Onlar meleklerdi.

Tasavvuf büyüklerinin hayatları ve menakıbı.
Post Reply
User avatar
_Zişan_
Posts: 136
Joined: 09 Jul 2009, 17:37

Onlar meleklerdi.

Post by _Zişan_ »


ONLAR MELEKLERDİ

Yine gecelerden bir geceydi. Üseyd Radıyallahu Anh, evinin arkasında yer alan avluda oturuyordu. Gece ilerlemişti. Gökyüzünde yıldızlar ışıl ışıldı. Oğlu Yahya yanı başında uzanmış yatıyordu. Yorgun geçen bir günden sonra derin bir uykuya dalmıştı. Yakınında Allah yolunda cihad için hazır tuttuğu atı bağlıydı. Güzel ve asil bir attı.
Gece, sessiz ve sakindi. Yıldızlarla dolu berrak semâ, yeryüzünü tatlı bir tül ve ışıltılarla dolu esrarlı bir kubbe gibi örtüyordu.
Bu duygu ve güzellikle yüklü tabloyu, hafiften esen bir rüzgârın serinliği tamamlıyordu. Bu serinlik sayesinde de oğlu rahat uyuyordu.
Gecenin sessizliği, güzelliği, yalnızlık, yüksek duygular… Bütün bunlar onda Allah'ın kelâmını okuma arzusu meydana getirdi... Üseyd Radıyallahu Anh, duyguyla yüklü bir okuyuşla Kur'an okumaya başladı.
Güzel sesi, gecenin sessizliğinde dalga dalga ilerliyordu. Hafiften esen rüzgâr sanki bu sesi incitmeden, bozmadan biraz daha ileriye taşımaya çalışıyordu. Samimiyet dolu, şefkat ve sevgi dolu bir sesle okuyordu:
"Elif, Lâm, Mîm.
O kitap ki, onda en küçük bir şüphe yoktur. O, takva sahipleri için bir hidâyet rehberidir.
Onlar, gayba inanırlar, namazlarını hakkıyla edâ ederler, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda infâk ederler.
Onlar, sana indirilene de, senden önce indirilen kitaplara da iman ederler. Âhiret gününe de kesinlikle inanırlar. (Bakara, 1–4)
***
Tilâvet, bu noktaya geldiğinde birden at ürker. Daireler çizmeye, ipini koparırcasına asılmaya, şahlanmaya başlar. Onun bu hâlini gören Üseyd Radıyallahu Anh okumayı keser; at da sakinleşir.
Hayvan iyice sakinleştikten sonra Üseyd Radıyallahu Anh, bıraktığı yerden tilâvetine devam eder:
"İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidâyet üzeredirler. Kurtuluşa, felâha erenler de ancak onlardır." (Bakara, 5)
***
At yeniden daireler çizmeye, yularına daha güçlü asılmaya başlar. Üseyd yine okumayı keser; at tekrar sakinleşir.
Bu durum, birkaç kez tekrar eder. Üseyd okudukça hayvan şaha kalkar, daireler çizer, yerinde duramaz: O okumayı bırakınca at da sakinleşir.
Üseyd, yularının yettiği kadarıyla geniş daireler çizen ve yularını zorlayan hayvanın, yakınında uyuyan oğlu Yahya'yı çiğnemesinden korkar. Yavrusunu uyandırmak ve tehlikeli bölgeden uzaklaştırmak ister. Ona doğru ilerlerken gözü semâya takılır.
Gözlerin görmediği güzellikte, gölgeliği andırır bir bulut… Pırıl pırıl ışıltılarla dolu… Ufukları hoş bir ışık seline boğmuş, yükseliyordu. Nihayet gözden kayboldu.
Üseyd, sabah olunca Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e koştu. Gece yaşadıklarını, gördüklerini anlattı. Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz:
"Onlar meleklerdi ya Üseyd! Seni dinliyorlardı. Okumaya devam etseydin, belki insanlar da onları göreceklerdi, gözlerden saklanmayacaklardı." buyurdu.
Ancak Üseyd devam edememişti. Atın, oğlu Yahya'yı çiğnemesinden korkmuştu. Neler olduğunu o anda anlayamamıştı.
Hak kulundan intikàmın yine kul ile alır,
Bilmeyen ilm-i ledünnü onu kul yaptı sanır.
Cümle işler Hàlik'ındır, kul eliyle işlenir;
Hakk'ın emri olmaz ise, sanma bir çöp deprenir.
Post Reply

Return to “Sûfiler Tabakası”