Zilhicce Ayı girmek üzre..

Kaçırılmaması gereken fırsatları kaçırmamak dileğiyle...
Post Reply
seyir

Zilhicce Ayı girmek üzre..

Post by seyir »

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû sevgili kardeşlerim,

Haftaya salı günü (11 Aralık) Zil-hicce Ayının birinci günü.
Buyrun Mahmud Esad Coşan(rha) Hocamızın bu aya ilişkin sohebtini/tavsiyelerini okuyalım, bu aydaki (özellikle ilk 10 günü) fırsatları kaçırmayalım iA.
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû

ZİLHİCCE VE HAC

Prof. Dr. M. Es'ad Coşan Rh.A

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..

Aziz ve sevgili Ak-Televizyon izleyicileri ve Ak-Radyo dinleyicileri! Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi, ihsânı, ikramı, lütfu, dünyada ahirette, her zaman, her yerde iki cihanda üzerinize olsun... Allah hepinizden razı olsun...

Size mukaddes beldemiz Mekke-i Mükerreme'den hitab ediyorum. Allah'a hamd ü senâlar olsun, burda Türkiye'den gelen hacı kardeşlerle de karşılaşıyoruz, görüşüyoruz.

Bugün, benim konuşmayı verdiğim şu saatlerde, hac aylarının en önemlisi olan Zilhicce ayının biri oluyor. Cuma günü de ikisi oluyor. Bu durumda, eğer Suudlular takvimlerinde yazanı te'yid ederlerse, ilân ederlerse, o zaman hacıların Arafat'a çıkışları cumaya rastlayacak.

Arafat'a çıkışın, Arafat'taki vakfenin, yâni akşam ezanına kadar orda durulup dua edilişin cumaya rastlaması durumunda; hem cuma hem arafe günü cem olmuş oluyor, birleşmiş oluyor. Çok büyük sevap var. Başka haclardan yetmiş kat daha sevaplı diye sahih kitaplarda, ilmihal kitaplarında müjde var. Allah gelen kardeşlerimize böyle olmasını nasîb eylesin, muvaffak eylesin diye dua ediyoruz.

Yâni takvimde böyle ama, Suudlular da ilân edince o zaman tam rahatlayacağız. Nice nice haclara da siz kardeşlerimizin gelip, böyle yetmiş kat sevaplı, bazı rivayetlerde hacc-ı ekber de denilen böyle hacları yapmayı, Allah siz dinleyici kardeşlerime nasîb eylesin diye içten dualar ediyorum. Allah cümlemize nice nice makbul, mebrûr haclar, umreler nasîb eylesin...

a. Zilhiccenin İlk On Günü

Şimdi Zilhiccenin biri olduğuna göre, Zilhicce'nin dokuzu hacıların Arafat'a çıkacakları gün; onu da kurban bayramı. Araplar ıydül-adhâ diyorlar; adhâ da Arapçada kurban demek. Yâni kurbanların kesildiği bayram demek oluyor.

Çok şerefli, çok kıymetli, çok mübarek, çok önemli günler bu günler. Burada ilkönce bu günlerin fazîleti ile ilgili bir hadis-i şerif okumak istiyorum. İbn-i Abbas RA'dan merfûan İmam Buhàrî rivâyet etmiş. Peygamber SAS Efendimiz buyurmuş ki:

(Mâ min eyyâmin el-amelüs-sàlihu ehabbü ilallahi fîhinne min hâzihil-eyyâm, ya'nî aşre zil-hicce. Kàlû: Velel-cihâdü fî sebîllillâh? Kàle: Velel-cihâdü fî sebîllillâh, illâ racülün harace binefsihî, ve mâlihî, sümme lem yerci' min zâlike bişey'.) Sadaka rasûlüllah, fî mâ kàl, ev kemâ kàl.

İbn-i Abbas RA duymuş, nakletmiş; merfûan ondan naklediliyor hadis-i şerif. Bunun mânâsını önce müjdeli olarak size bildireyim. Başlamış olan bu önümüzdeki on günün, şu andan itibaren kurbana kadar olan zamanın önemini kardeşlerim bilsin, önceden uyanık olsunlar; tedbir de alırlar, ibadeti de ona göre yaparlar diye bu konuşmamda hatırlatmayı özellikle istedim.

Okuduğum ibarenin mânâsı şöyle: Peygamber SAS Efendimiz, Zilhiccenin ilk on gününe işaret ederek buyurmuş ki: "Allah-u Teàlâ Hazretleri'ne, esnasında amel-i sàlih yapılan günlerin içinde, yapılan ibadetlerin bu on günden daha sevimli, sevgili olduğu başka günler yoktur." buyurmuş.

Neden?.. Bu günler, Zilhiccenin on günü, hacıların hacca geldiği, İslâm'ın beş ana direğinden, rüknünden, erkânından, esasından, temelinden biri olan, uluslarası bir ibadet olan, dünya çapında bir ibadet olan, cihanşümul bir ibadet olan haccın yapılma günleri... İnsanların, dünyanın en mukaddes beldesi olan Harem mıntıkasına, Mekke ve civarına geldikleri günler oluyor.

Tabii, dünyanın her yeri için de bu zaman, en kıymetli zaman oluyor. Ve bu günlerin içinde yapılan sàlih ameller, işler, ibadetler Allah'a çok sevgili oluyor.

O halde demek ki, bu konuşmayı duyduğunuz andan itibaren, ne gibi a'mâl-i sàliha, sevaplı işler yapabilirim diye düşüneceksiniz. Bugünlerin sevabından âzamî derecede sevap kazanmak için elinizden geleni yapacaksınız.

--Salih ameller neler olabilir?..

Bir kere oruçlar çok sevaplıdır. Ama hacılar için değil; çünkü hacılar hac vazifesi yapacaklar, yorulmasınlar diye onlar için o gün oruç tutmak doğru değil, mekruh... Fakat hacı olmayan, başka diyarlarda olan, hacca gelmemiş olan müslümanlar için çok önemli bir oruç tutma günü, Arafe günüdür. Kurban bayramından bir gün önce... "O gün tutulan bir gün oruç, o güne kadar geride kalmış olan bir senenin günahlarını affettirdiği gibi, ilerideki Arafe gününe kadar, ileriki bir senenin de günahlarını affettirir." diyor Peygamber Efendimiz.

Biliyorsunuz insanlar günahı işlemedikçe sorumlu olmuyorlar. Yâni kafasında böyle bir günahı işleme niyeti olursa, sırf ondan dolayı Allah ceza yazmıyor. İşlemediği bir işlemden dolayı, fiilden dolayı, eylemden dolayı, henüz yapmadığı bir şeyden dolayı ceza vermiyor. Ama, dikkat ederseniz, Peygamber Efendimiz gelecek yılın günahları da affolacak buyuruyor. Arafe günü oruç tutmanın o kadar sevabı var ki, bir geçmiş senenin günahları affoluyor, bir de gelecek senenin günahları affoluyor.

Ben bunu sene içinde yeri geldikçe arkadaşlarıma hatırlattım. "Arafe günü oruç tutmayı defterlerinize yazın!" diye Avustralya'da Almanya'da, Türkiye'de söylemiştim. Şimdi de tam zamanı geldi, o günler yaklaştı diye söylüyorum. Arafe günü oruç tutmak çok sevap...

Tabii, bu Zilhiccenin on günü a'mâl-i sàlihayı işlemek de çok sevap olduğu için, hem bu günleri oruçlu geçirebilirsiniz, çok sevabı oruç tutarak kazanırsınız; bir...

Nafile namazlar kılabilirsiniz. Nafile namaz ne demek?.. Türkiye'de nafilenin bir ters kullanımı var; nafile uğraşmak, boş yere uğraşmak mânâsına geliyor ama, nafile ibadet demek o demek değil. Nafile ibadet, farzdan ayrı olan, fazilet babından, sevap kazanılmasına sebep olacak ibadetler demek. Bunu müslümanlar bilir de, bilmeyenler nafile sözünü yanlış anlamasınlar.

Farz olmayan oruçlar, namazlar... Bunların çok sevapları var. Meselâ, her zaman söylüyorum; sabah namazından sonra işrak vaktine kadar camide oturup, Kur'an okuyup, zikredip, kalkıp iki rekât namaz kılarsa ne oluyor?.. Bir hac ve umre sevabı kazanıyor. Hacca gelemeyenler, alın işte buyurun, sevap...

Bizim Hocamız'ın camisi İskenderpaşa'da hep bunu kendisi yaptırırdı, adet oldu. İhvânımız da dünyanın, Türkiye'nin her yerine dağıldılar, o adet oralarda da canlandı, sünnet canlandı. Ümmetin fesada uğradığı zamanda, bir sünneti canlandırana yüz şehid sevabı var. Hocamız'ın bir de ordan, ne kadar sevaplar aldığını düşünün!.. Avustralya'da işrak vaktine kadar bekleniyor, o işrak namazı kılınıyor. Sünnet çünkü bu, SAS Efendimiz tavsiye etmiş; ama unutulmuş. Hocamız canlandırdı, hatırlatmış oldu.

Türkiye'de ben, Hocamız'dan önce başka yerlerde böyle sabah namazından sonra camide durup da, işrak vaktine kadar zikir, dua, ibadet, Kur'an okunmasını hiç görmedim.Hocamız'da bunu gördükten sonra bir tek yerde gördüm, Urfa'nın Dergâh Camii'nde gördüm. Orda da baktım okudukları evrad bizim evradın aynısı; demek ki gene bizim silsilemize mensub kimselerin bir uygulaması...

Zâten Mevlânâ Hàlid-i Bağdâdî Efendimiz Urfa'ya gelmiş. Hattâ torunu orda hastalanmış, vefat etmiş, Urfa Ulu Camii'nin avlusuna gömülmüş. Yâni oraları bizim diyarlar... Zaten Güneydoğu Anadolu, Nakşibendistan... Ben bunu böyle diyorum, bir iki kişiden de duydum; yâni yayılmış bu tabir... Orası Nakşıbendistan... Elhamdü lillâh, her dağda bir mübarek velînin türbesi var. İşte bu falanca, bu filânca diye oraları gezdiğimiz zaman ne kadar hoşumuza gitmişti.

