Gucdüvânî

mahallede okulda ve tüm çevremizdeki insanlar özellikle gençler dini konularda çok cahil hatta aralarında gusul abdesti almasını bilmeyenler bile var ve birçok günah işliyorlar fakat günah olduğunu bilmiyorlar ve ölümü hiç düşünmüyorlar bunun için ne gibi şeyler yapabiliriz(geniş kapsamlı tabiki tek tek bireylerle konuşuyoruz zaten ama tüm topluma ne gibi bişey yapabiliriz)fikirlerimizi söyleyelim inşallah....s.a

a.s
aslında çok derin bir mevzu.Bu sorunu belki yine kendi aileleri çözebilir.İnsan çaresiz kalıyor.Kararan gönülleri nasıl aydınlatmalı acaba?Bizim tek yapabileceğimiz bu kardeşleri uyarmak.Tatlı dille ve yumuşak bir şekilde uyarmak..

Aleyküm selam!

Bu bölümün amacı da bu zaten, gençleri nasıl irşad edebiliriz..

Uyarmalıyız... Uyarmak çözüm değil ve sonuç da vermez. Uyar uyar, bir kulaktan girer, diğer kulaktan çıkar..

Cehalet, o kadar da değil... Gusül abdestini bilmeyenler var; tek tüktür... Bilip de bilmemezlikten gelmek daha çok hoşlarına gidiyor, işlerine geliyor.

Çözüm nedir? Çözümü burada tartışıp bulacağız inşaallah. Düşünelim, aklımıza gelen fikirleri paylaşalım ve olurluğunu araştıralım ve olduralım...

Diliyorum ki ümitlerimiz, hayallerimiz yaşanır olsun!

A.S.
insanın aklına çok şey geliyor ama tatlı dille uyarmaktan başka çaresi olduğunu düşünmüyorum.Efendimiz (S.A.V.)elindeki imkanları düşünürsek taifte Allah-ü Teala hemen oracıkta bütün taiflilerin başına taş yağdıracakken HAYIR diyor hayır onlar bilmiyorlar bilselerdi yapmazlardı
bizde bunu aklımızdan çıkarmadan yılmadan usanmadan yolumuza devam etmeliyiz
ama ilk önce kendimiz nasılız burası başlangıç noktamız olabilir.

Hüseyin kardeşim, o konuda hem fikiriz zaten...

Mesele uyarmanın, tebliğin, irşadın nasıl yapılacağı... Proje üretelim, şöyle şöyle yapabiliriz diyelim, şöyle bir uygulama yapalım diyelim onun üzerinde konuşalım.

Uyaralım diyoruz, nasıl uyaracağız bunu konuşalım!

Merhaba arkadaşlar ben özellikle bu konuda Akra Fm de cumartesi saat 19:00 da yayınlanan Genç Akra isimli programı dinlemenizi tavsiye ediyorum, öneriler ve içerik açıısndan faydalı olacağı kanaatindeyim.

Ayrıca şöyle düşünüyorum; "değişim değişim değişim..." Değişime çevremizdeki insanlardan önce kendimizden başlamalıyız. İnsan, asıl önemli değişimi kendinde yaparsa en yakın çevresinden itibaren gittikçe genişleyen bir halka gibi değişim de yeni boyutlar kazanarak büyür ve çoğalır..

Bizler gerçekten örnek birer mümin genç/ihtiyar/çocuk olabilirsek inanın etkileşim hızla başlayacaktır. Katılan var mı? Dua ile..

Yine dönüp dolaşıp Sokrates Tezinde olduğu gibi şu kurama geliyoruz....
Hz. Aîşe gibi bir evlat sahibi olabilmek için; Hz. Ebubekir olmak gerekiyor...

Abdüllatif wrote:Hüseyin kardeşim, o konuda hem fikiriz zaten...

Mesele uyarmanın, tebliğin, irşadın nasıl yapılacağı... Proje üretelim, şöyle şöyle yapabiliriz diyelim, şöyle bir uygulama yapalım diyelim onun üzerinde konuşalım.

Uyaralım diyoruz, nasıl uyaracağız bunu konuşalım!

