Hocamızdan Hitabet Hakkında
Posted: 09 Jun 2009, 18:01
HİTABET / GÜZEL KONUŞMANIN ÖĞRENİLMESİ :
İnsanoğlunun en önemli meziyeti ve en üstün kabiliyeti " konuşma " melekesidir ;
eski filozoflar insanı , " konuşan canlı : hayavan - ı natık " diye tarif etmişler.
Konuşma , " düşünme " nin sonucu ve ürünü , sözle ve sesle ifadesi olduğundan , " söz " de çok önemlidir.
İnsan sözü böyle önemli iken , Cenab-ı Hakk'ın sözü elbette çok çok daha önemlidir.
Çünkü Kur'an-ı Kerim esrar hazinesi , ilimler menbaı ve layık olanlar için hidayet kaynağıdır. Sonra hitabet sanatını , güzel konuşmayı öğreneceğiz.
KONUŞMA İÇİN HİÇ ENDİŞE ETMEYİN :
Konuşma için hiç endişe etmeyin !
Bu bir kusur değildir , normaldir , hayâdan dolayıdır. İnsan , karşımdaki beni ayıplar mı diye ürküyor. O ürküntü kendisine tutukluk veriyor. Normaldir bunlar , anormal bir şey yoktur.
Bütün hatiplerin buna benzer sıkıntıları olabiliyor diye düşünüp rahatlayın !
Hatiplik kitapları diyor ki :
" En konuşamayan , en aciz bir insanı bile , yolda gidin itin meselâ... Yere düşürün...
Adam kalkınca ne yapar ? Hatip kesilir... Birinci sınıf hatip kesilir , birinci sınıf avukat kesilir , birinci sınıf kanun adamı kesilir... Neler söyler ! Anayasadan , insan haklarından , hürriyetlerden , haksızlıktan , insaftan, edebden , ahlâktan , dinden , imandan , ahiretten , cezâdan... Aklına ne gelse , hepsini söyler. Neden ?
Demek ki , söylenecek şeyi oldu mu , insan söyleyebiliyormuş .
KONUŞACAK ŞEYİNİZ OLDUĞU ZAMAN KONUŞURSUNUZ :
Konuşacak şeyiniz olduğu zaman konuşursunuz.
Tabii , iyi şeyleri öğrenmeye devam edin !
O zaman , konuşacak şeyi , söyleyecek şeyi olan nasıl olsa söyler. Köylü kadın da konuşur , cahil de konuşur , herkes konuşur. Konuşacak bir şeyi oldu mu, konuşuyor.
Onun için ben diyorum ki :
Şuranızda bir defter , bir de kalem bulunsun ; güzel şeyleri , beğendiğiniz şeyleri yazın ! Yazarsınız , birikir , böylece konuşacak şeyler artar.
İlim öğrenin , hadis öğrenin , Kur'an öğrenin , büyüklerimizin hallerini öğrenin ;
söylenecek yerde onları söyleyin !
" Bak aziz kardeşim ! Ben kitaplar da şöyle okudum ki , senin bu yaptığın yanlıştır ;
sen böyle yapma ! " veyahut , " Aziz kardeşim ! Bugün kitapta şöyle bir fıkra okudum ,
çok hoşuma gitti ; sana da anlatayım ! " filân diyerek , böyle eğsersizlerle düzelir.
EDEBİYATA ÂŞİNÂ OLACAĞIZ :
Tabii , bir insanda bu kabiliyetin olması lâzım.
Hutbe okuyacak , vaaz verecek , yanındaki arkadaşına tebliğde bulunacak.
İrşad ve tebliğ vazifemiz olduğu için ; tatlı dilli , güzel konuşan insan olacağız.
Edebiyata âşinâ olacağız , insanları sevk ve idare etme sanatını bileceğiz.
İnsanları , çoluk çocuğumuzu sevk edeceğiz , idare edeceğiz , heveslendireceğiz.
HİTAP ETMEK ÖNEMLİ :
Bu çok önemlidir.