İşrak namazı sevap... Sabahla öğlenin arasında, dokuzda/onda/onbirde dört rekât veya daha fazla kılınan duha namazı sevap... Akşam namazının arkasından kılınanevvâbin namazı sevap... Gece yatarken abdest alıp, namaz kılıp, abdestli yatmak sevap... Gece kalkıp teheccüd namazı kılmak sevap...

Demek ki bu on günde, gündüzleri oruç tuttuktan sonra bu namazlara devam edilebilir. Kur'an okunur, zikir yapılır, tesbihler çekilir... Çeşitli sevaplı tesbihler var, Peygamber Efendimiz tavsiye etmiş.

Peygamber Efendimiz dervişlerin sultanı, dervişliğin sultanı... Şeyhlerin sultanı... Nice nice zikirler tavsiye etmiş: "Sübhànallàhi ve bihamdihî, sübhànallàhil-azîm, ve bihamdihî estağfirullah." demek, salât ü selâm getirmek; "Sübhànallàhi vel-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallàhu vallàhu ekber, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azîm." demek; "Lâ ilâhe illallah" demek, "Allah" demek, "Hasbunallàh" demek ve sâir güzel kelimât-ı tayyibâtı söylemek, zikretmek... Kur'an okumak, hatim indirmek, Ramazandaki gibi gayretlenmek çok iyi...

--Başka?..

Kesenin ağzını açıp hayır hasenât yapmak çok iyi...

Kesenin ağzını açarak, fukaraya yardım ederek, hayır müesseselerimizi, hizmet müesseselerimizi destekleyerek; muhtaçlara yardım ederek, açları doyurarak, yoksulları kollayarak, çıplakları giydirerek sevaplar yapılabilir. Sevapların pek çok çeşitleri var.

Allah-u Teàlâ Hazretleri işte böylece bu on günde yapılan ibadetleri, hayırlı amelleri çok seviyor. Hani Ramazan'da herkes gayrete geliyor. İşte o Ramazan'dı, bu da Kurban. Yâni bu Kurban'ın evvelindeki bu on gün de aynı aşk ile, şevk ile, canlı ibadetlerin vesilesi olmalı!

Tabii bu Kur'an-ı Kerim'de de var, bu on gün... Vel-fecri Sûresi'nde buyruluyor ki, bismillâhir-rahmânir-rahîm:

(Vel-fecri ve leyâlin aşrin veş-şef'i vel-vetri) [Fecre, tan yerinin ağarmasına and olsun; on geceye and olsun; hem çifte, hem teke and olsun.]

Câbir RA'den rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: "Buradaki on günden murad (aşrul-adhâ) Kurban Bayramı'nın evvelindeki, Zilhicce'nin bu Kurban'a kadar olan on günündür." diye beyân etmiş. (Vel-vitrü yevmu arafe) "Tek gün denilen arafe günüdür. (Veş-şef'u yevmun-nahr) Çift sözüyle de kasdedilen Kurban Bayramı, yâni Arafe'den sonraki gündür." diye hadis-i şerif var. Sahih hadis-i şerif.

Buralardan belli oluyor ki bu on gün Kur'an-ı Kerim'le de, hadis-i şerifle de önemine işaret edilmiş bir gün. Ben de size önemini anlattım. Bu günlerde yapacağız sâlih amelleri arttırın ve gayrete gelin, çok güzel hizmetler yapın! Burçlara diktiğimiz bayraklar dalgalansın. Ulubatlı Hasanlar şehid olunca, bayraklar aşağı düşmesin; bir başkası gelsin, o tutsun, dalgalanmaya devam etsin! Burçlar fethedilsin, Kostantıniyyeler fethedilsin!..

Kostantin'in şehri Kostaninopolis'ti. Kostantin'in şehri ne olmuş? İslâmpolis-İslâmbul-İstanbul olmuş sonradan, İslâm şehri olmuş. Onun için bu işi bilenler, mahiyetini bilenler İstanbul kelimesini kullanmak istemiyorlar da, yerine "Kostaninapol" diyorlar, Kostantin şehri... Kostantin şehri idi, Fatih Sultan Muhammed --cennet mekân-- Han Hazretleri Peygamber Efendimiz'in müjdelediği ordunun başkanı, Peygamber Efendimiz'in müjdelediği genç komutan, Allah izni ve lütfu ve yardımıyla oraya İslâm'ı getirdi, o şehir İslâmbol, İstanbul oldu.

Ben küçükken "İslâmbol" derlerdi bizim yaşlılarımız. İstanbul'u galat söylüyorlar sanırdım, yâni İstanbul'u doğru telâffuz etmesini bilmiyorlar sanırdım. Şimdi işin esrarını öğrendim. Aslı İslâmbol, İslâm şehri demek. Ordaki bol, şehir demek; işte Bolu şehri var, Safranbolu var, İnebolu var, Hayrabolu var... İslâmbol ne demek?.. İslâm şehri demek. Kostantin devleti iken, Kostantinapol iken, İslâmbol yapmış Fatih Sultan Mehmed. Bu hatırayı unutmamak lâzım, bilmek lâzım, değerini anlamak lâzım!..

Tarihten kopan bir insan, hafızasını kaybetmiş, hastalanmış, Mecnun olmuş bir insan gibidir. Hafızasını, tarihini kaybetmiş olan bir millet böyle bir insan gibidir. Tarihimizi unutmayacağız, bileceğiz. "Cennet-mekân Fatih şöyle demişti. Muhteşem Süleyman Kânûnî şöyle demişti. Abdülhamid Han böyle demişti. Orhan Gàzi şöyle yapmıştı. Osman Gàzi oğlu Orhan'a şöyle vasiyet etmişti...' diye her şeyi su gibi bileceğiz.

Allah razı olsun bizim Ekmeleddin İhsan kardeşimiz, profesör doktor, vakfın başındaki sorumlusu, Allah yardımcısı olsun; bir kitap neşrettiler. Osmanlı Devleti'yle ilgili iki ciltlik kitap; kütüphânemde, karşımda... Ne güzel!

Araplar'dan bir zât-ı muhterem Osmanlılar'la ilgili bir kitap yazdı, dedi ki: "Kendisi iftiraya uğramış olan bir aziz devlet: Osmanlı devleti. (El-müfterâ aleyhâ) Kendisine iftira edilmiş, iftira atılmış, yalan yanlış yere karalanmış. Aslında asâletli, güzel duygularla çalışmış, mübarek, mübeccel bir devlet." diye Araplar yazıyorlar.

Bir seferinde, ben bir bakanla karşılaştım uçakta. "Ben çok merak ediyorum, bu Osmanlıları; onlarla ilgili doğru düzgün bir kitap tavsiye edebilir misiniz?" dedi bana Arap bakan. Arapça kitap istiyor. Ben de bazı tavsiyelerde bulunmuştum.

Yâni ecdâdımızı, tarihimizi, mâzimizi, mefâhirimizi, ecdadımızın kıymetli işlerini, kıymetli fikirlerini unutmayacağız, biz devam ettireceğiz. Başkası devam ettiremez, biz aşılayacağız. Cihana İslâm'ı biz götüreceğiz. Onun için çocuklarımıza Fatih ismini veriyoruz, onun için çocuklarımıza mücâhid ismini veriyoruz; Allah yolunda hizmet etsinler diye... Bunları unutmayalım!

Evet, bayraklar aşağıya düşmesin, sahipsiz kalmasın! Kurulan müesseselerin kurulması bir hizmettir, güzeldir; devam ettirilmesi de o kadar önemlidir. Devam etmeyen müesseseler çöktü mü yazık oluyor.

Bu on günde sâlih amellere dikkat edeceğiz. Allah yardımcı olsun...

b. İman, Cihad ve Hac

Gelelim bugünkü konuşmamızda ikinci bir hadis-i şerife. Ebû Hüreyre RA'den rivayet edildiğine göre... Buhàrî ve Müslim'in sahih kitaplarında var. Şimdi bizim Türkiye'de merak oldu, hadis söylediğin zaman mütmain olmuyor karşıdaki gençler; diyorlar ki:

"--Kaynağı ne?"

Tamam, kaynağı Buhàrî ve Müslim... Ebû Hüreyre RA'den rivayet etmişler ki: (Süile Rasûlüllah SAS eyyül-ameli efdalü?) Peygamber Efendimiz'den soruldu:

"--Yâ Rasûlallah, amellerin, ibadetlerin en faziletlisi hangisidir?"

Bu on günde en faziletli işleri yapmak, başka günlerde, başka aylarda yapılandan daha sevaplıdır diye de hadisi okuduk ya ilkönce... Şimdi burda gene, "Amellerin hangisi en faziletlidir, efdaldır?" diye soruldu Peygamber Efendimiz'e diyor, Ebû Hüreyre RA...

(Kàle:) Peygamber Efendimiz SAS buyurdu ki: (Îmânün billâhi ve rasûlihî.) "Allah'a ve onun elçisine --yâni Peygamber Efendimiz'in kendisine-- imandır.

Amellerin hangisi en faziletlidir, efdaldir diye soruldu. Peygamber Efendimiz SAS buyurdu ki, Allah'a ve onun elçisine imandır. En önemli iş odur, en önemli eylem odur, en önemli vazife odur. Allah'a kul olacak, allah'ın varlığını birliğini bilecek. Peygamber Efendimiz'in onun gönderdiği mübarek bir insan olduğunu; peygamberlerin sonuncusu ama, serveri olduğunu; insan neslinin, Benî Ademin seyyidi olduğunu bilecek; gelecek, bağlanacak Peygamber Efendimiz'e...

