MÜBAREK GÜN VE GECELERİ İHYA ETME REHBERİ
ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ VE İNCELİKLERİ İLE İLGİLİ HADİSLER
Peygamber Efendimiz Abdullah Ebu Evfa (RA) ?den rivayeten buyuruyor ki;?Oruç tutanın uykusu ibadettir. Susması tesbih sevabı kazandırır. Duası makbuldür. Ameli de kat kat sevaplandırılır.?
Peygamber Efendimiz Enes (RA)?den rivayeten buyuruyor ki;
?Beş şey oruç tutan kimsenin sevabını giderir. Yalan söylemek, gıybet etmek, koğuculuk yapmak (laf taşımak),şehvet nazarı ile harama bakmak, yalan yere yemin etmek.?
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; ?Bir kimse başkalarına oruç tuttuğunu belli etmeden, ilan etmeden oruç tutarsa Allah o kimseye mükâfat olarak cennetten başkasına razı olmaz.?
?Recep Allah?ın, Şaban benim, Ramazan ümmetimin ayıdır.?
Hadis-i Şerif
________________________________________
Kaynaklar: Ramuz El ?Ehadis (Hadisler Deryası)
Ramazan Ve Takva Eğitimi Prof..Dr. Mahmud Es?ad Coşan
RECEP AYI
?Recep ayında 1gün oruç tutan kimseye 1 yıl oruç tutmuş sevabı verilir.7gün oruç tutan kimseye 7 cehennemin kapısı kapatılır.8gün oruç tutan kimseye 8 cennetin kapısı açılır.10gün oruç tutan kimseye ise; gönlünün muradı neyse verilir.15 gün tutan kimseye ise; Allah gökte bir melek yaratır. O da kişiyi günahların af edildi diyerek müjdeler.(Oruçta ) ziyade edene ziyade olunur.?
Hadis-i Şerif
?Recep?in 1.günü 3 yıllık, 2. gününde 2 yıllık, 3. gününde oruç tutmak 1 yıllık işlenen küçük günahlara kefaret olur.?
Hadis-i Şerif
?Recep ayında sevaplı ameller kat kat sevaplandırılır. Günahlar da kat kat cezalandırılır.?
Hadis-i Şerif
?Kim takva üzere Recep ayında bir gün oruç tutarsa, o oruç dile gelir ve Ya rabbi bu kulunu afv-ı mağfiret eyle diye niyazda bulunur.?
Hadis-i Şerif
________________________________________
Kaynaklar: Ramuz El ?Ehadis (Hadisler Deryası)
Regaip Kandili
?1000 tane ihlâs suresini okumanın fazileti Allah?tan canını satın almaktır. Yani cehennemden azad olmaktır.?
Hadis-i Şerif
(Bilhassa Regaib gecesinin ihyası için bu tesbihatı, Merhum Mahmud Es?ad Coşan Efendi hazretleri tavsiye buyurdular.)
Recep?in ilk Perşembe günü oruçlu geçirildikten sonra Cuma gecesinde, akşamla yatsı vakti arasında ve gecenin ilk üçte birinde, iki rekâtta bir selam verilmek suretiyle 12 rekât nafile namaz kılınır.
Her rekâtta bir Fatiha ve 3 kere Kadir ve 12 kere de İhlâs suresi okunur.
Namaz sonunda yetmiş kere ?Allahümme salli ala Muhammedini?nnebiyyi?l-ümmiyyi ve alâ âlihi ve sellim? diye salavat getirilir.
Sonra, secdeye gidilir. Secdede yetmiş kere ?Sübbuhûn Kuddusûn Rabbü?l-melâiketi ve?r-Ruh?, secdeden doğrulunca da yetmiş kere ?Rabbiğfir verham ve tecâvez ammâ tâlem fe inneke Ente?l-Azîzi?l-Âzam!? denir.
İkinci secde de böyle yapılır.
Bu namazın; iki rekâtta bir selam verildikten sonra yüzer kere ?Subhânallahi ve?l- hamdü lillahi ve la ilahe illallahu vallahu ekber? denilmek, yüzer kere istiğfar ve yüzer kere salâvat getirilmek suretiyle kılınacağı da bildirilmiştir.
Regaip Gecesi namazını kılanların günahları; denizlerin köpükleri, kumlar, yağmur damlaları ve ağaçların yaprakları kadar çok, dağlar kadar ağır da olsa, bağışlanacağı gibi; kabre konuldukları ilk gecede de bu namazın sevapları yanlarına gelerek, kendilerinin her sıkıntıdan kurtulduklarını, kabirde yapayalnız ve ıpıssız kaldıkları bu sırada kendilerine arkadaş ve yoldaş olmak, duydukları korku ve tedirginliği gidermek için geldiklerini, Kıyamet gününde Arasat meydanında da kendilerini gölgeleyeceklerini ve yüce Allah?ın hayr ve rahmetinden uzak kalmayacaklarını güler yüz, tatlı ve açık bir dille onlara müjdeleyecekleri de haber verilmiştir.
________________________________________
Kaynak: ?İslam İlmihali ?M. Asım Köksal
Mirac Kandili
?Recep ayının 27. günü (Miraç Kandilinin ertesi günü) oruç tutan kimseye Allah Teala 60 ay veya 5 yıl oruç tutmuş sevabı verir.?
Hadis-i Şerif
Mirac Gecesi nafile olarak 12 rekât ?Hacet namaz?ı? kılınır. Her rekâtta Fatiha?dan sonra 10 kere İhlâs Suresi okunur. 2 rekâtta bir selam verildikten sonra
4 Fatiha suresi,
100 kere ?Subhanallahi velhamdülillahi ve la ilahe illlalahu vallahu ekber ve la havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim?
100 kere de istiğfar çekilir
100 kere de salâvat getirilir. Bundan sonra, dünya ve ahirete ait istekler Allah?tan istenir.
Bu namazda İhlâslar 100 adet okunursa veya bu namaz 100 rekât olarak kılınırsa; bunu yerine getiren mümin Huzur-i İlahiye namaz borçlusu olarak çıkmaz (diye haber verilmiştir.)
________________________________________
Kaynak: ?Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler?
Fazilet Neşriyat
ŞABAN AYI
"Şaban ayının yarısı (Beraat gecesi) gelince; gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz. Şüphesiz ki Allah, o gece güneşin batmasıyla dünya göğüne iner ve şöyle der: Benden af dileyen yok mu? Onu affedeyim! Rızk isteyen yok mu? Rızk vereyim! Şifa dileyen yok mu? Şifa vereyim!"
Hadis-i Şerif
"Allah Teâlâ, Şabanın on beşinci gecesi (Beraat gecesi) tecelli eder ve ana-babaya asî olanlarla Allah'a ortak koşanlar dışında bütün kullarını bağışlar"
Hadis-i Şerif
Peygamber Efendimiz, bu ayda mümkün olduğu kadar oruç tutardı. Hz. Âişe, O'nun bu davranışını şu sözleriyle ifade eder: "Rasûlüllah'ın (s.a.s) Şaban ayındaki kadar çok oruçlu olduğu bir ay görmedim"
Hadis-i Şerif
________________________________________
Kaynaklar: Ramuz El ?Ehadis (Hadisler Deryası)
? Ramazan Ve Takva Eğitimi? Prof.Dr. Mahmud Es?ad Coşan
Şamil İslam Ansiklopedisi
Beraat Kandili
Beraat Duası
?Bismillahirrahmanirrahim
Allahümme ya zel menni ve la yemunnu aleyhi. Ya zel celali vel ikram. Ya zet tavli vel inam. La ilahe illa ente zahrellacine ve carel müstecirine ve emanel haifin. Allahümme in künte ketebteni ındeke fi ümmil kitabi şekıyyen ev mahrumen ev matruden ev mugatteran aleyye firrızgı femhullahümme bi fadlıke şegaveti ve hırmani ve tardi ve ıgtara rızgı ve esbitni ındeke fi ümmil kitabi seıden ve merzukan ve muvaffagan lil hayrati feinneke gulte ve gavluke?l haggu fi kitabike?l münzeli ala lisani nebiyyike?l mürsel. Yemhullahu ma yeşau ve yüsbitü ve ındehu ümmü?l kitab. İlahi bi?tecelliyyil azami fi leyletin?nısfi min şa?bane?l mükerremi?lleti (fiha yüfragu küllü emrin hâkim)ve yübremü en tekşife anna minel bela i ma na?lemu ve ma la na?lemu ve ma ente bihi a?lemu inneke ente?l eazzul Ekrem. Ve sallalalhu ala seyyidina muhammedin ve ala alihi ve ashabihi ve evladihi ve ezvacihi ve sellem.?
Beraat Gecesi?nde Akşam namazından sonra,3 tane Yasin-i Şerif okunacaktır. Her Yasin okunduktan sonra,1 kere yukarıdaki Berat duası okunacaktır.
1.okuyuşta Cenab-ı Hak?tan hayırlı ve uzun ömür talep; kaza ve beladan emin olmak niyetiyle,
2. okuyuşta, bol ve helal rızık temenni niyetiyle,
3. de, son nefesinde hüsn-i hatime yani iman ile göçmek niyetiyle, okunacaktır.
Beraat Gecesi?nde en az 12 rekât en fazla 100 rekât ?Hayr Namaz?ı? kılınır. Her 2 rekâtta bir selam verilir. Her rekâtta, Fatiha?dan sonra en az 10 kere İhlâs Suresi okunur.
Her rekâtta 100 İhlâs- Şerif okumak suretiyle 10 rekâtta kılınabilir.
Namazdan sonra:
14 kere İstiğfar
14 kere Salâvatı şerife
14 kere (besmeleyle) Fatiha Suresi
14 kere (besmeleyle) Ayetel Kürsi
14 kere (besmeleyle) Tevbe suresinin son iki ayeti Kur?an-ı Kerim, Sayfa: 208
14 kere [Yasin, Yasin] dedikten sonra 1 Yasin Suresi (Yasin-i Şerif?de 7 zahiri,7 batıni MÜBİN vardır. Böylece o da 14 olur.)
14 kere (besmeleyle) İhlas Suresi
14 kere (besmeleyle) Felak Suresi
14 kere (besmeleyle) Nas Suresi
14 kere Subhanallahi velhamdü lillahi ve la ilahe illalahu vallahu ekber.Vela havle vela kuvvete illa billahi?l ?aliyyi?l-aziym
14 kere Salavatı Şerife (Salatı Münciye okumak efdaldir) okunur. Bunlardan sonra dua yapılır.
________________________________________
Kaynaklar: ?İslam İlmihali ?M. Asım Köksal
?Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler? Fazilet Neşriyat
RAMAZAN AYI
Ebu Hureyre?den rivayeten Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
?Daha önceki ümmetlere verilmemiş olan beş mükâfat benim ümmetime verildi. Allah indinde oruçlunun ağız kokusu misk kokusundan daha sevimlidir. Denizdeki balıklar bile iftar edinceye kadar oruçluya istiğfar ederler. Bu ayda her gün Allah cennetini süsler ve ?Salih kullarım dünyadaki sıkıntıları sona erip, yorgunluklarını atmak için sana gelecekler Ey cennet !?buyurur. Yine bu ayın hürmetine şeytanların azılıları zincirlere, bukağılara, boyunduruklara vurulur. Ramazanın en son günün de oruçlular mağfiret olunurlar. Sahabe-i Kiram da sorarlar:?Ya Rasulullah en son gecesi Kadir gecesi mi??Efendimiz:?Hayır! Çalışan işçiye çalışması bittiği zaman ücreti verilir.? (Yani Ramazan?ın en son günü kastedilmektedir) : [1]
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
?Ramazan ayı gelince dört şeyi çok yapın. Eşhedü en lailahe illallah?ı (Kelime-i Şehadeti) ve Estağfirullah?ı çok söyleyin. Allah?tan cenneti isteyin. Cehennemden de Allah?a sığının.? [2]
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
"Kim Ramazan ayı içinde, hayırdan herhangi bir çeşidiyle bir hayır yaparsa, yahut Allah?a yakınlık sağlayacak fariza olan bir ibadeti yerine getirirse; (zekât gibi) bu ayın dışında yapmış olduğu yetmiş farizayı eda etmiş gibi olur.? [3]
________________________________________
Kaynak: [1] ?Ramazan ve Güzel Ameller? Prof..Dr. Mahmud Es?ad Coşan
[2]-[3] ? Ramazan Ve Takva Eğitimi? Prof..Dr. Mahmud Es?ad Coşan
Kadir Gecesi
H.z Aişe (R.A) Rasulullah?a, Kadir gecesine rastlanınca nasıl dua edileceğini sorar.Aleyhis salatü vesselam efendimiz şu duayı okurlar:
?Allahümme inneke afuvvün kerimun tuhıbbul afve fa?fu anni!?
Manası: ?Ey Allah?ım sen affedicisin, affetmeyi seversin. Beni affet!?
Kandil gecesi olması hasebiyle tesbih namazı kılmalıdır. Bu gece Allah?ı çok çok zikir ve tesbih etmek, Peygamberimize salatü selam getirmekle de ihya edilir.
Kadir gece?sinde en az 2, ortalama 100 rekât namaz kılınır.2 rekâttan fazla kılınacak olursa, her rekâtta Fatiha?dan sonra Kadir suresiyle beraber 3 kere de İhlâs suresi okunur. İki rekâtta bir selam verilir.
_____________________________________
Kaynak: ?İslam İlmihali? M. Asım Köksal,
?Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler? Fazilet Neşriyat
TESBİH NAMAZI
Peygamberimiz, amcası H.z Abbas?a: ?Ey Abbas! Ey Amcacığım! Ben sana on şeyi haber vererek ikramda bulunayım, fayda sağlayayım mı ki sen, onu işlediğin zaman, Allah senin günahının evvelini, ahirini, yenisini eskisini bilmeyerek işlenilenini; bilerek işlenilenini, küçüğünü, büyüğünü; gizlisini, açığını bağışlasın?? buyurdu.
H.z Abbas: ?Olur ya Rasulallah! Haber ver!? dedi.
Peygamberimiz: ?Dört rekât namaz kılarsın. Her rekâtında Fatiha Suresi?yle birlikte başka bir sure okursun. İlk rekâtın kıraatinden önce (yani Sübhaneke?yi okuduktan sonra
On beş ve kıraatten sonra on kere ?Sübhanallahi ve?l hamdü lillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber? dersin, rükûa gidersin. Rükûda da bunu on kere, rükûdan doğrulunca on kere, secdeye vardığında on kere, secdeden başını kaldırdığın zaman on kere, ikinci secdeye vardığın zaman on kere okursun ki bunların sayısı her rekâtta yetmiş beş ve dört rekâtta ise, üç yüzdür. Rekâtların dördünde de böyle yaparsın. Günahın Alic kumları gibi çok da olsa, Allah, onları afv eder. Bu namazı, tesbihlerini okuyarak kılmaya gücün yeterse, her gün bir kere kıl!? buyurdu.
H.z Abbas ?Ya Rasulalllah! Bu tesbihleri her gün okumaya kimin gücü yeter? dedi.
Peygamberimiz: ?Her gün kılmaya gücün yetmezse, her Cuma bir kere kıl! Her Cuma yapamazsan her ay bir kere kıl! Ayda bir kılamazsan her yıl bir kere kıl! Yılda bir kere de kılamazsan, ömründe bir kere olsun kıl!? buyurdu.[1]
Günahların affına vesile olan Tesbih namazı 4 rek?atli bir namazdır. Bu namazı kılabilmek için şu tesbihi ezberlemek gereklidir.
?Subhanallahi velhamdülillahi ve la ilahe illlalahu vallahu ekber ve la havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim?
Tesbih namazının kılınışı:
Kalben tesbih namazı kılmaya niyet edilir.?Allahu Ekber? diyerek namaza başlanır.
Yukarıdaki tesbih:
Subhaneke?den sonra 15 kere,
Zammı sureden sonra 10 kere,
Rukuda 10 kere,
Rukudan doğrulunca 10 kere,
Secdede 10 kere,
Secdeden doğrulunca 10 kere,
İkinci secdede 10 kere okunur.
Böylece 1. rekât kılınmış olur.2. rekâta kalkınca Fatiha?dan önce yine 15 kere, diğer yerlerde de tarif edildiği gibi 10?ar kere okunarak 4 rekât tamamlanır.
Tesbih namazının diğer tarafları aynen diğer namazlarda olduğu gibidir. Fazlalık sadece okunan tesbihlerdir. 2. rekâtta oturulduğunda, ?Ettehıyyatü?den? sonra ?Allahümme Salli ve Allahümme Barik? 3. rekât için ayağa kalkıldığında da ?Subhaneke? okunacaktır.
Tesbih namazında her rekâtta okunan tesbih adedi 75 dir. 4 rekâtta 300 tesbih okunmuş olur.
(Tesbih namazı Cuma geceleri de dâhil olmak üzere tüm kandil ve bayram gecelerini ihya etmek maksadıyla eda edilir.) [2]
________________________________________
KAYNAK: [1] İslam İlmihali? M. Asım Köksal,
[2] ?Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler? Fazilet Neşriyat
Bayramların Faziletleri
?Her kim iki Bayram gecesini ihya ederse, kalplerin öleceği zamanda, onun kalbi asla ölmez.? [1]
Hadis-i Şerif
?Zengin bir kimseyi ziyaret edene gündüzü oruç ile geceyi namazla geçirmiş gibi sevap verilir. Fakir bir kimseyi ise Allah yolunda cihad etmiş gibi sevap verilir.?
Hadis-i Şerif
?İnsanın Allah yolunda harcamaları yedi yüz misli sevaplandırılır. Anne ve babasına yaptığı harcamalar da yedi yüz misli sevaplandırılır. Kişinin ailesine eşine ve çocuklarına yaptığı harcamalar da yediyüz misli sevaplandırılır. Ramazan bayraminda kurban kesmenin de mükâfatı yedi yüz mislidir.? [2]
Hadis-i Şerif
Kurban bayramında en sevaplı amel kurban ile uğraşmaktır. Ramazan bayramında ise bilumum ziyaretler ve misafir ağırlamak çok sevaplıdır.
________________________________________
Kaynaklar: Mahmud Es?ad Coşan Efendi Hazretlerinin Bayram Sohbetlerinden alıntılanmıştır.
[1] Mecma-ul Adab
[2] ? Ramazan Ve Takva Eğitimi? Prof..Dr. Mahmud Es?ad Coşan
ŞEVVAL AYI
?Ebû Eyyûb radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Ramazan orucunu tutan ve buna şevval ayında altı oruç daha ekleyen kişi, bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi olur.her sene böyle yaparsa,bütün ömrünü oruçlu geçirmiş gibi olur.."[1]
* Bu hüküm her hayırlı işin on katı sevap ile değerlendirileceği esasına dayanır. Yani 30 Ramazan + 6 Şevval 36 x 10 = 360 gün. Bu hadiste belirtilen oruç şeklini İmam Malik (r.a.) her halde kendisine ulaşmamış olacak ki Muvatta isimli kitabının oruç bölümünün sonunda böyle bir oruç tutulacağına dair bir bilgi bize ulaşmadı demektedir. Halbuki bu Raviden başka Ebu Hureyre, Cabir, Sevban, Berâ ibni Âzib ibni Abbas ve Aişe (r.anhüm) olmak üzere bu hadisin başka rivayetleri de bulunmaktadır.
Dolayısıyla sünnet olan bu oruçlar Ramazan bayramının ikinci gününden başlamak üzere o ayın içinde nasıl olursa olsun peşpeşine veya ayrı ayrı zamanlarda tutmak gerekir. [2]
________________________________________
[1] Müslim, Sıyâm 204. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 57; Tirmizî, Savm 53; İbni Mâce, Sıyâm 33
[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu?s-Salihin Tercümesi: 366.
ZİLHİCCE AYI
?İbni Abbâs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Başka günlerin hiçbirinde, ?zilhiccenin ilk on gününü kastederek? şu günlerde işlenecek amel?i sâlihten, Allah katında, daha sevimli hiçbir amel yoktur."
? Allah uğrunda yapılacak cihad da mı üstün değildir, Yâ Resûlallah? dediler.
? "(Evet) Allah yolunda yapılacak cihad da. Ancak malını ve canını tehlikeye atarak cihada çıkan, şehit olup dönmeyen kimsenin cihâdı başka. (O, bundan üstündür), " buyurdu. [1]
Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde : "Allah'a ibadet için Zilhicce ayının ilk on gününden daha sevimli, daha elverişli günler olamaz. Onlardan her bir günün orucu, yıl orucuna ve her bir gecenin ibadeti de Kadir Gecesi'nin ibadetine denk tutulur!" buyurdu. [2]
________________________________________
[1] Buhârî, Îdeyn 11. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 61; Tirmizî, Savm 52; İbni Mâce, Sıyâm 39.
[2] İslam İlmihali? M. Asım Köksal
AREFE GÜNÜNDE VE MUHARREM AYI?NIN DOKUZ VE ONUNCU GÜNÜNDE TUTULAN ORUÇLAR
?Ebû Katâde radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e arefe günü tutulan orucun fazileti soruldu; o da:
"Geçmiş bir yılın ve gelecek bir yılın günahlarına kefâret olur" buyurdu.[1]
* (Fecr: 89/2)?deki on gün (Hac: 22/28 )?deki belirli günler (Bakara: 2/197)?deki sayılı günler Kurban bayramı ve teşrik günleri olarak da yorumlanmıştır. Dolayısıyla bu günleri ibadetle ve oruçla geçiren kimseye geçmiş ve gelecek birer yıllık günahlarına kefaret olmaya yetecek kadar sevap ve rahmet verilir. [2]
?İbni Abbâs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem aşûre gününde oruç tuttu ve oruç tutmayı tavsiye etti."[3]
?Ebû Katâde radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e aşûre günü tutulan orucun kıymeti soruldu; o da:
"Geçmiş bir senenin günahlarına kefaret olur" buyurdu.[4]
?İbni Abbâs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Gelecek seneye kadar yaşayacak olursam, muharrem ayının dokuzuncu günü oruç tutarım."[5]
Peygamberimiz buyuruyor ki: ?Kim Aşure günü Müslümanlardan on kişiye selam verirse, bütün müminlere selam vermiş olur.? [6]
Peygamberimiz buyuruyor ki: ?Kim Aşure günü zerre kadar bir sadaka verirse, Allah ona Uhud dağı kadar sevap verir, o sevabı kıyamet günü mizanında bulur.? [7]
Bu ayda istiğfar etmeyi çoğaltmak tavsiye olunmaktadır. [8]
* Yahudilerin aşure günü oruç tuttukları kendisine haber verilince Rasûlullah (s.a.v.) onlara benzememek için bir gün öncesinden tutmaya niyetlenmiştir. Onlara benzememek için aşureden bir gün önce veya bir gün sonrasıyla tutmak (9-10 veya 10-11 veya 9-10-11) uygun olur.[9]
________________________________________
[1] Müslim, Sıyâm 196, 197. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 54; Tirmizî, Savm 48; İbni Mâce, Sıyâm 40.
[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu?s-Salihin Tercümesi: 365.
[3] Buhârî, Savm 69; Müslim, Sıyâm 127, 128.
[4] Müslim, Sıyâm 197. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 54; Tirmizî, Savm 48; İbni Mâce, Sıyâm 40.
[5] Müslim, Sıyâm 134. Ayrıca bk. İbni Mâce, Sıyâm 41.
[6]- [7]Mecma-ul Adab
[8] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu?s-Salihin Tercümesi: 365.
[9] ?Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler? Fazilet Neşriyat
MUHARREM AYI
?Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Ramazan orucu dışında en faziletli oruç, Allah'ın ayı muharremde tutulan oruçtur. Farzlar dışında en faziletli namaz da gece namazıdır." [1]
Peygamberimiz buyuruyor ki: ?Her kim Muharrem ayında 1 gün oruç tutarsa 30 gün oruç tutmuş sevabı verilir.? [2]
Peygamberimiz buyuruyor ki: “Her kim Zilhicce’nin son gününü ve Muharremin 1. gününü oruçlu olarak geçirirse giden seneyi oruçla kapatmış olur gelen yeni seneyi de oruçla başlatmış olur. Allah o kimsenin bu davranışını elli yıllık günahına kefaret vesilesi eyler." [3]
Peygamberimiz buyuruyor ki: ?Kim Zinet günü oruç tutarsa; senenin kaçırmış olduğu diğer mübarek günlerinin telafisini yapmış olur. Zinet günü Muharrem?in 10.günüdür.? [4]
Peygamberimiz Muharrem?in 10. günü şöyle buyurduğu rivayet edilir. ?İnsanlara seslen ilan et.!Bugün bu saate kadar bir şeyler yemiş olsalar bile yemeği bıraksınlar!Eğer yememişse de artık yemesin! Çünkü bugün Aşure günüdür? [5]
Ebu Hureyre?den rivayeten Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: ?Kim aşure günü kendisine ve ailesine diğer günlerden farklı olarak ikramda bulunur, genişlik sağlarsa; senenin kalan günlerinde de Allah o kimseye rızık bakımından genişlik sağlar.? (kast edilen ikram; giyecek ve yiyecek cinsinden her şeyi kapsar ) [6]
Peygamberimiz buyuruyor ki: ?Kim Aşure günü bir âlimin bulunduğu meclise yahut Allah?ı zikrettikleri yere gelip onlarla beraber bir saat oturursa Allah?ın onu cennete koyması bir hak olur.? [7]
________________________________________
[1] Müslim, Sıyâm 202, 203. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 56; Tirmizî, Mevâkît 207; Nesâî, Kıyâmü'l?leyl 6. 1168?de geçmişti.