Ergenlik çağını geçmiş bir kişinin etkileneceği en önemli iki grup çevresi ve ailesidir ki çevresi o dönemlerde etkileme konusunda daha baskın olabilir. Ailesi kişiyi şevkatle yanına alıp dinimizle ilgili hakikatleri bilmesi gerekenleri kişiyi bunaltmadan anlıyabiliceği ifadelerle anlatmalıdır eğer bilmiyorsa kendisi o da öğrenme konusunda diretmesi gerek bunun için dini konularda aileleri daha da bilgilendirme konsunda çalışmalar yapılmalı bence
Çevre konusunda bizlerinde bazen hataya düştüğü en önemli konu bence kişinin görüntüsünden onunla ilgili kesin yargıya varmak bizler nasihat etmekten fazlasını yapmalıyız bence manevi konuda kendilerini boşlukta hisseden yada öyle olduğunu düşündüğümüz arkadaşlarımızla daha fazla vakit geçirmeli onları bunaltmadan sorunlarına çare bulmaya çalışmalı bir yandan da bilmediği konularada yardım etmeliyiz
Fikir üretmeye devam...

evet yazılanlar güzel gençler cahil mi yoksa gafil mi tartışması yapılmış .şu var ki cahil gençlerimiz var çünkü aile itibariyle bir takım dini bilgileri almamışlarsa cahildirler çünkü bilmiyorlar .gafil olanda çok üniversitede karşılaşıyoruz mesela adam imam hatipte okumuş bizim devrelerden olabiliyor şimdiki devrelerden gelme ihtimali yok imamhatip mezunlarının tabii namazıda ibadetide biliyor ama yapmıyor buda gafil grubuna giriyor.bu arkadaşlarımızın fikri biz bir hayatımızı yaşayalım nasıl olsa biliyoruz 40 50 yaşlarımızda biz çok iyi sofu oluruz anlayışı .

S A Değerli arkadaşlar öncelikle siteyi hazırlayanlardan Allah razı olsun.
Maalesef gençliğimizin gidişatı iyi değil.İnsanımızın genel gidişatı daha da kötü.Nedense doğruları görmemek için direniyoruz.Gündelik kazançlar,elde edilen kısa süreli iktidar ve koltuklar bahar havası oluşturdu.Manevi endişeler bir kenara atıldı.Eleştirenlere doğruyu da söylese kızar olduk.Biz böyle uğraşırken din adına birileri insanlarımızı yanlış yollara sevkediyorlar.Diğer İslami yapılanmalara göstermediği hoşgörüyü papazlara gösteriyorlar.Meydan özellikle bu gruplara bırakıldı.Bazı şeylerin altyapısı önceden hazırlanmış meğer.Bu BOP un bir çalışmasıdır.
Bizim değişmeye değil değiştirmeye ihtiyacımız var.
Onun için asla inancımızdan vazgeçmemeli ve doğrulardan ayrılmamalıyız.Önemli olan kalabalık olmak değil doğru yolda olmaktır......

hasankaya_mizan wrote:Biz böyle uğraşırken din adına birileri insanlarımızı yanlış yollara sevkediyorlar.Diğer İslami yapılanmalara göstermediği hoşgörüyü papazlara gösteriyorlar.Meydan özellikle bu gruplara bırakıldı.Bazı şeylerin altyapısı önceden hazırlanmış meğer.Bu BOP un bir çalışmasıdır.

Kardeş görüşlerin için Allah razı olsun. Ancak bizim başkaları ile uğraşma ve onların hareketlerini eleştirme durumumuz olamaz, önemli olan kendimizi geliştirip en iyi nasıl olmalıyız! Onu bulmalıyız.

yusuf esad beye katılıyorum bir takım eleştiri yaparken bizde olayları yanlış yorumlamış olabiliyoruz .onun için hem kendimizi geliştirmeli hemde mensubu olduğumuz camiaya hizmet etmeliyiz.