Bağlananlar ne güzel rüyâlarında tatlı tatlı görüyorlar; Peygamber Efendimiz'in güzel güzel iltifatlarına nâil oluyorlar. Memnun oluyorum. mektup yazıyor kız, üniversiteli... "Hocam rüyamda Peygamber SAS efendimiz'i gördüm." diyor. Seviniyorum, bak ne kadar güzel; genç yaşta o mazhariyete eriyorlar.

Ama ilk iş Allah'ın varlığını bilmek, Rasûlüllah'ın onun peygamberi olduğunu bilmek ve bağlanmaktır.

--Ne olacak Allah'ın varlığını bilince?..

Allah'a itaat edecek, kulluğu güzel yapacak.

--Rasûlün varlığını bilince ne olacak?..

Onun sünnetine uyacak. Ona indirilmiş Kur'an'ı tanıyacak, Kur'an'ı öğrenecek, Allah'ın ahkâmını öğrenecek ve Rasûlüllah'ın o ahkâmı nasıl uyguladığını anlayacak, öğrenecek. Rasûlüllah'ın yolunda yürüyecek. Sünnet-i seniyye çizgisinde yürüyünce, tüm münafıklar, deccal, şeytan, fâsık, fâcir, zalim... kimse öyle bir müslümana zarar veremez.

Sünnete sarılan müslüman kurtulur. Sünnetten ayrılan müslüman, fitnelerin, felâketlerin, aldatmacaların karşısında yıkılır, kaybolur, mahvolur. Onun için sünnet-i seniyyeye sarılacak. Öyle diyor Peygamber Efendimiz, bakın: Allah'a inanmak ve Rasûlüne inanmak... İkisi ayrılmaz birbirinden. Çünkü Allah'ın emirlerini bize bildiren, onun elçisi olan Muhammed-i Mustafâ... İkisi beraber tabii... Allah onu göndermiş, ona tam tâbî olacağız.

(Kîle: Sümme mâ zâ?) "Sonra, bundan sonraki sırada hangisi var? Bundan sonraki hangisidir yâ Rasûlallah?" diye sordular.

Tamam, birincisi Allah'a inanmak, Rasûlüllah'a inanmak.... Şimdi bazıları Türkiye'de var, Avrupa'da var, Amerika'da var, karşılaşıyoruz; "Ben Allah'a inanıyorum!" diyor. Güzel... Teist, yâni ateist değil, tanrı tanımaz değil. Normal-anormal, teist-ateist; a olumsuzluk takısı oluyor. Ateist, tanrı tanımaz, tanrıyı inkâr eden, münkir, tanrının varlığını inkâr eden değil; teist... Ama yetmez. "Tanrı tanırsın ama, senin tanıdığın tanrıyı bir tarif et bakalım!" diyorsun. Konuştuğu zaman, bakıyorsun çok yanlış.

Doğrusunu nerden öğreneceğiz?.. Rasûlüllah Muhammed-i Mustafâ Efendimiz'den öğreneceği için, önce (Îmânün billâhi ve rasûlihî) diyor. Çünkü başka türlü, tanrı deyince herbirisi bir başka şeye tapınır. Öteki dinlerin mensupları da putları yapıp karşısında tapınmıyorlar mı?.. Eskiden beri tarih boyunca böyle olmamış mı?..

Onun için önce Allah'a ve Rasûlüne iman... Sonra, "Bundan sonra nedir?" diye soruldu Peygamber Efendimiz'e. (Kàle:) Buyurdu ki: (Elcihâdü fî sebîlillâh.) "Allah yolunda cihad etmektir."

Tabii cihad deyince ilkönce aklımıza savaş geliyor. Elimize kılıcı alacağız veya silâhı; çağa göre, devre göre silâhlar değişiyor. Onunla düşmanla çarpışacağız. Tamam ama, bu devrin silâhları nedir?..

Bu devrin silahlarından bir tanesi televizyondur. Onun için bir ülkeyi istilâ etmek isteyenler, önce medya dedikleri basın yayınına hakim olmak istiyor. Televizyon silahtır. Bakıyorsun, hep düşmanlar heveslenmiş, almış. Bir ülkenin basınına hakim olmak, halkı şaşırtmak istiyorlar.

Radyo bir silâhtır. Hem korunmakta silahtır, hem düşmanın seni yıkmak istemesinde silahtır. Yâni sen de korunmak için, o silâha sahip olacaksın!

Mektep, üniversite silahtır. Türkiye'ye kasdedenler, Ortadoğuya kasdedenler ilkönce üniversite kurdular buralarda. Kendi üniversitelerini kurdular, kendi adamlarını orda yetiştirdiler; sonra isyan çıkarttılar devletimizde... Orda yetiştirdikleri insanlarla devletimizi parçaladılar. Demek ki üniversite silâhmış, tarihte gördük. O halde biz de onlara sahib olacağız.

Mektepler silahtır. Fransızlar Galatasaray Sultânîsini kurmuş, Avusturya Avusturya Lisesini kurmuş, Fransızlar Dam dö Siyen'i kurmuş, Amerikalılar Amerikan Kolejini kurmuş... Herkes bir çalışma yapıyor, yetiştirmek istiyor, kendi fikirlerini aşılamak istiyor. Ya da kendi fikrinden olan insanlar, öteki fikirleri alıp da bizden kopmasınlar diye onları korumak istiyor olabilir.

O halde, demek ki, zamanın silâhları bunlar... Gazete silahtır, mecmua silahtır, kitap silahtır, fikir silâhtır, akıl silahtır, mantık silahtır, ilim irfan silahtır... Cahillik silâhsızlıktır. Bunlara sahip olmamak, düşmanın karşısında çırıl-çıplak, elleri havaya kaldırıp esir olmak demektir. Onun için o cihadın her yönünü bileceğiz.

Biliyorsunuz ki cihadın çeşitleri var. İnsanın nefsiyle uğraşması da cihad, hem de en büyük cihad... Sonra her yerde hak sözü söylemek de cihad.

(Efdalül-cihâdi kelimetü hakkun inde sultânin câir) "Cevredici, zalim hükümdarın yanında hak sözü söylemek, cihadın en üstünüdür." Çünkü herkes korkuyor, çekiniyor; ama o korkmuyor, Allah rızası için hakkı söylüyor.

"--Öyle değil efendim, doğrusu budur. Yanlış yapıyorsunuz, yanlış yapmayın! Sonra toplum zarar görür, devlet zarar görür, millet zarar görür." diyor.

Cihadın bir çeşidinin de böyle, yanlış yapanları ikaz olduğunu, hem de en faziletli cihad olduğunu hadis-i şeriflerden öğreniyoruz.

Demek ki bu günlerde, amellerin en fazîletlilerini yapmağa çalışacağız. Bu hadis-i şerif de çok denk geldi şimdi. Birincisi Allah'a ve onun Rasûlüne iman, ikincisi Allah yolunda cihad... (Kîle: Sümme mâ zâ?) "Bundan sonra ne gelir yâ Rasûlallah?" diye yine sordular.

(Kàle: Haccün mebrûr.) "Usûlüne uygun, güzel bir şekilde yapılmış olan hacdır." diye, Peygamber Efendimiz haccın da çok büyük bir şey olduğunu buyurdu.

Tabii hacca herkes gelemiyor. Türkiye'de şartlar var, hattâ kur'a var... Arabistandan sınırlamalar var, vize var... Sonra insanın kişisel olarak sıhhati uygun olmayabilir, parası olmayabilir. Çeşitli başka mânîler olabiliyor. Herkes hacc-ı mebrûr yapamıyor. Allah hepimizi haccını güzel yapmağa, mebrur bir hac yapmağa muvaffak eylesin...

(Elhaccül-mebrûru leyse lehû cezâün illel-cenneh) "Hacc-ı mebrur yaptı mı mükâfatı cennet, başka bir şey değil." buyrulmuş. O mükâfatı kazanıyor. Haccı mebrur yapanın mükâfâtı o kadar büyük. Bu hususta pek çok hadis-i şerifler var.

Şu sırada ben bu konuşmayı yaparken, ezan da okundu. Onun için bu kadarla bugünkü sohbetimi tamamlamak istiyorum. Bu Zilhiccenin on gününü, Kurbana akdarki günleri en güzel şekilde çalışmalarla değerlendirmenizi diliyorum. Allah-u Teàlâ Hazretleri büyük sevaplar kazandırsın...

Bir de müjde bekliyorum ki, müesseselerimizin bütün müşkilatları hallolmuş ve inşaallah müesseselerimiz düze çıkmış, iyi hizmet yapıyor, kuvvetli diye inşaallah Kurban bayramında o haberleri alırım.

Bunları söylüyorum. Bazı yerlerde bu konuşulmuş. Kardeşlerimiz, ihvanımız toplanmışlar, vaad etmişler; ama vaadlerini verenler, tüm söyleyenlerin anca üçte biriymiş... Halbuki, (Elva'dü ked-deyn) "Vaad etmek borç gibidir." Borcunu vermeyenin de Allah namazını, orucunu, ibadetini kabul etmiyor. Borcunu ödemesini istiyor yâni...

E şimdi söz vermiş toplantıda, sonra yerine getirmemiş. Müessese kâğıt alamıyor, maaş veremiyor, telefon parası ödeyemiyor. Hizmet aksar... Onun için hem vaad edenler vaadlerini versinler, hem de bu konuşmamla yeni duyan kardeşlerimiz desteklerini sağlasınlar, güzel bir müjdeyi bayrama hazırlasınlar; ben de böylece bir bayram hediyesi kazanmış olayım diye düşünüyorum.

Allah hepinizden razı olsun...

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..

19. 03. 1999 Cuma - MEKKE
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

Re: Zilhicce Ayı girmek üzre..