[2] -[3] -[4] -[5] Bu hadisler merhum Prof. Dr. Mahmud Es?ad Coşan Efendi H.z?nin Hadis sohbetlerini takip eden bir kimsenin not defterinden alıntılanmıştır.
[6]-[7] Mecma-ul Adab
HER AY ÜÇ GÜN ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ
?Abdullah İbni Amr İbni'l?Âs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Her ay üç gün oruç tutmak, bütün seneyi oruçla geçirmek demektir."[1]
İbni Abbâs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
?Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazarda ve seferde eyyâm?ı bizı (mehtaplı geceler) oruçsuz geçirmedi?.[2]
* Tavsiyesi ile yaptıkları arasında tam bir uyum olan Rasûlullah (s.a.v.)?ın nafile oruçlarla alakalı tavsiye ve yaptıkları böylece gözler önüne serilmiş oldu. Farzların yanı sıra yapılması gereken bu tür nafile ve tatavvu ibadetlerle de kişi Allah?a yaklaşmaya ve sevabını artırmaya çalışmalıdır. [3]
________________________________________
[1] Buhârî, Savm 59 ; Müslim, Sıyâm 197. Ayrıca bk. Nesâî, Sıyâm 78, 82.
[2] Nesâî, Sıyâm 70.
[3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu?s-Salihin Tercümesi: 367.
MÜBAREK GÜN VE GECELERİ İHYA ETME REHBERİ
-
- Posts: 13
- Joined: 10 Aug 2007, 01:15
- Contact:
MÜBAREK GÜN VE GECELERİ İHYA ETME REHBERİ
Last edited by zahide on 10 Jan 2008, 17:08, edited 3 times in total.
NE İSTERSEN ONU YAP! AMA ALLAH'IN HER ZAMAN SENİN YANINDA HAZIR VE NAZIR OLDUĞUNU HİÇ UNUTMA !
-
- Posts: 280
- Joined: 01 Sep 2007, 17:58
- Kan Grubu: A (+)
MÜBAREK GÜN VE GECELERİ İHYA ETME REHBERİ
ET-TEKRARU AHSEN...
MÜBAREK GÜN VE GECELERİ İHYA ETME REHBERİ
(Teşekkürler : zahide tarih 10 Ağu 2007, 01:53)
RAMAZAN AYI
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
?Ramazan ayı gelince dört şeyi çok yapın. Eşhedü en lailahe illallah?ı (Kelime-i Şehadeti) ve Estağfirullah?ı çok söyleyin. Allah?tan cenneti isteyin. Cehennemden de Allah?a sığının.? [1]
________________________________________
Kaynak: [1]? Ramazan Ve Takva Eğitimi? Prof..Dr. Mahmud Es?ad Coşan
KADİR GECESİ
H.z Aişe (R.A) Rasulullah?a, Kadir gecesine rastlanınca nasıl dua edileceğini sorar.Aleyhis salatü vesselam efendimiz şu duayı okurlar:
?Allahümme inneke afuvvün kerimun tuhıbbul afve fa?fu anni!?
Manası: ?Ey Allah?ım sen affedicisin, affetmeyi seversin. Beni affet!?
Kandil gecesi olması hasebiyle tesbih namazı kılmalıdır. Bu gece Allah?ı çok çok zikir ve tesbih etmek, Peygamberimize salatü selam getirmekle de ihya edilir.
Kadir gece?sinde en az 2, ortalama 100 rekât namaz kılınır.2 rekâttan fazla kılınacak olursa, her rekâtta Fatiha?dan sonra Kadir suresiyle beraber 3 kere de İhlâs suresi okunur. İki rekâtta bir selam verilir.
_____________________________________
Kaynak: ?İslam İlmihali? M. Asım Köksal,
?Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler? Fazilet Neşriyat
TESBİH NAMAZI
Peygamberimiz, amcası H.z Abbas?a: ?Ey Abbas! Ey Amcacığım! Ben sana on şeyi haber vererek ikramda bulunayım, fayda sağlayayım mı ki sen, onu işlediğin zaman, Allah senin günahının evvelini, ahirini, yenisini eskisini bilmeyerek işlenilenini; bilerek işlenilenini, küçüğünü, büyüğünü; gizlisini, açığını bağışlasın?? buyurdu.
H.z Abbas: ?Olur ya Rasulallah! Haber ver!? dedi.
Peygamberimiz: ?Dört rekât namaz kılarsın. Her rekâtında Fatiha Suresi?yle birlikte başka bir sure okursun. İlk rekâtın kıraatinden önce (yani Sübhaneke?yi okuduktan sonra
On beş ve kıraatten sonra on kere ?Sübhanallahi ve?l hamdü lillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber? dersin, rükûa gidersin. Rükûda da bunu on kere, rükûdan doğrulunca on kere, secdeye vardığında on kere, secdeden başını kaldırdığın zaman on kere, ikinci secdeye vardığın zaman on kere okursun ki bunların sayısı her rekâtta yetmiş beş ve dört rekâtta ise, üç yüzdür. Rekâtların dördünde de böyle yaparsın. Günahın Alic kumları gibi çok da olsa, Allah, onları afv eder. Bu namazı, tesbihlerini okuyarak kılmaya gücün yeterse, her gün bir kere kıl!? buyurdu.
H.z Abbas ?Ya Rasulalllah! Bu tesbihleri her gün okumaya kimin gücü yeter? dedi.
Peygamberimiz: ?Her gün kılmaya gücün yetmezse, her Cuma bir kere kıl! Her Cuma yapamazsan her ay bir kere kıl! Ayda bir kılamazsan her yıl bir kere kıl! Yılda bir kere de kılamazsan, ömründe bir kere olsun kıl!? buyurdu.(1)
Günahların affına vesile olan Tesbih namazı 4 rek?atli bir namazdır. Bu namazı kılabilmek için şu tesbihi ezberlemek gereklidir.
?Subhanallahi velhamdülillahi ve la ilahe illlalahu vallahu ekber ve la havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim?
Tesbih namazının kılınışı:
Kalben tesbih namazı kılmaya niyet edilir.?Allahu Ekber? diyerek namaza başlanır.
Yukarıdaki tesbih:
Subhaneke?den sonra 15 kere,
Zammı sureden sonra 10 kere,
Rukuda 10 kere,
Rukudan doğrulunca 10 kere,
Secdede 10 kere,
Secdeden doğrulunca 10 kere,
İkinci secdede 10 kere okunur.
Böylece 1. rekât kılınmış olur.2. rekâta kalkınca Fatiha?dan önce yine 15 kere, diğer yerlerde de tarif edildiği gibi 10?ar kere okunarak 4 rekât tamamlanır.
Tesbih namazının diğer tarafları aynen diğer namazlarda olduğu gibidir. Fazlalık sadece okunan tesbihlerdir. 2. rekâtta oturulduğunda, ?Ettehıyyatü?den? sonra ?Allahümme Salli ve Allahümme Barik? 3. rekât için ayağa kalkıldığında da ?Subhaneke? okunacaktır.
Tesbih namazında her rekâtta okunan tesbih adedi 75 dir. 4 rekâtta 300 tesbih okunmuş olur.
(Tesbih namazı Cuma geceleri de dâhil olmak üzere tüm kandil ve bayram gecelerini ihya etmek maksadıyla eda edilir.) [2]
________________________________________
KAYNAK: [1] İslam İlmihali? M. Asım Köksal,
[2] ?Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler? Fazilet Neşriyat
BAYRAMLARIN FAZİLETİ
?Her kim iki Bayram gecesini ihya ederse, kalplerin öleceği zamanda, onun kalbi asla ölmez.? [1]
Hadis-i Şerif
?Zengin bir kimseyi ziyaret edene gündüzü oruç ile geceyi namazla geçirmiş gibi sevap verilir. Fakir bir kimseyi ise Allah yolunda cihad etmiş gibi sevap verilir.?
Hadis-i Şerif
?İnsanın Allah yolunda harcamaları yedi yüz misli sevaplandırılır. Anne ve babasına yaptığı harcamalar da yedi yüz misli sevaplandırılır. Kişinin ailesine eşine ve çocuklarına yaptığı harcamalar da yediyüz misli sevaplandırılır. Ramazan bayraminda kurban kesmenin de mükâfatı yedi yüz mislidir.? [2]
Hadis-i Şerif
Kurban bayramında en sevaplı amel kurban ile uğraşmaktır. Ramazan bayramında ise bilumum ziyaretler ve misafir ağırlamak çok sevaplıdır.
________________________________________
Kaynaklar: Mahmud Es?ad Coşan Efendi Hazretlerinin Bayram Sohbetlerinden alıntılanmıştır.
[1] Mecma-ul Adab
[2] ? Ramazan Ve Takva Eğitimi? Prof..Dr. Mahmud Es?ad Coşan
ŞEVVAL AYI
?Ebû Eyyûb radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Ramazan orucunu tutan ve buna şevval ayında altı oruç daha ekleyen kişi, bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi olur.her sene böyle yaparsa,bütün ömrünü oruçlu geçirmiş gibi olur.."[1]
* Bu hüküm her hayırlı işin on katı sevap ile değerlendirileceği esasına dayanır. Yani 30 Ramazan + 6 Şevval 36 x 10 = 360 gün. Bu hadiste belirtilen oruç şeklini İmam Malik (r.a.) her halde kendisine ulaşmamış olacak ki Muvatta isimli kitabının oruç bölümünün sonunda böyle bir oruç tutulacağına dair bir bilgi bize ulaşmadı demektedir. Halbuki bu Raviden başka Ebu Hureyre, Cabir, Sevban, Berâ ibni Âzib ibni Abbas ve Aişe (r.anhüm) olmak üzere bu hadisin başka rivayetleri de bulunmaktadır.
Dolayısıyla sünnet olan bu oruçlar Ramazan bayramının ikinci gününden başlamak üzere o ayın içinde nasıl olursa olsun peşpeşine veya ayrı ayrı zamanlarda tutmak gerekir. [2]
________________________________________
[1] Müslim, Sıyâm 204. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 57; Tirmizî, Savm 53; İbni Mâce, Sıyâm 33
[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu?s-Salihin Tercümesi: 366.
MÜBAREK GÜN VE GECELERİ İHYA ETME REHBERİ
(Teşekkürler : zahide tarih 10 Ağu 2007, 01:53)
RAMAZAN AYI
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
?Ramazan ayı gelince dört şeyi çok yapın. Eşhedü en lailahe illallah?ı (Kelime-i Şehadeti) ve Estağfirullah?ı çok söyleyin. Allah?tan cenneti isteyin. Cehennemden de Allah?a sığının.? [1]
________________________________________
Kaynak: [1]? Ramazan Ve Takva Eğitimi? Prof..Dr. Mahmud Es?ad Coşan
KADİR GECESİ
H.z Aişe (R.A) Rasulullah?a, Kadir gecesine rastlanınca nasıl dua edileceğini sorar.Aleyhis salatü vesselam efendimiz şu duayı okurlar:
?Allahümme inneke afuvvün kerimun tuhıbbul afve fa?fu anni!?
Manası: ?Ey Allah?ım sen affedicisin, affetmeyi seversin. Beni affet!?
Kandil gecesi olması hasebiyle tesbih namazı kılmalıdır. Bu gece Allah?ı çok çok zikir ve tesbih etmek, Peygamberimize salatü selam getirmekle de ihya edilir.
Kadir gece?sinde en az 2, ortalama 100 rekât namaz kılınır.2 rekâttan fazla kılınacak olursa, her rekâtta Fatiha?dan sonra Kadir suresiyle beraber 3 kere de İhlâs suresi okunur. İki rekâtta bir selam verilir.
_____________________________________
Kaynak: ?İslam İlmihali? M. Asım Köksal,
?Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler? Fazilet Neşriyat
TESBİH NAMAZI
Peygamberimiz, amcası H.z Abbas?a: ?Ey Abbas! Ey Amcacığım! Ben sana on şeyi haber vererek ikramda bulunayım, fayda sağlayayım mı ki sen, onu işlediğin zaman, Allah senin günahının evvelini, ahirini, yenisini eskisini bilmeyerek işlenilenini; bilerek işlenilenini, küçüğünü, büyüğünü; gizlisini, açığını bağışlasın?? buyurdu.
H.z Abbas: ?Olur ya Rasulallah! Haber ver!? dedi.
Peygamberimiz: ?Dört rekât namaz kılarsın. Her rekâtında Fatiha Suresi?yle birlikte başka bir sure okursun. İlk rekâtın kıraatinden önce (yani Sübhaneke?yi okuduktan sonra
On beş ve kıraatten sonra on kere ?Sübhanallahi ve?l hamdü lillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber? dersin, rükûa gidersin. Rükûda da bunu on kere, rükûdan doğrulunca on kere, secdeye vardığında on kere, secdeden başını kaldırdığın zaman on kere, ikinci secdeye vardığın zaman on kere okursun ki bunların sayısı her rekâtta yetmiş beş ve dört rekâtta ise, üç yüzdür. Rekâtların dördünde de böyle yaparsın. Günahın Alic kumları gibi çok da olsa, Allah, onları afv eder. Bu namazı, tesbihlerini okuyarak kılmaya gücün yeterse, her gün bir kere kıl!? buyurdu.
H.z Abbas ?Ya Rasulalllah! Bu tesbihleri her gün okumaya kimin gücü yeter? dedi.
Peygamberimiz: ?Her gün kılmaya gücün yetmezse, her Cuma bir kere kıl! Her Cuma yapamazsan her ay bir kere kıl! Ayda bir kılamazsan her yıl bir kere kıl! Yılda bir kere de kılamazsan, ömründe bir kere olsun kıl!? buyurdu.(1)
Günahların affına vesile olan Tesbih namazı 4 rek?atli bir namazdır. Bu namazı kılabilmek için şu tesbihi ezberlemek gereklidir.
?Subhanallahi velhamdülillahi ve la ilahe illlalahu vallahu ekber ve la havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim?
Tesbih namazının kılınışı:
Kalben tesbih namazı kılmaya niyet edilir.?Allahu Ekber? diyerek namaza başlanır.
Yukarıdaki tesbih:
Subhaneke?den sonra 15 kere,
Zammı sureden sonra 10 kere,
Rukuda 10 kere,
Rukudan doğrulunca 10 kere,
Secdede 10 kere,
Secdeden doğrulunca 10 kere,
İkinci secdede 10 kere okunur.
Böylece 1. rekât kılınmış olur.2. rekâta kalkınca Fatiha?dan önce yine 15 kere, diğer yerlerde de tarif edildiği gibi 10?ar kere okunarak 4 rekât tamamlanır.
Tesbih namazının diğer tarafları aynen diğer namazlarda olduğu gibidir. Fazlalık sadece okunan tesbihlerdir. 2. rekâtta oturulduğunda, ?Ettehıyyatü?den? sonra ?Allahümme Salli ve Allahümme Barik? 3. rekât için ayağa kalkıldığında da ?Subhaneke? okunacaktır.
Tesbih namazında her rekâtta okunan tesbih adedi 75 dir. 4 rekâtta 300 tesbih okunmuş olur.
(Tesbih namazı Cuma geceleri de dâhil olmak üzere tüm kandil ve bayram gecelerini ihya etmek maksadıyla eda edilir.) [2]
________________________________________
KAYNAK: [1] İslam İlmihali? M. Asım Köksal,
[2] ?Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler? Fazilet Neşriyat
BAYRAMLARIN FAZİLETİ
?Her kim iki Bayram gecesini ihya ederse, kalplerin öleceği zamanda, onun kalbi asla ölmez.? [1]
Hadis-i Şerif
?Zengin bir kimseyi ziyaret edene gündüzü oruç ile geceyi namazla geçirmiş gibi sevap verilir. Fakir bir kimseyi ise Allah yolunda cihad etmiş gibi sevap verilir.?
Hadis-i Şerif
?İnsanın Allah yolunda harcamaları yedi yüz misli sevaplandırılır. Anne ve babasına yaptığı harcamalar da yedi yüz misli sevaplandırılır. Kişinin ailesine eşine ve çocuklarına yaptığı harcamalar da yediyüz misli sevaplandırılır. Ramazan bayraminda kurban kesmenin de mükâfatı yedi yüz mislidir.? [2]
Hadis-i Şerif
Kurban bayramında en sevaplı amel kurban ile uğraşmaktır. Ramazan bayramında ise bilumum ziyaretler ve misafir ağırlamak çok sevaplıdır.
________________________________________
Kaynaklar: Mahmud Es?ad Coşan Efendi Hazretlerinin Bayram Sohbetlerinden alıntılanmıştır.
[1] Mecma-ul Adab
[2] ? Ramazan Ve Takva Eğitimi? Prof..Dr. Mahmud Es?ad Coşan
ŞEVVAL AYI
?Ebû Eyyûb radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Ramazan orucunu tutan ve buna şevval ayında altı oruç daha ekleyen kişi, bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi olur.her sene böyle yaparsa,bütün ömrünü oruçlu geçirmiş gibi olur.."[1]
* Bu hüküm her hayırlı işin on katı sevap ile değerlendirileceği esasına dayanır. Yani 30 Ramazan + 6 Şevval 36 x 10 = 360 gün. Bu hadiste belirtilen oruç şeklini İmam Malik (r.a.) her halde kendisine ulaşmamış olacak ki Muvatta isimli kitabının oruç bölümünün sonunda böyle bir oruç tutulacağına dair bir bilgi bize ulaşmadı demektedir. Halbuki bu Raviden başka Ebu Hureyre, Cabir, Sevban, Berâ ibni Âzib ibni Abbas ve Aişe (r.anhüm) olmak üzere bu hadisin başka rivayetleri de bulunmaktadır.
Dolayısıyla sünnet olan bu oruçlar Ramazan bayramının ikinci gününden başlamak üzere o ayın içinde nasıl olursa olsun peşpeşine veya ayrı ayrı zamanlarda tutmak gerekir. [2]
________________________________________
[1] Müslim, Sıyâm 204. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 57; Tirmizî, Savm 53; İbni Mâce, Sıyâm 33
[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu?s-Salihin Tercümesi: 366.
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
-
- Posts: 280
- Joined: 01 Sep 2007, 17:58
- Kan Grubu: A (+)
3/4 TEMMUZ GECESİ REGAİB GECESİ
zahide wrote:MÜBAREK GÜN VE GECELERİ İHYA ETME REHBERİ
ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ VE İNCELİKLERİ İLE İLGİLİ HADİSLER
Peygamber Efendimiz Abdullah Ebu Evfa (RA)'den rivayeten buyuruyor ki: "Oruç tutanın uykusu ibadettir. Susması tesbih sevabı kazandırır. Duası makbuldür. Ameli de kat kat sevaplandırılır."
Peygamber Efendimiz Enes (RA)'den rivayeten buyuruyor ki:
"Beş şey oruç tutan kimsenin sevabını giderir. Yalan söylemek, gıybet etmek, koğuculuk yapmak (laf taşımak),şehvet nazarı ile harama bakmak, yalan yere yemin etmek."
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Bir kimse başkalarına oruç tuttuğunu belli etmeden, ilan etmeden oruç tutarsa Allah o kimseye mükâfat olarak cennetten başkasına razı olmaz."
"Recep Allah?ın, Şaban benim, Ramazan ümmetimin ayıdır."
Hadis-i Şerif
________________________________________
Kaynaklar: Ramuz El Ehadis (Hadisler Deryası)
Ramazan Ve Takva Eğitimi Prof..Dr. Mahmud Es'ad Coşan
RECEP AYI
"Recep ayında 1gün oruç tutan kimseye 1 yıl oruç tutmuş sevabı verilir.7gün oruç tutan kimseye 7 cehennemin kapısı kapatılır.8gün oruç tutan kimseye 8 cennetin kapısı açılır.10gün oruç tutan kimseye ise; gönlünün muradı neyse verilir.15 gün tutan kimseye ise; Allah gökte bir melek yaratır. O da kişiyi günahların af edildi diyerek müjdeler.(Oruçta ) ziyade edene ziyade olunur."
Hadis-i Şerif
"Recep'in 1.günü 3 yıllık, 2. gününde 2 yıllık, 3. gününde oruç tutmak 1 yıllık işlenen küçük günahlara kefaret olur."
Hadis-i Şerif
"Recep ayında sevaplı ameller kat kat sevaplandırılır. Günahlar da kat kat cezalandırılır."
Hadis-i Şerif
"Kim takva üzere Recep ayında bir gün oruç tutarsa, o oruç dile gelir ve Ya rabbi bu kulunu afv-ı mağfiret eyle diye niyazda bulunur."
Hadis-i Şerif
________________________________________
Kaynaklar: Ramuz El Ehadis (Hadisler Deryası)
Regaip Kandili
"1000 tane ihlâs suresini okumanın fazileti Allah'tan canını satın almaktır. Yani cehennemden azad olmaktır."
Hadis-i Şerif
(Bilhassa Regaib gecesinin ihyası için bu tesbihatı, Merhum Mahmud Es'ad Coşan Efendi hazretleri tavsiye buyurdular.)
Recep'in ilk Perşembe günü oruçlu geçirildikten sonra Cuma gecesinde, akşamla yatsı vakti arasında ve gecenin ilk üçte birinde, iki rekâtta bir selam verilmek suretiyle 12 rekât nafile namaz kılınır.
Her rekâtta bir Fatiha ve 3 kere Kadir ve 12 kere de İhlâs suresi okunur.
Namaz sonunda yetmiş kere "Allahümme salli ala Muhammedini'nnebiyyil-ümmiyyi ve alâ âlihi ve sellim" diye salavat getirilir.
Sonra, secdeye gidilir. Secdede yetmiş kere "Sübbuhûn Kuddusûn Rabbül-melâiketi ver-Ruh", secdeden doğrulunca da yetmiş kere "Rabbiğfir verham ve tecâvez ammâ tâlem fe inneke Entel-Azîzil-Âzam!" denir.
İkinci secde de böyle yapılır.
Bu namazın; iki rekâtta bir selam verildikten sonra yüzer kere "Subhânallahi vel- hamdü lillahi ve la ilahe illallahu vallahu ekber" denilmek, yüzer kere istiğfar ve yüzer kere salâvat getirilmek suretiyle kılınacağı da bildirilmiştir.
Regaip Gecesi namazını kılanların günahları; denizlerin köpükleri, kumlar, yağmur damlaları ve ağaçların yaprakları kadar çok, dağlar kadar ağır da olsa, bağışlanacağı gibi; kabre konuldukları ilk gecede de bu namazın sevapları yanlarına gelerek, kendilerinin her sıkıntıdan kurtulduklarını, kabirde yapayalnız ve ıpıssız kaldıkları bu sırada kendilerine arkadaş ve yoldaş olmak, duydukları korku ve tedirginliği gidermek için geldiklerini, Kıyamet gününde Arasat meydanında da kendilerini gölgeleyeceklerini ve yüce Allah?ın hayr ve rahmetinden uzak kalmayacaklarını güler yüz, tatlı ve açık bir dille onlara müjdeleyecekleri de haber verilmiştir.
________________________________________
Kaynak: İslam İlmihali M. Asım Köksal
.........
Kandil gecesi olması hasebiyle tesbih namazı kılmalıdır. Bu gece Allah'ı çok çok zikir ve tesbih etmek, Peygamberimize salatü selam getirmekle de ihya edilir.
...........
TESBİH NAMAZI
Peygamberimiz, amcası Hz. Abbas'a: "Ey Abbas! Ey Amcacığım! Ben sana on şeyi haber vererek ikramda bulunayım, fayda sağlayayım mı ki sen, onu işlediğin zaman, Allah senin günahının evvelini, ahirini, yenisini eskisini bilmeyerek işlenilenini; bilerek işlenilenini, küçüğünü, büyüğünü; gizlisini, açığını bağışlasın?" buyurdu.
Hz. Abbas: "Olur ya Rasulallah! Haber ver!" dedi.
