Dikkatli olmak gerekir

Post Reply
User avatar
anchebout
Posts: 82
Joined: 25 Oct 2007, 22:20
Kan Grubu: B (+)

Dikkatli olmak gerekir

Post by anchebout »

Dikkatli olmak gerekir

"The Rand Report: 'Building Moderate Müslim Networks'" başlıklı İngilizce bir broşür, İslâm dînini kendi menfaatleri için engel gören ABD'li şahinlerin ileriye dönük planlarına ışık tutmuş. Dünün sığır çobanları büyük bütçeler harcayarak fizibilite raporları hazırlatmışlar ki bir yazısında bizim Hasan Karakaya buna çok güzel temas etmişti. Uzman analizcilerin raporları istikâmetinde, İslâmı sulandırmak, aksiyoner hareketleri söndürmek için Müslümanlar arasında yer alan çeşitli grup ve liderlerle iş birliği yapma hedefine yönelmişler. Bunların içinde bizim dikkatimizi çeken, "Fethullah Gülen, a sufi shaikh, Turkey" maddesi oldu.

Bu ismin de "Modern İslâm Liderleri" sınıfında "işbirliği yapılması gereken" bir lider olarak mütalaa edilmesi, Haçlı Seferi Başkumandanının şahsî düşüncesi ve hedefi olabilir; ama eğer o lider ve kadrosu da onların hedefine uygun icrâat sergilemiyorsa, mes'ele yok. Acaba öyle mi?
Bir bayan yazar diyor ki:
"Londra'daki konferansın yayımlanan bildirilerinde, Gülen'in barışçı mesajlarının 'öfkeli' Müslümanları yatıştıracağı yönünde görüş¬ler dile getiriliyor. Müslümanların yaşadığı coğrafya işgal edilecek, henüz işgal edilmeyenler tehdîd edilecek, ama Müslümanlar öfkelenmeyecek, barış, diyalog söylemiyle uyutulacak öyle mi? Fethullah Gülen hareketi, ılımlı İslâm kanadının bir unsuru olarak desteklendi. Yoksa, dünyanın dört bir yanında okul açmak, faaliyet göstermek, kendi hâlinde bir sivil hareketin tek başına başaracağı şey mi? Barış istiyorlarsa önce Irak işgaline karşı çıksınlar, diyalog istiyorlarsa, bir de Iraklı direnişçilerle konuşmayı veya onları dinlemeyi dene¬sinler." (Nuray Mert, Radikal, 01.11.07)

Bu cümlelerin üzerinde düşünülmesi gerekmez mi? Bayan Mert yanılıyor olabilir mi? Bizim cepheden bir başka erbâb-ı kalem de şöyle yazıyor:
"Hoca efendi hareketi hakkında cemaat bakımından hoşa gitmeyen, can sıkan yorumlar yapanları 'kıskançlıkla, 'anlamamakla ve daha birçok şeyle suçlayanlar dönüp bu noktaya bir daha bakmalı. Bir bölümü işgal altında tutulan, diğer yerlerinin de çeşitli yöntemlerle abluka/baskı altına alındığı bir İslâm Dünyâsı manzarasıyla karşı karşıya bulunuyoruz. (....) Bu ülkede İstiklâl Savaşı barış nutukları atılarak verilmedi... Kendi icraatlarını tartışmaya yanaşmayan Batı, hâl-i hazır durumda kendisine rahatsızlık veren her hareketi mahkûm ederken, kendisi için uygun zemin olarak gördüğü her oluşumu da terviç ediyor. Mes'ele bundan ibaret..." (Ebubekir Sifil, Millî Gazete, 03.11.07)

İki ayrı dünyâ görüşünün mensubu iki ayrı ağızdan aynı ma'nâ çıkıyorsa; samimi olan muhatabların bunu teemmül etmesi aklın ve insafın gereği değil midir? Bir hareketin içinde yer alanların, dışarıdan bakan birisi kadar gerçeğe nüfuzu mümkün olmayabilir. O zaman, dışarıdan gelen seslere nazar-ı dikkatle yaklaşmaları gerekir.
Bu ülkede Batılıların kuklası gibi hareket eden iktidarların, bütün İslâm ulemâsına olduğu gibi Bedîüzzamân Hazretlerine de hayâtı zindan ettiği biliniyor. 0 hâlde, o mîrâsa lider olarak gösterilen bir şahsiyyet ve kadrosu, kuklacıbaşı tarafından nasıl kabul görebiliyor? Kefere mi bize yanaştı, biz mi ona?..