Post by asım »

Es-selamü aleyküm!
Yüce Allah'a (c.c.) sonsuz hamd ve senalar, efendimiz (s.a.v.)'e ve O'nun temiz âl ve ashâbına salat ve selamlar olsun.
Allah'ın izni ile akşam ezanı ile birlikte güzel ve kutlu bir iklime dahil olduk.

Cenab-ı Hakk'ın (c.c.) Fecr sûresinin başında: "(Tan yerinin ağarmasındaki) fecre, (derecesi yüksek) on geceye, çift ve tek (olarak yaratılan şeyler)e, geçip giderken geceye andolsun ki, bun(lar)da, (ibret alacak) akıl sahibi için birer yemin (değeri) vardır." buyurduğu ve bu on gece hakkında çoğunlukla: "Zilhicce'nin ilk on gecesi/günüdür" diye işaret edildiği bir mevsime kavuştuk.

Yüce Allah (c.c.) bu zamanı/fırsatı değerlendirebilecek say ve gayreti bizlere nasib eylesin, lütfu ve keremi ile.

Rahmetli hocamız, cennetmekân Mahmûd Es'ad COŞAN (Rahimehullah)'ın konuya ilişkin bir sohbetlerine dervişan sitesinden http://www.dervisan.com/yazi/c990326.html ulaşılabilir.

Konuya ilişkin bir bilgi notu da aşağıda istifadenize sunulmuştur.

Cenab-ı Hakk (c.c.) bizleri bu gün ve gecelerin bereketinden istifade ederek kurban bayramına ve (hesaplarımızın görülerek beratlarımızı alacağımız) asıl bayrama kavuşanlardan eylesin. (âmin)

"Muhteşem Bir Fırsat: Zilhicce?nin On Günü

Kurban Bayramı?ndan önceki Zilhicce?nin ilk on günü, Ramazandaki bol sevaplı ve çok feyizli ibadetlerden ayrılan mahzun gönüllerimize âdeta bir ?teselli armağanı?dır.
?Keşke Ramazan biraz uzun olsaydı?? ya da ?Ah, Ramazanı hakkıyla ihya edebilseydim?? diye yanan gönüllerimize muhteşem bir fırsattır bu on gece.

Kur?an-ı Kerim?de Fecr Suresi?nin başında, ?On geceye yemin olsun ki?? ifadeleriyle bahsedilen bu on gecenin ne muazzam bir hazine olduğunu ne yazık ki hakkıyla bilemiyoruz. Bazı kaynaklarda bu on gecenin Ramazan?ın son on günü veya Muharrem?in onuncu gününe (Aşure Gününe) kadar olan on gün olduğu kayıtlı olsa da genel görüş ve kabul, bu mübarek on günün Zilhicce ayının ilk on günü olduğudur. Bu seneki takvime göre bu on gün 11-20 Aralık tarihleri arasıdır.
Zilhicce, umumi af ve bağışlanma ayıdır

Kamerî ayların 12?ncisi olan Zilhicce ayı, İslâm?ın beş esasından biri olan hac ibadetinin yerine getirildiği umumi af ve bağışlanma ayıdır. İşte bu mübarek ayın yukarıda da ifade ettiğimiz birinden onuna kadar olan zaman dilimi ?leyâli-i aşere?, yani on mübarek gecedir. Onuncu gün Kurban Bayramı?nın ilk günüdür.

İşte bu günlerin kıymetini anlatan Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) muhteşem müjdesi:
?Allah'a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesine denktir.? (Tirmizi: Savm, 52; İbn Mace: Sıyam, 39)

Demek ki, bugünlerde tutulan bir oruç, 360 gün oruca bedeldir. Rabbimizin rahmet ve bereketi o kadar coşmaktadır ki, bir günlük oruca bir yıllık oruç sevabı vermektedir. Böyle güzel ve tatlı bir müjdeye ilgisiz kalmak mümkün mü? Bu gecelerin Kadir Gecesine benzetilmesi ise, ayrı bir güzelliktir. Çünkü, Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır ve 83 yıllık ibadete bedeldir.
Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin

Yine Efendimizden (s.a.v.) harika bir teşvik cümlesi:

?Allah indinde Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!? (Abd b. Humeyd, Müsned, 1/257)
Tesbih, sübhanallah; tahmid, elhamdülillah; tehlil, lâilâheillâllah; tekbir ise Allahu ekber demektir. Tesbih, tahmid ve tekbirin namazın çekirdekleri hükmünde olduğunu düşünürsek, bugünlerde nafile namazları arttırmanın ne kadar büyük sevap olduğunu anlayabiliriz.

Yukarıdaki hadisi destekleyen şöyle bir rivayet daha vardır: ?Günlerden hiçbiri yoktur ki onlarda yapılan bir iş Zilhicce?nin ilk on gününde yapılan işten daha faziletli ve yüce, Allah?a daha sevimli olsun?? (Tirmizi, Savm: 52; Darimî, Savm: 52)

İbni Abbas'ın şu rivayeti ise, bugünlerdeki ibadetin cihattan bile faziletli olduğunu gösteriyor:
Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam şöyle buyurdu:
?Allah katında içinde bulunduğumuz şu günler (Zilhicce'nin ilk on günün)deki salih amelden daha sevimli (salih amelin bulunacağı) başka günler yoktur.?
Sahabeler, sordular:
?Ya Resulallah, Allah yolunda cihat da mı??
Resulullah (s.a.v.) cevap verdi:
?Evet, Allah yolunda cihat da. Meğerki bir adam canıyla ve malıyla cihada çıkıp da kendisine ait mal ve candan hiçbir şeyi geri getiremez olursa, o başka.? (İbni Mâce, Sıyam: 39.İbni Hacer, 5:119)

Buna göre, cihada çıkıp malını feda edip kendisi de şehit olan kimsenin ameli bu on gündeki amelden daha faziletlidir.
Arefenin yeri başkadır

Bugünlerde oruç tutup, gündüzünü ve gecelerini de ibadetle geçirmek hem affa, hem de büyük sevaplar elde etmeye vesile olur.

Bu on gün içinde Arefe gününün yeri ise bambaşkadır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Arefe günü tutulan oruç hakkında şöyle buyurmaktadır:
?Arefe günü tutulan oruç, geçmiş bir senenin ve gelecek senenin günahlarına keffaret olur.? (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 457)

Hz. Ebu Bekir?in oğlu Abdurrahman, Arefe günü kardeşi Hz. Aişe?nin (r.a.) huzuruna girdi. Hz. Aişe oruçlu olduğu için hararetten dolayı üzerine su dökülüyordu. Abdurrahman ona:
?Orucunu boz? dedi. Hz. Aişe:
?Resulullahın (s.a.v.), ?Arefe günü oruç tutmak, kendisinden önceki senenin günahlarına keffaret olur? dediğini işittiğim halde iftar mı edeyim?? dedi. (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 458)

?Keffaret olur?, günahları örter, affettirir, demektir. Bizim gibi neredeyse bir günah denizinde yüzen ahir zaman Müslümanları için bundan daha büyük bir müjde olabilir mi? İşte af ve mağfiret fırsatı!

Başka bir rivayette ise Hz. Aişe şöyle demiştir:
?Arefe gününün orucu bin gün oruç tutmak gibidir.? (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 460)
Demek ki, bir günlük arefe orucu, üç yıllık normal günlerde tutulan oruç sevabına denktir.

Efendimiz, bugünün faziletini şöyle anlatır:
?Arefe günü gelince, Yüce Allah rahmetini saçar. Hiçbir gün o günde olduğu kadar insan cehennemden azat olunmaz. Kim Arefe günü gerek dünya ve gerekse âhiret ile ilgili olarak Allah?tan bir şey isterse, Allah onun dileğini karşılar.?
Yine konuyla ilgili bir hadis şöyledir:

?Arefe gününden daha faziletli bir gün yoktur. Allahü Teala o gün, yer ehli ile meleklere karşı övünür ve (Arafat?taki hacıları kast ederek) şöyle buyurur:
?Kullarıma bir bakın. Saçları başları dağınık, toz toprak içinde her uzak ilden bana geldiler. Bu hâlleri ile onlar, rahmetimi ümit etmekteler, azabımdan dahi korkmaktalar. Şahit olunuz, onları bağışladım. Onların yerlerini cennet eyledim.?
Melekler derler ki:
?Onların arasında biri var ki; yalancıktan bu işi yapar. Falan kadın da öyle.?
Allahü Teâla şöyle buyurur:
?Onları da bağışladım.?
Arefe günü olduğu kadar, hiçbir gün cehennemden daha çok azat edilen olmaz.?

Bu arada şunu hatırlatalım: Hadislerde zikredilen Zilhicce'nin ilk on gününden maksat ilk dokuz günüdür. Çünkü Zilhicce'nin onuncu günü Kurban Bayramı?nın birinci günüdür, bugün oruçlu olmak caiz değildir; ancak o gün de ibadet günüdür. Müstehap olan oruç, Kurban Bayramı?ndan önceki ilk dokuz gündür. On geceye ise, Kurban Bayramı?nın gecesi dahildir. Çünkü geceler önce gelmektedir.

Ayrıca Zilhicce'nin sekizinci gününe ?terviye günü? dokuzuncusuna ?Arefe günü?; Kurban bayramı gününe (onuncu güne) ?nahr=kurban günü?, ondan sonraki üç güne de ?teşrik günleri? denilmiştir.
Farz namazlara ilaveten nafile ibadetler

Bu on günü hangi ibadetlerle değerlendirmeliyiz?

Her şeyden önce her zaman ve zeminde en vazgeçilmez ibadet olan beş vakit namazı asla ihmal etmemeliyiz. Çünkü, hiçbir nafile ibadet farzların yerini tutamaz. Namazlarda cemaate katılmak için gayret etmeli, daha bir dikkat ve huşu ile eda etmeliyiz. Mümkünse bugünlerde oruç tutup zamanımızı Kur?an, istiğfar, salavat, zikir ve dua ile geçirmeliyiz. Her zaman yapamayanlar bile hiç değilse bugünlerde kuşluk, evvabin, teheccüt gibi namazları kılmalı, affa nail olmak için çırpınmalıdır.