Yâni beşerî münasebetlerde , günlük konuşmalarda , iş konuşmalarında , yaşantınızda dikkat ederseniz hayatta başarı kazanmak için dikkat edilecek inceliklerden birisi budur.
Bizim şu anda bakan olan bir arkadaşımız , kardeşimiz, ihvanımız var. Onu beğenirim.
Karşısında hitap ettiği insana , en hoşuna gidecek sıfatı söylemeyi çok iyi bilir.
Belki Deyl Karnici'nin kitabında da vardır , bilmiyorum da tahminen en güzel sıfatla
hitap edeceksiniz.
Meselâ doktora yapmışsa , " Nasılsınız doktor bey ? " derseniz ; " Bu benim doktora yaptığımı biliyor." filân diye koltukları kabarır.
Veyahut Arapçada , " Nasılsınız üstad ? " deniliyor ; " Keyfe hâlüke yâ Üstad ? " diyorsun , hoşuna gidiyor ; veyahut , " Yâ şeyh ! " diyorsun , memnun oluyor. Arapçada şeyh , bey efendi manasına da geliyor.
" Yâ seyyidî ! " diyorsun. Seyyidî demek , benim efendim demek. Ooo bayılıyor Arap ,
böyle eriyor , güneş görmüş dondurma gibi yerlere akıyor.
Güzel bir hitapla hitap etmek önemli. Bunu hayatta siz de yapabilirsiniz.
Bir insanı kızdırmak istiyorsanız , hoşlanmadığı bir sıfatıyla söyleyin.
Meselâ kadı körse " Nasılsın kör kadı ? " dersen, doğru bile olsa , kör bile olsa kadı kızar. "
Nasılsın kör kadı ? " diyecek kadar doğrucu olmamak lâzım.
" Nasılsın kömür gözlü kadı ? " desen ona da kızar . " Bu benimle dalga geçiyor.
Kör olduğumu görüyor , yine de kömür gözlü diyor " der.
Yâni dengeli , ölçülü , güzel bir hitapla hitap etmek , âdab-ı muaşeretin inceliklerinden birisidir.
SARAY KONUŞMASI :
İnsan sevdiği , saydığı mevki makam sahibi bir kimseye bile ne kadar saygılı konuşur , ne kadar hürmetkâr konuşur.
Meselâ dillerde bir saray konuşması vardır.
Saray konuşması her dilde en kibar , en soylu konuşmadır.
Artık türlü türlü tantanalı kelimelerle konuşulur. Ekselânsları denilir , haşmetli denilir.
Çünkü karşısındaki çok muhterem , çok saygın bir kimse vardır. Onun için saraylarda vezirlere , meliklere , hükümdarlara nasıl hitab edeceklerini hangi kelimelerini seçeceklerini şaşırırlar.
Zenginlere , mevki makam sahibi olan kimselere , " Sayın genel müdür ! Sayın bakanım ! " diye saygılı ifadeler kullanırlar.
Hattâ bazısını biz yadırgarız da , " Bu kadar da olmaz , dalkavukluk yapıyor , aşırı oldu." filân deriz.
Ama aşırı olmayan bir nezaketi herkes , saygı duyduğu makam sahibine karşı
ciddî ciddî kullanır.
ALLAHA HİTABET NASIL OLACAK ? :
Makamların en yükseği Allah-u Tealâ Hazretleri'nin makamıdır.
Kul da onun kulu olduğu için , onun yarattığı bir kul olduğundan , onu o rızıklandırdığı için , o beslediği için , o yaşattığı için ; tabii ona bütün saygısıyla kulluk etmesi lâzım !
En güzel sözlerle onu zikretmesi lâzım ! Allah dediğimiz zaman " celle celâlühû " diyoruz , "celle ve a'lâ " diyoruz , " celle şânuhû " diyoruz , " tealâ şânühû " diyoruz , " azze ve celle" diyoruz.
Çeşit çeşit saygı cümleleriyle , isminin , mübârek ism-i celâlinin arkasından saygımızı
ifade etmeye çalışıyoruz.
Tabii bu saygıyı ne kadar yapabilirsek , o kadar yapmamız lâzım , yapabildiğimizce yapmamız lâzım , tâkatimizin nisbetinde yapmamız lâzım !
