Üstadlardan Latifeler
Posted: 30 Jun 2008, 15:34
AZİZ OL :
Üsküdarlı Aziz Efendi bir gün eşeğine binmiş çarşıya giderken, Doğancılar'da Şair Kazım Paşa ile karşılaşır ve bir latife yapmak ister :
-Öp bakalım Paşa babanın elini , diye eşeğine seslenir.
Kazım Paşa elini eşeğin burnuna doğru uzatır :
-Aziz ol evladım aziz ol!... der.
HADDİ AŞMAK:
Yolda rastladığı nur yüzlü ihtiyara sormuş:
-Efendi , kaç yaşındasınız acaba?
-Haddi aştık evladım, haddi aştık, demiş ihtiyar.
-O ne demek efendi?.. diye sorunca da :
-Resûlullâh'ın mübarek yaşını aştık evladım, 63 ü geçtik senin anlayacağın , demiş.
KAMIŞ:
Bir mecliste Ahmet Haşim'in Akşam şiiri okunuyordu :
"Akşam , yine akşam, yine akşam...
Göllerde bu dem bir kamış olsam!.."
Orada bulunanlardan biri atılmış:
-Bu nasıl şiir yahu?.. Kamış olmak ne demek?... İnsan hiç kamış olur mu?... deyince, Halit Fahri Ozansoy cevap vermiş :
-Olmaz mı be kardeşim ... bazılarımız odun olmuş , bir kaç kişi de kamış olsun bari.
KADER:
Kenan Rufai Hazretlerine sormuşlar :
-Madem ki neticede kaderin dediği oluyor , o halde niçin çalışıyoruz?...
Şu cevabı vermiş :
-Çalışmak ta kaderin icabı olduğu için.
GÖRME KUSURU
Beyoğlunda Papi'nin bakkal dükkanında çalışıyomuş. Mecliste Borazan da varmış.Şura-yı Devlet muavinlerinden İbrahim Bey:
Bugünlerde çok rüya görüyorum;ama iyice seçemiyorum,demiş. Kamalı namı ile maruf Ziya Bey"Sarhoşluğun olacak,fitil gibi yatıyorsun,elbette rüyayı seçemezsin" demiş.
İbrahim Bey, Borazan'a sormuş:
-Sen bu işe ne dersin?
Borazan:
-Gece yatarken gözlük tak.
*Bazıları netten bir çoğunu İskender Pala'nın Güldeste kitabından seçtik.
Üsküdarlı Aziz Efendi bir gün eşeğine binmiş çarşıya giderken, Doğancılar'da Şair Kazım Paşa ile karşılaşır ve bir latife yapmak ister :
-Öp bakalım Paşa babanın elini , diye eşeğine seslenir.
Kazım Paşa elini eşeğin burnuna doğru uzatır :
-Aziz ol evladım aziz ol!... der.
HADDİ AŞMAK:
Yolda rastladığı nur yüzlü ihtiyara sormuş:
-Efendi , kaç yaşındasınız acaba?
-Haddi aştık evladım, haddi aştık, demiş ihtiyar.
-O ne demek efendi?.. diye sorunca da :
-Resûlullâh'ın mübarek yaşını aştık evladım, 63 ü geçtik senin anlayacağın , demiş.
KAMIŞ:
Bir mecliste Ahmet Haşim'in Akşam şiiri okunuyordu :
"Akşam , yine akşam, yine akşam...
Göllerde bu dem bir kamış olsam!.."
Orada bulunanlardan biri atılmış:
-Bu nasıl şiir yahu?.. Kamış olmak ne demek?... İnsan hiç kamış olur mu?... deyince, Halit Fahri Ozansoy cevap vermiş :
-Olmaz mı be kardeşim ... bazılarımız odun olmuş , bir kaç kişi de kamış olsun bari.
KADER:
Kenan Rufai Hazretlerine sormuşlar :
-Madem ki neticede kaderin dediği oluyor , o halde niçin çalışıyoruz?...
Şu cevabı vermiş :
-Çalışmak ta kaderin icabı olduğu için.
GÖRME KUSURU
Beyoğlunda Papi'nin bakkal dükkanında çalışıyomuş. Mecliste Borazan da varmış.Şura-yı Devlet muavinlerinden İbrahim Bey:
Bugünlerde çok rüya görüyorum;ama iyice seçemiyorum,demiş. Kamalı namı ile maruf Ziya Bey"Sarhoşluğun olacak,fitil gibi yatıyorsun,elbette rüyayı seçemezsin" demiş.
İbrahim Bey, Borazan'a sormuş:
-Sen bu işe ne dersin?
Borazan:
-Gece yatarken gözlük tak.
*Bazıları netten bir çoğunu İskender Pala'nın Güldeste kitabından seçtik.