Hatta affa ve rızaya nail olmayı hedef kabul ederek, bu on günü sanki Ramazan?ın son on günüymüş gibi geçirmeliyiz. Buna güç yetiremeyenler, hiç değilse arefe gününü ve bir gün öncesini oruçla ve ibadetle geçirmelidirler. On gece içinde, bilhassa terviye, arefe ve bayram gecelerini ihya etmenin özel bir yeri vardır.

Arefe günü bin İhlâs Suresi okumak çok faziletlidir. Çünkü arefe, tevhidin, azamet ve kibriyanın tam hissedilip ilan edildiği gündür. Bunun için Arefe gününün sabah namazında başlayıp bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar 23 vakit farzlardan sonra teşrik tekbirlerini getirmek vaciptir. Hatta bu tekbirleri on gün içinde müsait oldukça söylemek büyük sevaptır.

Bugünlerde milyonlarca mü?min haccetmek için mukaddes topraklara gitmiş, kimi Kâbe?yi tavaf ediyor, kimi ağlayarak dua ediyor, kimi Medine?de Ravza-yı Mutahhara?da gözyaşı döküyor, kimi zikir ve dua ile sa?y ediyor, kimi Makam-ı İbrahim?de gözyaşıyla namaz kılıyor, kimi Mültezem?de af için yalvarıyor? Hepsi kendileri ve mü?minler için af, mağfiret, rıza, tevfik ve hidayet istiyor. Arefe günü ise, hepsi Arafat?a gelmiş, ?Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk? sadalarıyla asumanı inletiyor, gözyaşıyla kıldıkları namaz ve ettikleri dua ile Rabbimizin rahmetine sığınıyor.

İşte kendimizi hayalen hacda hissetmek, onları izleyerek kendimizi onların içinde saymak yoluyla manevî bir hâl kazanabiliriz. İnşallah dua ve ibadetlerimizin hacıların yaptıkları ubudiyete dahil olmasını ümit ederek ibadet edelim.

Şunu da unutmayalım ki, hadislerde verilen müjdelere nail olmak için o günleri nicelik ve nitelik olarak en üst seviyede değerlendirmemiz gerekir. Böylece bambaşka bir halete bürünür, ibadetin hazzını yaşar, inşallah Kurban Bayramı?na affedilmiş olarak girebiliriz.
Efendimiz (s.a.v.) :
-?Allah indinde Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!? (Abd b. Humeyd, Müsned, 1/257) buyurmaktadır.

-Kamerî ayların 12?ncisi olan Zilhicce ayı, İslâm?ın beş esasından biri olan hac ibadetinin yerine getirildiği umumi af ve bağışlanma ayıdır. Bu mübarek ayın birinden onuna kadar olan zaman dilimi ?leyâli-i aşere?, yani on mübarek gecedir. Onuncu gün Kurban Bayramı?nın ilk günüdür.
- Bu on günde beş vakit namazı asla ihmal etmemeliyiz. Namazlarda cemaate katılmak için gayret etmeli, daha bir dikkat ve huşu ile eda etmeliyiz. Mümkünse bugünlerde oruç tutup zamanımızı Kur?an, istiğfar, salavat, zikir ve dua ile geçirmeliyiz. Her zaman yapamayanlar bile hiç değilse bugünlerde kuşluk, evvabin, teheccüt gibi namazları kılmalı, affa nail olmak için çırpınmalıdır.

On Günlük İhyanın Püf Noktaları

Birçoğumuz bugünlerin kıymetini bildiğimiz halde günlük işlerin ve ilişkilerin içinde tam bir ihya programı yapamıyoruz. Ya unutuyor ya dünya işlerine zaman ayırıyor ya da tam istifade edemiyoruz. Bunun için şu basit, ama etkili metodları tatbik etmeye çalışalım:

- Bu on gün içinde bizi meşgul edecek misafirlik, yolculuk ve yorucu işlerden uzak durmaya çalışalım, mümkün ise bu tür programları erteleyelim.
- Maç, dizi, v.s. izlemek gibi boş ve bizi ilgilendirmeyen işlere zaman ayırmaktan her zaman kaçındığımız gibi; bu on günde ise daha bir titiz olalım.
- Bugünlerde sağlığımıza özel bir önem verelim ki, ibadet ve zikirden geri kalmalım. Acil olmayan ameliyat ve uzun tedavileri bugünlere denk getirmeyelim.
-Eğer ev hanımı, emekli, yaşlı gibi mesaiye bağlı bir işimiz yoksa bu on günü sanki i?tikafa girmiş gibi dolu dolu geçirelim.
- Öğrenci, memur, işçi gibi belirli bir uğraşımız varsa, mümkün olduğu kadar izin ya da tatil günlerinde oruç ve ibadete ağırlık verelim.
- İş, okul vs. sizi mutlaka meşgul etse bile aralardaki ?ölü zamanları? değerlendirelim. İş veya okula gidip gelirken, teneffüs, sıra bekleme gibi durumlardaki boş zamanları Kur?an, salavat, dua, istiğfar ve zikirle değerlendirelim.
- Yanımızda sürekli küçük ebatlı bir Kur?an veya evrad taşımaya ve fırsat bulduğumuz zamanlarda birkaç sayfa dahi olsa okumayı kâr sayalım. - Kur?an okumasını bilmesek bile, ezberimizde olan sureleri defalarca okumamızdan dahi büyük sevaplar alacağımızı unutmayalım.
- Bu on gecede daha az uykuyla idare etmeye ve sevabı bol işlerle meşgul olmaya çalışalım.
- On günün tümünde oruçlu olamadıysak fırsat bulduğumuz gün yine oruç tutalım."
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

ZİLHİCCE'YE KAVUŞTUK (ELHAMDÜLİLLAH!)

Post by asım »

Zilhicce'ye kavuştuk ve ilk gecesindeyiz elhamdülillah.
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
VYZ
Posts: 105
Joined: 21 Sep 2007, 12:08
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Zilhicce Ayı girmek üzre..

Post by VYZ »

bu ayı en güzel şekilde değerlendirmek ve rabbimize yaklaşma fırsatını degerlendırebılmek duasıyla...
dost bî-pervâ,felek bî-rahm,devrân bî-sükûn
derd çok,hem-derd yok,düşman kavî tali' zebûn
User avatar
Yusuf Esad
Genel Yetkili
Genel Yetkili
Posts: 361
Joined: 29 Jun 2007, 17:08
Kan Grubu: B (+)
Location: İmtihan Dünyası

Re: Zilhicce Ayı girmek üzre..

Post by Yusuf Esad »

En önemli 3 on günden birisi olan bu mübarek Zilhicce'nin ilk on gününü hayırlı, rızaniyet çerçevesinde geçirip, Muharrem'in ilk on gününe kavuşabilmek temennileriyle...

YuSUFÎ ES'ad
"Aşıkların tüm sırları aşîkardır." Rumî
VYZ
Posts: 105
Joined: 21 Sep 2007, 12:08
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Zilhicce Ayı girmek üzre..

Post by VYZ »

"Muhteşem Bir Fırsat: Zilhicce?nin On Günü

Kurban Bayramı?ndan önceki Zilhicce?nin ilk on günü, Ramazandaki bol sevaplı ve çok feyizli ibadetlerden ayrılan mahzun gönüllerimize âdeta bir ?teselli armağanı?dır.
?Keşke Ramazan biraz uzun olsaydı?? ya da ?Ah, Ramazanı hakkıyla ihya edebilseydim?? diye yanan gönüllerimize muhteşem bir fırsattır bu on gece.

Kur?an-ı Kerim?de Fecr Suresi?nin başında, ?On geceye yemin olsun ki?? ifadeleriyle bahsedilen bu on gecenin ne muazzam bir hazine olduğunu ne yazık ki hakkıyla bilemiyoruz. Bazı kaynaklarda bu on gecenin Ramazan?ın son on günü veya Muharrem?in onuncu gününe (Aşure Gününe) kadar olan on gün olduğu kayıtlı olsa da genel görüş ve kabul, bu mübarek on günün Zilhicce ayının ilk on günü olduğudur. Bu seneki takvime göre bu on gün 11-20 Aralık tarihleri arasıdır.
Zilhicce, umumi af ve bağışlanma ayıdır

Kamerî ayların 12?ncisi olan Zilhicce ayı, İslâm?ın beş esasından biri olan hac ibadetinin yerine getirildiği umumi af ve bağışlanma ayıdır. İşte bu mübarek ayın yukarıda da ifade ettiğimiz birinden onuna kadar olan zaman dilimi ?leyâli-i aşere?, yani on mübarek gecedir. Onuncu gün Kurban Bayramı?nın ilk günüdür.

İşte bu günlerin kıymetini anlatan Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) muhteşem müjdesi:
?Allah'a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesine denktir.? (Tirmizi: Savm, 52; İbn Mace: Sıyam, 39)

Demek ki, bugünlerde tutulan bir oruç, 360 gün oruca bedeldir. Rabbimizin rahmet ve bereketi o kadar coşmaktadır ki, bir günlük oruca bir yıllık oruç sevabı vermektedir. Böyle güzel ve tatlı bir müjdeye ilgisiz kalmak mümkün mü? Bu gecelerin Kadir Gecesine benzetilmesi ise, ayrı bir güzelliktir. Çünkü, Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır ve 83 yıllık ibadete bedeldir.
Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin

Yine Efendimizden (s.a.v.) harika bir teşvik cümlesi:

?Allah indinde Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!? (Abd b. Humeyd, Müsned, 1/257)
Tesbih, sübhanallah; tahmid, elhamdülillah; tehlil, lâilâheillâllah; tekbir ise Allahu ekber demektir. Tesbih, tahmid ve tekbirin namazın çekirdekleri hükmünde olduğunu düşünürsek, bugünlerde nafile namazları arttırmanın ne kadar büyük sevap olduğunu anlayabiliriz.