Peygamberimiz: "Dört rekât namaz kılarsın. Her rekâtında Fatiha Suresiyle birlikte başka bir sure okursun. İlk rekâtın kıraatinden önce (yani Sübhanekeyi okuduktan sonra
On beş ve kıraatten sonra on kere "Sübhanallahi vel hamdü lillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber" dersin, rükûa gidersin. Rükûda da bunu on kere, rükûdan doğrulunca on kere, secdeye vardığında on kere, secdeden başını kaldırdığın zaman on kere, ikinci secdeye vardığın zaman on kere okursun ki bunların sayısı her rekâtta yetmiş beş ve dört rekâtta ise, üç yüzdür. Rekâtların dördünde de böyle yaparsın. Günahın Alic kumları gibi çok da olsa, Allah, onları afv eder. Bu namazı, tesbihlerini okuyarak kılmaya gücün yeterse, her gün bir kere kıl!" buyurdu.
Hz. Abbas "Ya Rasulalllah! Bu tesbihleri her gün okumaya kimin gücü yeter?" dedi.
Peygamberimiz: "Her gün kılmaya gücün yetmezse, her Cuma bir kere kıl! Her Cuma yapamazsan her ay bir kere kıl! Ayda bir kılamazsan her yıl bir kere kıl! Yılda bir kere de kılamazsan, ömründe bir kere olsun kıl!" buyurdu.[1]
Günahların affına vesile olan Tesbih namazı 4 rekatli bir namazdır. Bu namazı kılabilmek için şu tesbihi ezberlemek gereklidir.
"Subhanallahi velhamdülillahi ve la ilahe illlalahu vallahu ekber ve la havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim"
Tesbih namazının kılınışı:
Kalben tesbih namazı kılmaya niyet edilir."Allahu Ekber" diyerek namaza başlanır.
Yukarıdaki tesbih:
Subhanekeden sonra 15 kere,
Zammı sureden sonra 10 kere,
Rukuda 10 kere,
Rukudan doğrulunca 10 kere,
Secdede 10 kere,
Secdeden doğrulunca 10 kere,
İkinci secdede 10 kere okunur.
Böylece 1. rekât kılınmış olur.2. rekâta kalkınca Fatiha?dan önce yine 15 kere, diğer yerlerde de tarif edildiği gibi 10'ar kere okunarak 4 rekât tamamlanır.
Tesbih namazının diğer tarafları aynen diğer namazlarda olduğu gibidir. Fazlalık sadece okunan tesbihlerdir. 2. rekâtta oturulduğunda, "Ettehıyyatü'den" sonra "Allahümme Salli ve Allahümme Barik" 3. rekât için ayağa kalkıldığında da "Subhaneke" okunacaktır.
Tesbih namazında her rekâtta okunan tesbih adedi 75 dir. 4 rekâtta 300 tesbih okunmuş olur.
(Tesbih namazı Cuma geceleri de dâhil olmak üzere tüm kandil ve bayram gecelerini ihya etmek maksadıyla eda edilir.) [2]
________________________________________
KAYNAK: [1] İslam İlmihali M. Asım Köksal,
[2] Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler Fazilet Neşriyat
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
-
- Posts: 280
- Joined: 01 Sep 2007, 17:58
- Kan Grubu: A (+)
ÜÇ AYLARIN GÖLGESİ
s.a.
inşaallah, 3 Temmuz akşam ezanı ile birlikte Receb Ayı'na erişmiş olacağız.
Yüce Allah (c.c.) Recebi ve Şaban'ın bereketinden faydalanmayı ve Ramazan'a kavuşmayı nasib eylesin.
(âmin)
Kardeşlerimize dağıtmak üzere hazırlamış olduğumuz (aslında A5 ebadında 20 sayfalık) kitapçık metnini aşağıda istifadenize sunuyorum.
s.a.
RECEB AYI
Ve
REGAİB GECESİ
Bu kitapçık :
Cennetmekân Prof. Dr.
Mahmud Es’ad COŞAN (Rh.A.) Hocaefendinin:
24.11.1995 tarihinde Akra’da yaptıkları Cuma Sohbeti ile
23.11.1995 tarihinde Alanya’da Regaib Gecesi’nde yaptıkları sohbetlerinden
3-4 Temmuz.2008 Regâib Gecesi için hazırlanmıştır.
Cumanız mübarek olsun, aziz ve sevgili AKRA dinleyicileri!..
Tabii, "Receb ayınız da mübarek olsun!" dememiz lâzım! Çünkü bu güzel cuma günü, aynı zamanda ilâhî mübarek bir mevsim olan üç ayların birinci ayı recebin birinci günü... Yâni, çok güzel bir mevsime girmiş bulunuyoruz. Size bu üçayların mübarek olmasını, hayırlı olmasını dilerim. Çünkü biliyorsunuz, aylar mübarek olur, geceler mübarek olur, kandiller gelir geçer, ramazanlar olur biter; ama bütün mesele insanın kendisinde... Kendisi onların feyzinden, bereketinden istifade edecek bir tavır takınmayınca, mahrum kalır. Mahrum gelir, mahrum göçer. O güzel mübarek günler gelir geçer de istifade edemez. Allah bizi, o fırsatları güzel değerlendirenlerden eylesin... O sevablara nail olanlardan eylesin...
Peygamber SAS Efendimiz'den İbn-i Asâkir'in ve diğer kaynakların Enes RA vasıtasıyla rivayet ettikleri bir hadis-i şerifle başlamak istiyorum:
(Kâne izâ dehale receb, kàl:) "Receb ayı girdiği zaman, Peygamber Efendimiz şöyle dua ederdi: (Allàhümme bâriklenâ fî recebe ve şa'bân, ve belliğnâ ramadàn!) Demek nasıl dua edermiş Peygamber Efendimiz receb ayı geldiği zaman: "Yâ Rabbi, receb ve şa'ban ayının hayrının, bereketinin, nimetlerinin farkında olup, onlardan hissesini alıp, hissedar olup, bereketlere nail olanlardan eyle!.. (Ve belliğnâ ramadàn) Bizi receb ve şa'ban ayını güzel geçirmiş bir kul olarak ramazana ulaştır..."
(Ve kâne izâ kânet leyletül cumuati kàl:) Cuma gecesi olduğu zaman da derdi ki: (Hâzihî leyletül garrâu) Bu ne mutlu, ne kadar pırıl pırıl, nûrânî, şâşaalı bir gecedir. (Ve yevmün ezher) Ne kadar mutlu ve pırıl pırıl nûrânî bir gündür." Evet, şimdi cumanın gündüzüne geldik. Nurlu, mübarek, şâşaalı, pırıl pırıl, mânevî bakımdan çok güzel bir günde bulunuyoruz. Allah-u Teâlâ Hazretleri kıymetini bilmeyi nasib eylesin...
Bu hadis-i şeriften anlaşılıyor ki, Peygamber SAS Efendimiz tâ receb ayının başından ramazanı gözlüyor. Ramazanı arzuluyor, ramazana ulaşmayı diliyor. Burdan da anlıyoruz, "Recebi şa'banı bize mübarek eyle, ramazana ulaştır." Yâni bu receb, şa'ban, ramazan --biliyorsunuz-- bizim üçaylarımızdır. Dedelerimiz bu ismi koymuşlar, Allah razı olsun onlardan...
Dinimizle ilgili kitapları, kaynakları okuyup, inceleyip her şeyi en güzel tarzda yapmağa, ibadetleri yerine getirip Allah'ın rızâsını kazanmağa çalışan mübarek ecdadımız; nur içinde yatsınlar, kabirleri nur dolsun, ruhları şâd olsun, makamları a'lâ olsun...
Bu üç ayların içinde güzel fırsatlar var, çok güzel geceler var, kandiller var... Bunun ilki regaib kandili... Regaib kandilinin zamanı nedir, recebin kaçıdır?.. Recebin kaçı olduğu belli olmaz. Receb ayının girmesinden sonra ilk perşembeyi cumaya bağlayan gecesi regaib kandilidir. Mübarek, rağbet edilmesi, ibadet edilmesi gereken gecelerden birisidir. Bu sene dün akşam yaşadık.
Şimdi recebin 26'sını 27'sine bağlayan gece mi'rac kandili var... Peygamber SAS Efendimiz'in mi'raca çıktığı bir güzel, mübarek gecedir. Ondan sonra şa'ban ayının onbeşinde beraet gecesi, berat kandilimiz var... Bir senelik kaderlerin, olayların, mukadderatın tesbit edildiği bir gecedir. Önemli bir gecedir. O bakımdan o geceye hazırlanmak lâzım!.. O gecede Allah'a sığınıp saidler zümresine katmasını, şakîler zümresine koymamasını dilemek, ona göre hazırlanmak lâzım!..
Receb ayı tevbe ayıdır. Tevbe dönüş demektir.
(Ve men tâbe ilallàhi tâballàhu aleyhi) "Kul Allah'a yönelirse, Allah da ona yönelir." Asıl mânâsı bu... Demek ki, tevbe ne oluyor?.. Tevbe insanın yanlış yoldan, cahilâne yaşayıştan, câhilâne işlerden, günahlardan, haramlardan, kusurlardan gafletlerden sıyrılıp Cenâb-ı Hakk'ın sevdiği yola, yöne dönmesi demek oluyor. Onun için bu receb ayı büyük bir tevbe ayıdır.
Cennetmekân Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Hocamız'ın Ramûzül Ehâdis isimli kitabından bir hadis-i şerifi daha okuyayım:
Buyurmuş ki Peygamber SAS Efendimiz: Bu uzun hadis-i şerif Taberânî'de rivayet edilmiş, Said ibn-i Ebî Râşid tarafından... Okuyalım, bakalım, ne var bu rivayette:
(Recebü şehrün azîm) Receb muazzam bir aydır, önemli bir aydır. Hürmetli bir aydır, büyük bir aydır. (yudàifullàhu fîhil hasenât) Allah-u Teâlâ Hazretleri bu receb ayında yapılan iyilikleri kat kat mükâfatlandırır. Ne demek?.. Başka aylarda yapılmış olsaydı aynı ibadet, verilecek olan mükâfatın kat kat fazlasını bu ayda verir. Bu mânâya geliyor.
Tabii receb ayında ilk düşüneceğimiz şey, tevbe etmektir. Yâni Allah-i Teâlâ Hazretleri'ne hulûs-u kalb ile yönelip, tevbe-i nasuh ile tevbe edip, bundan sonra artık Allah'ın sevgili kulları zümresine girmeğe çalışarak, sevgili kulları gibi hareket etmeğe çalışarak, iyi bir çizgiye gelmek, iyi bir istikamette, muntazaman, sağlam bir şekilde yürümek lâzım!..
Sonra, çok oruç tutardı Peygamber SAS Efendimiz receb ayında... Orucu da medhediyor. Orucun biliyorsunuz, insan iradesini eğitmekte çok etkisi var... İnsanoğlu yeme arzusuyla yaratılmış bir canlıdır. Bütün canlılarda bu arzu vardır. Yemek içmek arzusu, gıdasını temin etmek, karnını doyurmak isteği kuvvetli bir arzudur. İslâmda yeme içme oruç sûretiyle engellenerek --kendi kendimizi engelliyoruz. Yemiyoruz, içmiyoruz. Yemek hakkımız olduğu halde, içimizde iştihamız, arzumuz olduğu halde yemek, içmek ve bir takım kuvvetli duygulardan kendimizi men ediyoruz, tutuyoruz, alıkoyuyoruz.
Tabii, bu bir zorlama ile oluyor. Bu neyi getiriyor?.. İnsanın kendi arzularını yenmesini öğretiyor insana.. Kendi kendini dizgin altına almasını, zabt ü rabt altına almasını öğretiyor. Onun için receb ayında, tevbe ayı olduğu için oruç çok tavsiye edilmiş. Nasıl olacak?.. İnsan yememek sûretiyle azmini iradesini kuvvetlendirecek, nefsine hakim olacak. Nefsine hakim olmayı öğrenecek. Böylece tevbesi sağlam temellere dayanmış olacak. Sağlam bir şekilde yapılmış olacak ve tevbesinde sebatı, devamlılığı sağlanmış olacak.
(Fe men sàme yevmen min recebin) "Receb ayında bir gün oruç tutan kimseye, (fekeennemâ sàme seneten) sanki bir sene oruç tutmuş gibi sevaba nâil olur." diyor Peygamber SAS aynı hadis-i şerifin devamında... Rabbimiz ekremül ekremîn olduğundan, en cömertlerin en cömerdi olduğundan, bizim acizâne nâcizâne yapmış olduğumuz ibadetlerimize, kat kat büyük büyük mükâfatlar veriyor. Hele meselâ Kur'an-ı Kerim'den biliyoruz, bir kadir gecesine tesadüf edip insan ihyâ etse, bin ay ibadet etmiş gibi, daha hayırlı bir sevab kazanıyor. Demek ki, recebde debir gün oruç tutsa, bir sene oruç tutmuş kadar mükâfat kazanacak.
(Ve men sàme minhü seb'ate eyyâmin gullikat anhü ebvâbü cehennem) "Receb ayında yedi gün oruç tutan kimseye cehennemin kapıları kapanır." Biliyorsunuz, yedi kat cehennem olduğu rivayetlerde bildirilmiştir, yedi kapısı vardır. Cehenemin yedi kapısı ona kapatılır. Yâni, cehenneme girmeyecek.
(Ve men sàme minhü semâniyete eyyâmin futihat lehû semâniyetü ebvâbil cenneh) "Sekiz gün oruç tutana da, cennetin sekiz kapısı açılır. Biliyorsunuz cennette sekiz kapı var...
........ Nuh AS'ı uzun uzun anlatmamız lâzım!.. Nuh AS Irak'ta yaşarken, Allah-u Teâlâ Hazretleri ona gemi inşa et diye emredince, o gemi yapmağa başladı. O zaman kavmi onunla alay etmeğe başladılar: "Allah Allah... Burda su yok, deryâ yok, niye gemi inşâ ediyorsun?" diye...
Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin lütfu çok, her şeyi biliyor. Allah'ın has peygamberleri de yanlış iş yapmazlar, Allah'ın emrini tutarlar. Tabii, o gemiyi inşa etti, ondan sonra tufan başladı. Tufan başlayınca, Allah emredilen kimseleri gemiye almasını istedi. Nuh AS gemiye aldığı mahlûklarla beraber tufandan kurtuldu. Onun gemiye binmesinin de receb ayı içinde olduğunu hadis-i şerifin devamı bildiriyor.
Başka bir hadis-i şerifle, bu receb ayıyla ilgili konuşmamızı tamamlayalım: Hasan-ı Basrî'den mürsel olarak rivayet edildiğine göre, Peygamber SAS buyurmuş ki:
(Recebü şehrullah) "Receb Allah'ın ayıdır. (Ve şa'bânü şehrî) Şa'ban benim ayımdır. (Ve ramadànü şehri ümmetî) Ramazan da ümmetimin ayıdır." buyurmuş. Receb ayının Allah'ın ayı olması, Allah tarafından kullarının afvü mağfiret edilmesi dolayısıyladır. Receb tevbe ayıdır, kullar tevbe eder. Allah da receb ayında kullarının tevbesini kabul eder. Onları afvü mağfiret eyler, günahlarını bağışlar. Defter-i a'malleri bembeyaz olur.
Şa'ban Peygamber SAS Efendimiz'in benim ayım dediği bir ay... Tabii biz de, şa'ban ayında Peygamber SAS Hazretleri'ne bağlılığımızı, sünnet-i seniyyesine ittibâmızı, ona salât ü selâmımızı çok yaparak, şa'ban ayını da ibadetle tâatle geçirmeğe gayret etmeliyiz.
Ramazan da bizim, Ümmet-i Muhammed'in ayıdır. Ramazanda da gayretimizi son noktaya getirerek, bu aylarda başlamış olduğumuz güzel çalışmanın sonucunu, ekimin hasadını almalıyız. Zâten bazı kitaplarda bildiriliyor ki: "Receb ekim ayıdır, şa'ban bakım ayıdır, ramazan da mahsulün biçildiği, alındığı hasad ayıdır, biçme ayıdır. Mahsulü kazanma, alma ayıdır." diye...
Demek ki, bütün bu rivayetlere topluca baktığımız zaman, bu üç aylık devre içinde insanın Cenâb-ı Hakk'ın sevdiği yola girmesi, tevbe edip ibadetlere başlaması, iyi bir müslüman olarak yaşaması, oruçlarla nefsini ıslah edip, iradesini kuvvetlendirip içini dışını temizlemesi, sevabları kazanması, mübarek bir hayat yaşaması; ramazana girince de, bunları arttırıp en son büyük mükâfata erip, dünyada da ahirette de bayrama ulaşması planlanmış oluyor. Kullara bir imkân ve fırsat olarak bahşedilmiş oluyor.
Peygamber SAS Efendimiz bir keresinde minbere çıkarken, her adımda amin dedi. Bir adım çıktı, "Amin.."; bir adım daha çıktı, "Amin.."; bir adım daha çıktı, "Amin.." Sebebini sordular hutbesi bittikten sonra:
"--Yâ Rasûlallah! Minbere çıktığınız zaman amin dediniz, her adımınızda bunu neden söylediniz?" diye...
Buyurdu ki:
"--Üç dua etti Cebrâil AS, ben onlara amin dedim. Birisi: 'Annesine, babasına veya sadece onlardan birine ulaşmış bir evlât, onlara güzel hizmet edip, onların hayır duasını alıp cenneti kazanamadıysa yazıklar olsun o evlâda!.. Burnu yerde sürtsün!' dedi, ben de amin dedim."
Demek ki insanın evlât olarak, anne babasının rızasını kazanması, elini öpmesi, gönlünü alması, hizmet eylemesi, böylece cenneti kazanması gerekiyor. Sağlığında annesinin babasının gönlünü alarak, Allah'ın rızâsını kazanması, cennetlik olması gerekiyor.
"İkincisi: 'Ben peygamber olarak bir kulun yanında anıldığım zaman, o kul bana salât ü selâm getirmezse; ona yazıklar olsun!.. Onun burnu yerde sürtsün!' dedi Cebrâil AS... Ben de ona amin dedim."
Burdan anlıyoruz ki, Rasûlüllah anıldığı zaman, biz hemen "Sallàhu aleyhi ve sellem" veyahut "Aleyhis salâtü ves selâm" dememiz lâzım, veyahut güzel salevatlardan birisini söylememiz lâzım!.. Hattâ bu arada parantez açarak hatırlatayım, cuma günlerinde salât ü selâmı çok etmek, çok söylemek Peygamber Efendimiz'in tavsiyesidir. Hazır bugün cuma günüdür. Receb ayının ilk cumasıdır. Onun için elinizi tesbihi alıp yüz kere, bin kere yapabildiğiniz kadar Peygamber Efendimiz'e salât ü selâmı bugün çokça yapmaya çalışın sevgili dinleyiciler!..
"Üçüncüsü de: 'Ramazan eriştiği halde bir kula, o ramazanın feyzinden, bereketinden istifade edememiş, ramazan gelmiş geçmiş de hâlâ Allah'ın mağfiret ettiği bir kul olamamışsa, Allah'ın affını, mağfiretini kazanamamışsa; yazıklar olsun o kula!.. Burnu yerde sürtsün!"' diye Cebrâil dua etti; ben de ona amin dedim. Üçüncü aminin sebebi de budur." diyor o hadis-i şerifte Peygamber SAS Efendimiz...
Evet, Aziz ve muhterem kardeşlerim!.. Biz recebe başladık, recebin birinci günündeyiz. Şa'ban gelecek, kandiller gelecek, ibadetler edeceğiz, ramazana ulaşacağız. Salât ü selâmlarla teravihler kılacağız. Ramazanın son on günlerinde bir çok kardeşlerimiz inşaallah i'tikâfa girecekler. İbadetler ibadetler, bayram geldiği zaman, mutlaka afvü mağfiret olunmuş bir kul haline gelmeliyiz. O azimle çalışmalıyız.
Bu üç aylık mânevî, ilâhî kursu başarıyla bitirmeli, cehennemden azadlık beratını, belgesini, diplomasını; cennetlik olma diplomasını, vesikasını, şehadetnamesini, iznini, müsaadesini kazanmamız lâzım!.. Aksi takdirde bir de ufukta görünüyor ki, ramazandan istifade edemeyenler için bir de bedduası var Cebrâil AS'ın... Peygamber Efendimiz de amin demiş. Yâni, ramazan gelip geçtiği halde istifade edemediği zaman bir insan, hem istifadeden mahrum kalmış oluyor; hem de Cebrâil AS'ın o müthiş, tüyleri diken diken eden bedduası var:
"--Ramazan gelmiş geçmiş de istifade edememişse, yazıklar olsun!.. Burnu yerde sürtsün!"
Tabii, gerçekten o güzel ayda hiç kılı kıpırdamamış, Allah'a güzel ibadet etmemişse, mahrumiyetlere uğrar.
Sevgili dinleyiciler! Allah-u Teâlâ Hazretleri bizleri yolunda dâim eylesin, zikrinde kàim eylesin... Biz Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin, alemlerin Rabbinin, Rabbimizin ibadetini candan, aşk ile şevk ile yapmalıyız. Muhtacız, bizim ihtiyacımız var... Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin ibadete ihtiyacı yok, muhtac olan biziz. İbadete ihtiyacımız var, rahmet-ilâhiyeye ihtiyacımız var, lütf-u ilâhiye ihtiyacımız var... Bizim can ü gönülden çalışmamız lâzım!..
İbadet de çok güzel şey!.. İbadet eden insanın hayırları bereketleri çok olur.
Allah-u Teâlâ Hazretleri şu mübarek ayın birinci gününde, şu mübarek cuma gününde, şu mübarek saatlerde... Biliyorsunuz bir de cuma gününde gizli bir saat var; Allah saklamış. Herkes bilir de, sonra ben o saate isabet ettim diye güvenir diye, bazı güzel şeyleri Allah-u Teâlâ Hazretleri saklıyor. Kadir gecesinin de saklanması bundandır denilir alimler tarafından... Çünkü bilirse, "Tamam, ben kadir gecesini yapmıştım. Bin aydan daha hayırlıdır." der, gevşer diye, onun için saklanıyor.
Cumanın içinde de farklı bir saat var, o saatte yapılan dualar makbul imiş. Onun için Rabbimizden niyaz ediyoruz, bizim şu yaptığımız dualarımızı da o gizli ama önemli, kıymetli olan saate rastlayan dualardan eylesin... Ahsen-i kabul ile makbul eylesin... Hem dünyada, hem ahirette sevdiklerimizle beraber aziz ve bahtiyar eylesin...
…… Çok aziz ve çok sevgili, çok muhterem kardeşlerim!
…. Senenin ilkbahar, yaz, sonbahar, kış diye dört maddî mevsimi olduğu gibi, mânevî bakımdan da dikkati çeken iki mühim mevsimi vardır. Bu mevsimlerden birisi şevval ayından sonra gelen, Arabî ayların onbirincisi olan zilkàde, zilhicce ve muharrem aylarıdır. Bu, hac yapılması için insanların harekete geçtiği bir mevsim oluyor. Uzaklardan, yakınlardan, Allah'ın emrine uyarak, nice nice maddî ve mânevî faydaları sağlamak; nice nice ibretli hikmetli tecrübeleri kazanmak, mânevî halleri müşahede etmek için insanlar, aşıklar, fedâkârlar yollara düşüyorlar; Allah'ın emrettiği hac vazifelerini, "Lebbeyk allahümme lebbeyk..." diye diye, gözyaşlarıyla dağları aşarak, vadileri geçerek, denizlerden, havadan, karadan oraya gidiyorlar, çok büyük sevablar kazanıyorlar.
….. Bir de dînî bakımdan bir sene içinde bir mevsim daha var; o da receb, şa'ban, ramazan aylarından oluşan üçaylar dediğimiz mübarek mevsim... Bu ayların da üçünün bir takım halinde mübarek olduğunu, kıymetli olduğunu, çok sevablı olduğunu, çok değerli olduğunu Peygamber SAS Efendimiz hadis-i şeriflerinde ve bizzat kendisi hayatında davranışlarıyla, halleriyle, ibadetleriyle göstermiş. Peygamber SAS Hazretleri'nin ramazandan sonra en çok oruç tuttuğu ay receb ayı... Bu receb ayında oruç tutmanın muazzam, muhteşem sevabları var...
İşte biz, bu mübarek üçaylar mevsimine bu akşam burada başlamış oluyoruz. "Bir şeyler öğrenelim de, kendimizi iyi yetiştirelim de İslâm'a, müslüman kardeşlerimize faydalı olalım! Daha çok faydalı olabilmek için neler yapabiliriz?" diye iyi niyetlerle bir araya geldiğimiz şu mekânda, şu gecede, aynı zamanda mübarek bir mevsimin de ilk gecesini idrak etmiş oluyoruz. Üçayların birincisi olan receb ayının ilk gecesi bu... Recebe ne zaman girdik?.. Akşam ezanı okunduğu zaman girdik. Receb ayının daha ilk saatlerinde bulunuyoruz.