Şu can sıkıcı mevzu' hakkında kalem oynatmak cidden zoruma gidiyor. Azıcık sulandırmak istiyorum. Geçenlerde, "İşte yaşayan 100 dahî isim" (Haber 7, 30.10.07) başlıklı haber dikkatimi çekmişti. "İngiliz danışmanlık firması Creators Syntectics, 'yeni yaklaşımlarla ezber bozma, entelektüel güç, halk tarafından beğenilme, insanlık yararına işler yapma ve kültürel önem' gibi ölçütlere göre dünyânın yaşayan 100 dahisini belirledi' deniyordu.
Merak edip isimlere tek tek baktım. Seçilen yüz kişi içinde iki tane Müslüman ismi vardı. Birisi meşhur boksör "Muhammed Ali", diğeri de keferenin belâlısı "Usâme bin Laden". Şu bilginin şakası bile size de enteresan gelmiyor mu? Batılıların gözüne girebilmek için inancın-dan ta'vîz vermek de dâhil her türlü yolu deneyenlerin neden hiçbirisini Batılılar değerli görmüyor?

MUSTAFA KAPLAN/VAKİT/16.11.2007
"Her rüzgarla otlar gibi sallanırsan, dağlar kadar olsan da bir ota değmezsin." Mevlana
User avatar
mehmetemin
Posts: 677
Joined: 02 Nov 2007, 16:45
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Dikkatli olmak gerekir

Post by mehmetemin »

biz batıyı mihenk taşı aldıkça medeniyetin ölçüsü yaptıkça,dünyanın yönetimi ve merkezi batıdır dedikça ve öyle düşündükçe ki neyazıkki ben öyle düşünmüyorum diyende öyle düşünüyor,batının ölçütlerine göre bir kıyas yapmaya devam edersek işte böyle bir şikayet yazısı yazılır.
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

Re: Dikkatli olmak gerekir

Post by asım »

?Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..

Ben her zaman söylüyorum, İSLÂM DEVAMLI UYANIK OLMAYI EMREDİYOR. Büyüklerimiz, tasavvufî neşe ile yaşamış insanlar ne tavsiye ediyorlar? Meselâ, Nakşî tasavvufî yolunda ana ölçek nedir?.. Hatm-i hâcegân mı, günde şu kadar zikir çekmek mi?.. Hayır! Zikir çekmek de sevap ama, asıl önemli olan: Hûş der dem; her an şuurlu olmak... Ne kadar güzel... Ana esas, prensip her an şuurlu olmak, uyanık olmak, gaflete olmamak; aldığı nefesi, verdiği nefesi şuurla almak, şuurla vermek... Yaptığı işin doğru mu, eğri mi olduğunu daimâ gözlemek... Kalbine bakmak, kalbini, gönlünü korumak.

Bakın ne kadar yüksek prensipler! Var mı böyle güzel esaslar, prensipler başka dünyevî yollarda?.. Hangi dernek, hangi cemiyet bu güzel yolları, kaideleri kendisine prensip edinmiş?..

Her nefeste gàfil olmamak birinci prensip... Kalbini her türlü yalan yanlış, fitne fesat duygulardan korumak, kalbinin bekçisi olmak... Ne kadar yüksek duygular, ne kadar yüksek tavsiyeler...

Halvet der encümen; topluluğun içinde iken de Cenâb-ı Hakk'ın kulu olduğunu unutmamak... Cenâb-ı Hakk'ın kendisini gördüğünü bilerek edepli, terbiyeli hareket etmek... Sanki caminin içinde değil de, ıssız, izbe ibadet yerinde, hücrede ibadet ediyormuş gibi ama, toplumun içinde; halvet der encümen...