Yukarıdaki hadisi destekleyen şöyle bir rivayet daha vardır: ?Günlerden hiçbiri yoktur ki onlarda yapılan bir iş Zilhicce?nin ilk on gününde yapılan işten daha faziletli ve yüce, Allah?a daha sevimli olsun?? (Tirmizi, Savm: 52; Darimî, Savm: 52)

İbni Abbas'ın şu rivayeti ise, bugünlerdeki ibadetin cihattan bile faziletli olduğunu gösteriyor:
Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam şöyle buyurdu:
?Allah katında içinde bulunduğumuz şu günler (Zilhicce'nin ilk on günün)deki salih amelden daha sevimli (salih amelin bulunacağı) başka günler yoktur.?
Sahabeler, sordular:
?Ya Resulallah, Allah yolunda cihat da mı??
Resulullah (s.a.v.) cevap verdi:
?Evet, Allah yolunda cihat da. Meğerki bir adam canıyla ve malıyla cihada çıkıp da kendisine ait mal ve candan hiçbir şeyi geri getiremez olursa, o başka.? (İbni Mâce, Sıyam: 39.İbni Hacer, 5:119)

Buna göre, cihada çıkıp malını feda edip kendisi de şehit olan kimsenin ameli bu on gündeki amelden daha faziletlidir.
Arefenin yeri başkadır

Bugünlerde oruç tutup, gündüzünü ve gecelerini de ibadetle geçirmek hem affa, hem de büyük sevaplar elde etmeye vesile olur.

Bu on gün içinde Arefe gününün yeri ise bambaşkadır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Arefe günü tutulan oruç hakkında şöyle buyurmaktadır:
?Arefe günü tutulan oruç, geçmiş bir senenin ve gelecek senenin günahlarına keffaret olur.? (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 457)

Hz. Ebu Bekir?in oğlu Abdurrahman, Arefe günü kardeşi Hz. Aişe?nin (r.a.) huzuruna girdi. Hz. Aişe oruçlu olduğu için hararetten dolayı üzerine su dökülüyordu. Abdurrahman ona:
?Orucunu boz? dedi. Hz. Aişe:
?Resulullahın (s.a.v.), ?Arefe günü oruç tutmak, kendisinden önceki senenin günahlarına keffaret olur? dediğini işittiğim halde iftar mı edeyim?? dedi. (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 458)

?Keffaret olur?, günahları örter, affettirir, demektir. Bizim gibi neredeyse bir günah denizinde yüzen ahir zaman Müslümanları için bundan daha büyük bir müjde olabilir mi? İşte af ve mağfiret fırsatı!

Başka bir rivayette ise Hz. Aişe şöyle demiştir:
?Arefe gününün orucu bin gün oruç tutmak gibidir.? (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 460)
Demek ki, bir günlük arefe orucu, üç yıllık normal günlerde tutulan oruç sevabına denktir.

Efendimiz, bugünün faziletini şöyle anlatır:
?Arefe günü gelince, Yüce Allah rahmetini saçar. Hiçbir gün o günde olduğu kadar insan cehennemden azat olunmaz. Kim Arefe günü gerek dünya ve gerekse âhiret ile ilgili olarak Allah?tan bir şey isterse, Allah onun dileğini karşılar.?
Yine konuyla ilgili bir hadis şöyledir:

?Arefe gününden daha faziletli bir gün yoktur. Allahü Teala o gün, yer ehli ile meleklere karşı övünür ve (Arafat?taki hacıları kast ederek) şöyle buyurur:
?Kullarıma bir bakın. Saçları başları dağınık, toz toprak içinde her uzak ilden bana geldiler. Bu hâlleri ile onlar, rahmetimi ümit etmekteler, azabımdan dahi korkmaktalar. Şahit olunuz, onları bağışladım. Onların yerlerini cennet eyledim.?
Melekler derler ki:
?Onların arasında biri var ki; yalancıktan bu işi yapar. Falan kadın da öyle.?
Allahü Teâla şöyle buyurur:
?Onları da bağışladım.?
Arefe günü olduğu kadar, hiçbir gün cehennemden daha çok azat edilen olmaz.?

Bu arada şunu hatırlatalım: Hadislerde zikredilen Zilhicce'nin ilk on gününden maksat ilk dokuz günüdür. Çünkü Zilhicce'nin onuncu günü Kurban Bayramı?nın birinci günüdür, bugün oruçlu olmak caiz değildir; ancak o gün de ibadet günüdür. Müstehap olan oruç, Kurban Bayramı?ndan önceki ilk dokuz gündür. On geceye ise, Kurban Bayramı?nın gecesi dahildir. Çünkü geceler önce gelmektedir.

Ayrıca Zilhicce'nin sekizinci gününe ?terviye günü? dokuzuncusuna ?Arefe günü?; Kurban bayramı gününe (onuncu güne) ?nahr=kurban günü?, ondan sonraki üç güne de ?teşrik günleri? denilmiştir.
Farz namazlara ilaveten nafile ibadetler

Bu on günü hangi ibadetlerle değerlendirmeliyiz?

Her şeyden önce her zaman ve zeminde en vazgeçilmez ibadet olan beş vakit namazı asla ihmal etmemeliyiz. Çünkü, hiçbir nafile ibadet farzların yerini tutamaz. Namazlarda cemaate katılmak için gayret etmeli, daha bir dikkat ve huşu ile eda etmeliyiz. Mümkünse bugünlerde oruç tutup zamanımızı Kur?an, istiğfar, salavat, zikir ve dua ile geçirmeliyiz. Her zaman yapamayanlar bile hiç değilse bugünlerde kuşluk, evvabin, teheccüt gibi namazları kılmalı, affa nail olmak için çırpınmalıdır.

Hatta affa ve rızaya nail olmayı hedef kabul ederek, bu on günü sanki Ramazan?ın son on günüymüş gibi geçirmeliyiz. Buna güç yetiremeyenler, hiç değilse arefe gününü ve bir gün öncesini oruçla ve ibadetle geçirmelidirler. On gece içinde, bilhassa terviye, arefe ve bayram gecelerini ihya etmenin özel bir yeri vardır.

Arefe günü bin İhlâs Suresi okumak çok faziletlidir. Çünkü arefe, tevhidin, azamet ve kibriyanın tam hissedilip ilan edildiği gündür. Bunun için Arefe gününün sabah namazında başlayıp bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar 23 vakit farzlardan sonra teşrik tekbirlerini getirmek vaciptir. Hatta bu tekbirleri on gün içinde müsait oldukça söylemek büyük sevaptır.

Bugünlerde milyonlarca mü?min haccetmek için mukaddes topraklara gitmiş, kimi Kâbe?yi tavaf ediyor, kimi ağlayarak dua ediyor, kimi Medine?de Ravza-yı Mutahhara?da gözyaşı döküyor, kimi zikir ve dua ile sa?y ediyor, kimi Makam-ı İbrahim?de gözyaşıyla namaz kılıyor, kimi Mültezem?de af için yalvarıyor? Hepsi kendileri ve mü?minler için af, mağfiret, rıza, tevfik ve hidayet istiyor. Arefe günü ise, hepsi Arafat?a gelmiş, ?Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk? sadalarıyla asumanı inletiyor, gözyaşıyla kıldıkları namaz ve ettikleri dua ile Rabbimizin rahmetine sığınıyor.

İşte kendimizi hayalen hacda hissetmek, onları izleyerek kendimizi onların içinde saymak yoluyla manevî bir hâl kazanabiliriz. İnşallah dua ve ibadetlerimizin hacıların yaptıkları ubudiyete dahil olmasını ümit ederek ibadet edelim.

Şunu da unutmayalım ki, hadislerde verilen müjdelere nail olmak için o günleri nicelik ve nitelik olarak en üst seviyede değerlendirmemiz gerekir. Böylece bambaşka bir halete bürünür, ibadetin hazzını yaşar, inşallah Kurban Bayramı?na affedilmiş olarak girebiliriz.
Efendimiz (s.a.v.) :
-?Allah indinde Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!? (Abd b. Humeyd, Müsned, 1/257) buyurmaktadır.

-Kamerî ayların 12?ncisi olan Zilhicce ayı, İslâm?ın beş esasından biri olan hac ibadetinin yerine getirildiği umumi af ve bağışlanma ayıdır. Bu mübarek ayın birinden onuna kadar olan zaman dilimi ?leyâli-i aşere?, yani on mübarek gecedir. Onuncu gün Kurban Bayramı?nın ilk günüdür.
- Bu on günde beş vakit namazı asla ihmal etmemeliyiz. Namazlarda cemaate katılmak için gayret etmeli, daha bir dikkat ve huşu ile eda etmeliyiz. Mümkünse bugünlerde oruç tutup zamanımızı Kur?an, istiğfar, salavat, zikir ve dua ile geçirmeliyiz. Her zaman yapamayanlar bile hiç değilse bugünlerde kuşluk, evvabin, teheccüt gibi namazları kılmalı, affa nail olmak için çırpınmalıdır.