Receb ayının çok kıymetli bir ay olduğunu Peygamber SAS Efendimiz bildiriyor. Kur'an-ı Kerim'de de dört tane ayın haram aylardan, mübarek aylardan olduğu beyan ediliyor. Bu receb ayı da, o dört haram aydan birisi... Yâni zilkàde, zilhicce, muharrem peşpeşe geliyor, hac yapılıyor. Hacca gidiliyor, hacdan dönülüyor. Ama bu receb ayı da onlardan beş ay sonra gelmiş. Sayalım: Muharrem, safer, rebîül evvel, rebîül âhir, cemâdel ûlâ, cumâde âhire, receb... Onun için bu muhterem aya, recebül ferd derler. Hürmet, izzet, ikram ve itibar, ceng ü cidalden uzak durmak aynen receb ayında da var...
Bir de bu ayda sevablar kulların defterlerinin sevab hanelerine, bol bol dökülmesi dolayısıyla da recebül esabb denmiştir. Yâni, sevabların bol bol, şarı şarıl, gürül gürül döküldüğü ay demek... Sabbe, Arapçada dökmek demek... Nehrin de böyle dağlardan çağlayarak şaldur şuldur akıp da döküldüğü yere münsab derler; o da aynı kökten... Recebül esabb; Allah'ın rahmetinin cûşa gelip, ikram ü ihsanâtının şarıl şarıl, güldür güldür kullara geldiği ay demektir.
Bir sıfatı daha var, recebül esamm; yâni sağır... Yâni, kullar düşmanlarını görseler görmezlikten geliyor; senin filânca hasmın falanca yerden geçiyor deseler, duymazlıktan geliyor. Onun için böyle demişler. Çeşitli izahları yapılmış. Hâsılı, rivayetlerde çok kesin olarak bildiriliyor ki, receb ayı enterasan, dikkat çekici mühim bir aydır. Bu ayın ilk gecesine burada şu anda girmiş bulunuyoruz.
Arifler, din alimleri kitaplarında yazmışlar ki, bu ay ekim, ekme, ziraat ayıdır. Sevaplı işler, oruç tutmak, tevbe etmek vs. güzel şeyler yapılır. Bir mahsulün ekilmesi gibi ziraat, ekim ayıdır. Şa'ban bakım ayıdır. Ramazan biçim ayıdır, yâni mahsulün alındığı aydır demişler. Demek ki receb ayı, bizi ramazana hazırlayan bir mevsimin ilk adımı olmuş oluyor.
Ramazan da onbir ayın sultanı... Ona birden, pattadak insan girmiyor, kendisini hazırlayarak, derleyip toparlayarak giriyor. Onun için, "Receb ayı tevbe ayıdır." demişler. Yâni kul ne yapacak?.. "Yâ Rabbi! Ben anlayamamışım, hatâ etmişim, bilememişim, suçluyum, kusurluyum; beni affet..." diyerek hatâsını itiraf edip, hatâsından dönerek, Cenâb-ı Hakk'ın yoluna girecek. Receb ayı tevbe ayıdır.
Şa'ban ayı ibadetlere devam etme ayıdır. Ramazan da mükâfatlarını alma ayıdır. Böyle çeşitli kelimelerle bu ayların birbirleriyle irtibatlı olduğu beyan edilmiştir.
Peygamber SAS Hazretleri'nden rivayet edildiğine göre, receb şehrullahtır. Şehir, Arapçada ay demek... Şehr-i İstanbul, şehr-i Bursa derken kullandığımız şehir kelimesi Farsça, belde mânâsına geliyor. Şehr-i ramazan, ramazan ayı demek; şehr-i receb, receb ayı demek... Receb Allah'ın ayıdır. Tabii bütün aylar, bütün yıllar, bütün zamanlar, bütün mekânlar, bütün varlıklar, bütün insanlar, cümle eşyâ her şey Allah'ındır. Ama, her şey Allah'ın iken, "Receb Allah'ın ayıdır." demekten maksad ne?.. Burada maksad, "Receb ayında Allah-u Teâlâ Hazretleri kulları çok afvü mağfiret ediyor; kulları çok affettiği, tevbe eden kullarını çok bağışladığı bir aydır." demek oluyor.
O bakımdan Allah'ın kullarına tevbe kapısını, affetme, mağfiret eyleme kapısını açmış olduğu bir ayın kapısından geçmiş oluyoruz. Bunu hatırlatmak benim için önemli, sizler için önemli! Çünkü, kendimizi toparlamamız, kendi muhasebemizi yapmamız, sevabımızı, günahımızı tartıp ölçüp, hatâmızı anlayıp, boynumuzu büküp Allah'a yalvarma fırsatı elimize geçmiş oluyor. Bunu yapacağız.
Tabii receb ayında oruç tutmak da çok sevabdır. Oruç da biliyorsunuz insanda nefsi ıslah edici, kalbi nurlandırıcı tesir yapıyor. İki çeşit tesiri var başlıca... Biri: Nefsin hırsını kesip nefsi yola getiriyor. İki: Ruhu ve kalbi nurlandırıp kuvvetlendiriyor. Onun için insanın midesi boşaldığı zaman, oruç tuttuğu zaman, --ramazanda bunu hepiniz tatmışsınızdır, birisiniz-- artık duyguları berraklaşmaya başlar. Gönlü rikkat kesbeder, incelik kesbeder, hassaslaşır. Derin derin düşünme kabiliyeti belirir. Güzel haller müşahede eder. İşte bu bakımdan, receb ayında oruç tutarak Allah'ın rahmetine ermeyi kazanmak çalışması yapmak lâzım!.. Çünkü:
(İnnemâ yüveffes sàbirûne ecrahüm bigayri hisâb) "Her şeyin mükâfatının bir katsayısı vardır, ecrinin miktarı vardır. Amma sabırlıların ecri, sevabı, mükâfatı hesaba sığmayacak kadar çok olur." Oruç da sabır demek olduğundan; orucu bu receb ayı içinde mümkün olduğu kadar çokça tutmağa gayret edin! Peygamber SAS Efendimiz de bu ayda orucu fazla tutmuştur.
Tevbenizi yenileyin! Tevbe sadece dil ile "Estağfirullah ve etûbü ileyh" demek değildir. Tevbe'nin Arapçadaki mânâsı, dönmek demektir, dönüş yapmak demektir. Tevbe yapan insan, Allah'ın rızâsına uygun olmayan halinden, yolundan, huyundan, işinden dönecek; Allah'ın sevdiği hale, yola, işe, hizaya gelecek... Sadece diliyle tevbe eder de bu dönüşü yapmazsa; Hakka, hayra, güzele, sevaba dönüşü yapmazsa; o zaman Hazret-i Ali Efendimiz'in ifadesiyle, böyle tevbe edenlerin tevbesi yalancıların tevbesidir.
Hazret-i Ali Efendimiz RA, bir gün Kûfe mescidine girdi. Bir kenarda birisinin, "Tevbe yâ Rabbi!.. Tevbe yâ Rabbi!.." dediğini görünce yanına yanaştı, "--Ey zât-ı muhterem! İnsanın sadece diliyle tevbe demesi, yalancıların tevbesidir." dedi.
Tevbe dil işi değildir. Tevbe vücudun bütün âzâlarının, hayatın bütün faaliyetlerinin Hakka, hayra dönmesi demektir. Onu da bilelim!.. Yâni, tevbeyi sadece bir söz bölümü olarak düşünmeyelim! Sözü papağan da söyler, ama idraksiz söyler. Üç defa peşpeşe, "Lâilâhe illallah" diyen papağanı gördüm.
Eylesen tûtîye ta'limi eder kelimât,
Sözü insan olur amma, özü insan olmaz!
Tûtî, papağan demek... Papağana konuşmayı öğretsen, sözü insan gibi olur ama, özü insan olmaz, kuştur yine... Papağandır, tabiatı neyse odur. Hâlin değişmesi gerektiğini de tevbe konusunda hatırlayalım!.. Şu günlerimizi Cenâb-ı Hakk'ın yoluna dönüş için, iyi bir müslüman olmak için, gerçek bir müslüman olmak için, sahabe gibi müslüman olmak için, bir fırsat olarak değerlendirelim!.. İç hesaplaşmamızı, muhasebemizi yaparak Cenâb-ı Hakk'ın yoluna dönelim!..
Bizim iyi müslüman olmamız sadece bizim için değil, bütün Ümmet-i Muhammed için lâzım!.. Türkiye için lâzım, İslâm alemi için lâzım, dünya için lâzım!.. Kâfirler için bile lâzım!.. Bizim iyi müslüman olmamız, kâfirlerin de hakkı duyması, öğrenmesi, belki Cenâb-ı Hakk'ın yolunu anlayıp da --biz güzel anlatabilirsek-- Cenâb-ı Hakk'ın yoluna girmesi için fırsat olduğundan, kendi kurtuluşumuzu, salâhımızı, ıslahımızı, düzelmemizi cihanşumül bir olay olarak görmeliyiz, çok önemli görmeliyiz. Ona göre bu ayda tevbe-i hakîkî, tevbe-i nasuh etmeliyiz. Tevbe-i nasuh, çok samîmî demek, çok içten demek... Çok içten tevbemizi yapmamız lâzım!..
Bu receb ayı böyle... "Receb şehrullah; Allah'ın ayı, Allah'ın tevbeleri kabul ettiği ay... Şa'ban benim ayımdır. Ramazan da ümmetimin ayıdır." buyurmuş Peygamber SAS... Demek ki, recebde tevbe edeceğiz, Allah'ın affını mağfiretini isteyeceğiz. Şa'banda Peygamber SAS Efendimiz'in has ümmeti olmağa çalışacağız. Ramazanda da Allah'ın lütfuna ermeğe, ümmet olarak mükâfatları kazanmağa gayret edeceğiz.
Peygamber SAS Efendimiz buyurmuş ki: "Ramazan gelip de çıktığı halde halini düzeltememiş, ramazanın feyzinden bereketinden istifade edememiş olan bir insana yazıklar olsun, burnu yerde sürtsün!" buyurmuş. Ramazanda ramazandan istifade etmek için ramazana hazırlanmak lâzım!.. Müsabakalara girecek olan birisinin, müsabakadan önce hazırlanması gibi bir şey bu... Onlara hazırlık yapan, antremanlarını muntazam yapan müsabakalarda derece alıyor. Yapmayan, birdenbire giren bir şey alamaz. Onun gibi tâ bu aylardan ramazanı görmek lâzım!.. Bu aylardan ramazana hazırlanmak lâzım!..
Bu akşam aynı zamanda cuma gecesidir. Yarın cuma olan geceye cuma gecesi derler. Çünkü gün güneşin batmasıyla biter, yeni gün de o zaman başlar. İslâmî mantığımızda böyle tabii bir hadiseye bağlıdır günün başlaması ve bitmesi...
Güneş batıyor, tamam... Güneş battı, eski gün bitti. Güneş battıktan sonra, akşam ezanıyla beraber yeni bir gün başlar. Eğer güneş battığı zaman hilâli görürsek,Ê"Haa, işte bak, güneşin battığı yerde hilâl incecik göründü. Demek ki, yarın ramazan!" deriz. Ramazanın birinci günü akşamı o zaman olduğundan yatsıdan sonra terâvih kılarız. Hemen sahura kalkarız, ertesi gün oruca niyetleniriz. Neden?.. Gün akşamdan başlıyor da ondan... Akşamleyin hilâli gördük, ramazana niyetlendik. Ramazanı bitirdik, sonuna geldik de, akşam güneşin battığı yerden hilâli görünce, "Haa, bayram geldi, yarın bayram!" deriz. Artık o akşam terâvih kılmayız. Neden?.. Ramazan bitti, şevvalin birinci gecesi bu gece... Ertesi sabah ramazan bayram namazını kılarız. Bu da hatırınızda kalsın...
Bu gece perşembeyi cumaya bağlayan gece, cuma gecesi... Yarın cuma namazı kılınan gece, cuma gecesidir. Cuma gecesi zâten her hafta muhteremdir, her hafta mübarektir. Cuma gecesi nurlarla dolu olan bir gecedir. Cuma gecesinin feyzi bereketi çok olduğundan, Peygamber Efendimiz cuma gecesine, "Elleyletül garrâu" buyurmuştur. Yâni, nurlarla pırıl pırıl olan bir gece...
Onun için cuma gecesinin kıymetini bilmek lâzım!.. Her gecenin kıymetini bilmek lâzım tabii, şek şüphe yok... Her geceyi Allah'ın rızâsına uygun geçirmek lâzım ama, haftanın günlerinin en sevablısı cuma günüdür, haftanın gecelerinin en sevablısı cuma gecesidir; bunu da bilmek lâzım!..
Biz şimdi, birincisi: Recebin birinci günü mübarek bir gündür, gecesi mübarek bir gecedir, ihyâ edilmesi gereken günlerden biridir. Bugün recebin birinci gecesi olduğu için mübarek bir gecedeyiz. İkincisi: Bir cuma gecesi olduğundan mübarek bir gecedir. Onun için de ikinci bir defa mübarekdir bu gece... İki kat katmerli mübarektir. Üçüncüsü de; recebin ilk cuma gecesine regàib gecesi dediklerinden, bu da recebin tesâdüfen hem biri, hem ilk gecesi olduğundan, bu da üçüncü bir defa regàib gecesi olduğundan mübarektir. Üç sebepten katmerli mübarek bir gecedir.
Recebin ilk cuma gecesi kaçına rastlarsa; bu sene birine rastladı, bir dahaki sene birine rastlamaz, başka bir zamana rastlar; olsun. Recebin ikisi, üçü, beşi, altısı neyse recebin ilk cuma gecesine regaib gecesi derler. Regàib ne demek?.. Ragîbeler demek... Ragîbe ne demek?.. Rağbet edilen mükâfatlar, iltifatlar, ikramlar demek... Bu gecede Allah'ın öyle mükâfatları, öyle ikramları, öyle sevablı bağışları, öyle bir lütufları vardır ki, onun için recebin bu ilk cuma gecesine melekler leyletür regàib demişler. Allah'ın çeşit çeşit ikrâmâtının kullara ihsan olunduğu bağış gecesi, lütuf gecesi mânâsına... Onun için, ayrıca bu bakımdan mübarek bir gecede bulunuyoruz.
Tabii, böyle mübarek gecelerin ihyâsı nasıl olur; bunu soruyorlar. Böyle mübarek gecelerin ihyâsı, yâni ibadetle değerlendirilmesi, canlandırılması... İhyâ, aslında hayat vermek demek... Bir geceyi ölü olarak geçirmek veya bir geceye hayat vermek, bir geceyi ihyâ etmek... Boşa harcamak veya dipdiri, canlı değerlendirmek...
Şimdi bir gecenin ihyâsı nasıl olur?.. Bir gecenin ihyâsı, yatsı namazıyla sabah namazını camide cemaatle kılmakla olur. Bu, gecenin ihyâsıdır. Bütün günün ihyâsı bu... Yatsı namazı ile sabah namazını camide kılmak, o günün, o gecenin ihyâsı demektir. İnsan sabahlara kadar, akşamlara kadar ibadet etmiş gibi sevab kazanır.
Onun için, yatsı ve sabah namazlarına önem vermek lâzım!.. Peygamber SAS Efendimiz: "Bu iki namaza gelin, bu iki namazı camide kılmağa gayret gösterin!" demiştir. Neden?.. Bu iki vakit, biraz insanların gayret göstermeme ihtimallerinin olduğu vakitlerdir. Yatsı namazına gayret göstermez. Gelmek istemeyebilir, canı istemez. Nefsi engellemek ister, şeytan engellemek ister. "Çok yoruldun! Yemek yedikten sonra, şurda namazını kılıver, yatağına yatıver. Bak gözlerinden uyku akıyor! Şimdi ne yapacaksın karanlıkta?.." der, engellemeğe çalışır.
Hakîkaten de adam ameledir, işçidir, patrondur, çalışmıştır, yorulmuştur. Şimdi de öyle oluyor ya; yemeği yedikten sonra bir mahmurluk çöküyor, televizyonun karşısında uyuyup kalıyor. Çünkü, televizyonu bile kapatmayı unutuyorlar. Televizyon açık, bayrak direğine bayrak çekilinceye kadar açık, adam uyumuş. Neden?.. Uyku bastırdı. Onun için yatsı camiye gelmek zor...
Sabah daha zor.. Çünkü, insanın tatlı uykusundan, rahat yatağından, sıcacık yorganının altından kalkıp da camiye gelmesi, nefsini yenmesini gerektiriyor. Bayağı büyük bir gayret ister. İnsanın kendi arzusunu yenmesi, kendi kendisini aşması, kendisine üstün gelmesi zor bir iştir. Bu bir eğitim işidir. Bu eğitimi almayan insanlar kendi kendilerini yenemezler.
….. insan kendi arzusunu yenecek!.. Ne istiyor nefsi?.. Yatmak istiyor. Sızlanıyor: "Yâhu zâten geç yattım, uykum az! Yatıp da sonra kılsak olmaz mı, kalkmasan olmaz mı?" diyor. Kalkacağım diyorsun. "Kalk ama camiye gitme bari! Şurda namazını kıl, daha yatak soğumadan yat! Camiye şimdi nerden, nasıl gideceksin?" diyor. İşte bir bahane...
İşte onları yenmek, yatsı ve sabah namazına gelmek dikkatli insanın, nefsini yenebilen şuurlu müslümanın işi olduğundan, Peygamber Efendimiz buyurdu ki, "Münafıklar bu iki namaza güç yetiremezler." Kalkamazlar, uyanamazlar. Uykusunu da bölemez, rahatını terkedip gelemez. Yatsı namazına da gelemez, sabah namazına da gelemez. Ama gündüz namazlarına gelebilirler; çünkü zaten uyanık... Öteki insanlar gördüğü için, gelmediği farkedilirse ayıp olacak, toplumun içinde durumu sarsılacak.
"Münafıklar bu iki namaza güç yetiremezler diyor." Onun için bu iki namazı camide kılmak, mü'min-i kâmillerin işidir, olgun müslümanların işidir. Bu hatırınızda olsun, bu iki namazı camide kılmayı ihmal etmeyin!..
Camide namaz kılınınca evde kılınmasından farkı ne olur?.. Camide namaz kılındığı zaman, erkekler için camide namaz kılmak evinde namaz kılmaktan 27 kat daha sevablıdır.
(Salâtül cemâati tafdılü salâtel ferdi biseb'in ve ışrîne dereceh) Sahih hadis-i şerif bu... "Cemaatle namaz kılmak 27 derece daha sevablıdır." Ama bu mahalle mescidi içindir. Mahalle mescidine gidiyorsun, orda namaz kılıyorsun; 27 kat... Eğer cuma namazı kılınan büyük mescide gidersen, o zaman 50 kattır sevabı...
Bir şeyi daha hatırlatayım muhterem kardeşlerim: Cemaat o kadar mühimdir ki, Peygamber SAS buyuruyor ki:
"Bir yerde beş tane müslüman hanesi varsa, beş evin bir arada olduğu yerde ezan okumak, kamet getirmek cemaatle namaz kılmak gerekir." diyor Peygamber Efendimiz... Ölçü: Beş tane ev... Beş tane ev yaylada, mezraada, köyde, kentte nerdeyse; beş ev bir araya geldi mi, orda ezan okuyacaklar, topluca namaz kılacaklar!..
"Eğer ezan okunmaz, kamet getirip namazı cemaatle kılmazlarsa; (İstahveze aleyhimüş şeytàn) şeytan onlara hakimiyetini kabul ettirir, ezer. Onları hakimiyeti altına alır. Şeytanın buyruğu, hükmü, egemenliği altına girerler." buyuruyor. Şeytanın egemenliği altına giren insanların hanesinden gürültü, zırıltı eksik olmaz. Neden?.. Şeytanın hakimiyetine girdiler. Şeytan onları parmaklarında oynatır.
Şeytan usta bir mahlûk... Kandırmakta usta, tecrübeli... Hazret-i Adem Atamız zamanından beri insanları kandırmakta tecrübesi olan bir varlık... İnsan şeytanın ağına düştü mü, avucuna geçti mi, şeytan onu perişan eder. Çaresi nedir?.. Ezan okunacak, kamet getirilecek ki şeytan orada hakimiyetini kuramasın!.. Namaz bu kadar önemlidir, cemaat bu kadar önemlidir. Bir yerde ezan okunmaz olursa, kamet getirilmez olursa, şeytan oraya hakim olur.
Bolu'nun dağlarına gittik, bir arkadaşın köyüne vardık, evine vardık. Bakıyoruz saate, ezan okunmadı. Dedik niye?.. İmam emekli olmuş, yeni imam gelmemiş, köyde ezan okunmuyor... Dedim ki: Çok fenâ olursunuz!.. Köyde cami var, minare var, insanlar var; namaz kılınmıyor. Herkes evinde kılıyor ama, camide namaz kılınmıyor cemaatle... Yok mu bir ezan okuyacak insan?.. Güzel olması şart değil ki, güzellik müsabakası yapılmıyor ki... Güzel olma şartı yok... Çık oraya; bağırabildiğin kadar, ihlâs ile "Allahu ekber" de, sesini dört tarafa duyur!..
Orda ev sahibine dedim ki: "Ezanı sen okuyacaksın, imamlığı sen yapacaksın! Kendin okuyacaksın, kendin imamlık yapacaksın; şu köyü ezansız bırakmayacaksın!.. Hadi bakalım camiye gidelim!" dedim. Camiye gittik, minareye çıktı ezan okudu arkadaşlar... Ondan sonra içerde namaz kıldık. Sonradan duyduk; köyde kadınlar ağlaşmışlar, "Çok şükür köyümüzde ezan okundu." diye...
Bunlar mühim şeylerdir muhterem kardeşlerim!.. Siz kıymetini belki takdir ediyorsunuzdur, belki bazıları takdir etmiyordur; çok önemli!.. Yatsı namazını ve sabah namazını camide cemaatle eda etmek, gecenin ihyâsı için bir sebeptir; bu bir...
İkincisi: Geceleyin yatacağı zaman, insanın abdest alıp, abdest aldıktan sonra ik rekât / dört rekât namaz kılıp abdestliyken yatıp uyuması, o da gecenin ihyâsıdır. Neden?.. Peygamber SAS hadis-i şerifinde buyuruyor ki: "O kulun iç çamaşırı ile teni arasında bir melek bulunur. 'Yâ Rabbi, bu kulun temiz yattı, abdestli yattı; sen bunu afvü mağfiret eyle!..' diye dua eder." Böyle diyor Peygamber Efendimiz... Bilmeyen bilmez, görmeyen görmez ama, gören söylüyor, Peygamber Efendimiz söylüyor.
Sonra, "Hafaza melekleri, kirâmen kâtibîn melekleri o kulu sabaha kadar ibadet etmiş diye deftere yazarlar. Abdesti yattı diye sabaha kadar cızır cızır ibadet sevabı yazılır insanın defterine..." Bu da Peygamber Efendimiz'in bildirdiği bir şey... Sonra, "Gökteki melekler o zâtın abdestli yatıp uyuduğunu, vücudunun mânevî bakımdan nûrâniyetinden görürler, o kulun etrafına izdihamlı bir şekilde, kalabalık bir şekilde toplanırlar." diyor Peygamber Efendimiz... Yâni tıkıl tıklım o insanın etrafı melek doluyor abdestli yattığı için... O bakımdan bir çare de gece yatarken taze abdest alıp, iki rekât / dört rekât namaz kılıp abdestli yatmaktır. Gecenin bir ihyâsı da bu...
Gecenin ilk hatıra gelen, asıl klasik mânâda, herkesin bildiği mânâda ihyâsı da, bir miktar uyuduktan sonra kalkıp, Allah rızâsı için abdest alıp gece namazları kılmaktır. Peygamber SAS buyuruyor ki:
(Rek'atâni minel leyl) "Geceleyin kalkıp da kılınan iki rekât namaz, (hayrun mined dünyâ ve mâ fîhâ.) dünyadan da, dünyanın içindeki her şeyden de daha hayırlıdır. Kim söylüyor?.. Peygamber-i Zîşân söylüyor. Asdakul kàili, söyleyenlerin en doğru sözlüsü, Allah'ın habîb-i edîbi, Muhammed-i Mustafâ'sı söylüyor. Sıradan bir insan söylemiyor. Ne diyor?.. "Dünyadaki her şeyden daha iyidir." diyor.
Size şu oturduğumuz Alâaddin Oteli'ni verseler ne yaparsınız muhterem kardeşlerim?.. Düşünün ki bir babayiğit, çok zengin, milyarder bir adam çıktı, sizi beğendi: "Sevdim seni yâ, benim param çok, çoluğum çocuğum da yok... Aldım bu Alâaddin Oteli'ni, sana bağışladım!" dese ne yaparsınız?.. Aklını oynatabilir insan sevincinden, fırttırabilir.
