Deterjan evliyası

Seviyeli latife ve fıkralar...
Post Reply
güLâLe

Deterjan evliyası

Post by güLâLe »

...Cuma Namazlarını Melek Mescit adı verilen bir yerde kılıyoruz.
Burası esasında son derece işlek bir kapalı çarşı.Vakit gelip ezanlar okunmaya başlandığında, alışveriş
kesilip yerlere halılar seriliyor ve çarşı bir anda mescit haline geliveriyor.Geç kalanlar ise,çarşının dışındaki toptan gıda dükkanlarından büyükçe bir mukavva kutu aldıktan sonra, onları açıp namaza duruyorlar.

Son haftalardan birinde ben de aynı şeyi yapmak zorunda kalıyorum ve en yakındaki toptancıdan aldığım
koliyi kullanıyorum, seccade niyetine.Kullanıyorum ama, daha secdeye ilk varışımda gözlerim biber gibi kavrulup sulanmaya başlıyor. Bu arada yanmaya başlayan burnumda,yanaklarımdan süzülen yaşlara eşlik etmekten geri kalmıyor.Selam verir vermez işi kavrayıp namaz kıldığım kutunun üzerindeki yazıyı okuyorum; ismi cismi
duyulmamış bir deterjan kolisi bu. Hapşıracak gibi olurken yüzüm şekliden şekile giriyor ve bu işi bir türlü beceremeyince oluk oluk yaşlar dökülüyor gözlerimden..

Hemen yanımda duran nur yüzlü bir ihtiyar sağımda oturan gençlere beni gösterip;
" - Bu adam mutlaka büyük bir evliyadır, diyor. Ben bu yaşıma kadar namazda böyle ihlasla ağlayan bir insan daha görmedim." diyor.

Ben: "Estağfurullah efendim, evliyalık benim gibi bir günahkarın ne haddine" falan diyecek oluyorum ama,
yaşlı adama dönüp ağzımım her açışımda, boğazımdan iniltiye benzeyen bir hıçkırık sesi çıkıyor, o
berbat deterjan kokusu yüzünden.

Hutbe'den sonra namazın farzının kılıp kaçmayı planlıyorum bu arada. Ama ne mümkün? Arka saftakiler
hemen namaza durdukları için ister istemez tamamlayacağım namazı.Daha yarısına gelmeden, üzerinde namaz kıldığım karton sırılsıklam oluyor göz yaşlarımdan. Ve her secdeye varışımda burnuma değen kutunun kokusu, hıçkırıklara boğuyor beni.
Sekiz rekatı tamamlayıp selam verdiğimde, herkesin namazı falan bırakıp büyük bir hürmetle bana baktığını
fark ediyorum. Acele ile iki rekat daha kılıp ayağa kalktığımda çevremdekilerde saygıyla fırlıyorlar ayağa.

Biri ayakkabılarımı giydirirken, diğeri de namaz kıldığım deterjan kutusunu yerden kaldırıyor ve sırtımım sıvazlayıp dua istiyorlar benden.İçlerinden yeşil takkeli olanı, ellerime sarılarak:
"-Ben hayatta bir damla bile gözyaşı dökemedim, Bunun bir hastalık olduğunun söylüyorlar ama,
dua buyursanız da ben de o şerefe nail olsam." diyor. Ben, işi uzatmayıp bir an önce kaçabilmek için "olur" der gibilerden başımım sallar sallamaz, adamın gözlerinin yaşardığını ve biraz sonra da bozuk çeşmeler gibi gözyaşı akıttığının görüp hayretler içinde kalıyorum. Gerçekten de evliya mıyım nedir?!

Adamla birlikte çevremi saran insanlar da kendilerinden geçmiş vaziyette."-Mübarek evliya" diyorlar benim için. Daha dua eder etmez, gözyaşı dökmeye başladı adam.Ben, biraz olsun açılmaya başlayan gözlerimi zorlukla aralayıp ağlayan adama baktığımda, onun hemen tanıyorum. Bu adam,üzerinde namaz kıldığım deterjan kutusunu yerden kaldıran adamın ta kendisi.
Mukaddes bir emanet gibi bağrına bastığı kutunun kokusu adamın şimdiye kadar akıtamadığı gözyaşlarının
kökünden kurutacak.arada bir inleyerek hıçkırması, diğerlerini de ağlatmaya başlamış.

Tertemiz insanlar bunlar.Esasında gerçek evliya kendileri ama haberleri bile yok.
Tekrar ıslanmaya başlayan deterjan kutusunun adamdan kibarca aldıktan sonra, müritlerimle helalaşıp
ayrılıyorum Melek Mescit'den. Buraya en az birkaç ay uğramayacak ve ne yapıp yapıp izimi kaybettireceğim.
Ama yandaki toptancıda o kutular hala duruyorsa, daha bir çok "Deterjan Evliyası" çıkabilir ortalığa...

:)
telbis
Posts: 35
Joined: 26 Oct 2007, 16:55

Re: Deterjan evliyası

Post by telbis »

Buna mukabil ben de bir fıkra ilave edeyim.

Bektaşi ye sormuşlar :

- Evliya nasıl olur ?
- Senin benim gibi.
- Nasıl yani ? Sen evliya mısın ?
-Öyleyim tabi.
-Peki o zaman karşıki dağı çağır da gelsin.
- Ey dağ buraya gel.

Dağ gelmez tabii ki. Bektaşi döner ve der ki :
- Evliyada gönül koymak olmaz, biz gideriz.
nakş-ı berab
Post Reply

Return to “Latîfe ve Fıkra”