Bu sadece Tarih öğretmenlerine özgü birşey değilki. Eğitim fakültesinde okuyup öğretme yeteneği kabiliyeti olmayan derslerden koşullu yada geçerle geçen bir çok kişi tanıyorum. Bu sıkıntı eğitimin tüm bölümlerinde mevcut; sunum yapmak istemezler, asosyallerdir, iletişim eksikliği var, öğretme yeteneklei zayıf, algıları ve güdüleri sınırlı kaldı ki biz bu kişilerden çocuklarımızı anlamaları, öğretmelerini,yönlerdirmelerini istiyoruz. Her türlü gelişimden haberdar olmalarını, hangi çocuk hangi yaşta nasıl davranır modeli nedir bunları bilmelerini istiyoruz. Bunu yapmaları ise 4 yıllık eğitimlerinin bir dönemindeki 1 haftalık ders ünitesi içinde yer alıyor. Yani işin içine girdikçe problemler artıyor.
Gene bu kişiler eğitim dersleri alıyor; diğer farklı fakültelerden mezun olup formasyon alıp öğretmen olanlara ne demeli. Büyük bir kısmının yetenekleri yok 4 yıl klasik bilim adamı mantığıyla yetiştilip bir şey olamayacığı anlaşılınca formasyon,kpss, hopp öğretmen oldu. Yani bunu doğru düşünen herkes algılayabilir. Bunlar klasik ama vazgeçilmez ve aşılması gereken problemler.
Abdüllatif Bey'in dediklerini katılıyorum ve ekliyorum. Bence zaten yeni mezun olanlar değil öğretmenlik yaşamı içinde olan kişilerden de incelemeden geçmeli, yılda bir defa yapılcak sınavlarla alan bilgileri, öğretmenlik bilgileri sınanmalı, yeni keşfedilen metodlar, uygulamalar hizmet içi veya dışı eğitimlerle onlara öğretilip bir üst düzeye geçilmeli. Bu sınavdan geçemeyenlerede farklı uygulamalar,cezalar,ödüllerle(mesela öğretmenlik rütbesi,puanı artırılarak..) bu kişileri zorlayıp verim almalıyız.
Acaba diyorum biz bu basit algılama düzeyimizle bütün bunları algılarken şube müdürleri, milli eğitim müdürleri, genel başkanlar,bakanlar kısacası bununla ilgilenenler bunları düşünemiyor mu? Yada düşünüp düşünmemezlikten mi geliyor