Rasûlüllah'ın sözüne inanmıyor muyuz muhterem kardeşlerim?.. Sözün, kelimelerin taşıdığı mânâyı algılamak lâzım!.. "Dünyadan ve dünyanın içindeki her şeyden daha hayırlıdır." diyor Peygamber Efendimiz... Neden?.. Çünkü: "Şemmetün min ma'rifetillâh" Ma'rifetullahtan bir koklamâ çok mühimdir de ondan... Gece kalkacaksın, abdest alacaksın... Kimse yok, odanda yalnızsın... Gösteriş ihtimali yok, şöhret ihtimali yok, riyâ ihtimali yok... Rabbine yöneliyorsun, alemlerin Rabbi... Elhamdü lillâhi rabbil âlemîn... Ne muhteşem kelime!.. Koca kâinâtın sahibi, yaratanı Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin divanında elpençe dîvan duruyorsun, "Sana hamd olsun yâ Rabbi!" diyorsun... Rükû ediyorsun, secde ediyorsun... İbadetin tadını böyle yudum yudum, iksir gibi tadıyorsun.
İnsan birisi gelse kendisine baksa, utanır, sıkılır. Hattâ göstermek istemez, yapacaksa bile yapmak istemez. Ama gece yalnızsın, kimsecikler yok... Seccadene kapanıyorsun, ağlıyorsun, gözyaşlarını döküyorsun... Secde yerin ıslanıyor, "Aman yâ Rabbi!.." diyorsun. Bu duygular çok kıymetli duygular... Bu duygular insanı evliyâ yapar. Bu duygular insanı dünyanın en kıymetli insanı yapar. Bu duygular insanı başkalarına en güzel şekilde hizmetler yapan, hayırlı, faydalı güzel insan yapar. Bu duyguları insan, işte o geceleyin kalkınca tadabilir. Peygamber SAS Efendimiz'e ne emrolundu:
(Yâ eyyühel müzzemmil. Kumil leyle illâ kalîlâ. Nısfehû evinkus minhü kalîlâ. Ev zid aleyhi ve rettilil kur'âne tertîlâ.) [Ey örtünüp bürünen Rasûlüm! Birazı hariç geceleyin kalk namazkıl! Gecenin yarısını kıl, yahut bunu biraz azalt, ya da çoğalt ve Kur'an'ı tane tane oku!] İlk inen ayetler İkra' Sûresi'nin beş ayeti... İkinci inen ayetler bir rivâyete göre "Yâ eyyühel müddessir" sûresinin başındaki ayetler; öteki rivayete göre "Yâ eyyühel müzzemmil" sûresinin başındaki ayetler... İkinci veya üçüncü inen ayetler bunlar... Yâni üçüncü vahiyde Peygamber Efendimiz'e ne emredilmiş?.. "Geceleyin kalk ey Rasûlüm!" diye emredilmiş.
O gecelerin ihtişamı, o gecelerin güzelliği... Bu beton yığınları arasında yeni neslin insanları onu bilemiyorlar. O gecelerin ihtişamı ne kadar güzeldir!.. Ne kadar ruhâniyetlidir o geceler!..
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Geceleyin göğün kapıları açılır." Göğün kapıları var mıdır?.. Vardır. Peygamber SAS Efendimiz mi'raca çıkarken, Kudüs-ü Şerif'e vardılar. Kudüs-ü Şerif'ten mi'raca çıkıyor, Cebrâil AS'la Peygamber SAS Efendimiz... Birinci semaya geldiği zaman, melek durdurdu. Birinci semâ nedir?..
(Ve lekad zeyyennes semâed dünyâ bimesâbiha) "Dünyaya en yakın semâyı yıldızlarla donattık." diyor Allah-u Teâlâ Hazretleri... Yıldızların olduğu semâ, birinci semâ... Ondan sonraki semâlarda neler olduğunu ordan anlayın! Yıldızların olduğu semânın ötesinde neler olduğunu artık Allah bilir.
Birinci semânın bekçisi durduruyor, Cebrâil'e soruyor. Cebrâil kim?.. Allah'ın dört büyük meleğinden birisi... Peygamber SAS Efendimiz'e vahyi getiren muazzam melek... Ona soruyor melek... Hangi melek?.. Birinci semânın bekçisi olan melek...
--(Men ente?) Kimsin sen?.. Men, kim demek Arapçada...
--(Ene cibrîl!) Ben Cebrâilim!
Tanıtıyor kendisini... İslâmî edebde tanıtma vardır muhterem kardeşlerim!.. Kapı çalınıyor. "Kim o?.." diyorlar içeriden... Kapıyı çalan, "Ben!" diyor. Eyvah, fe sübhânallah!.. Herkes ben diyecek, ben diye cevap mı verilir; adını söyleyeceksin!.. Bak ne diyor: "Ben Cebrâilim" diyor. İnsan edeb öğreniyor.
Ben deyince ikinci defa soruyorlar bu sefer: "--Kimsin sen?.."
"--Benim, aç kapıyı!" diyor.
Tanıyacaksın, herkese kapı açılmaz ki!.. "Herkese kapıyı açmayın, bileziklerinizi alırlar elinizden!" diyorlar. Ayağını dayar, bıçağı çeker... İyisi var, kötüsü var... Edebli edebli kim olduğunu söyleyeceksin!..
Sonra: --(Ve men meake?) Peki, yanındaki kim?..
--(Muhammed!) Muhammed-i Mustafâ, Allah'ın elçisi!..
--Peki ona izin verildi mi, buralardan geçmeğe?..
--Evet verildi.
--O zaman o da geçsin!..
Yâni, semâların böyle özelliği var muhterem kardeşlerim!.. Cebrâil'e soru soran, dur diyen bekçisi var... Kapısı var, göğün kapıları var... Bilmiyoruz; gören görür, bilen bilir. Bilenler, görenler bildiriyor, göğün kapılarının açık olduğu zaman bu gece vakti... Göğün kapıları açılıyor, "Geç aslanım!" der gibi serbest...
İkincisi: Allah-u Teâlâ Hazretleri semâ-ı dünyaya nüzul eyleyip kullarına nidâ eyler. Yâni kullarına yakınlaşır Allah-u Teâlâ Hazretleri, buyurur ki: "Yok mu benden affını mağfiretini isteyen; haydi istesin, affedeceğim!.. Yok mu benden bir talebi olan; haydi dilesin, dilediğini vereceğim!.. Yok mu hasta olup da şifa isteyen; haydi şifasını istesin, şifa vereceğim!.. Yok mu şöyle olan, yok mu böyle olan?.." diye seslenir buyurmuş, bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz... Ne zamana kadar?..
(Hiye hattâ matlail fecr) "İmsak kesilinceye kadar..." Gecenin sonu neresidir?.. İmsak vaktidir. İmsak kesildi mi, gece de biter. Kadir gecesinde de öyle... (Tenezzelül melâiketi ver rûhu fîhâ biizni rabbihim min külli emrin) Meleklerin inmesi, o fütûhat ne zamana kadardır?.. (Selâmün hiye hattâ matlail fecri) Tülûu fecir oluncaya kadar, yâni fecir tamam oluncaya kadardır.
Binâen aleyh gözümüzle göremiyorsak, gökle âşinâlığımız yoksa, takvimden imsak vaktine bakarız. İmsak vaktinden evvel bir arada kalkarız, abdest alırız, namaz kılarız: "Ben varım yâ Rabbi affını isteyen!.. Ben varım yâ Rabbi muhtac olan!.. Ben varım yâ Rabbi senden dileği olan!.." diye biz de isteriz.
İsteme zamanıdır çünkü... Kulların istediği, Allah'ın da vereceğim dediği zamandır. O vakitte ibadet etmek salihlerin, enbiyâ ve evliyâullahın adetidir. İnsan Allah ile başbaşa kalmanın zevkini öğrenmeli!.. Yalnızlıktan bucak bucak kaçmamalı!.. Adam ceketini alıyor:
--Hanım ben gidiyorum!
--Nereye gidiyorsun?..
--Kahveye gidiyorum.
--Niye?..
--Yalnızlıktan canım sıkıldı.
Yalnızlığı sevmeli bir insan... Yalnızlığın tadını çıkartabilmeli; "Oh yâ! Çok şükür ki, hiç kimse yok... Rabbimle başbaşa şöyle bir kendimi çekip çevireyim, düşüneyim!" diyebilmeli... Yalnızlıktan zevk almalı!.. Yalnızlık, büyük ruhların gıdasıdır. Yalnızlık mühim bir şeydir. Yalnızlıkta Mevlâsıyla bağlantı kurmak çok mühim bir şeydir. O da geceleyin güzel bir şekilde oluyor.
Onun için gecenin bir ihyâsı, geceleyin kalkıp, abdest alıp ilâ mâ şâallah, Allah'ın dilediği kadar iki rekât, dört rekât, altı rekât, sekiz rekât, on rekât namaz kılmaktır. Çünkü, namaz ibadeti en güzel şekilllerinden biridir. İbadetin çok çeşitli şekilleri vardır. En kompleks, tam şekillerinden birisi namazdır. Peygamber SAS buyuruyor ki:
(Kurreti aynî fis salâh) "Gözüm şenleniyor namaz kılarken... Gözümün şenliği namazda..." İçim rahat ediyor demek... Rasûlüllah Efendimiz'in içinin rahatladığı, gözünün şenlendiği, serinlendiği, rahatlandığı o namazdan o zevki alamayan kendisini kontrol etsin... Yâni, "Ben niye bu güzel namazdan bu zevki alamıyorum?" diye düşünsün, kendisi çaresini arasın!.. Demek ki cihazları paslanmış, duyguları dumura uğramış, demek ki çok cahil, demek ki bu hususta çok mübtedî, çok yeni, çok toy olduğu anlaşılıyor. İnsan o yalnızlık zevkini duymalı muhterem kardeşlerim!..
Tabii, Kur'an okumak çok sevaplı... Kur'an-ı Kerim ile bizim aşinalığımız da kusurlu hale gelmiştir bu nesille... İngilizce öğreniyorlar, Almanca Fransızca öğreniyorlar, bir dil yetmiyor birkaç dil öğreniyorlar; herşeyi öğreniyorlar da, Arapçayı öğrenip Kur'an-ı bellemek husususunda bir aşk ve şevk ve gayret yaygınlaşmış değil, makbul değil... Öğrenenler de makbul tutulmuyor. Neymiş bu?.. Hafız...
--Hafız gel, otur, oku!.. Tamam, al şu zarfın içindeki paranı, hadi yallah!..
Belki, "Hafız buraya gel!" dedi mi karşıdaki kızıyor, zor tutuyor kendisini... Hakaret etmiş gibi oluyor. Halbuki hafız eskiden naslıdı yâni... Hafızlamak deniliyor, makbul olmayan bir şey olarak... Hafızlığın şân ü şerefi, kadr ü kıymeti bilinmez duruma gelmiştir.
Halbuki Kur'an-ı Kerim Allah'ın kelâmıdır, yüzüne bakmak bile sevabdır. Mânâsını anlayıp, onu yaşadığı zaman, icrâ ettiği zaman iyice sevab kazanacaktır. Kur'an-ı Kerim okumak sevabdır. Kimisinin gözü rahatsız oluyor, kimisi Arapça bilmiyor, kimisi okuyamıyor, okusa mânâsını bilmediği için bir tad alamıyor.
Bir başka ihyâ şekli zikir... Zikir nedir?.. Mübarek bazı kelimeleri tekrar tekrar söylemektir. Nedir o mübarek kelimeler?.. Meselâ, "Lâ ilâe illallah" mübarek bir kelimedir. İnsanın cennete girmesine sebeptir. Kezâ, "Allahümme salli alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âli seyyidinâ muhammed" çok sevablıdır. Sen salât ü selâm getirirsen, Peygamber Efendimiz'e melekler götürürler. Meselâ, "Estağfirullah" bir zikirdir, Allah'tan afvü mağfiret istiyorsun. Meselâ, "Sübhànallah"; meselâ, "Elhamdü lillâh"; meselâ, "Allahu ekber"; meselâ, "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm" gibi sözler mübarek kelimelerdir, cümleciklerdir. Bunları zikretmek çok sevabdır.
Yahut da Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin ism-i a'zamını, lafza-i celâli veya esmâ-i hüsnâsından birini zikretmek; o da zikirdir. Meselâ, "Allah... Allah... Allah..." dese zikirdir, "Yâ Kayyûm... Yâ Kayyûm..." dese zikirdir, "Yâ Vedûd... Yâ Vedûd..." dese zikirdir, "Yâ Hû..." dese zikirdir. İşte böyle bunların hepsi zikirdir. Zikir de geceyi ihyâ etmek için bir çaredir.
Bir kul Allah'ı zikrederse, Allah da onu zikreder:
(Fezkürûnî ezkürküm) "Siz beni zikredin, ben de sizi zikrederim." buyruluyor. Onun için sen Allah dedikçe, bil ki Allah da seni zikrediyor. Kul içinden Allah'ı zikrederse, Allah da onu kendisi zikreder. Kul toplulukta zikrederse, Allah da onu daha hayırlı bir toplulukta zikreder. Böylece Allah'la kulun yakınlaşması, Allah'ın kulunu sevmesi, kulunda da Allah'a karşı aşkullah, muhabbetullah hâsıl olmasına götürür iş...
O bakımdan zikir de ibadetlerin güzellerindendir. Geceyi ihyâ şekillerinden birisidir.
Bazı namazlar vardır, Peygamber SAS Efendimiz kılmıştır. Bunlardan birisi de tesbih namazıdır. Üçyüz adet "Sübhânallàhi vel hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallahu vallàhu ekber" deniliyor. Her on tanesinde veya onbeş tanesinde "Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm" deniliyor. Dört rekâtlık bir namaz kılınıyor. Bu namaz tek olarak kılındığı gibi cemaatle de kılınabilir. Peygamber Efendimiz'den sahih hadislerle rivayet olunmuştur. Sevabı çok olan bir namazdır meselâ bu... Böyle ibadetlerle de ihyâ edebilirsiniz gecenizi... Allah-u Teâlâ Hazretleri hepinizden râzı olsun...
inşaallah, 3 Temmuz akşam ezanı ile birlikte Receb Ayı'na erişmiş olacağız.
Yüce Allah (c.c.) Recebi ve Şaban'ın bereketinden faydalanmayı ve Ramazan'a kavuşmayı nasib eylesin.
(âmin)
Kardeşlerimize dağıtmak üzere hazırlamış olduğumuz (aslında A5 ebadında 20 sayfalık) kitapçık metnini aşağıda istifadenize sunuyorum.
s.a.
RECEB AYI
Ve
REGAİB GECESİ
Bu kitapçık :
Cennetmekân Prof. Dr.
Mahmud Es’ad COŞAN (Rh.A.) Hocaefendinin:
24.11.1995 tarihinde Akra’da yaptıkları Cuma Sohbeti ile
23.11.1995 tarihinde Alanya’da Regaib Gecesi’nde yaptıkları sohbetlerinden
3-4 Temmuz.2008 Regâib Gecesi için hazırlanmıştır.
Cumanız mübarek olsun, aziz ve sevgili AKRA dinleyicileri!..
Tabii, "Receb ayınız da mübarek olsun!" dememiz lâzım! Çünkü bu güzel cuma günü, aynı zamanda ilâhî mübarek bir mevsim olan üç ayların birinci ayı recebin birinci günü... Yâni, çok güzel bir mevsime girmiş bulunuyoruz. Size bu üçayların mübarek olmasını, hayırlı olmasını dilerim. Çünkü biliyorsunuz, aylar mübarek olur, geceler mübarek olur, kandiller gelir geçer, ramazanlar olur biter; ama bütün mesele insanın kendisinde... Kendisi onların feyzinden, bereketinden istifade edecek bir tavır takınmayınca, mahrum kalır. Mahrum gelir, mahrum göçer. O güzel mübarek günler gelir geçer de istifade edemez. Allah bizi, o fırsatları güzel değerlendirenlerden eylesin... O sevablara nail olanlardan eylesin...
Peygamber SAS Efendimiz'den İbn-i Asâkir'in ve diğer kaynakların Enes RA vasıtasıyla rivayet ettikleri bir hadis-i şerifle başlamak istiyorum:
(Kâne izâ dehale receb, kàl:) "Receb ayı girdiği zaman, Peygamber Efendimiz şöyle dua ederdi: (Allàhümme bâriklenâ fî recebe ve şa'bân, ve belliğnâ ramadàn!) Demek nasıl dua edermiş Peygamber Efendimiz receb ayı geldiği zaman: "Yâ Rabbi, receb ve şa'ban ayının hayrının, bereketinin, nimetlerinin farkında olup, onlardan hissesini alıp, hissedar olup, bereketlere nail olanlardan eyle!.. (Ve belliğnâ ramadàn) Bizi receb ve şa'ban ayını güzel geçirmiş bir kul olarak ramazana ulaştır..."
(Ve kâne izâ kânet leyletül cumuati kàl:) Cuma gecesi olduğu zaman da derdi ki: (Hâzihî leyletül garrâu) Bu ne mutlu, ne kadar pırıl pırıl, nûrânî, şâşaalı bir gecedir. (Ve yevmün ezher) Ne kadar mutlu ve pırıl pırıl nûrânî bir gündür." Evet, şimdi cumanın gündüzüne geldik. Nurlu, mübarek, şâşaalı, pırıl pırıl, mânevî bakımdan çok güzel bir günde bulunuyoruz. Allah-u Teâlâ Hazretleri kıymetini bilmeyi nasib eylesin...
Bu hadis-i şeriften anlaşılıyor ki, Peygamber SAS Efendimiz tâ receb ayının başından ramazanı gözlüyor. Ramazanı arzuluyor, ramazana ulaşmayı diliyor. Burdan da anlıyoruz, "Recebi şa'banı bize mübarek eyle, ramazana ulaştır." Yâni bu receb, şa'ban, ramazan --biliyorsunuz-- bizim üçaylarımızdır. Dedelerimiz bu ismi koymuşlar, Allah razı olsun onlardan...
Dinimizle ilgili kitapları, kaynakları okuyup, inceleyip her şeyi en güzel tarzda yapmağa, ibadetleri yerine getirip Allah'ın rızâsını kazanmağa çalışan mübarek ecdadımız; nur içinde yatsınlar, kabirleri nur dolsun, ruhları şâd olsun, makamları a'lâ olsun...
Bu üç ayların içinde güzel fırsatlar var, çok güzel geceler var, kandiller var... Bunun ilki regaib kandili... Regaib kandilinin zamanı nedir, recebin kaçıdır?.. Recebin kaçı olduğu belli olmaz. Receb ayının girmesinden sonra ilk perşembeyi cumaya bağlayan gecesi regaib kandilidir. Mübarek, rağbet edilmesi, ibadet edilmesi gereken gecelerden birisidir. Bu sene dün akşam yaşadık.
Şimdi recebin 26'sını 27'sine bağlayan gece mi'rac kandili var... Peygamber SAS Efendimiz'in mi'raca çıktığı bir güzel, mübarek gecedir. Ondan sonra şa'ban ayının onbeşinde beraet gecesi, berat kandilimiz var... Bir senelik kaderlerin, olayların, mukadderatın tesbit edildiği bir gecedir. Önemli bir gecedir. O bakımdan o geceye hazırlanmak lâzım!.. O gecede Allah'a sığınıp saidler zümresine katmasını, şakîler zümresine koymamasını dilemek, ona göre hazırlanmak lâzım!..
Receb ayı tevbe ayıdır. Tevbe dönüş demektir.
(Ve men tâbe ilallàhi tâballàhu aleyhi) "Kul Allah'a yönelirse, Allah da ona yönelir." Asıl mânâsı bu... Demek ki, tevbe ne oluyor?.. Tevbe insanın yanlış yoldan, cahilâne yaşayıştan, câhilâne işlerden, günahlardan, haramlardan, kusurlardan gafletlerden sıyrılıp Cenâb-ı Hakk'ın sevdiği yola, yöne dönmesi demek oluyor. Onun için bu receb ayı büyük bir tevbe ayıdır.
Cennetmekân Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Hocamız'ın Ramûzül Ehâdis isimli kitabından bir hadis-i şerifi daha okuyayım:
Buyurmuş ki Peygamber SAS Efendimiz: Bu uzun hadis-i şerif Taberânî'de rivayet edilmiş, Said ibn-i Ebî Râşid tarafından... Okuyalım, bakalım, ne var bu rivayette:
(Recebü şehrün azîm) Receb muazzam bir aydır, önemli bir aydır. Hürmetli bir aydır, büyük bir aydır. (yudàifullàhu fîhil hasenât) Allah-u Teâlâ Hazretleri bu receb ayında yapılan iyilikleri kat kat mükâfatlandırır. Ne demek?.. Başka aylarda yapılmış olsaydı aynı ibadet, verilecek olan mükâfatın kat kat fazlasını bu ayda verir. Bu mânâya geliyor.
Tabii receb ayında ilk düşüneceğimiz şey, tevbe etmektir. Yâni Allah-i Teâlâ Hazretleri'ne hulûs-u kalb ile yönelip, tevbe-i nasuh ile tevbe edip, bundan sonra artık Allah'ın sevgili kulları zümresine girmeğe çalışarak, sevgili kulları gibi hareket etmeğe çalışarak, iyi bir çizgiye gelmek, iyi bir istikamette, muntazaman, sağlam bir şekilde yürümek lâzım!..
Sonra, çok oruç tutardı Peygamber SAS Efendimiz receb ayında... Orucu da medhediyor. Orucun biliyorsunuz, insan iradesini eğitmekte çok etkisi var... İnsanoğlu yeme arzusuyla yaratılmış bir canlıdır. Bütün canlılarda bu arzu vardır. Yemek içmek arzusu, gıdasını temin etmek, karnını doyurmak isteği kuvvetli bir arzudur. İslâmda yeme içme oruç sûretiyle engellenerek --kendi kendimizi engelliyoruz. Yemiyoruz, içmiyoruz. Yemek hakkımız olduğu halde, içimizde iştihamız, arzumuz olduğu halde yemek, içmek ve bir takım kuvvetli duygulardan kendimizi men ediyoruz, tutuyoruz, alıkoyuyoruz.
Tabii, bu bir zorlama ile oluyor. Bu neyi getiriyor?.. İnsanın kendi arzularını yenmesini öğretiyor insana.. Kendi kendini dizgin altına almasını, zabt ü rabt altına almasını öğretiyor. Onun için receb ayında, tevbe ayı olduğu için oruç çok tavsiye edilmiş. Nasıl olacak?.. İnsan yememek sûretiyle azmini iradesini kuvvetlendirecek, nefsine hakim olacak. Nefsine hakim olmayı öğrenecek. Böylece tevbesi sağlam temellere dayanmış olacak. Sağlam bir şekilde yapılmış olacak ve tevbesinde sebatı, devamlılığı sağlanmış olacak.
(Fe men sàme yevmen min recebin) "Receb ayında bir gün oruç tutan kimseye, (fekeennemâ sàme seneten) sanki bir sene oruç tutmuş gibi sevaba nâil olur." diyor Peygamber SAS aynı hadis-i şerifin devamında... Rabbimiz ekremül ekremîn olduğundan, en cömertlerin en cömerdi olduğundan, bizim acizâne nâcizâne yapmış olduğumuz ibadetlerimize, kat kat büyük büyük mükâfatlar veriyor. Hele meselâ Kur'an-ı Kerim'den biliyoruz, bir kadir gecesine tesadüf edip insan ihyâ etse, bin ay ibadet etmiş gibi, daha hayırlı bir sevab kazanıyor. Demek ki, recebde debir gün oruç tutsa, bir sene oruç tutmuş kadar mükâfat kazanacak.
(Ve men sàme minhü seb'ate eyyâmin gullikat anhü ebvâbü cehennem) "Receb ayında yedi gün oruç tutan kimseye cehennemin kapıları kapanır." Biliyorsunuz, yedi kat cehennem olduğu rivayetlerde bildirilmiştir, yedi kapısı vardır. Cehenemin yedi kapısı ona kapatılır. Yâni, cehenneme girmeyecek.
(Ve men sàme minhü semâniyete eyyâmin futihat lehû semâniyetü ebvâbil cenneh) "Sekiz gün oruç tutana da, cennetin sekiz kapısı açılır. Biliyorsunuz cennette sekiz kapı var...
........ Nuh AS'ı uzun uzun anlatmamız lâzım!.. Nuh AS Irak'ta yaşarken, Allah-u Teâlâ Hazretleri ona gemi inşa et diye emredince, o gemi yapmağa başladı. O zaman kavmi onunla alay etmeğe başladılar: "Allah Allah... Burda su yok, deryâ yok, niye gemi inşâ ediyorsun?" diye...
Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin lütfu çok, her şeyi biliyor. Allah'ın has peygamberleri de yanlış iş yapmazlar, Allah'ın emrini tutarlar. Tabii, o gemiyi inşa etti, ondan sonra tufan başladı. Tufan başlayınca, Allah emredilen kimseleri gemiye almasını istedi. Nuh AS gemiye aldığı mahlûklarla beraber tufandan kurtuldu. Onun gemiye binmesinin de receb ayı içinde olduğunu hadis-i şerifin devamı bildiriyor.
Başka bir hadis-i şerifle, bu receb ayıyla ilgili konuşmamızı tamamlayalım: Hasan-ı Basrî'den mürsel olarak rivayet edildiğine göre, Peygamber SAS buyurmuş ki:
(Recebü şehrullah) "Receb Allah'ın ayıdır. (Ve şa'bânü şehrî) Şa'ban benim ayımdır. (Ve ramadànü şehri ümmetî) Ramazan da ümmetimin ayıdır." buyurmuş. Receb ayının Allah'ın ayı olması, Allah tarafından kullarının afvü mağfiret edilmesi dolayısıyladır. Receb tevbe ayıdır, kullar tevbe eder. Allah da receb ayında kullarının tevbesini kabul eder. Onları afvü mağfiret eyler, günahlarını bağışlar. Defter-i a'malleri bembeyaz olur.
Şa'ban Peygamber SAS Efendimiz'in benim ayım dediği bir ay... Tabii biz de, şa'ban ayında Peygamber SAS Hazretleri'ne bağlılığımızı, sünnet-i seniyyesine ittibâmızı, ona salât ü selâmımızı çok yaparak, şa'ban ayını da ibadetle tâatle geçirmeğe gayret etmeliyiz.
Ramazan da bizim, Ümmet-i Muhammed'in ayıdır. Ramazanda da gayretimizi son noktaya getirerek, bu aylarda başlamış olduğumuz güzel çalışmanın sonucunu, ekimin hasadını almalıyız. Zâten bazı kitaplarda bildiriliyor ki: "Receb ekim ayıdır, şa'ban bakım ayıdır, ramazan da mahsulün biçildiği, alındığı hasad ayıdır, biçme ayıdır. Mahsulü kazanma, alma ayıdır." diye...
Demek ki, bütün bu rivayetlere topluca baktığımız zaman, bu üç aylık devre içinde insanın Cenâb-ı Hakk'ın sevdiği yola girmesi, tevbe edip ibadetlere başlaması, iyi bir müslüman olarak yaşaması, oruçlarla nefsini ıslah edip, iradesini kuvvetlendirip içini dışını temizlemesi, sevabları kazanması, mübarek bir hayat yaşaması; ramazana girince de, bunları arttırıp en son büyük mükâfata erip, dünyada da ahirette de bayrama ulaşması planlanmış oluyor. Kullara bir imkân ve fırsat olarak bahşedilmiş oluyor.
Peygamber SAS Efendimiz bir keresinde minbere çıkarken, her adımda amin dedi. Bir adım çıktı, "Amin.."; bir adım daha çıktı, "Amin.."; bir adım daha çıktı, "Amin.." Sebebini sordular hutbesi bittikten sonra:
"--Yâ Rasûlallah! Minbere çıktığınız zaman amin dediniz, her adımınızda bunu neden söylediniz?" diye...
Buyurdu ki:
"--Üç dua etti Cebrâil AS, ben onlara amin dedim. Birisi: 'Annesine, babasına veya sadece onlardan birine ulaşmış bir evlât, onlara güzel hizmet edip, onların hayır duasını alıp cenneti kazanamadıysa yazıklar olsun o evlâda!.. Burnu yerde sürtsün!' dedi, ben de amin dedim."
Demek ki insanın evlât olarak, anne babasının rızasını kazanması, elini öpmesi, gönlünü alması, hizmet eylemesi, böylece cenneti kazanması gerekiyor. Sağlığında annesinin babasının gönlünü alarak, Allah'ın rızâsını kazanması, cennetlik olması gerekiyor.
"İkincisi: 'Ben peygamber olarak bir kulun yanında anıldığım zaman, o kul bana salât ü selâm getirmezse; ona yazıklar olsun!.. Onun burnu yerde sürtsün!' dedi Cebrâil AS... Ben de ona amin dedim."
Burdan anlıyoruz ki, Rasûlüllah anıldığı zaman, biz hemen "Sallàhu aleyhi ve sellem" veyahut "Aleyhis salâtü ves selâm" dememiz lâzım, veyahut güzel salevatlardan birisini söylememiz lâzım!.. Hattâ bu arada parantez açarak hatırlatayım, cuma günlerinde salât ü selâmı çok etmek, çok söylemek Peygamber Efendimiz'in tavsiyesidir. Hazır bugün cuma günüdür. Receb ayının ilk cumasıdır. Onun için elinizi tesbihi alıp yüz kere, bin kere yapabildiğiniz kadar Peygamber Efendimiz'e salât ü selâmı bugün çokça yapmaya çalışın sevgili dinleyiciler!..
"Üçüncüsü de: 'Ramazan eriştiği halde bir kula, o ramazanın feyzinden, bereketinden istifade edememiş, ramazan gelmiş geçmiş de hâlâ Allah'ın mağfiret ettiği bir kul olamamışsa, Allah'ın affını, mağfiretini kazanamamışsa; yazıklar olsun o kula!.. Burnu yerde sürtsün!"' diye Cebrâil dua etti; ben de ona amin dedim. Üçüncü aminin sebebi de budur." diyor o hadis-i şerifte Peygamber SAS Efendimiz...
Evet, Aziz ve muhterem kardeşlerim!.. Biz recebe başladık, recebin birinci günündeyiz. Şa'ban gelecek, kandiller gelecek, ibadetler edeceğiz, ramazana ulaşacağız. Salât ü selâmlarla teravihler kılacağız. Ramazanın son on günlerinde bir çok kardeşlerimiz inşaallah i'tikâfa girecekler. İbadetler ibadetler, bayram geldiği zaman, mutlaka afvü mağfiret olunmuş bir kul haline gelmeliyiz. O azimle çalışmalıyız.
Bu üç aylık mânevî, ilâhî kursu başarıyla bitirmeli, cehennemden azadlık beratını, belgesini, diplomasını; cennetlik olma diplomasını, vesikasını, şehadetnamesini, iznini, müsaadesini kazanmamız lâzım!.. Aksi takdirde bir de ufukta görünüyor ki, ramazandan istifade edemeyenler için bir de bedduası var Cebrâil AS'ın... Peygamber Efendimiz de amin demiş. Yâni, ramazan gelip geçtiği halde istifade edemediği zaman bir insan, hem istifadeden mahrum kalmış oluyor; hem de Cebrâil AS'ın o müthiş, tüyleri diken diken eden bedduası var:
"--Ramazan gelmiş geçmiş de istifade edememişse, yazıklar olsun!.. Burnu yerde sürtsün!"
Tabii, gerçekten o güzel ayda hiç kılı kıpırdamamış, Allah'a güzel ibadet etmemişse, mahrumiyetlere uğrar.
Sevgili dinleyiciler! Allah-u Teâlâ Hazretleri bizleri yolunda dâim eylesin, zikrinde kàim eylesin... Biz Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin, alemlerin Rabbinin, Rabbimizin ibadetini candan, aşk ile şevk ile yapmalıyız. Muhtacız, bizim ihtiyacımız var... Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin ibadete ihtiyacı yok, muhtac olan biziz. İbadete ihtiyacımız var, rahmet-ilâhiyeye ihtiyacımız var, lütf-u ilâhiye ihtiyacımız var... Bizim can ü gönülden çalışmamız lâzım!..
İbadet de çok güzel şey!.. İbadet eden insanın hayırları bereketleri çok olur.
Allah-u Teâlâ Hazretleri şu mübarek ayın birinci gününde, şu mübarek cuma gününde, şu mübarek saatlerde... Biliyorsunuz bir de cuma gününde gizli bir saat var; Allah saklamış. Herkes bilir de, sonra ben o saate isabet ettim diye güvenir diye, bazı güzel şeyleri Allah-u Teâlâ Hazretleri saklıyor. Kadir gecesinin de saklanması bundandır denilir alimler tarafından... Çünkü bilirse, "Tamam, ben kadir gecesini yapmıştım. Bin aydan daha hayırlıdır." der, gevşer diye, onun için saklanıyor.
Cumanın içinde de farklı bir saat var, o saatte yapılan dualar makbul imiş. Onun için Rabbimizden niyaz ediyoruz, bizim şu yaptığımız dualarımızı da o gizli ama önemli, kıymetli olan saate rastlayan dualardan eylesin... Ahsen-i kabul ile makbul eylesin... Hem dünyada, hem ahirette sevdiklerimizle beraber aziz ve bahtiyar eylesin...
…… Çok aziz ve çok sevgili, çok muhterem kardeşlerim!
…. Senenin ilkbahar, yaz, sonbahar, kış diye dört maddî mevsimi olduğu gibi, mânevî bakımdan da dikkati çeken iki mühim mevsimi vardır. Bu mevsimlerden birisi şevval ayından sonra gelen, Arabî ayların onbirincisi olan zilkàde, zilhicce ve muharrem aylarıdır. Bu, hac yapılması için insanların harekete geçtiği bir mevsim oluyor. Uzaklardan, yakınlardan, Allah'ın emrine uyarak, nice nice maddî ve mânevî faydaları sağlamak; nice nice ibretli hikmetli tecrübeleri kazanmak, mânevî halleri müşahede etmek için insanlar, aşıklar, fedâkârlar yollara düşüyorlar; Allah'ın emrettiği hac vazifelerini, "Lebbeyk allahümme lebbeyk..." diye diye, gözyaşlarıyla dağları aşarak, vadileri geçerek, denizlerden, havadan, karadan oraya gidiyorlar, çok büyük sevablar kazanıyorlar.
….. Bir de dînî bakımdan bir sene içinde bir mevsim daha var; o da receb, şa'ban, ramazan aylarından oluşan üçaylar dediğimiz mübarek mevsim... Bu ayların da üçünün bir takım halinde mübarek olduğunu, kıymetli olduğunu, çok sevablı olduğunu, çok değerli olduğunu Peygamber SAS Efendimiz hadis-i şeriflerinde ve bizzat kendisi hayatında davranışlarıyla, halleriyle, ibadetleriyle göstermiş. Peygamber SAS Hazretleri'nin ramazandan sonra en çok oruç tuttuğu ay receb ayı... Bu receb ayında oruç tutmanın muazzam, muhteşem sevabları var...
İşte biz, bu mübarek üçaylar mevsimine bu akşam burada başlamış oluyoruz. "Bir şeyler öğrenelim de, kendimizi iyi yetiştirelim de İslâm'a, müslüman kardeşlerimize faydalı olalım! Daha çok faydalı olabilmek için neler yapabiliriz?" diye iyi niyetlerle bir araya geldiğimiz şu mekânda, şu gecede, aynı zamanda mübarek bir mevsimin de ilk gecesini idrak etmiş oluyoruz. Üçayların birincisi olan receb ayının ilk gecesi bu... Recebe ne zaman girdik?.. Akşam ezanı okunduğu zaman girdik. Receb ayının daha ilk saatlerinde bulunuyoruz.
Receb ayının çok kıymetli bir ay olduğunu Peygamber SAS Efendimiz bildiriyor. Kur'an-ı Kerim'de de dört tane ayın haram aylardan, mübarek aylardan olduğu beyan ediliyor. Bu receb ayı da, o dört haram aydan birisi... Yâni zilkàde, zilhicce, muharrem peşpeşe geliyor, hac yapılıyor. Hacca gidiliyor, hacdan dönülüyor. Ama bu receb ayı da onlardan beş ay sonra gelmiş. Sayalım: Muharrem, safer, rebîül evvel, rebîül âhir, cemâdel ûlâ, cumâde âhire, receb... Onun için bu muhterem aya, recebül ferd derler. Hürmet, izzet, ikram ve itibar, ceng ü cidalden uzak durmak aynen receb ayında da var...
Bir de bu ayda sevablar kulların defterlerinin sevab hanelerine, bol bol dökülmesi dolayısıyla da recebül esabb denmiştir. Yâni, sevabların bol bol, şarı şarıl, gürül gürül döküldüğü ay demek... Sabbe, Arapçada dökmek demek... Nehrin de böyle dağlardan çağlayarak şaldur şuldur akıp da döküldüğü yere münsab derler; o da aynı kökten... Recebül esabb; Allah'ın rahmetinin cûşa gelip, ikram ü ihsanâtının şarıl şarıl, güldür güldür kullara geldiği ay demektir.
Bir sıfatı daha var, recebül esamm; yâni sağır... Yâni, kullar düşmanlarını görseler görmezlikten geliyor; senin filânca hasmın falanca yerden geçiyor deseler, duymazlıktan geliyor. Onun için böyle demişler. Çeşitli izahları yapılmış. Hâsılı, rivayetlerde çok kesin olarak bildiriliyor ki, receb ayı enterasan, dikkat çekici mühim bir aydır. Bu ayın ilk gecesine burada şu anda girmiş bulunuyoruz.
Arifler, din alimleri kitaplarında yazmışlar ki, bu ay ekim, ekme, ziraat ayıdır. Sevaplı işler, oruç tutmak, tevbe etmek vs. güzel şeyler yapılır. Bir mahsulün ekilmesi gibi ziraat, ekim ayıdır. Şa'ban bakım ayıdır. Ramazan biçim ayıdır, yâni mahsulün alındığı aydır demişler. Demek ki receb ayı, bizi ramazana hazırlayan bir mevsimin ilk adımı olmuş oluyor.
Ramazan da onbir ayın sultanı... Ona birden, pattadak insan girmiyor, kendisini hazırlayarak, derleyip toparlayarak giriyor. Onun için, "Receb ayı tevbe ayıdır." demişler. Yâni kul ne yapacak?.. "Yâ Rabbi! Ben anlayamamışım, hatâ etmişim, bilememişim, suçluyum, kusurluyum; beni affet..." diyerek hatâsını itiraf edip, hatâsından dönerek, Cenâb-ı Hakk'ın yoluna girecek. Receb ayı tevbe ayıdır.
Şa'ban ayı ibadetlere devam etme ayıdır. Ramazan da mükâfatlarını alma ayıdır. Böyle çeşitli kelimelerle bu ayların birbirleriyle irtibatlı olduğu beyan edilmiştir.
Peygamber SAS Hazretleri'nden rivayet edildiğine göre, receb şehrullahtır. Şehir, Arapçada ay demek... Şehr-i İstanbul, şehr-i Bursa derken kullandığımız şehir kelimesi Farsça, belde mânâsına geliyor. Şehr-i ramazan, ramazan ayı demek; şehr-i receb, receb ayı demek... Receb Allah'ın ayıdır. Tabii bütün aylar, bütün yıllar, bütün zamanlar, bütün mekânlar, bütün varlıklar, bütün insanlar, cümle eşyâ her şey Allah'ındır. Ama, her şey Allah'ın iken, "Receb Allah'ın ayıdır." demekten maksad ne?.. Burada maksad, "Receb ayında Allah-u Teâlâ Hazretleri kulları çok afvü mağfiret ediyor; kulları çok affettiği, tevbe eden kullarını çok bağışladığı bir aydır." demek oluyor.
O bakımdan Allah'ın kullarına tevbe kapısını, affetme, mağfiret eyleme kapısını açmış olduğu bir ayın kapısından geçmiş oluyoruz. Bunu hatırlatmak benim için önemli, sizler için önemli! Çünkü, kendimizi toparlamamız, kendi muhasebemizi yapmamız, sevabımızı, günahımızı tartıp ölçüp, hatâmızı anlayıp, boynumuzu büküp Allah'a yalvarma fırsatı elimize geçmiş oluyor. Bunu yapacağız.
Tabii receb ayında oruç tutmak da çok sevabdır. Oruç da biliyorsunuz insanda nefsi ıslah edici, kalbi nurlandırıcı tesir yapıyor. İki çeşit tesiri var başlıca... Biri: Nefsin hırsını kesip nefsi yola getiriyor. İki: Ruhu ve kalbi nurlandırıp kuvvetlendiriyor. Onun için insanın midesi boşaldığı zaman, oruç tuttuğu zaman, --ramazanda bunu hepiniz tatmışsınızdır, birisiniz-- artık duyguları berraklaşmaya başlar. Gönlü rikkat kesbeder, incelik kesbeder, hassaslaşır. Derin derin düşünme kabiliyeti belirir. Güzel haller müşahede eder. İşte bu bakımdan, receb ayında oruç tutarak Allah'ın rahmetine ermeyi kazanmak çalışması yapmak lâzım!.. Çünkü:
(İnnemâ yüveffes sàbirûne ecrahüm bigayri hisâb) "Her şeyin mükâfatının bir katsayısı vardır, ecrinin miktarı vardır. Amma sabırlıların ecri, sevabı, mükâfatı hesaba sığmayacak kadar çok olur." Oruç da sabır demek olduğundan; orucu bu receb ayı içinde mümkün olduğu kadar çokça tutmağa gayret edin! Peygamber SAS Efendimiz de bu ayda orucu fazla tutmuştur.
Tevbenizi yenileyin! Tevbe sadece dil ile "Estağfirullah ve etûbü ileyh" demek değildir. Tevbe'nin Arapçadaki mânâsı, dönmek demektir, dönüş yapmak demektir. Tevbe yapan insan, Allah'ın rızâsına uygun olmayan halinden, yolundan, huyundan, işinden dönecek; Allah'ın sevdiği hale, yola, işe, hizaya gelecek... Sadece diliyle tevbe eder de bu dönüşü yapmazsa; Hakka, hayra, güzele, sevaba dönüşü yapmazsa; o zaman Hazret-i Ali Efendimiz'in ifadesiyle, böyle tevbe edenlerin tevbesi yalancıların tevbesidir.
Hazret-i Ali Efendimiz RA, bir gün Kûfe mescidine girdi. Bir kenarda birisinin, "Tevbe yâ Rabbi!.. Tevbe yâ Rabbi!.." dediğini görünce yanına yanaştı, "--Ey zât-ı muhterem! İnsanın sadece diliyle tevbe demesi, yalancıların tevbesidir." dedi.
Tevbe dil işi değildir. Tevbe vücudun bütün âzâlarının, hayatın bütün faaliyetlerinin Hakka, hayra dönmesi demektir. Onu da bilelim!.. Yâni, tevbeyi sadece bir söz bölümü olarak düşünmeyelim! Sözü papağan da söyler, ama idraksiz söyler. Üç defa peşpeşe, "Lâilâhe illallah" diyen papağanı gördüm.
Eylesen tûtîye ta'limi eder kelimât,
Sözü insan olur amma, özü insan olmaz!
Tûtî, papağan demek... Papağana konuşmayı öğretsen, sözü insan gibi olur ama, özü insan olmaz, kuştur yine... Papağandır, tabiatı neyse odur. Hâlin değişmesi gerektiğini de tevbe konusunda hatırlayalım!.. Şu günlerimizi Cenâb-ı Hakk'ın yoluna dönüş için, iyi bir müslüman olmak için, gerçek bir müslüman olmak için, sahabe gibi müslüman olmak için, bir fırsat olarak değerlendirelim!.. İç hesaplaşmamızı, muhasebemizi yaparak Cenâb-ı Hakk'ın yoluna dönelim!..
Bizim iyi müslüman olmamız sadece bizim için değil, bütün Ümmet-i Muhammed için lâzım!.. Türkiye için lâzım, İslâm alemi için lâzım, dünya için lâzım!.. Kâfirler için bile lâzım!.. Bizim iyi müslüman olmamız, kâfirlerin de hakkı duyması, öğrenmesi, belki Cenâb-ı Hakk'ın yolunu anlayıp da --biz güzel anlatabilirsek-- Cenâb-ı Hakk'ın yoluna girmesi için fırsat olduğundan, kendi kurtuluşumuzu, salâhımızı, ıslahımızı, düzelmemizi cihanşumül bir olay olarak görmeliyiz, çok önemli görmeliyiz. Ona göre bu ayda tevbe-i hakîkî, tevbe-i nasuh etmeliyiz. Tevbe-i nasuh, çok samîmî demek, çok içten demek... Çok içten tevbemizi yapmamız lâzım!..
Bu receb ayı böyle... "Receb şehrullah; Allah'ın ayı, Allah'ın tevbeleri kabul ettiği ay... Şa'ban benim ayımdır. Ramazan da ümmetimin ayıdır." buyurmuş Peygamber SAS... Demek ki, recebde tevbe edeceğiz, Allah'ın affını mağfiretini isteyeceğiz. Şa'banda Peygamber SAS Efendimiz'in has ümmeti olmağa çalışacağız. Ramazanda da Allah'ın lütfuna ermeğe, ümmet olarak mükâfatları kazanmağa gayret edeceğiz.
Peygamber SAS Efendimiz buyurmuş ki: "Ramazan gelip de çıktığı halde halini düzeltememiş, ramazanın feyzinden bereketinden istifade edememiş olan bir insana yazıklar olsun, burnu yerde sürtsün!" buyurmuş. Ramazanda ramazandan istifade etmek için ramazana hazırlanmak lâzım!.. Müsabakalara girecek olan birisinin, müsabakadan önce hazırlanması gibi bir şey bu... Onlara hazırlık yapan, antremanlarını muntazam yapan müsabakalarda derece alıyor. Yapmayan, birdenbire giren bir şey alamaz. Onun gibi tâ bu aylardan ramazanı görmek lâzım!.. Bu aylardan ramazana hazırlanmak lâzım!..
Bu akşam aynı zamanda cuma gecesidir. Yarın cuma olan geceye cuma gecesi derler. Çünkü gün güneşin batmasıyla biter, yeni gün de o zaman başlar. İslâmî mantığımızda böyle tabii bir hadiseye bağlıdır günün başlaması ve bitmesi...
Güneş batıyor, tamam... Güneş battı, eski gün bitti. Güneş battıktan sonra, akşam ezanıyla beraber yeni bir gün başlar. Eğer güneş battığı zaman hilâli görürsek,Ê"Haa, işte bak, güneşin battığı yerde hilâl incecik göründü. Demek ki, yarın ramazan!" deriz. Ramazanın birinci günü akşamı o zaman olduğundan yatsıdan sonra terâvih kılarız. Hemen sahura kalkarız, ertesi gün oruca niyetleniriz. Neden?.. Gün akşamdan başlıyor da ondan... Akşamleyin hilâli gördük, ramazana niyetlendik. Ramazanı bitirdik, sonuna geldik de, akşam güneşin battığı yerden hilâli görünce, "Haa, bayram geldi, yarın bayram!" deriz. Artık o akşam terâvih kılmayız. Neden?.. Ramazan bitti, şevvalin birinci gecesi bu gece... Ertesi sabah ramazan bayram namazını kılarız. Bu da hatırınızda kalsın...
Bu gece perşembeyi cumaya bağlayan gece, cuma gecesi... Yarın cuma namazı kılınan gece, cuma gecesidir. Cuma gecesi zâten her hafta muhteremdir, her hafta mübarektir. Cuma gecesi nurlarla dolu olan bir gecedir. Cuma gecesinin feyzi bereketi çok olduğundan, Peygamber Efendimiz cuma gecesine, "Elleyletül garrâu" buyurmuştur. Yâni, nurlarla pırıl pırıl olan bir gece...
Onun için cuma gecesinin kıymetini bilmek lâzım!.. Her gecenin kıymetini bilmek lâzım tabii, şek şüphe yok... Her geceyi Allah'ın rızâsına uygun geçirmek lâzım ama, haftanın günlerinin en sevablısı cuma günüdür, haftanın gecelerinin en sevablısı cuma gecesidir; bunu da bilmek lâzım!..
Biz şimdi, birincisi: Recebin birinci günü mübarek bir gündür, gecesi mübarek bir gecedir, ihyâ edilmesi gereken günlerden biridir. Bugün recebin birinci gecesi olduğu için mübarek bir gecedeyiz. İkincisi: Bir cuma gecesi olduğundan mübarek bir gecedir. Onun için de ikinci bir defa mübarekdir bu gece... İki kat katmerli mübarektir. Üçüncüsü de; recebin ilk cuma gecesine regàib gecesi dediklerinden, bu da recebin tesâdüfen hem biri, hem ilk gecesi olduğundan, bu da üçüncü bir defa regàib gecesi olduğundan mübarektir. Üç sebepten katmerli mübarek bir gecedir.
