçmış gibi bir görüntüye sokan bir orduya ve teknolojiye sahip oluşumuz. :(

bence böyle kafa yapısında olan insanlarımızdan dolayı üzülmeliyiz
Men Dakka Dukka
Zeyneb Büşra
Genel Yetkili
Genel Yetkili
Posts: 872
Joined: 28 Jul 2007, 18:09

Re: Mayın Temizleme

Post by Zeyneb Büşra »

kinali2855 wrote:
Zeyneb Büşra wrote:Bu mayın konusunda üzülmemiz gereken bir nokta varsa eğer, o da yıllardır dindar insanlarla uğraşmaktan mayın temizlemeyi beceremeyen, bizi İsrail'e muhtaçmış gibi bir görüntüye sokan bir orduya ve teknolojiye sahip oluşumuz. :(

bence böyle kafa yapısında olan insanlarımızdan dolayı üzülmeliyiz
Nasıl kafa yapısına, yani benim düşündüğüm tarzda bir kafa yapısına mı, yoksa dinle uğraşan insanların kafa yapısına mı? :?
Eğer kafa yapısı derken belirttiğim görüşü kastediyorsanız, şunu söylemek istiyorum kendi ülkemizdeki mayınları temizleyemediğimiz, teknolojimiz buna yeterli olmadığı için gurur mu duyalım yani. Tabi siz daha iyisini bilirsiniz. Görüşlerim yanlış olabilir. Benim gibi bir kafa yapısına sahip insanlardan dolayı üzülmek yerine, görüşler üzerinden eleştirilerinizi yöneltebilirisiniz. Böylesi emin olun daha az kırıcı olur. Neyse, hakkımızda hayırlısı olsun.
Allah'a emanet olun.
kinali2855
Posts: 119
Joined: 01 Jan 2008, 17:09
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Mayın Temizleme

Post by kinali2855 »

yanlış anlaşılmışım sanırım öncelikle özür dilerim benim demek istediğim de sizinkinin aynısı bu tür yani milletin başörtüsü namazı ezanı ile uğraşan insanların olduğundan dolayı üzülmeliyiz.
Men Dakka Dukka
Zeyneb Büşra
Genel Yetkili
Genel Yetkili
Posts: 872
Joined: 28 Jul 2007, 18:09

Re: Mayın Temizleme

Post by Zeyneb Büşra »

kinali2855 wrote:yanlış anlaşılmışım sanırım öncelikle özür dilerim benim demek istediğim de sizinkinin aynısı bu tür yani milletin başörtüsü namazı ezanı ile uğraşan insanların olduğundan dolayı üzülmeliyiz.
Ben özür dilerim, hakkınızı helal edin, sanırım yanlış anladım. Zaten ne demek istediğinizi tam anlayamamış olduğumu ifade etmiştim. Allah razı olsun, giderdiniz bu yanlış anlamayı. Tekrar özür dilerim, kusura bakmayın.
Post Reply

Return to “Türkiye”