İnsanoğlunun en önemli meziyeti ve en üstün kabiliyeti " konuşma " melekesidir ;
eski filozoflar insanı , " konuşan canlı : hayavan - ı natık " diye tarif etmişler.
Konuşma , " düşünme " nin sonucu ve ürünü , sözle ve sesle ifadesi olduğundan , " söz " de çok önemlidir.
İnsan sözü böyle önemli iken , Cenab-ı Hakk'ın sözü elbette çok çok daha önemlidir.
Çünkü Kur'an-ı Kerim esrar hazinesi , ilimler menbaı ve layık olanlar için hidayet kaynağıdır. Sonra hitabet sanatını , güzel konuşmayı öğreneceğiz.
KONUŞMA İÇİN HİÇ ENDİŞE ETMEYİN :
Konuşma için hiç endişe etmeyin !
Bu bir kusur değildir , normaldir , hayâdan dolayıdır. İnsan , karşımdaki beni ayıplar mı diye ürküyor. O ürküntü kendisine tutukluk veriyor. Normaldir bunlar , anormal bir şey yoktur.
Bütün hatiplerin buna benzer sıkıntıları olabiliyor diye düşünüp rahatlayın !
Hatiplik kitapları diyor ki :
" En konuşamayan , en aciz bir insanı bile , yolda gidin itin meselâ... Yere düşürün...
Adam kalkınca ne yapar ? Hatip kesilir... Birinci sınıf hatip kesilir , birinci sınıf avukat kesilir , birinci sınıf kanun adamı kesilir... Neler söyler ! Anayasadan , insan haklarından , hürriyetlerden , haksızlıktan , insaftan, edebden , ahlâktan , dinden , imandan , ahiretten , cezâdan... Aklına ne gelse , hepsini söyler. Neden ?
Demek ki , söylenecek şeyi oldu mu , insan söyleyebiliyormuş .
KONUŞACAK ŞEYİNİZ OLDUĞU ZAMAN KONUŞURSUNUZ :
Konuşacak şeyiniz olduğu zaman konuşursunuz.
Tabii , iyi şeyleri öğrenmeye devam edin !
O zaman , konuşacak şeyi , söyleyecek şeyi olan nasıl olsa söyler. Köylü kadın da konuşur , cahil de konuşur , herkes konuşur. Konuşacak bir şeyi oldu mu, konuşuyor.
Onun için ben diyorum ki :
Şuranızda bir defter , bir de kalem bulunsun ; güzel şeyleri , beğendiğiniz şeyleri yazın ! Yazarsınız , birikir , böylece konuşacak şeyler artar.
İlim öğrenin , hadis öğrenin , Kur'an öğrenin , büyüklerimizin hallerini öğrenin ;
söylenecek yerde onları söyleyin !
" Bak aziz kardeşim ! Ben kitaplar da şöyle okudum ki , senin bu yaptığın yanlıştır ;
sen böyle yapma ! " veyahut , " Aziz kardeşim ! Bugün kitapta şöyle bir fıkra okudum ,
çok hoşuma gitti ; sana da anlatayım ! " filân diyerek , böyle eğsersizlerle düzelir.
EDEBİYATA ÂŞİNÂ OLACAĞIZ :
Tabii , bir insanda bu kabiliyetin olması lâzım.
Hutbe okuyacak , vaaz verecek , yanındaki arkadaşına tebliğde bulunacak.
İrşad ve tebliğ vazifemiz olduğu için ; tatlı dilli , güzel konuşan insan olacağız.
Edebiyata âşinâ olacağız , insanları sevk ve idare etme sanatını bileceğiz.
İnsanları , çoluk çocuğumuzu sevk edeceğiz , idare edeceğiz , heveslendireceğiz.
HİTAP ETMEK ÖNEMLİ :
Bu çok önemlidir.
Yâni beşerî münasebetlerde , günlük konuşmalarda , iş konuşmalarında , yaşantınızda dikkat ederseniz hayatta başarı kazanmak için dikkat edilecek inceliklerden birisi budur.
