b...Nefs Öldürülür mü?
Posted: 18 Sep 2007, 20:59
Nefs Öldürülür mü?
Nefs öldürülür mü? Hayır nefs öldürülmez, şöyle buyrulur. Nefs mevzûunda bilgiler hâsıl olup anlaşıldıktan sonra, onun varlığına el koyup riyâzat ile kendisine hâkim olmak elbette mümkündür. Çünkü, onun cevheri, özü ve esas mayası hiç bir zaman yok olmaz. Nefs hakkında mârifet sıhhatli olursa, tâlip sultan olur. Nefsin kendisinde baki ve mevcûd oluşunda korkulacak bir şey yoktur. Zirâ nefs öldürülmez, zincirlenir. Ki, Hucviri (k.s); "Nefs mücâhedesi, nefse âid vasıfların fâni olması içindir. Yoksa nefsin kendisinin fani ve yok olması için değildir," der. (Keşfül Mahcûb, s.321; Camiu'l Usûl, s.160; Avârifu'l Maârif, s.553; Mârifetnâme, s.46-47; Necmüddin Kübrâ, s.110: Kuşeyri Risâlesi, s.290)
Şâzeli (k.s) de, nefs, ilim ve mârifete, Kitap ve sünnete gereği gibi uymakla zincirlenir, demiştir. Dîne ve dindara savaş açmakla değil.
Nefsin hiç hoşlanmadığı şey ibâdet, zikir ve Kur'ân okumaktır. Nefs ancak bunlarla zayıflatılabilir ve emir altına girecek hâle getirilir. Kalbin huzûru da bunlarla nefsin susmasına bağlıdır. Allah (c.c) rızâsı esas olmak üzere, huzûr ile yapılan ibâdet, mânâsında eriyerek yapılan zikir, harflerin hakkını vererek, mânâyı münifini anlamaya ve gereğini yapmaya çalışarak okunan Kur'ân, nefsi kahredecek şeylerin başında gelir. Bu makam, amel ile nefse karşı yapılan cihadda azîmet ve ihlas makâmıdır. Yine bu amellerle, nefsin sataşmasından Allâh'a (c.c) sığınmak, sadâkat makâmıdır. Değil nefsten, dünyâdan ve her şeyden sırrı kurtarıp Allâh'a (c.c) vermek de, niyyet makâmıdır.
Şâh-ı Nakşîbend (k.s) Hazretlerine atfedilen mısralarla dile getirilir: "Terk-i dünyâ, terk-i ukbâ, terk-i hesti, terk-i terk."
"Terk-i dünyâ": Zâhid bütün dünyâ nîmetlerini, malı-mülkü âhiret için terk eder. "Terk-i ukbâ": Ârif cenneti ve nîmetlerini, ilâhi Cemâli temâşâ için terk eyler. "Terk-i hesti": Sâlik kendi varlığını da terk ederek, Hakk'da fânî olur. "Terk-i terk": Kâmil ârif terki de terk eder, aklında fikrinde terk diye bir kavram kalmaz. Bâzıları terk-i dünyâ eder ama, ikide bir dünyâyı terk ettiklerini söyler veya bunu düşünürler. Gerçek terk, dünyâyı terk etmeyi terkle olur. Burada terkle, terk etmeme birdir. (Gazzali, İhya, c.4, s.220)
Ne demektir niyyet makamı? "Mü'minin niyeti amelinden hayırlıdır." Sağlam, samimi ve sağlıklı niyet, hevâ ve hevesin çekiciliğinden arındırılmış, nefsin süflî arzularından temizlenmiş niyettir. "Allah Teâlâ'nın kuluna yardımı, niyetine göre olur ve niyeti tam olana desteği de tam olur.
Ebû Hasan Şâzelî (k.s) üstadına soruyor: Efendimizin (a.s.v) "Mü'min nefsini zelil etmez" hadisi şerifinin mânâsı nedir? Buyurdular ki: Bu hadisin mânâsı; mü'min nefsini keyfî arzusu üzerinde zelil etmez demektir. Nefsini zaptürapt altına alan sâlik, zikir seccadesine, Allâh'tan (c.c) başka herşeyden ilgiyi keserek oturur. (Camiu'l Usûl, s.163)
Bu husus Kur'ân-ı Kerîm'in Müzzemmil sûresi 8. âyeti celîlesinde ilâhi ifâdesini bulmaktadır. "Rabbinin adını an: Her şeyi bırakıp yalnız O'na yönel." O'na yönelmek için nefsi tezkiye şarttır, bunun başka bir yolu yoktur. Nefsi zincirleyen, ona hâkim, Hakk'a meftun olanlar, kula değil, nefse değil, Allâh'a kul olmaya, rızâ kapısında durmaya çalışırlar. Mısralarla denir ki:
"Gönül, bâb-ı rızâda dur da bak âlâm çekmezsin
Tevekkül eyle gel Hakk'a kamû ferdâyı çekmezsin
Ne mümkün şöyle olsun böyle olsunla
Hudâyı gözle her yerde hem ağyârı çekmezsin."