On Günlük İhyanın Püf Noktaları

Birçoğumuz bugünlerin kıymetini bildiğimiz halde günlük işlerin ve ilişkilerin içinde tam bir ihya programı yapamıyoruz. Ya unutuyor ya dünya işlerine zaman ayırıyor ya da tam istifade edemiyoruz. Bunun için şu basit, ama etkili metodları tatbik etmeye çalışalım:

- Bu on gün içinde bizi meşgul edecek misafirlik, yolculuk ve yorucu işlerden uzak durmaya çalışalım, mümkün ise bu tür programları erteleyelim.
- Maç, dizi, v.s. izlemek gibi boş ve bizi ilgilendirmeyen işlere zaman ayırmaktan her zaman kaçındığımız gibi; bu on günde ise daha bir titiz olalım.
- Bugünlerde sağlığımıza özel bir önem verelim ki, ibadet ve zikirden geri kalmalım. Acil olmayan ameliyat ve uzun tedavileri bugünlere denk getirmeyelim.
-Eğer ev hanımı, emekli, yaşlı gibi mesaiye bağlı bir işimiz yoksa bu on günü sanki i?tikafa girmiş gibi dolu dolu geçirelim.
- Öğrenci, memur, işçi gibi belirli bir uğraşımız varsa, mümkün olduğu kadar izin ya da tatil günlerinde oruç ve ibadete ağırlık verelim.
- İş, okul vs. sizi mutlaka meşgul etse bile aralardaki ?ölü zamanları? değerlendirelim. İş veya okula gidip gelirken, teneffüs, sıra bekleme gibi durumlardaki boş zamanları Kur?an, salavat, dua, istiğfar ve zikirle değerlendirelim.
- Yanımızda sürekli küçük ebatlı bir Kur?an veya evrad taşımaya ve fırsat bulduğumuz zamanlarda birkaç sayfa dahi olsa okumayı kâr sayalım. - Kur?an okumasını bilmesek bile, ezberimizde olan sureleri defalarca okumamızdan dahi büyük sevaplar alacağımızı unutmayalım.
- Bu on gecede daha az uykuyla idare etmeye ve sevabı bol işlerle meşgul olmaya çalışalım.
- On günün tümünde oruçlu olamadıysak fırsat bulduğumuz gün yine oruç tutalım."
bu bilgi notu hoca efendimize mi ait yoksa cemil tokpınar mı? biginiz var mı????
dost bî-pervâ,felek bî-rahm,devrân bî-sükûn
derd çok,hem-derd yok,düşman kavî tali' zebûn
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

Re: Zilhicce Ayı girmek üzre..

Post by asım »

asım wrote:Es-selamü aleyküm!
Yüce Allah'a (c.c.) sonsuz hamd ve senalar, efendimiz (s.a.v.)'e ve O'nun temiz âl ve ashâbına salat ve selamlar olsun.
Allah'ın izni ile akşam ezanı ile birlikte güzel ve kutlu bir iklime dahil olduk.

Cenab-ı Hakk'ın (c.c.) Fecr sûresinin başında: "(Tan yerinin ağarmasındaki) fecre, (derecesi yüksek) on geceye, çift ve tek (olarak yaratılan şeyler)e, geçip giderken geceye andolsun ki, bun(lar)da, (ibret alacak) akıl sahibi için birer yemin (değeri) vardır." buyurduğu ve bu on gece hakkında çoğunlukla: "Zilhicce'nin ilk on gecesi/günüdür" diye işaret edildiği bir mevsime kavuştuk.

Yüce Allah (c.c.) bu zamanı/fırsatı değerlendirebilecek say ve gayreti bizlere nasib eylesin, lütfu ve keremi ile.

Rahmetli hocamız, cennetmekân Mahmûd Es'ad COŞAN (Rahimehullah)'ın konuya ilişkin bir sohbetlerine dervişan sitesinden http://www.dervisan.com/yazi/c990326.html ulaşılabilir.

Konuya ilişkin bir bilgi notu da aşağıda istifadenize sunulmuştur.

Cenab-ı Hakk (c.c.) bizleri bu gün ve gecelerin bereketinden istifade ederek kurban bayramına ve (hesaplarımızın görülerek beratlarımızı alacağımız) asıl bayrama kavuşanlardan eylesin. (âmin)
"
VYZ wrote:
"Muhteşem Bir Fırsat: Zilhicce?nin On Günü
bu bilgi notu hoca efendimize mi ait yoksa cemil tokpınar mı? biginiz var mı????
Link verilen sohbet hocamız cennetmekân Mahmûd Es'ad Coşan (rahimehullah)'a
bilgi notu da Cemil Tokpınar (Moral Dünyası Dergisi, Aralık 2007)'a aittir.

Cenab-ı Hakk celle ve a'la istifade etmeyi nasib eylesin. âmin.

selamün aleyküm.
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

ZİLHİCCE AYINA GİRMEK ÜZEREYİZ

Post by asım »

Bu hafta cumartesi günü 29.Kasım.2008 (1.Zilhicce.1429) olacak inşaallah.
Hocamız Mahmud Es'ad COŞAN (Rh.A.) cennetmekân'ın iki ayrı sohbetinden birer bölüm aşağıda istifadenize sunulmuştur. Sohbetlerin tamamı "dervisan.com" sitesinden okunabilir.
Yüce Allah (c.c.) rızasına uygun bir hayatı cümlemize nasib eylesin. (âmin)


“Taberânî'de ve İbn-i Mâce'de Katâde'den ve İbn-i Asâkir'de Ebû Saîd el-Hudrî Hazretleri'nden rivayet edilmiş edilmiş bir hadis-i şerif. Peygamber SAS Efendimiz bu hadis-i şerifte buyuruyor ki:

RE. 426/1 (Men sàme yevme arafete gafarallàhu lehû seneteyn, seneten emâmehû ve seneten halfehû.) Sadaka rasûlullàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl...

….. Bu arafe günü orucu, yâni Kurban bayramından bir gün önceki gün... Herkesin gidip de, "Yarın keseceğimiz kurbanları alalım!" diye telâş içinde oldukları, bayram hazırlıklarının yapıldığı, evlerin temizlendiği arefe günü var ya; işte o gün oruçlu olursa... Kurban Bayramı arafesinde. Zâten bir de Ramazan Bayramı arafesi olabilir. Ramazan Bayramı arafesi, Ramazanın içi demektir. Oruca gücü yeten herkes oruçlu olacak.

Demek ki Kurban Bayramının bir gün öncesinde... Bu seneye tatbik edecek olursak, Kurban Bayram 7 Nisan salı (bu sene 8.Aralık.2008 Pazartesi) olduğuna göre 6 Nisan pazartesi (bu sene 7.Aralık.2008 Pazar) günü arafe günü olacak demektir. Ne olacak arafe gününde?..

(Men sàme yevme arafete) "Arafe gününde kim oruç tutarsa, (gafarallàhu lehû seneteyni) Allah onun iki senesini mağfiret eder. Yâni iki senesinde işlemiş olduğu günahları bağışlar, afv ü mağfiret eyler. (Seneten emâmehû) Bir önündeki gelecek, yaşayacağı senenin günahlarını, bir de (seneten halfehû) geçmiş senesinin günahlarını bağışlar."
Tabii gelecek senenin günahlarının affolması ne demek, bir bakıma burdan çıkan mânâ nedir: Allah ömür verecek de, --Allah cümlenize hayırlı uzun ömürler versin-- önündeki seneyi yaşayacak demek oluyor.

Ben burdan kendi kendime bir müjde daha çıkartıyorum: Demek ki :

(1) arafe günü oruç tutanın bir geçen senesinin günahları affolacak, bir de gelecek senesinin günahları affolacak; iki müjde bu...

(2) Bir de bir sene daha yaşayacak demektir. Böyle bir müjde de çıkıyor bu sözün altından...

Demek ki 6 Nisan'da (bu sene 7.ARALIK.2008’de) oruçlu olmayı takvimimizin kenarına işaret edelim: "Hocamızın cuma sohbetinde böyle bir sevaplı şeyden bahis geçti." diye oraya not alırsak, o gün oruçlu oluruz.

Ama hacıların arafe orucu tutması doğru değil. Bunu duyan kardeşlerimizin bir kısmı belki hacca gidecekler. Hacda oruç tutmaya kalkmasınlar arafe günü... Mekruh olduğunu kitaplar yazıyor, "Arafe günü oruç tutmak mekruhtur." diye.
….. Hacı olmayanlar için, yâni ülkesinde kalanlar için, arafe günü oruç tutmanın çok sevap olduğunu bu hadis-i şeriften öğrenmiş oluyoruz. “
http://www.dervisan.com/kitap/ramga/ramga11.html

“ ….. Bu günlerde ibadetleri Ramazandaki gibi arttırmak, çoğaltmak lâzım! Allah'a en güzel ibadetlerden birisi olan nafile namazları çok kılmak lâzım ve nafile oruçları çok tutmamız lâzım!.. Çünkü, Peygamber Efendimiz'in hatunlarından rivayet edildiğine göre:

RE. 557/4 (Kâne rasûlüllah SAS yesùmu tis'a zilhicce) "Peygamber Efendimiz Zilhicce'nin dokuz gün orucunu tutardı." Yâni hacca kadarki günler. (Ve yevme àşûrâ') "Aşure orucunu, yâni Muharremin onuncu gün orucunu tutardı. (Ve selêsati eyyâmin min külli şehr.) Her Arabî aydan üç gün oruç tutardı."

…. bu günlerde tevbe etmeli, Cenâb-ı Hakk'ın yoluna dönmeli, ibadet ve tâate girişmeli!..

Ahmed ib-i Hanbel'in rivayetine göre, hadis-i şerifin sonunda Peygamber SAS Efendimiz:

(Feeksirû fîhinne minet-tehlîli vet-tekbîri vet-tahmîd) "Bu aşr-i Zilhiccede Lâ ilâhe illallah demeyi, 'Allàhu ekber, allàhu ekber...' diye tekbir getirmeyi; tahmîdi, yâni hamd ü senâ etmeyi çok yapın!" buyurmuş.

….. Bir de terviye günü var biliyorsunuz, Zilhiccenin sekizinci günü...

RE. 309/3 (Savmü yevmi terviyeh) "Kim bu Zilhiccenin sekizinde, yevm-i terviyede oruç tutarsa; (keffâratü senetin) bu oruç, bir senelik günahın keffâreti olur. (Ve savmü yevmi arafate keffâratü seneteyn) Arafe gününün orucu da, iki senenin günahına keffâret olur." Bir geçen senenin, bir de gelecek senenin diye, onu biliyorduk.

