Mi'rac Bahri - Mevlid-i Şerif

Edebiyatımıza mal olmuş şiirler, şairler...

Moderator: VYZ

Post Reply
Abdüllatif
Posts: 1556
Joined: 28 Jul 2007, 15:32
Kan Grubu: AB (+)

Mi'rac Bahri - Mevlid-i Şerif

Post by Abdüllatif »

Rahmetli hocamızın adeta hayran olduğu Mevlid-i Şerif şairi, büyük insan Süleyman Çelebi Hazretleri'nin Mevlid'inden, Mi'rac Bahri...

Rahmetli Es'ad Coşan Hocamızdan:

Ref olup ol şâha yetmişbin hicâb,
Nûr-u tevhid açtı vechinden nikàb.


İnsan bunu anladı mı, şimdi burda feryadların havaya çıkması lâzım! "Yâ Allah!.. Allah Allah!.." filân diye herkesin şaşırması lâzım!.. Millet anlayamadığı için susuyor. Ne diyor: "O Şah-ı rusûle perdeler kaldırılıp, tevhid nuru cemâlini gösterdi." diyor. Titrer, erir insan, mum gibi erir... Perdeler kalktı, yetmişbin hicab kalktı. Allah-u Teàlâ Hazretleri'nin yetmişbin nurdan, yetmişbin zulmetten perdeleri olduğu bildiriliyor; o perdeleri geçti.

***

Ne güzel anlatıyor değil mi?.. Süleyman Çelebi anlatıyor... Öyle bir anlatmış ki, Süleyman Çelebi'ye çok büyük mükâfatlar vermek lâzım! Aşk olsun, amma mübarek sanatkârmış... Anlatılamayacak şeyleri ne kadar güzel anlatıyor. Çok müthiş anlatıyor. Çok alim adammış, çok àrif adammış, çok zarif adammış. Allah şefaatine erdirsin, cennette buluştursun:

"--Yahu sen Süleyman Çelebi misin? Ver elini öpeyim, Allah be!.. Ayağını da öpeyim!"

"--Neden?"

"--Sen Rasûlullah'a medihler yazdın, sen Rasûlullah'ı seviyordun, sana kurban olayım!.." [Hocamız burada ağlıyor.]


Allah anlayarak okumayı nasib etsin, buyrun Mi'rac Bahri:

(İsmail Biçer yorumuyla dinlemek isterseniz: http://syagmur.free.fr/mevlidiserif/4.wma)

Seyyidi kainât, Hazret-i Fahr-i Âlem
Muhammed Mustafâ râ Salevât

Söyleşürken Cebrâil ile kelâm
Geldi Refref önüne verdi selâm

Aldı ol şâh-ı cihânı ol zamân
Sidre'den gitti ve götürdü hemân

Bir fezâ oldu o demde rûnümâ
Ne mekân var anda ne arz-u semâ

Kim, ne hâlidir, ne mâli, ol mahal
Akl ü fikr etmez o hâli fehmü hal

Ref' olup ol şâha yetmiş bin hicâb
Nûr-u tevhîd açtı vechinden nikâb

Her birisinden geçerken îlerû
Emr olundu Yâ Muhammed gel berû

Gel habîbim sâna aşık olmuşam
Cümle halkı sâna bende kılmışam

Ne murâdın vâr ise îdem revâ
Eyleyem bir derde bin türylü devâ

Mustafâ dedi: Eyâ Rabbe'r-Rahîm
Vey hatâ pûş ü atâsı çok kerîm

Ol zaîf ümmetlerim hâlî nola
Hazretîne nîce anlar yol bula

Hak-Teâlâdan nidâ geldi emin
Yâ Muhammed dedi Rabbü'l-Âlemin

Gam yeme kim Yâ Muhammed olma melul
Her ne kim dîledin oldu kabul

Ümmetini sâna verdim ey habîb
Cennetîmi anlara kıldım nasîb

Ey habîbim nedir ol kim dîledin
Bir avuç toprağa minnet meyledin

Zâtıma mir'at edindim zâtını
Bîle yazdım âdım ile âdını

Hem dedi kim: "Yâ Muhammed ben seni
Bilûrem görmeğe doymazsın beni

Avdet edûp davet et kullarımı
Tâ gelûben göreler dîdârımı

Sen ki mi'râc eyleyûb etdin niyâz
Ümmetin mîrâcını kıldım namâz

Tarfetül-ayn içre ol Fahr-i cihân
Ümmühân'ın evine geldi hemân

Her ne vâki oldu ise serteser
Cümlesin eshâbına verdi haber

Dediler: "Ey Kıble-i İslâmü dîn
Kutlu olsun sâna mîrâc-i güzîn

Biz kamûmuz kullarız sen şâhsın
Gönlümüz îçinde rûşen mâhsın

Ümmetin olduğumuz devlet yeter
Hizmetin kıldığımız izzet yeter!

Allâhümme salli alâ seyyidinâ
Muhammedinillezî câe bilhakkıl mübîn
Ve erseltehû rahmetel lil âlemin.
Vay, yüz bin vay kim dildardan ayrılmışam
Fitne–çeşm ü sahir u hunhardan ayrılmışam
Bülbül-i şûride em gülzârdan ayrılmışam
Kimse bilmez kim ne nisbet yârdan ayrılmışam!
Post Reply

Return to “Şâirâne”