Recebin ilk cuma gecesi kaçına rastlarsa; bu sene birine rastladı, bir dahaki sene birine rastlamaz, başka bir zamana rastlar; olsun. Recebin ikisi, üçü, beşi, altısı neyse recebin ilk cuma gecesine regaib gecesi derler. Regàib ne demek?.. Ragîbeler demek... Ragîbe ne demek?.. Rağbet edilen mükâfatlar, iltifatlar, ikramlar demek... Bu gecede Allah'ın öyle mükâfatları, öyle ikramları, öyle sevablı bağışları, öyle bir lütufları vardır ki, onun için recebin bu ilk cuma gecesine melekler leyletür regàib demişler. Allah'ın çeşit çeşit ikrâmâtının kullara ihsan olunduğu bağış gecesi, lütuf gecesi mânâsına... Onun için, ayrıca bu bakımdan mübarek bir gecede bulunuyoruz.
Tabii, böyle mübarek gecelerin ihyâsı nasıl olur; bunu soruyorlar. Böyle mübarek gecelerin ihyâsı, yâni ibadetle değerlendirilmesi, canlandırılması... İhyâ, aslında hayat vermek demek... Bir geceyi ölü olarak geçirmek veya bir geceye hayat vermek, bir geceyi ihyâ etmek... Boşa harcamak veya dipdiri, canlı değerlendirmek...
Şimdi bir gecenin ihyâsı nasıl olur?.. Bir gecenin ihyâsı, yatsı namazıyla sabah namazını camide cemaatle kılmakla olur. Bu, gecenin ihyâsıdır. Bütün günün ihyâsı bu... Yatsı namazı ile sabah namazını camide kılmak, o günün, o gecenin ihyâsı demektir. İnsan sabahlara kadar, akşamlara kadar ibadet etmiş gibi sevab kazanır.
Onun için, yatsı ve sabah namazlarına önem vermek lâzım!.. Peygamber SAS Efendimiz: "Bu iki namaza gelin, bu iki namazı camide kılmağa gayret gösterin!" demiştir. Neden?.. Bu iki vakit, biraz insanların gayret göstermeme ihtimallerinin olduğu vakitlerdir. Yatsı namazına gayret göstermez. Gelmek istemeyebilir, canı istemez. Nefsi engellemek ister, şeytan engellemek ister. "Çok yoruldun! Yemek yedikten sonra, şurda namazını kılıver, yatağına yatıver. Bak gözlerinden uyku akıyor! Şimdi ne yapacaksın karanlıkta?.." der, engellemeğe çalışır.
Hakîkaten de adam ameledir, işçidir, patrondur, çalışmıştır, yorulmuştur. Şimdi de öyle oluyor ya; yemeği yedikten sonra bir mahmurluk çöküyor, televizyonun karşısında uyuyup kalıyor. Çünkü, televizyonu bile kapatmayı unutuyorlar. Televizyon açık, bayrak direğine bayrak çekilinceye kadar açık, adam uyumuş. Neden?.. Uyku bastırdı. Onun için yatsı camiye gelmek zor...
Sabah daha zor.. Çünkü, insanın tatlı uykusundan, rahat yatağından, sıcacık yorganının altından kalkıp da camiye gelmesi, nefsini yenmesini gerektiriyor. Bayağı büyük bir gayret ister. İnsanın kendi arzusunu yenmesi, kendi kendisini aşması, kendisine üstün gelmesi zor bir iştir. Bu bir eğitim işidir. Bu eğitimi almayan insanlar kendi kendilerini yenemezler.
….. insan kendi arzusunu yenecek!.. Ne istiyor nefsi?.. Yatmak istiyor. Sızlanıyor: "Yâhu zâten geç yattım, uykum az! Yatıp da sonra kılsak olmaz mı, kalkmasan olmaz mı?" diyor. Kalkacağım diyorsun. "Kalk ama camiye gitme bari! Şurda namazını kıl, daha yatak soğumadan yat! Camiye şimdi nerden, nasıl gideceksin?" diyor. İşte bir bahane...
İşte onları yenmek, yatsı ve sabah namazına gelmek dikkatli insanın, nefsini yenebilen şuurlu müslümanın işi olduğundan, Peygamber Efendimiz buyurdu ki, "Münafıklar bu iki namaza güç yetiremezler." Kalkamazlar, uyanamazlar. Uykusunu da bölemez, rahatını terkedip gelemez. Yatsı namazına da gelemez, sabah namazına da gelemez. Ama gündüz namazlarına gelebilirler; çünkü zaten uyanık... Öteki insanlar gördüğü için, gelmediği farkedilirse ayıp olacak, toplumun içinde durumu sarsılacak.
"Münafıklar bu iki namaza güç yetiremezler diyor." Onun için bu iki namazı camide kılmak, mü'min-i kâmillerin işidir, olgun müslümanların işidir. Bu hatırınızda olsun, bu iki namazı camide kılmayı ihmal etmeyin!..
Camide namaz kılınınca evde kılınmasından farkı ne olur?.. Camide namaz kılındığı zaman, erkekler için camide namaz kılmak evinde namaz kılmaktan 27 kat daha sevablıdır.
(Salâtül cemâati tafdılü salâtel ferdi biseb'in ve ışrîne dereceh) Sahih hadis-i şerif bu... "Cemaatle namaz kılmak 27 derece daha sevablıdır." Ama bu mahalle mescidi içindir. Mahalle mescidine gidiyorsun, orda namaz kılıyorsun; 27 kat... Eğer cuma namazı kılınan büyük mescide gidersen, o zaman 50 kattır sevabı...
Bir şeyi daha hatırlatayım muhterem kardeşlerim: Cemaat o kadar mühimdir ki, Peygamber SAS buyuruyor ki:
"Bir yerde beş tane müslüman hanesi varsa, beş evin bir arada olduğu yerde ezan okumak, kamet getirmek cemaatle namaz kılmak gerekir." diyor Peygamber Efendimiz... Ölçü: Beş tane ev... Beş tane ev yaylada, mezraada, köyde, kentte nerdeyse; beş ev bir araya geldi mi, orda ezan okuyacaklar, topluca namaz kılacaklar!..
"Eğer ezan okunmaz, kamet getirip namazı cemaatle kılmazlarsa; (İstahveze aleyhimüş şeytàn) şeytan onlara hakimiyetini kabul ettirir, ezer. Onları hakimiyeti altına alır. Şeytanın buyruğu, hükmü, egemenliği altına girerler." buyuruyor. Şeytanın egemenliği altına giren insanların hanesinden gürültü, zırıltı eksik olmaz. Neden?.. Şeytanın hakimiyetine girdiler. Şeytan onları parmaklarında oynatır.
Şeytan usta bir mahlûk... Kandırmakta usta, tecrübeli... Hazret-i Adem Atamız zamanından beri insanları kandırmakta tecrübesi olan bir varlık... İnsan şeytanın ağına düştü mü, avucuna geçti mi, şeytan onu perişan eder. Çaresi nedir?.. Ezan okunacak, kamet getirilecek ki şeytan orada hakimiyetini kuramasın!.. Namaz bu kadar önemlidir, cemaat bu kadar önemlidir. Bir yerde ezan okunmaz olursa, kamet getirilmez olursa, şeytan oraya hakim olur.
Bolu'nun dağlarına gittik, bir arkadaşın köyüne vardık, evine vardık. Bakıyoruz saate, ezan okunmadı. Dedik niye?.. İmam emekli olmuş, yeni imam gelmemiş, köyde ezan okunmuyor... Dedim ki: Çok fenâ olursunuz!.. Köyde cami var, minare var, insanlar var; namaz kılınmıyor. Herkes evinde kılıyor ama, camide namaz kılınmıyor cemaatle... Yok mu bir ezan okuyacak insan?.. Güzel olması şart değil ki, güzellik müsabakası yapılmıyor ki... Güzel olma şartı yok... Çık oraya; bağırabildiğin kadar, ihlâs ile "Allahu ekber" de, sesini dört tarafa duyur!..
Orda ev sahibine dedim ki: "Ezanı sen okuyacaksın, imamlığı sen yapacaksın! Kendin okuyacaksın, kendin imamlık yapacaksın; şu köyü ezansız bırakmayacaksın!.. Hadi bakalım camiye gidelim!" dedim. Camiye gittik, minareye çıktı ezan okudu arkadaşlar... Ondan sonra içerde namaz kıldık. Sonradan duyduk; köyde kadınlar ağlaşmışlar, "Çok şükür köyümüzde ezan okundu." diye...
Bunlar mühim şeylerdir muhterem kardeşlerim!.. Siz kıymetini belki takdir ediyorsunuzdur, belki bazıları takdir etmiyordur; çok önemli!.. Yatsı namazını ve sabah namazını camide cemaatle eda etmek, gecenin ihyâsı için bir sebeptir; bu bir...
İkincisi: Geceleyin yatacağı zaman, insanın abdest alıp, abdest aldıktan sonra ik rekât / dört rekât namaz kılıp abdestliyken yatıp uyuması, o da gecenin ihyâsıdır. Neden?.. Peygamber SAS hadis-i şerifinde buyuruyor ki: "O kulun iç çamaşırı ile teni arasında bir melek bulunur. 'Yâ Rabbi, bu kulun temiz yattı, abdestli yattı; sen bunu afvü mağfiret eyle!..' diye dua eder." Böyle diyor Peygamber Efendimiz... Bilmeyen bilmez, görmeyen görmez ama, gören söylüyor, Peygamber Efendimiz söylüyor.
Sonra, "Hafaza melekleri, kirâmen kâtibîn melekleri o kulu sabaha kadar ibadet etmiş diye deftere yazarlar. Abdesti yattı diye sabaha kadar cızır cızır ibadet sevabı yazılır insanın defterine..." Bu da Peygamber Efendimiz'in bildirdiği bir şey... Sonra, "Gökteki melekler o zâtın abdestli yatıp uyuduğunu, vücudunun mânevî bakımdan nûrâniyetinden görürler, o kulun etrafına izdihamlı bir şekilde, kalabalık bir şekilde toplanırlar." diyor Peygamber Efendimiz... Yâni tıkıl tıklım o insanın etrafı melek doluyor abdestli yattığı için... O bakımdan bir çare de gece yatarken taze abdest alıp, iki rekât / dört rekât namaz kılıp abdestli yatmaktır. Gecenin bir ihyâsı da bu...
Gecenin ilk hatıra gelen, asıl klasik mânâda, herkesin bildiği mânâda ihyâsı da, bir miktar uyuduktan sonra kalkıp, Allah rızâsı için abdest alıp gece namazları kılmaktır. Peygamber SAS buyuruyor ki:
(Rek'atâni minel leyl) "Geceleyin kalkıp da kılınan iki rekât namaz, (hayrun mined dünyâ ve mâ fîhâ.) dünyadan da, dünyanın içindeki her şeyden de daha hayırlıdır. Kim söylüyor?.. Peygamber-i Zîşân söylüyor. Asdakul kàili, söyleyenlerin en doğru sözlüsü, Allah'ın habîb-i edîbi, Muhammed-i Mustafâ'sı söylüyor. Sıradan bir insan söylemiyor. Ne diyor?.. "Dünyadaki her şeyden daha iyidir." diyor.
Size şu oturduğumuz Alâaddin Oteli'ni verseler ne yaparsınız muhterem kardeşlerim?.. Düşünün ki bir babayiğit, çok zengin, milyarder bir adam çıktı, sizi beğendi: "Sevdim seni yâ, benim param çok, çoluğum çocuğum da yok... Aldım bu Alâaddin Oteli'ni, sana bağışladım!" dese ne yaparsınız?.. Aklını oynatabilir insan sevincinden, fırttırabilir.
Rasûlüllah'ın sözüne inanmıyor muyuz muhterem kardeşlerim?.. Sözün, kelimelerin taşıdığı mânâyı algılamak lâzım!.. "Dünyadan ve dünyanın içindeki her şeyden daha hayırlıdır." diyor Peygamber Efendimiz... Neden?.. Çünkü: "Şemmetün min ma'rifetillâh" Ma'rifetullahtan bir koklamâ çok mühimdir de ondan... Gece kalkacaksın, abdest alacaksın... Kimse yok, odanda yalnızsın... Gösteriş ihtimali yok, şöhret ihtimali yok, riyâ ihtimali yok... Rabbine yöneliyorsun, alemlerin Rabbi... Elhamdü lillâhi rabbil âlemîn... Ne muhteşem kelime!.. Koca kâinâtın sahibi, yaratanı Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin divanında elpençe dîvan duruyorsun, "Sana hamd olsun yâ Rabbi!" diyorsun... Rükû ediyorsun, secde ediyorsun... İbadetin tadını böyle yudum yudum, iksir gibi tadıyorsun.
İnsan birisi gelse kendisine baksa, utanır, sıkılır. Hattâ göstermek istemez, yapacaksa bile yapmak istemez. Ama gece yalnızsın, kimsecikler yok... Seccadene kapanıyorsun, ağlıyorsun, gözyaşlarını döküyorsun... Secde yerin ıslanıyor, "Aman yâ Rabbi!.." diyorsun. Bu duygular çok kıymetli duygular... Bu duygular insanı evliyâ yapar. Bu duygular insanı dünyanın en kıymetli insanı yapar. Bu duygular insanı başkalarına en güzel şekilde hizmetler yapan, hayırlı, faydalı güzel insan yapar. Bu duyguları insan, işte o geceleyin kalkınca tadabilir. Peygamber SAS Efendimiz'e ne emrolundu:
(Yâ eyyühel müzzemmil. Kumil leyle illâ kalîlâ. Nısfehû evinkus minhü kalîlâ. Ev zid aleyhi ve rettilil kur'âne tertîlâ.) [Ey örtünüp bürünen Rasûlüm! Birazı hariç geceleyin kalk namazkıl! Gecenin yarısını kıl, yahut bunu biraz azalt, ya da çoğalt ve Kur'an'ı tane tane oku!] İlk inen ayetler İkra' Sûresi'nin beş ayeti... İkinci inen ayetler bir rivâyete göre "Yâ eyyühel müddessir" sûresinin başındaki ayetler; öteki rivayete göre "Yâ eyyühel müzzemmil" sûresinin başındaki ayetler... İkinci veya üçüncü inen ayetler bunlar... Yâni üçüncü vahiyde Peygamber Efendimiz'e ne emredilmiş?.. "Geceleyin kalk ey Rasûlüm!" diye emredilmiş.
O gecelerin ihtişamı, o gecelerin güzelliği... Bu beton yığınları arasında yeni neslin insanları onu bilemiyorlar. O gecelerin ihtişamı ne kadar güzeldir!.. Ne kadar ruhâniyetlidir o geceler!..
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Geceleyin göğün kapıları açılır." Göğün kapıları var mıdır?.. Vardır. Peygamber SAS Efendimiz mi'raca çıkarken, Kudüs-ü Şerif'e vardılar. Kudüs-ü Şerif'ten mi'raca çıkıyor, Cebrâil AS'la Peygamber SAS Efendimiz... Birinci semaya geldiği zaman, melek durdurdu. Birinci semâ nedir?..
(Ve lekad zeyyennes semâed dünyâ bimesâbiha) "Dünyaya en yakın semâyı yıldızlarla donattık." diyor Allah-u Teâlâ Hazretleri... Yıldızların olduğu semâ, birinci semâ... Ondan sonraki semâlarda neler olduğunu ordan anlayın! Yıldızların olduğu semânın ötesinde neler olduğunu artık Allah bilir.
Birinci semânın bekçisi durduruyor, Cebrâil'e soruyor. Cebrâil kim?.. Allah'ın dört büyük meleğinden birisi... Peygamber SAS Efendimiz'e vahyi getiren muazzam melek... Ona soruyor melek... Hangi melek?.. Birinci semânın bekçisi olan melek...
--(Men ente?) Kimsin sen?.. Men, kim demek Arapçada...
--(Ene cibrîl!) Ben Cebrâilim!
Tanıtıyor kendisini... İslâmî edebde tanıtma vardır muhterem kardeşlerim!.. Kapı çalınıyor. "Kim o?.." diyorlar içeriden... Kapıyı çalan, "Ben!" diyor. Eyvah, fe sübhânallah!.. Herkes ben diyecek, ben diye cevap mı verilir; adını söyleyeceksin!.. Bak ne diyor: "Ben Cebrâilim" diyor. İnsan edeb öğreniyor.
Ben deyince ikinci defa soruyorlar bu sefer: "--Kimsin sen?.."
"--Benim, aç kapıyı!" diyor.
Tanıyacaksın, herkese kapı açılmaz ki!.. "Herkese kapıyı açmayın, bileziklerinizi alırlar elinizden!" diyorlar. Ayağını dayar, bıçağı çeker... İyisi var, kötüsü var... Edebli edebli kim olduğunu söyleyeceksin!..
Sonra: --(Ve men meake?) Peki, yanındaki kim?..
--(Muhammed!) Muhammed-i Mustafâ, Allah'ın elçisi!..
--Peki ona izin verildi mi, buralardan geçmeğe?..
--Evet verildi.
--O zaman o da geçsin!..
Yâni, semâların böyle özelliği var muhterem kardeşlerim!.. Cebrâil'e soru soran, dur diyen bekçisi var... Kapısı var, göğün kapıları var... Bilmiyoruz; gören görür, bilen bilir. Bilenler, görenler bildiriyor, göğün kapılarının açık olduğu zaman bu gece vakti... Göğün kapıları açılıyor, "Geç aslanım!" der gibi serbest...
İkincisi: Allah-u Teâlâ Hazretleri semâ-ı dünyaya nüzul eyleyip kullarına nidâ eyler. Yâni kullarına yakınlaşır Allah-u Teâlâ Hazretleri, buyurur ki: "Yok mu benden affını mağfiretini isteyen; haydi istesin, affedeceğim!.. Yok mu benden bir talebi olan; haydi dilesin, dilediğini vereceğim!.. Yok mu hasta olup da şifa isteyen; haydi şifasını istesin, şifa vereceğim!.. Yok mu şöyle olan, yok mu böyle olan?.." diye seslenir buyurmuş, bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz... Ne zamana kadar?..
(Hiye hattâ matlail fecr) "İmsak kesilinceye kadar..." Gecenin sonu neresidir?.. İmsak vaktidir. İmsak kesildi mi, gece de biter. Kadir gecesinde de öyle... (Tenezzelül melâiketi ver rûhu fîhâ biizni rabbihim min külli emrin) Meleklerin inmesi, o fütûhat ne zamana kadardır?.. (Selâmün hiye hattâ matlail fecri) Tülûu fecir oluncaya kadar, yâni fecir tamam oluncaya kadardır.
Binâen aleyh gözümüzle göremiyorsak, gökle âşinâlığımız yoksa, takvimden imsak vaktine bakarız. İmsak vaktinden evvel bir arada kalkarız, abdest alırız, namaz kılarız: "Ben varım yâ Rabbi affını isteyen!.. Ben varım yâ Rabbi muhtac olan!.. Ben varım yâ Rabbi senden dileği olan!.." diye biz de isteriz.
İsteme zamanıdır çünkü... Kulların istediği, Allah'ın da vereceğim dediği zamandır. O vakitte ibadet etmek salihlerin, enbiyâ ve evliyâullahın adetidir. İnsan Allah ile başbaşa kalmanın zevkini öğrenmeli!.. Yalnızlıktan bucak bucak kaçmamalı!.. Adam ceketini alıyor:
--Hanım ben gidiyorum!
--Nereye gidiyorsun?..
--Kahveye gidiyorum.
--Niye?..
--Yalnızlıktan canım sıkıldı.
Yalnızlığı sevmeli bir insan... Yalnızlığın tadını çıkartabilmeli; "Oh yâ! Çok şükür ki, hiç kimse yok... Rabbimle başbaşa şöyle bir kendimi çekip çevireyim, düşüneyim!" diyebilmeli... Yalnızlıktan zevk almalı!.. Yalnızlık, büyük ruhların gıdasıdır. Yalnızlık mühim bir şeydir. Yalnızlıkta Mevlâsıyla bağlantı kurmak çok mühim bir şeydir. O da geceleyin güzel bir şekilde oluyor.
Onun için gecenin bir ihyâsı, geceleyin kalkıp, abdest alıp ilâ mâ şâallah, Allah'ın dilediği kadar iki rekât, dört rekât, altı rekât, sekiz rekât, on rekât namaz kılmaktır. Çünkü, namaz ibadeti en güzel şekilllerinden biridir. İbadetin çok çeşitli şekilleri vardır. En kompleks, tam şekillerinden birisi namazdır. Peygamber SAS buyuruyor ki:
(Kurreti aynî fis salâh) "Gözüm şenleniyor namaz kılarken... Gözümün şenliği namazda..." İçim rahat ediyor demek... Rasûlüllah Efendimiz'in içinin rahatladığı, gözünün şenlendiği, serinlendiği, rahatlandığı o namazdan o zevki alamayan kendisini kontrol etsin... Yâni, "Ben niye bu güzel namazdan bu zevki alamıyorum?" diye düşünsün, kendisi çaresini arasın!.. Demek ki cihazları paslanmış, duyguları dumura uğramış, demek ki çok cahil, demek ki bu hususta çok mübtedî, çok yeni, çok toy olduğu anlaşılıyor. İnsan o yalnızlık zevkini duymalı muhterem kardeşlerim!..
Tabii, Kur'an okumak çok sevaplı... Kur'an-ı Kerim ile bizim aşinalığımız da kusurlu hale gelmiştir bu nesille... İngilizce öğreniyorlar, Almanca Fransızca öğreniyorlar, bir dil yetmiyor birkaç dil öğreniyorlar; herşeyi öğreniyorlar da, Arapçayı öğrenip Kur'an-ı bellemek husususunda bir aşk ve şevk ve gayret yaygınlaşmış değil, makbul değil... Öğrenenler de makbul tutulmuyor. Neymiş bu?.. Hafız...
--Hafız gel, otur, oku!.. Tamam, al şu zarfın içindeki paranı, hadi yallah!..
Belki, "Hafız buraya gel!" dedi mi karşıdaki kızıyor, zor tutuyor kendisini... Hakaret etmiş gibi oluyor. Halbuki hafız eskiden naslıdı yâni... Hafızlamak deniliyor, makbul olmayan bir şey olarak... Hafızlığın şân ü şerefi, kadr ü kıymeti bilinmez duruma gelmiştir.
Halbuki Kur'an-ı Kerim Allah'ın kelâmıdır, yüzüne bakmak bile sevabdır. Mânâsını anlayıp, onu yaşadığı zaman, icrâ ettiği zaman iyice sevab kazanacaktır. Kur'an-ı Kerim okumak sevabdır. Kimisinin gözü rahatsız oluyor, kimisi Arapça bilmiyor, kimisi okuyamıyor, okusa mânâsını bilmediği için bir tad alamıyor.
Bir başka ihyâ şekli zikir... Zikir nedir?.. Mübarek bazı kelimeleri tekrar tekrar söylemektir. Nedir o mübarek kelimeler?.. Meselâ, "Lâ ilâe illallah" mübarek bir kelimedir. İnsanın cennete girmesine sebeptir. Kezâ, "Allahümme salli alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âli seyyidinâ muhammed" çok sevablıdır. Sen salât ü selâm getirirsen, Peygamber Efendimiz'e melekler götürürler. Meselâ, "Estağfirullah" bir zikirdir, Allah'tan afvü mağfiret istiyorsun. Meselâ, "Sübhànallah"; meselâ, "Elhamdü lillâh"; meselâ, "Allahu ekber"; meselâ, "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm" gibi sözler mübarek kelimelerdir, cümleciklerdir. Bunları zikretmek çok sevabdır.
Yahut da Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin ism-i a'zamını, lafza-i celâli veya esmâ-i hüsnâsından birini zikretmek; o da zikirdir. Meselâ, "Allah... Allah... Allah..." dese zikirdir, "Yâ Kayyûm... Yâ Kayyûm..." dese zikirdir, "Yâ Vedûd... Yâ Vedûd..." dese zikirdir, "Yâ Hû..." dese zikirdir. İşte böyle bunların hepsi zikirdir. Zikir de geceyi ihyâ etmek için bir çaredir.
Bir kul Allah'ı zikrederse, Allah da onu zikreder:
(Fezkürûnî ezkürküm) "Siz beni zikredin, ben de sizi zikrederim." buyruluyor. Onun için sen Allah dedikçe, bil ki Allah da seni zikrediyor. Kul içinden Allah'ı zikrederse, Allah da onu kendisi zikreder. Kul toplulukta zikrederse, Allah da onu daha hayırlı bir toplulukta zikreder. Böylece Allah'la kulun yakınlaşması, Allah'ın kulunu sevmesi, kulunda da Allah'a karşı aşkullah, muhabbetullah hâsıl olmasına götürür iş...
O bakımdan zikir de ibadetlerin güzellerindendir. Geceyi ihyâ şekillerinden birisidir.