..... Demek ki bu günler hakkında, Zilhiccenin on günü hakkında, Zilhiccenin özellikle dokuzu (Arafe günü) hakkında, bayram günü hakkında ve bayramın ikinci günü hakkında çok hadis-i şerifler var, rivayetler var, teşvikler var. Peygamber Efendimiz dokuz gününü oruç tutardı. Bayram günü oruç tutumak haramdır, biliyorsunuz. Kurban bayramında herkes kurban eti yiyecek, bayram edecek. Allah'ın bayram edin dediği zamanda, oruç tutmak uygun olmuyor.

Kurban günleri senenin oruç tutulmayan günleridir. Ama terviye gününde, Arafe gününde oruç tutmayı tavsiye ederim. Kardeşlerimiz hiç kaçırmasınlar, Türkiye'deki kardeşlerimiz o günleri oruçlu geçirsinler! Hattâ daha önceden oruç tutmalarını arttırsınlar! Bu Zilhiccenin on gününde ne kadar çok tutarlarsa, sevapları o kadar çok olur. Bizi de duadan unutmasınlar...

Allah bu günlerin feyzinden, bereketinden, mânevî mükâfâtından, ikramlarından faydalanmayı nasîb etsin... Hepimize çok büyük mükâfâtlar ihsân eylesin... Bayrama ulaştırsın... Bayramı rızası vechile idrak etmeyi, bayramı hakîkî bir bayram olarak yapmayı nasîb etsin... Nice nice bayramlara, mübarek günlere sıhhat afiyetle eriştirsin...

Tabii, müslümanın asıl bayramı ahirette, cenneti kazandığı zaman olacak. Cenneti kazanıp cennete girmeyi; cehenneme düşmeden, azaba uğramadan, doğrudan doğruya cennete gitmeyi, Peygamber Efendimiz'e komşu olmayı Cenâb-ı Hak cümlemize nasîb eylesin... “
http://www.dervisan.com/yazi/c990326.html
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

AREFE GÜNÜ ORUCU

Post by asım »

asım wrote:“Taberânî'de ve İbn-i Mâce'de Katâde'den ve İbn-i Asâkir'de Ebû Saîd el-Hudrî Hazretleri'nden rivayet edilmiş edilmiş bir hadis-i şerif. Peygamber SAS Efendimiz bu hadis-i şerifte buyuruyor ki:

RE. 426/1 (Men sàme yevme arafete gafarallàhu lehû seneteyn, seneten emâmehû ve seneten halfehû.) Sadaka rasûlullàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl...

…..
(Men sàme yevme arafete) "Arafe gününde kim oruç tutarsa, (gafarallàhu lehû seneteyni) Allah onun iki senesini mağfiret eder. Yâni iki senesinde işlemiş olduğu günahları bağışlar, afv ü mağfiret eyler. (Seneten emâmehû) Bir önündeki gelecek, yaşayacağı senenin günahlarını, bir de (seneten halfehû) geçmiş senesinin günahlarını bağışlar."
Tabii gelecek senenin günahlarının affolması ne demek, bir bakıma burdan çıkan mânâ nedir: Allah ömür verecek de, --Allah cümlenize hayırlı uzun ömürler versin-- önündeki seneyi yaşayacak demek oluyor.

Ben burdan kendi kendime bir müjde daha çıkartıyorum: Demek ki :

(1) arafe günü oruç tutanın bir geçen senesinin günahları affolacak, bir de gelecek senesinin günahları affolacak; iki müjde bu...

(2) Bir de bir sene daha yaşayacak demektir. Böyle bir müjde de çıkıyor bu sözün altından...

Demek ki 6 Nisan'da (bu sene 7.ARALIK.2008’de) oruçlu olmayı takvimimizin kenarına işaret edelim: "Hocamızın cuma sohbetinde böyle bir sevaplı şeyden bahis geçti." diye oraya not alırsak, o gün oruçlu oluruz.

….. Hacı olmayanlar için, yâni ülkesinde kalanlar için, arafe günü oruç tutmanın çok sevap olduğunu bu hadis-i şeriften öğrenmiş oluyoruz. “
http://www.dervisan.com/kitap/ramga/ramga11.html

......
Allah bu günlerin feyzinden, bereketinden, mânevî mükâfâtından, ikramlarından faydalanmayı nasîb etsin... Hepimize çok büyük mükâfâtlar ihsân eylesin... Bayrama ulaştırsın... Bayramı rızası vechile idrak etmeyi, bayramı hakîkî bir bayram olarak yapmayı nasîb etsin... Nice nice bayramlara, mübarek günlere sıhhat afiyetle eriştirsin...

Tabii, müslümanın asıl bayramı ahirette, cenneti kazandığı zaman olacak. Cenneti kazanıp cennete girmeyi; cehenneme düşmeden, azaba uğramadan, doğrudan doğruya cennete gitmeyi, Peygamber Efendimiz'e komşu olmayı Cenâb-ı Hak cümlemize nasîb eylesin... “
http://www.dervisan.com/yazi/c990326.html
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
mtn07
Posts: 2
Joined: 09 Mar 2008, 22:31
Kan Grubu: 0 (+)

Re: Zilhicce Ayı girmek üzre..

Post by mtn07 »

Allah razı olsun.İstifade edebilenlerden eylesin.
asım
Posts: 280
Joined: 01 Sep 2007, 17:58
Kan Grubu: A (+)

AREFE GÜNÜ ORUCU

Post by asım »

asım wrote:“Taberânî'de ve İbn-i Mâce'de Katâde'den ve İbn-i Asâkir'de Ebû Saîd el-Hudrî Hazretleri'nden rivayet edilmiş edilmiş bir hadis-i şerif. Peygamber SAS Efendimiz bu hadis-i şerifte buyuruyor ki:

RE. 426/1 (Men sàme yevme arafete gafarallàhu lehû seneteyn, seneten emâmehû ve seneten halfehû.) Sadaka rasûlullàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl...

…..
(Men sàme yevme arafete) "Arafe gününde kim oruç tutarsa, (gafarallàhu lehû seneteyni) Allah onun iki senesini mağfiret eder. Yâni iki senesinde işlemiş olduğu günahları bağışlar, afv ü mağfiret eyler. (Seneten emâmehû) Bir önündeki gelecek, yaşayacağı senenin günahlarını, bir de (seneten halfehû) geçmiş senesinin günahlarını bağışlar."
Tabii gelecek senenin günahlarının affolması ne demek, bir bakıma burdan çıkan mânâ nedir: Allah ömür verecek de, --Allah cümlenize hayırlı uzun ömürler versin-- önündeki seneyi yaşayacak demek oluyor.

Ben burdan kendi kendime bir müjde daha çıkartıyorum: Demek ki :

(1) arafe günü oruç tutanın bir geçen senesinin günahları affolacak, bir de gelecek senesinin günahları affolacak; iki müjde bu...

(2) Bir de bir sene daha yaşayacak demektir. Böyle bir müjde de çıkıyor bu sözün altından...

Demek ki 6 Nisan'da (bu sene 26.ARALIK.2009’de) oruçlu olmayı takvimimizin kenarına işaret edelim: "Hocamızın cuma sohbetinde böyle bir sevaplı şeyden bahis geçti." diye oraya not alırsak, o gün oruçlu oluruz.

….. Hacı olmayanlar için, yâni ülkesinde kalanlar için, arafe günü oruç tutmanın çok sevap olduğunu bu hadis-i şeriften öğrenmiş oluyoruz. “
http://www.dervisan.com/kitap/ramga/ramga11.html
Nakşibendi wrote:“... TEŞRİK TEKBİRLERİ
......
(Vezkürullàhe fî eyyâmin ma'dûdât) "Bu eyyâm-ı teşrikta, yâni Kurban bayramının ikinci, üçüncü, dördüncü günlerinde Allah'ı zikrediniz." (Bakara, 203)

Buradaki zikirden maksat bazı âlimlere göre Kurban bayramında farzlar biter bitmez, "Allàhümme entes-selâmü ve minkes-selâm, tebârekte yâ zel-celâli vel-ikrâm" demeden tekbir getiriliyor: "Allàhu ekber, allàhu ekber... Lâ ilàhe illallàhu vallàhu ekber... Allàhu ekber, ve lillâhil-hamd." deniliyor.

Bu işte onu emrediyor. Yâni bu tekbir getirmek, Arafe günü sabah namazından sonra başlar.

Prof. Dr. M. Es'ad Coşan Rh.A

Not: 26 Kasım Perşembe (arefe) günü, sabah namazının farzından sonra başlayıp; 30 Kasım Pazartesi günü, ikindi namaza kadar (ikindi namazı dahil) teşrik tekbirleri getirilecektir.

......
Allah bu günlerin feyzinden, bereketinden, mânevî mükâfâtından, ikramlarından faydalanmayı nasîb etsin... Hepimize çok büyük mükâfâtlar ihsân eylesin... Bayrama ulaştırsın... Bayramı rızası vechile idrak etmeyi, bayramı hakîkî bir bayram olarak yapmayı nasîb etsin... Nice nice bayramlara, mübarek günlere sıhhat afiyetle eriştirsin...

Tabii, müslümanın asıl bayramı ahirette, cenneti kazandığı zaman olacak. Cenneti kazanıp cennete girmeyi; cehenneme düşmeden, azaba uğramadan, doğrudan doğruya cennete gitmeyi, Peygamber Efendimiz'e komşu olmayı Cenâb-ı Hak cümlemize nasîb eylesin... “
http://www.dervisan.com/yazi/c990326.html
"Biz herkese hüsn-ü zan eder, kimsenin aleyhinde bulunmayı sevmeyiz. Rahmetli babamdan aldığım ders şudur ki: Oğlum "herkes iyi, ben yaman, herkes buğday, ben saman" de ve öylece kabul et." Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.)
Post Reply

Return to “Önemli Gün ve Geceler”