Ne kadar güzel prensipler!.. Bunlar anlatılmadığı için, insanlar gerçekleri bilmiyorlar. Bu eğitimler olmadığı için insanlar yabânî, yamyam, hırsız, arsız... Bakıyorsunuz Afrika karmakarışık, Asya karmakarışık, Amerika karmakarışık... Güney Amerika bir başka türlü, Orta Amerika bir başka türlü, Çin, Japonya bir başka türlü... İnsanlık İslâm'a muhtaç, çünkü insanlık ıslaha muhtaç...
?.
Onun için aziz ve sevgili kardeşlerim! Her vesile ile, her araç ile, her an, hepimiz dâimâ İslâm'ın öğrenilmesi, öğretilmesi, benimsetilmesi için, nasihat ederek, tatlı şekillerle, güzel şekillerle çalışmak zorundayız.

Çalışılmıyor... Çalışılmıyor demek, yâni hayır yapılmasına çalışılmıyor. Gemi su alıyor, batacak; sular boşaltılmıyor demek. Uçak alçalıyor, irtifa kaybediyor, önünde dağ var, çarpacak; tedbir alınmıyor demek. Yâni İslâm için çalışmamak bu demek...
?..
Evet, İslâm hızla yayılıyor. İslâm düşmanları onun için İslâm'ı düşman alıp engellemeye çalışıyorlar. Ama İslâm'ı anlayanlar da var. Biz İslâm'ı destekleyip, hızlı yayılmasında sevap payımızı almaya gayret edelim! İslâm'ı engelleyenlerden olmayalım! Bilerek, bilmeyerek onlara destek olmayalım ki, Allah-u Teàlâ Hazretleri'nin hışmına, kahrına, gazabına uğramayalım!..

Allah-u Teàlâ Hazretleri hakkı hak olarak görüp uymayı cümlemize, cümlenize nasib eylesin... Bâtılı bâtıl olarak görüp ondan korunmayı, sakınmayı nasib eylesin...

Çünkü, Allah göstermezse insanlar gerçekleri göremiyor. Sanıyor ki kendisi cihanın en akıllı insanı... Fakat en aptalca işi yapıyor. Doğru sandığı işler tamamen yanlış ama, karşısındakileri yanlış sanıyor. Geliş-gidişli yolda yolun yanlış istikametine girmiş, kendisi ters gidiyor, bir kaza yapacak ama, karşıdan gelen bütün araçlar yanlış sanıyor. Ters yola kendisi girmiş halbuki...

Allah-u Teàlâ Hazretleri, böyle kendisini bilmeyen, ne yaptığını bilmeyen, kime hizmet ettiğini bilmeyen, kimin kalesine gol attığını bilmeyen gàfil, câhil, şaşkın insan olmaktan korusun herkesi... Basiretli, akıllı, uslu, ilimli, irfanlı, bilgili, görgülü, terbiyeli, zarif, nazif, edip, şerif, tatlı, sevimli güzel müslümanlar olmayı hepimize, hanımlarımıza, beylerimize, çocuklarımıza, gençlerimize, yaşlılarımıza, yönetenlerimize, yönetilenlerimize, zenginlerimize, fakirlerimize, işçimize, patronumuza, sanayicimize, öğretmenimize, öğrencimize, rektörümüze, profesörümüze, talebemize ihsân eylesin...

Allah-u Teàlâ Hazretleri bizim işlediğimiz yanlışlıklardan dolayı, rahmetini üzerimizden esirgemesin, almasın... Aramızdaki beyinsizlerin, cahillerin yaptıklarından dolayı ülkemize umumî bir belâ salmasın, cezalandırmasın... Rahmetiyle muamele eylesin... Şaşıranları kahrıyla, gazabıyla değil, lütfuyla keremiyle ıslâh eylesin... Doğruyu göstersin, doğruya uydursun...

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû?
Prof. Dr. Mahmûd Es?ad COŞAN (Rh.A.) 25. 09. 1998 ? ALMANYA

http://www.dervisan.com/yazi/c980925.html
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
Post Reply

Return to “Köşe Yazıları”