Bazı namazlar vardır, Peygamber SAS Efendimiz kılmıştır. Bunlardan birisi de tesbih namazıdır. Üçyüz adet "Sübhânallàhi vel hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallahu vallàhu ekber" deniliyor. Her on tanesinde veya onbeş tanesinde "Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm" deniliyor. Dört rekâtlık bir namaz kılınıyor. Bu namaz tek olarak kılındığı gibi cemaatle de kılınabilir. Peygamber Efendimiz'den sahih hadislerle rivayet olunmuştur. Sevabı çok olan bir namazdır meselâ bu... Böyle ibadetlerle de ihyâ edebilirsiniz gecenizi... Allah-u Teâlâ Hazretleri hepinizden râzı olsun...
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
-
- Posts: 280
- Joined: 01 Sep 2007, 17:58
- Kan Grubu: A (+)
KADİR GECESİ'Nİ İHYA ETMEK
Bu Ramazan biliyorsunuz, iki ay önceden hazırlığına girilen bir mübarek ay. Receb ayında başlıyoruz, Regàib kandiliyle başlıyoruz, Receb geçiyor mübarek, Mi'raç kandili oluyor, şaban ayına geliyoruz, ortasında Berat gecesi oluyor. Gittikçe böyle ibadet ve taatin neşesi, zevki, şevki yoğunlaşıyor, artıyor, koyulaşıyor, tatlılaşıyor. Ondan sonra Ramazana geliyoruz.
Ramazanın da son on günü, son üçte biri. İlk üçte bir, orta üçte bir, son üçte bir; buna aşr derler. El-aşril-evâil, el-aşril-evâsıt el-aşril-evâhir; yâni ilk on, ortadaki on, sondaki on derler. Bu son on günde Peygamber Efendimiz iyice ibadeti daha da arttırırdı. O kadar arttırırdı ki evden ayrılır, camide yatıp kalkmaya, eve de gitmeden camide gece gündüz ibadet etmeye başlardı. Buna biliyorsunuz i'tikaf deniliyor.. Son on günde Peygamber Efendimiz'in gayeritini, zaten pek güzel olan, tatlı olan şevk ve gayretini daha da arttırarak i'tikafa girdiği gibi biz de onun sünnetine uyarak durumu müsait olanlar, onlar da i'tikafa girmeli. Tabii bu i'tikâfa girmede, miktarı daha da arttırmada, daha da yoğun ibadet eder hale gelmede amaç nedir?.. "Ramazan geçiyor artık, en sonunda sonuca ulaşayım, yâni yarışı kazanayım, Cenâb-ı Hakk'ın lütfuna rahmetine ereyim!" diye. Onun için, son derece gayret gösteriyoruz, bitirirken güzel bitirelim diye.
Bir de tabii bu son on günün içinde Kadir gecesi olduğu söyleniyor. İşte bu hadis-i şerif onu bildiren bir hadis-i şerif. Ubâdetübnüs-Sàmit RA diyor ki: "Peygamber SAS bize Kadir gecesi hakkında bilgi verdi. Kadir gecesini haber verdi bize. buyurdu ki: "Bu Kadir Gecesi Ramazan ayındadır."
Ne zaman?.. "Son on gündedir." Yirmisinden sonra, sonuna kadar. Sonra rakam olarak vermiş: Ramazanda Ramazanın son on gününde... Sonra da daha da kesin rakam veriyor.-- Ya yirmibirinde..." Ev, yahut demek Arapça'da. "Yahut yirmiüçündeYahut yirmibeşinde... Yahut yirmiyedisinde... Yahut yirmidokuzunda..." Yâni tek günlerde... "Yahut da, son ihtimal, Ramazanın sonuncu gecesinde..."
"Bu Kadir gecesini kim kalkıp, ibadetle ihyâ edip geçirirse, sevabını Allah'tan bekleyerek, Allah rızası için, sevap umarak; geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır." Geçmiş günahları bağışlanıyor, tekaddüm eden, işlenmiş olan günahlar bağışlanıyor. İleriye de tesir oluyor, onların da bağışlanmasına sebep oluyor."
Onun için, bu Kadir gecesini kaçırmamak için, durumu müsait olan kardeşlerime de hatırlatıyorum: İşte cuma, işte yarın cumartesi, işte Ramazanın son on günü!.. Artık yarışın en son, en heyecanlı, en güzel mükâfatları kazanma zamanına gelmiş oluyoruz. Bu Kadir gecesini de düşünerek, i'tikâfa girmelerini tavsiye ediyorum.
Peygamber SAS'e, eski ümmetlerin ömürleri gösterilmiş. Nuh AS'ın kendisinin yaşı 950, ümmeti ne kadar uzun ömürlü. Tabii o uzun ömürde iyi insanlar ibadet ederler, ibadet ederler, sevap kazanırlar. Onların böyle çok uzun ömürlü, kendisinin ümmetinin de böyle ömürlerinin kısa olduğunu görünce, Rasûlüllah Efendimiz endişe etmiş. Onun üzerine, Allah-u Teàlâ Hazretleri biz ümmet-i Muhammede, bin geceden daha hayırlı olan Kadir gecesini vermiş. Hakkında Kur'an-ı Kerim'de de sûre var. İnşallah zamanı gelince de daha geniş bilgileri radyomuzdan, başka hocaefendilerin konuşmalarından, vaazlarından dinlersiniz, yazılardan okursunuz.
Allah-u Teàlâ Hazretleri, Ramazanın en sonunu daha da aşk ve şevk ile, daha da böyle gayrete gelerek, Cenâb-ı Hakk'ın rızasını kazanacak şekilde geçirmeye cümlenizi, cümlemizi muvaffak eylesin... Tevfikını cümlemize refîk eylesin... Kadir gecesini ihyâya muvaffak eylesin...
Tabii Kadir gecesi saklanmış. Efendimiz, "Şu veya şu, veya şu...." diye söylüyor. Tabii saklanması hikmetli. Bir gün yakaladık deyip de güvenmesinler, gevşemesinler diye; arasınlar da daha da sevaplar kazansınlar diye, saklanmış.
O bakımdan, Kadir gecesini de düşünerek ibadetlerinizi daha da arttırın! Çok sevaplı işler yapmaya, daha da gayrete gelin! Şu Ramazanda Cenâb-ı Hakk'ın lütfuna erip, günahlardan sıyrılıp, cennetlik kullardan olmayı Allah cümlenize ve cümlemize nasib eylesin...
Bizleri duadan unutmayın... Kardeşlerinizi, arkadaşlarınızı, sevdiklerinizi duadan unutmayın... Duanızı sırf kendiniz için değil, onlar için de yapın ki, başkasına dua edince Allah-u Teàlâ Hazretleri seviyor; hem ona veriyor, hem de size veriyor, iki yönden kârlı oluyorsunuz.
Allah-u Teàlâ Hazretleri iki cihanda cümlenizi aziz ve bahtiyar eylesin... Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin... Rıdvân-ı ekberine vâsıl eylesin...
Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN (Rh.A.)
Cuma Sohbetleri - 15.12.2000
AçıklamaKadir Gecesi'ni İhya Etmek
Ramazanın da son on günü, son üçte biri. İlk üçte bir, orta üçte bir, son üçte bir; buna aşr derler. El-aşril-evâil, el-aşril-evâsıt el-aşril-evâhir; yâni ilk on, ortadaki on, sondaki on derler. Bu son on günde Peygamber Efendimiz iyice ibadeti daha da arttırırdı. O kadar arttırırdı ki evden ayrılır, camide yatıp kalkmaya, eve de gitmeden camide gece gündüz ibadet etmeye başlardı. Buna biliyorsunuz i'tikaf deniliyor.. Son on günde Peygamber Efendimiz'in gayeritini, zaten pek güzel olan, tatlı olan şevk ve gayretini daha da arttırarak i'tikafa girdiği gibi biz de onun sünnetine uyarak durumu müsait olanlar, onlar da i'tikafa girmeli. Tabii bu i'tikâfa girmede, miktarı daha da arttırmada, daha da yoğun ibadet eder hale gelmede amaç nedir?.. "Ramazan geçiyor artık, en sonunda sonuca ulaşayım, yâni yarışı kazanayım, Cenâb-ı Hakk'ın lütfuna rahmetine ereyim!" diye. Onun için, son derece gayret gösteriyoruz, bitirirken güzel bitirelim diye.
Bir de tabii bu son on günün içinde Kadir gecesi olduğu söyleniyor. İşte bu hadis-i şerif onu bildiren bir hadis-i şerif. Ubâdetübnüs-Sàmit RA diyor ki: "Peygamber SAS bize Kadir gecesi hakkında bilgi verdi. Kadir gecesini haber verdi bize. buyurdu ki: "Bu Kadir Gecesi Ramazan ayındadır."
Ne zaman?.. "Son on gündedir." Yirmisinden sonra, sonuna kadar. Sonra rakam olarak vermiş: Ramazanda Ramazanın son on gününde... Sonra da daha da kesin rakam veriyor.-- Ya yirmibirinde..." Ev, yahut demek Arapça'da. "Yahut yirmiüçündeYahut yirmibeşinde... Yahut yirmiyedisinde... Yahut yirmidokuzunda..." Yâni tek günlerde... "Yahut da, son ihtimal, Ramazanın sonuncu gecesinde..."
"Bu Kadir gecesini kim kalkıp, ibadetle ihyâ edip geçirirse, sevabını Allah'tan bekleyerek, Allah rızası için, sevap umarak; geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır." Geçmiş günahları bağışlanıyor, tekaddüm eden, işlenmiş olan günahlar bağışlanıyor. İleriye de tesir oluyor, onların da bağışlanmasına sebep oluyor."
Onun için, bu Kadir gecesini kaçırmamak için, durumu müsait olan kardeşlerime de hatırlatıyorum: İşte cuma, işte yarın cumartesi, işte Ramazanın son on günü!.. Artık yarışın en son, en heyecanlı, en güzel mükâfatları kazanma zamanına gelmiş oluyoruz. Bu Kadir gecesini de düşünerek, i'tikâfa girmelerini tavsiye ediyorum.
Peygamber SAS'e, eski ümmetlerin ömürleri gösterilmiş. Nuh AS'ın kendisinin yaşı 950, ümmeti ne kadar uzun ömürlü. Tabii o uzun ömürde iyi insanlar ibadet ederler, ibadet ederler, sevap kazanırlar. Onların böyle çok uzun ömürlü, kendisinin ümmetinin de böyle ömürlerinin kısa olduğunu görünce, Rasûlüllah Efendimiz endişe etmiş. Onun üzerine, Allah-u Teàlâ Hazretleri biz ümmet-i Muhammede, bin geceden daha hayırlı olan Kadir gecesini vermiş. Hakkında Kur'an-ı Kerim'de de sûre var. İnşallah zamanı gelince de daha geniş bilgileri radyomuzdan, başka hocaefendilerin konuşmalarından, vaazlarından dinlersiniz, yazılardan okursunuz.
Allah-u Teàlâ Hazretleri, Ramazanın en sonunu daha da aşk ve şevk ile, daha da böyle gayrete gelerek, Cenâb-ı Hakk'ın rızasını kazanacak şekilde geçirmeye cümlenizi, cümlemizi muvaffak eylesin... Tevfikını cümlemize refîk eylesin... Kadir gecesini ihyâya muvaffak eylesin...
Tabii Kadir gecesi saklanmış. Efendimiz, "Şu veya şu, veya şu...." diye söylüyor. Tabii saklanması hikmetli. Bir gün yakaladık deyip de güvenmesinler, gevşemesinler diye; arasınlar da daha da sevaplar kazansınlar diye, saklanmış.
O bakımdan, Kadir gecesini de düşünerek ibadetlerinizi daha da arttırın! Çok sevaplı işler yapmaya, daha da gayrete gelin! Şu Ramazanda Cenâb-ı Hakk'ın lütfuna erip, günahlardan sıyrılıp, cennetlik kullardan olmayı Allah cümlenize ve cümlemize nasib eylesin...
Bizleri duadan unutmayın... Kardeşlerinizi, arkadaşlarınızı, sevdiklerinizi duadan unutmayın... Duanızı sırf kendiniz için değil, onlar için de yapın ki, başkasına dua edince Allah-u Teàlâ Hazretleri seviyor; hem ona veriyor, hem de size veriyor, iki yönden kârlı oluyorsunuz.
Allah-u Teàlâ Hazretleri iki cihanda cümlenizi aziz ve bahtiyar eylesin... Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin... Rıdvân-ı ekberine vâsıl eylesin...
Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN (Rh.A.)
Cuma Sohbetleri - 15.12.2000
AçıklamaKadir Gecesi'ni İhya Etmek
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
-
- Posts: 280
- Joined: 01 Sep 2007, 17:58
- Kan Grubu: A (+)
KADİR GECESİ'NİN İHYASI
Kadir Gecesini Nasıl İhya Edebiliriz?
Kadir gecesini ihyâ etmenin, yakalamanın en akıllıca şekli, i'tikâfa girmek, ramazanın son on gününü camide geçirmek, geceleri uyumamak, ibadet etmek, ibadet sevabını kazanıp, ibadetle meşgul olup kadir gecesine böylece rastlamış olmak... Hangi gün olduğunu bilmese bile, en akıllıca olan davranış budur. Peygamber Efendimiz bütün ömrünce, yâni peygamber olduktan sonra her Ramazan on gün i'tikâf etmiş. En son yılda yirmi gün i'tikâf etmiş. Yâni başka günlerde yaptığının iki misli olmuş oluyor.
Biz de bu geceyi ihyâ etmeye gayret edelim. Gecenin ihyâ edilmesi için tecrübelerime dayanarak bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum:
1. Geceleyin uykusuz geçirileceği için, çok ibadet edileceği için, gündüz bir miktar uyunursa geceye takviye olur. Onun için Kadir gecesi olmadan önceki gündüzde, şöyle kendimizi ibadete daha iyi hazırlamak için uyumanızı tavsiye ederim; bu bir...
2. Kadir gecesinde, "Radyo, televizyon seyredeceğim, evde takip edeceğim." filân diye düşünmeyin, mutlaka bir camide olun! Çünkü camide olmak ile evde olmak arasında çok büyük farklar var... Camide kılınan namaz, evde kılınan namazdan yirmiyedi kat daha sevaplı, eğer mescid ise... Cuma namazı kılınan büyük cami ise, elli kat sevaplı... Bir de camiye giderken, gelirken attığı her adımdan insanın bir günahı affoluyor, bir hasene kazanıyor, bir derece de terfi ediyor, rütbesi yükseliyor . Onun için kadir gecesinde dikkat etmeniz gereken şeylerden birisi yatsı namazında mutlaka camide olacaksınız. Sabah namazında da mutlaka camide olacaksınız. Çünkü: "Sabah ve yatsı namazlarını camide kılarak, cemaatle edâ ederek geceyi geçiren kimse, bütün geceyi ihyâ etmiş olur." diye hadis-i şerif var. Onu kaçırmamak lâzım!
Yâni şöyle olabiliyor bazen: Kadir gecesini ihyâ edeceğim diye uykusuz kaldığı için sahur olur olmaz yemeğini yiyor. Ondan sonra da evinde namazı kılıp yatıyor. Bu yanlış... Sabah namazını camide kılmaya dikkat edin, Kadir gecesinde ve her zaman... Ama Kadir gecesinde özellikle bunu kaçırmamaya dikkat edin! Yatsı namazı ve sabah namazı camide olacak. Ondan sonraki zamanınızın bir kısmı camide olabilir, bir kısmı evinizde, kendi özel mekânınızda ibadet etmek tarzında olabilir.
Kadir gecesinin zamanı nedir?..
"Tan yeri atıncaya kadardır, yâni imsak zamanına kadardır, orucun başladığı zamana kadardır." Güneş doğuncaya kadar değil, tan yeri atıncaya kadar. Oruca ne zaman başlıyorsunuz? Sofradan kalkıp. "Niyet ettim oruca" dediğiniz zaman... İşte o zamana kadardır. Meleklerin gelmesi, Kadir gecesinin mükâfatı vs. işte o zamana kadarki gecedir.
Onun için o geceyi ibadetle, zikirle, "Lâ ilâhe illallah" diyerek, salât ü selâm getirerek, "Estağfirullah" diyerek, tevbe ederek, namazlar kılarak, tesbih namazı kılarak, Kur'an-ı Kerim okuyarak güzel geçirmeye, ihyâ etmeye gayret edin!.. Çoluk çocuğunuzu da ona göre hazırlayın.
Kadir gecesini ihyâ ederse bir insan, ne olur?..
Bu hususta da Ahmed ibn-i Hanbel, İmam Buhârî, Ebû Dâvud, Tirmizî, Neseî ve Müslim; yâni Sıhhah-ı sittenin beş tanesi ve Ahmed ibn-i Hanbel'in rivâyet ettiği sahih bir hadis-i şerif var. Peygamber SAS buyurmuş ki: "Kim Kadir gecesinde kalkarsa, imanla, inanarak, sevabını hesab ederek, Allah bana sevap verecek, mükâfat verecek diye heveslenerek, aşk ile, şevk ile Kadir gecesine kalkarsa; o zamana, o vakte kadar ömründe işlemiş olduğu günahları afv ü mağfiret olunur." diye Peygamber Efendimiz buyuruyor. Burdaki kàme leyletel-kadri'den maksat, kàme kalmak, ayağa kalkmak demek ama bu niçin kalkmak oluyor geceleyin?.. Namaz kılmak için kalkmak oluyor. Kadir gecesine kalkar, çok namaz kılarak, kaza namazı, nafile namaz, teheccüd namazı... Çok namaz kılarak ihyâ ederse mânâsına geliyor.
Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN (Rahimehullah)
http://www.internetpazar.com/index.php? ... s_id=24#24
Kadir gecesini ihyâ etmenin, yakalamanın en akıllıca şekli, i'tikâfa girmek, ramazanın son on gününü camide geçirmek, geceleri uyumamak, ibadet etmek, ibadet sevabını kazanıp, ibadetle meşgul olup kadir gecesine böylece rastlamış olmak... Hangi gün olduğunu bilmese bile, en akıllıca olan davranış budur. Peygamber Efendimiz bütün ömrünce, yâni peygamber olduktan sonra her Ramazan on gün i'tikâf etmiş. En son yılda yirmi gün i'tikâf etmiş. Yâni başka günlerde yaptığının iki misli olmuş oluyor.
Biz de bu geceyi ihyâ etmeye gayret edelim. Gecenin ihyâ edilmesi için tecrübelerime dayanarak bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum:
1. Geceleyin uykusuz geçirileceği için, çok ibadet edileceği için, gündüz bir miktar uyunursa geceye takviye olur. Onun için Kadir gecesi olmadan önceki gündüzde, şöyle kendimizi ibadete daha iyi hazırlamak için uyumanızı tavsiye ederim; bu bir...
2. Kadir gecesinde, "Radyo, televizyon seyredeceğim, evde takip edeceğim." filân diye düşünmeyin, mutlaka bir camide olun! Çünkü camide olmak ile evde olmak arasında çok büyük farklar var... Camide kılınan namaz, evde kılınan namazdan yirmiyedi kat daha sevaplı, eğer mescid ise... Cuma namazı kılınan büyük cami ise, elli kat sevaplı... Bir de camiye giderken, gelirken attığı her adımdan insanın bir günahı affoluyor, bir hasene kazanıyor, bir derece de terfi ediyor, rütbesi yükseliyor . Onun için kadir gecesinde dikkat etmeniz gereken şeylerden birisi yatsı namazında mutlaka camide olacaksınız. Sabah namazında da mutlaka camide olacaksınız. Çünkü: "Sabah ve yatsı namazlarını camide kılarak, cemaatle edâ ederek geceyi geçiren kimse, bütün geceyi ihyâ etmiş olur." diye hadis-i şerif var. Onu kaçırmamak lâzım!
Yâni şöyle olabiliyor bazen: Kadir gecesini ihyâ edeceğim diye uykusuz kaldığı için sahur olur olmaz yemeğini yiyor. Ondan sonra da evinde namazı kılıp yatıyor. Bu yanlış... Sabah namazını camide kılmaya dikkat edin, Kadir gecesinde ve her zaman... Ama Kadir gecesinde özellikle bunu kaçırmamaya dikkat edin! Yatsı namazı ve sabah namazı camide olacak. Ondan sonraki zamanınızın bir kısmı camide olabilir, bir kısmı evinizde, kendi özel mekânınızda ibadet etmek tarzında olabilir.
Kadir gecesinin zamanı nedir?..
"Tan yeri atıncaya kadardır, yâni imsak zamanına kadardır, orucun başladığı zamana kadardır." Güneş doğuncaya kadar değil, tan yeri atıncaya kadar. Oruca ne zaman başlıyorsunuz? Sofradan kalkıp. "Niyet ettim oruca" dediğiniz zaman... İşte o zamana kadardır. Meleklerin gelmesi, Kadir gecesinin mükâfatı vs. işte o zamana kadarki gecedir.
Onun için o geceyi ibadetle, zikirle, "Lâ ilâhe illallah" diyerek, salât ü selâm getirerek, "Estağfirullah" diyerek, tevbe ederek, namazlar kılarak, tesbih namazı kılarak, Kur'an-ı Kerim okuyarak güzel geçirmeye, ihyâ etmeye gayret edin!.. Çoluk çocuğunuzu da ona göre hazırlayın.
Kadir gecesini ihyâ ederse bir insan, ne olur?..
Bu hususta da Ahmed ibn-i Hanbel, İmam Buhârî, Ebû Dâvud, Tirmizî, Neseî ve Müslim; yâni Sıhhah-ı sittenin beş tanesi ve Ahmed ibn-i Hanbel'in rivâyet ettiği sahih bir hadis-i şerif var. Peygamber SAS buyurmuş ki: "Kim Kadir gecesinde kalkarsa, imanla, inanarak, sevabını hesab ederek, Allah bana sevap verecek, mükâfat verecek diye heveslenerek, aşk ile, şevk ile Kadir gecesine kalkarsa; o zamana, o vakte kadar ömründe işlemiş olduğu günahları afv ü mağfiret olunur." diye Peygamber Efendimiz buyuruyor. Burdaki kàme leyletel-kadri'den maksat, kàme kalmak, ayağa kalkmak demek ama bu niçin kalkmak oluyor geceleyin?.. Namaz kılmak için kalkmak oluyor. Kadir gecesine kalkar, çok namaz kılarak, kaza namazı, nafile namaz, teheccüd namazı... Çok namaz kılarak ihyâ ederse mânâsına geliyor.
Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN (Rahimehullah)
http://www.internetpazar.com/index.php? ... s_id=24#24
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
-
- Posts: 1395
- Joined: 22 Nov 2007, 21:24
Re: MÜBAREK GÜN VE GECELERİ İHYA ETME REHBERİ
Hocaefendimiz bu sohbetin devamında bir hadisten bahsediyor.
" Bu gece yeryüzünde melekler çakılların sayısından, çakıl taşlarının sayısından çoktur." diye .O kadar melek yeryüzüne ibadet etmeye, Allahu Teala'nın emirlerini bildirmeye geliyor düşünün, sağınız solunuz, attığınız her adımda melekler var yeryüzünde, sizinle beraber ibadet ediyorlar, tertemiz varlıklar hamd ve şükr ile ibadet ederken biz de edelim, biz de biliyoruz ki istersek, inanırsak, kul olarak insan olarak onlardan kat be kat üste geçebiliriz. Ayetler, hadisler var bu konuda. O yüzden bu gecenin kıymetini bilelim, kıymet bilenlerden, ibadet edenlerden olalım. Ve birbirimiz için, ihvanımız için, müslüman alemi için ve tüm dinden ve inanışlardan insanlar için dua edelim. Dualarımız kabul olur inş.
İlgilenen kardeşlerimiz için bu sohbetin devamını, yazı olarak paylaşalım istedim. Ramazan ve Güzel Ameller adlı kitabında bu yazılar mevcuttur.
http://www.dervisan.com/kitap/ramga/ramga04.html
" Bu gece yeryüzünde melekler çakılların sayısından, çakıl taşlarının sayısından çoktur." diye .O kadar melek yeryüzüne ibadet etmeye, Allahu Teala'nın emirlerini bildirmeye geliyor düşünün, sağınız solunuz, attığınız her adımda melekler var yeryüzünde, sizinle beraber ibadet ediyorlar, tertemiz varlıklar hamd ve şükr ile ibadet ederken biz de edelim, biz de biliyoruz ki istersek, inanırsak, kul olarak insan olarak onlardan kat be kat üste geçebiliriz. Ayetler, hadisler var bu konuda. O yüzden bu gecenin kıymetini bilelim, kıymet bilenlerden, ibadet edenlerden olalım. Ve birbirimiz için, ihvanımız için, müslüman alemi için ve tüm dinden ve inanışlardan insanlar için dua edelim. Dualarımız kabul olur inş.
İlgilenen kardeşlerimiz için bu sohbetin devamını, yazı olarak paylaşalım istedim. Ramazan ve Güzel Ameller adlı kitabında bu yazılar mevcuttur.
http://www.dervisan.com/kitap/ramga/ramga04.html