Elbetteki biz kendi işimize bakacağız.Ama bu doğruları söylememize engel değil.Ben bir lisede öğretmenim.Gençli ğin durumu çok kötü.Doğruları anlatınca da karşınıza dünyalık vaatlerle öğrencileri çember altına almış gruplar çıkıyor.Bunlar şu anda alternetif din düşüncesi geliştiriyorlar.Başını örtmeden de olur, namazını kıl başka şeye karışma vb.Nasıl bir alanda çalışacağımızı bilmeden başarılı olamayız.Şu anda aileler ve gençler dini meselelerden çok gelecek derdinde.Kim onların bu ihtiyaçlarına cevap verirse onun dediği doğrudur anlayışı hakim.Kuru kuruya sohbet, din dersi kimsenin umrunda değil.Bu yüzden başkalarının neler yaptığını bilmek ve eleştirmek doğaldır.Kimse kusura bakmasın ama Efendimiz (A.S) a hakaret edenlere hoşgörü gösterenlere iyi niyetli olamayız. ''YANLIŞLARIN EN KÖTÜSÜ DOĞRUYA EN YAKIN OLANIDIR''

Hasan Bey'e katılıyorum. Hocamızdan da ben çok duydum, isim vermeden başka kimseleri eleştirdiğini...

Eğer eleştirdiğimiz, bir kişi ise; o zaman eleştirmek gereksizdir. Ama eleştirilen, toplulukları etkileyen bir grup ise, bu elbette eleştirilmeli ve hatta düzeltilmeli... (Grup ismi vermemeye dikkat ederek...)

Ve o gruplar, bizim camiamızı da öylesine etkiliyorlar ki... Bunu tatmayan bilmez, ciğeri yanmayan bilmez!

?GIYBET

Sözlükte ?uzaklaşmak, gözden kaybolmak, gizli kalmak? gibi anlamlara gelen ?gayb? kökünden türeyen gıybet, dinî bir kavram olarak, bir kimseden, gıyabında hoşlanmadığı sözlerle bahsetmek demektir.

Kur?ân?da gıybet yasaklanmış, gıybet yapmak ölmüş bir din kardeşinin etini yemeye benzetilerek bu davranıştan sakındırılmıştır (Hucurât, 49/12). İslâm?da insan haklarının en önemlilerinden ve genellikle ?ırz? kavramıyla ifade olunan kişinin dokunulmazlığı ilkesine büyük değer verilmiştir. Bu itibarla bir kimsenin gıyabında gerek onun şahsıyla ilgili maddî ve manevî, rûhî ve ahlâkî veya dinî kusurlarından söz edilmesi, gerekse kendi çocukları, annesi, babası ve diğer yakınlarının kusurlarından bahsedilmesi gıybet sayılmıştır.

Gıybet, sözle olabileceği gibi yazı, ima, işaretle ve taklit gibi davranışlarla da olabilir. Bu tür söz ve davranışlar gerçeği ifade ediyorsa gıybet, etmiyorsa iftira sayılır (Müslim, Birr, 70; Tirmizî, Birr, 23).

İslâm âlimleri gıybetin haram ve büyük günah olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. Ancak bir söz veya davranışın gıybet sayılıp sayılmaması niyetle yakından ilgilidir. Buna göre bir kimsenin yanlışlarının sırf onu küçük düşürmek amacıyla söylenmesi gıybet sayılırken, yanlışlarının düzeltilmesi maksadıyla söylenmesi gıybet sayılmaz. Herhangi bir kişi veya zümreyi kastetmeden genel olarak insanların kötülüğünden söz etmek de gıybet olmaz.

Gıybetin yapılması gibi dinlenmesi de haramdır. Bir zarar doğurma ihtimali yoksa sözle veya fiilî olarak gıybete engel olunması, bu mümkün olmazsa gıybet edilen yerin terkedilmesi, bu da mümkün değilse gıybete karşı bir hoşnutsuzluk duygusu içinde bulunulması gerekir. Gıybetin sebepleri kin ve öfke, başkasını kötüleyerek kendi itibarını yükseltme düşüncesi, kıskançlık vb. hususlardır. Tedavisi de bunlardan kurtulmaktır.

Haksızlık yapanı ilgili mercilere şikâyet etmek, fetvâ sormak, insanları kötülüklerden korumak, kötülüğe engel olmak için destek aramak, lakabıyla şöhret bulmuş birini lakapla tanıtmak, zulüm ve ahlâksızlığı hayat tarzı haline getirenleri kınamak amacıyla aleyhinde konuşmak gıybet sayılmaz. Gıybetten dolayı tevbe etmek farzdır.?

http://diyanet7.diyanet.gov.tr/turkish/ ... 552&harf=G