İBRETLİK BİR OLAY!
Posted: 01 Aug 2008, 22:48
S.a; arkadaşlar anlatacağım olay Erzurum'da olmuştur. Burada Recep KAHRAMANLAR diye hoş sözlü, gönül ehli bir ağabeyimiz var. Banada bu olayı bu ağabeyimiz anlattı. Onun kayınbabasının başından geçmiş bir hadise bu...
Şimdi bu adamcağız imam hatip lisesinde aşçı. Bir gün Müdürün yanına gelerek efendim bu sene Hacca gideceğim inşAllah ve orada sakal bırakıp duasını yaptırmayı düşünüyorum, belki bu sayede Peygamber Efendimizin (s.a.s) şefatını kazanmış olurum der. Bana izin verir misiniz diye sorar?
Müdür Bey:Tabiki ben burda olduğum sürece sana kimse karışamaz der.
Mübarek Hacca gider, haccını yapar ve sakalını bırakır. Dönüşte işine devam eder. Ancak imtihan ya müdürün ataması çıkar ve yerine yeni müdür gelir. Yeni müdüre de sürekli bu adamcağız hakkında şikayetler gelir. Bu şikayetlerden bıkan yeni müdür, aşçıyı çağırarak ona durumu anlatır ve kendisinin yapabileceği bir şey olmadığını sakalını kesmesini aksi takdirde işten çıkarılacağını söyler. Aşçı işten çıkmayı göze alır ve Erzurum sokaklarında işportacılığa başlar. Elhamdülillah bu sayede bayağı para kazanır ve gel zaman git zaman hali hazırda iki dükkan sahibi olur.
Fakat bir gün hastalanır. Hastanede kendisine kanser teşhisi konur. Kemoterapiye başlanır. Mübareğin vucudundaki tüm kıllar, tüyler dökülür yalnız sakalı hariç... Evet sakalı hariç.. Mübareği görenler onun kanser hastası olduğuna kesinlikle inanmazmışlar. Mübarek geçen sene vefat etti, yüzünde Peygamber Efendimizin (s.a.s) sünneti seniyyesinden bir nişane ile...
Bu misali klavyem yazabildiği kadar anlatmaya çalıştım, öyle çok düşünmeye, uzun yorumlar yapmaya gerek yok. Rabbim bizleri sünneti seniyyeyi bilip yaşayanlardan eylesin...
Şimdi bu adamcağız imam hatip lisesinde aşçı. Bir gün Müdürün yanına gelerek efendim bu sene Hacca gideceğim inşAllah ve orada sakal bırakıp duasını yaptırmayı düşünüyorum, belki bu sayede Peygamber Efendimizin (s.a.s) şefatını kazanmış olurum der. Bana izin verir misiniz diye sorar?
Müdür Bey:Tabiki ben burda olduğum sürece sana kimse karışamaz der.
Mübarek Hacca gider, haccını yapar ve sakalını bırakır. Dönüşte işine devam eder. Ancak imtihan ya müdürün ataması çıkar ve yerine yeni müdür gelir. Yeni müdüre de sürekli bu adamcağız hakkında şikayetler gelir. Bu şikayetlerden bıkan yeni müdür, aşçıyı çağırarak ona durumu anlatır ve kendisinin yapabileceği bir şey olmadığını sakalını kesmesini aksi takdirde işten çıkarılacağını söyler. Aşçı işten çıkmayı göze alır ve Erzurum sokaklarında işportacılığa başlar. Elhamdülillah bu sayede bayağı para kazanır ve gel zaman git zaman hali hazırda iki dükkan sahibi olur.
Fakat bir gün hastalanır. Hastanede kendisine kanser teşhisi konur. Kemoterapiye başlanır. Mübareğin vucudundaki tüm kıllar, tüyler dökülür yalnız sakalı hariç... Evet sakalı hariç.. Mübareği görenler onun kanser hastası olduğuna kesinlikle inanmazmışlar. Mübarek geçen sene vefat etti, yüzünde Peygamber Efendimizin (s.a.s) sünneti seniyyesinden bir nişane ile...
Bu misali klavyem yazabildiği kadar anlatmaya çalıştım, öyle çok düşünmeye, uzun yorumlar yapmaya gerek yok. Rabbim bizleri sünneti seniyyeyi bilip yaşayanlardan eylesin...