Şahver Çelikoğlu
Nefs öldürülür mü? Hayır nefs öldürülmez, şöyle buyrulur. Nefs mevzûunda bilgiler hâsıl olup anlaşıldıktan sonra, onun varlığına el koyup riyâzat ile kendisine hâkim olmak elbette mümkündür. Çünkü, onun cevheri, özü ve esas mayası hiç bir zaman yok olmaz. Nefs hakkında mârifet sıhhatli olursa, tâlip sultan olur. Nefsin kendisinde baki ve mevcûd oluşunda korkulacak bir şey yoktur. Zirâ nefs öldürülmez, zincirlenir. Ki, Hucviri (k.s); "Nefs mücâhedesi, nefse âid vasıfların fâni olması içindir. Yoksa nefsin kendisinin fani ve yok olması için değildir," der. (Keşfül Mahcûb, s.321; Camiu'l Usûl, s.160; Avârifu'l Maârif, s.553; Mârifetnâme, s.46-47; Necmüddin Kübrâ, s.110: Kuşeyri Risâlesi, s.290)
Şâzeli (k.s) de, nefs, ilim ve mârifete, Kitap ve sünnete gereği gibi uymakla zincirlenir, demiştir. Dîne ve dindara savaş açmakla değil.
Nefsin hiç hoşlanmadığı şey ibâdet, zikir ve Kur'ân okumaktır. Nefs ancak bunlarla zayıflatılabilir ve emir altına girecek hâle getirilir. Kalbin huzûru da bunlarla nefsin susmasına bağlıdır. Allah (c.c) rızâsı esas olmak üzere, huzûr ile yapılan ibâdet, mânâsında eriyerek yapılan zikir, harflerin hakkını vererek, mânâyı münifini anlamaya ve gereğini yapmaya çalışarak okunan Kur'ân, nefsi kahredecek şeylerin başında gelir. Bu makam, amel ile nefse karşı yapılan cihadda azîmet ve ihlas makâmıdır. Yine bu amellerle, nefsin sataşmasından Allâh'a (c.c) sığınmak, sadâkat makâmıdır. Değil nefsten, dünyâdan ve her şeyden sırrı kurtarıp Allâh'a (c.c) vermek de, niyyet makâmıdır.
Şâh-ı Nakşîbend (k.s) Hazretlerine atfedilen mısralarla dile getirilir: "Terk-i dünyâ, terk-i ukbâ, terk-i hesti, terk-i terk."
"Terk-i dünyâ": Zâhid bütün dünyâ nîmetlerini, malı-mülkü âhiret için terk eder. "Terk-i ukbâ": Ârif cenneti ve nîmetlerini, ilâhi Cemâli temâşâ için terk eyler. "Terk-i hesti": Sâlik kendi varlığını da terk ederek, Hakk'da fânî olur. "Terk-i terk": Kâmil ârif terki de terk eder, aklında fikrinde terk diye bir kavram kalmaz. Bâzıları terk-i dünyâ eder ama, ikide bir dünyâyı terk ettiklerini söyler veya bunu düşünürler. Gerçek terk, dünyâyı terk etmeyi terkle olur. Burada terkle, terk etmeme birdir. (Gazzali, İhya, c.4, s.220)
Ne demektir niyyet makamı? "Mü'minin niyeti amelinden hayırlıdır." Sağlam, samimi ve sağlıklı niyet, hevâ ve hevesin çekiciliğinden arındırılmış, nefsin süflî arzularından temizlenmiş niyettir. "Allah Teâlâ'nın kuluna yardımı, niyetine göre olur ve niyeti tam olana desteği de tam olur.
Ebû Hasan Şâzelî (k.s) üstadına soruyor: Efendimizin (a.s.v) "Mü'min nefsini zelil etmez" hadisi şerifinin mânâsı nedir? Buyurdular ki: Bu hadisin mânâsı; mü'min nefsini keyfî arzusu üzerinde zelil etmez demektir. Nefsini zaptürapt altına alan sâlik, zikir seccadesine, Allâh'tan (c.c) başka herşeyden ilgiyi keserek oturur. (Camiu'l Usûl, s.163)
Bu husus Kur'ân-ı Kerîm'in Müzzemmil sûresi 8. âyeti celîlesinde ilâhi ifâdesini bulmaktadır. "Rabbinin adını an: Her şeyi bırakıp yalnız O'na yönel." O'na yönelmek için nefsi tezkiye şarttır, bunun başka bir yolu yoktur. Nefsi zincirleyen, ona hâkim, Hakk'a meftun olanlar, kula değil, nefse değil, Allâh'a kul olmaya, rızâ kapısında durmaya çalışırlar. Mısralarla denir ki:
"Gönül, bâb-ı rızâda dur da bak âlâm çekmezsin
Tevekkül eyle gel Hakk'a kamû ferdâyı çekmezsin
Ne mümkün şöyle olsun böyle olsunla
Hudâyı gözle her yerde hem ağyârı çekmezsin."
Şahver Çelikoğlu