Bizim şu anda bakan olan bir arkadaşımız , kardeşimiz, ihvanımız var. Onu beğenirim.
Karşısında hitap ettiği insana , en hoşuna gidecek sıfatı söylemeyi çok iyi bilir.
Belki Deyl Karnici'nin kitabında da vardır , bilmiyorum da tahminen en güzel sıfatla
hitap edeceksiniz.
Meselâ doktora yapmışsa , " Nasılsınız doktor bey ? " derseniz ; " Bu benim doktora yaptığımı biliyor." filân diye koltukları kabarır.
Veyahut Arapçada , " Nasılsınız üstad ? " deniliyor ; " Keyfe hâlüke yâ Üstad ? " diyorsun , hoşuna gidiyor ; veyahut , " Yâ şeyh ! " diyorsun , memnun oluyor. Arapçada şeyh , bey efendi manasına da geliyor.
" Yâ seyyidî ! " diyorsun. Seyyidî demek , benim efendim demek. Ooo bayılıyor Arap ,
böyle eriyor , güneş görmüş dondurma gibi yerlere akıyor.
Güzel bir hitapla hitap etmek önemli. Bunu hayatta siz de yapabilirsiniz.
Bir insanı kızdırmak istiyorsanız , hoşlanmadığı bir sıfatıyla söyleyin.
Meselâ kadı körse " Nasılsın kör kadı ? " dersen, doğru bile olsa , kör bile olsa kadı kızar. "
Nasılsın kör kadı ? " diyecek kadar doğrucu olmamak lâzım.
" Nasılsın kömür gözlü kadı ? " desen ona da kızar . " Bu benimle dalga geçiyor.
Kör olduğumu görüyor , yine de kömür gözlü diyor " der.
Yâni dengeli , ölçülü , güzel bir hitapla hitap etmek , âdab-ı muaşeretin inceliklerinden birisidir.
SARAY KONUŞMASI :
İnsan sevdiği , saydığı mevki makam sahibi bir kimseye bile ne kadar saygılı konuşur , ne kadar hürmetkâr konuşur.
Meselâ dillerde bir saray konuşması vardır.
Saray konuşması her dilde en kibar , en soylu konuşmadır.
Artık türlü türlü tantanalı kelimelerle konuşulur. Ekselânsları denilir , haşmetli denilir.
Çünkü karşısındaki çok muhterem , çok saygın bir kimse vardır. Onun için saraylarda vezirlere , meliklere , hükümdarlara nasıl hitab edeceklerini hangi kelimelerini seçeceklerini şaşırırlar.
Zenginlere , mevki makam sahibi olan kimselere , " Sayın genel müdür ! Sayın bakanım ! " diye saygılı ifadeler kullanırlar.
Hattâ bazısını biz yadırgarız da , " Bu kadar da olmaz , dalkavukluk yapıyor , aşırı oldu." filân deriz.
Ama aşırı olmayan bir nezaketi herkes , saygı duyduğu makam sahibine karşı
ciddî ciddî kullanır.
ALLAHA HİTABET NASIL OLACAK ? :
Makamların en yükseği Allah-u Tealâ Hazretleri'nin makamıdır.
Kul da onun kulu olduğu için , onun yarattığı bir kul olduğundan , onu o rızıklandırdığı için , o beslediği için , o yaşattığı için ; tabii ona bütün saygısıyla kulluk etmesi lâzım !
En güzel sözlerle onu zikretmesi lâzım ! Allah dediğimiz zaman " celle celâlühû " diyoruz , "celle ve a'lâ " diyoruz , " celle şânuhû " diyoruz , " tealâ şânühû " diyoruz , " azze ve celle" diyoruz.
Çeşit çeşit saygı cümleleriyle , isminin , mübârek ism-i celâlinin arkasından saygımızı
ifade etmeye çalışıyoruz.
Tabii bu saygıyı ne kadar yapabilirsek , o kadar yapmamız lâzım , yapabildiğimizce yapmamız lâzım , tâkatimizin nisbetinde yapmamız lâzım !