Page 1 of 1

Zühd ve Zahidlik

Posted: 26 Nov 2007, 03:23
by zahide
ZÜHD


İsteksizlik, rağbetsizlik, aza kanaat. Terim olarak, dünyaya ve maddî menfaate değer vermemek, çıkarcı, menfaatperest ve bencil olmamak, kalpte dünya ve çıkar kaygısı taşımamak, kanaatkâr olmak demektir. "Elde olan dünyalığa sevinmemek ve elden çıkana üzülmemek, elde bulunmayan şeyin gönülde de bulunmamasıdır" şeklinde de tarif edilir.

Zühd sahibi olanlara; zahid denilir. Zühd, dünyayı tamamen terk edip çalışmayı bırakmak, dünya nimetlerine sırt çevirip, kuru ekmek yiyerek aba giymek değil, lezzet verici şeyleri azaltmak, onlara dalmamaktır. Başka bir ifadeyle: Ahireti unutup, dünyaya esir olmamaktır.[1]

Hz. Peygamber, zühdün; helâllara haram kılmak veya malı telef etmek değil, elde olana güvenmemek olduğunu bildirmiştir.[2]

Allah (c.c) kullarının yararlanması için çeşit çeşit nimetler yaratmış, dünyayı güzellik ve lezzetlerle donatmıştır. Bunlardan yararlanmak herkes için olduğu gibi müslüman için de tabiî bir haktır. Ancak, müslümanın dikkat etmesi gereken husus, dünya nimetleri ve zevklerinden istifade etmek için, meşru olmayan yollara sapmamak, israf etmemek ve haramlara dalmamaktır. Müslüman meşru sınırlar içerisinde dünya nimetlerinden istifade ederken âhireti hiç bir zaman unutmamalı, asıl zevk ve nimetlerin orada olduğunu bilmelidir. Kısaca, âhireti unutup, dünyaya gönül vermemelidir.

Zühdün Kısımları:

Zühd üç kısma ayrılır:

1-Haramları terketmek: Zühdün, bu türünün bütün müslümanlarda bulunması gerekir. Herkes için farzdır.

2-Helâllardan, gerekli olmayanları terketmek: Bu kullukta ileri derecelere ulaşanlarda bulunur.

3-Allah'la meşgul olmayı engelleyen her şeyi terketmek: Bu da, "ârif ' denilen Allah'ı tam bilip ona itaat eden kullara ait olan zühddür
.[3]

________________________________________
[1] Süleyman Uludağ, Kuşeyrî Risâlesi, 252 vd.
[2] Tirmizî, Zühd: 29; İbn Mâce, Zühd: 1.
[3] Süleyman Uludağ, a.g.e., 256; Şamil İslam Ansiklopedisi


Hadis-i Şeriflerde Zühd ve Zahidlik


* DÜNYAYA KARŞI ZÜHD, (DÜNYAYA RAĞBET ETMEMEK)

?1255 ?7242 ?4101 -????????? ??????? ???? ????????. ????? ????????? ???? ???????. ????? ??????? ???? ??????? ???? ????? ???????? ???? ????? ?????? ????????? ???? ???????? ?????: ????? ??????? ????? ?????? ?????? ???????? ?????????: ????? ????????? ????????? ???? ???????? ??????? ??? ?????????? ????????? ???????? ????????????? ?????? ??????? ??????? ???????????.??? ???????: ?? ???? ?????? ???? ?? ?? ???? ????? ??????. ??? ???? ?? ??? ?? ????? ????? ?????? ???? .

1255. (4101) (7242)- Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın ashabından olan Ebu Hallâd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bir kimseye dünyaya karşı zühd ve az konuşma hasletlerinin verildiğini görürseniz ona yaklaşın (ve sözlerini dikkatle dinleyin). Çünkü o hikmetli sözler eder veya ona hikmet ilham edilir-."[1]

?1256 ?7243 ?4102 -????????? ????? ?????????? ???? ????? ?????????. ????? ??????? ???? ???????? ????? ??????? ???? ??????? ???????????? ???? ????????? ???????????? ???? ????? ??????? ???? ?????? ???? ?????? ?????????????? ?????: ???? ?????????? ?????? ?????? ???????? ????????? ?????? ???????: ??? ??????? ?????! ???????? ????? ?????? ????? ???? ?????????? ????????? ?????? ???????????? ????????. ??????? ??????? ????? ?????? ?????? ???????? ?????????: ??????? ??? ?????????? ????????? ??????. ????????? ?????? ??? ????? ???????? ??????????.??? ???????: ??? ?????? ???? ?? ???? ??? ???? ???? ????? ????. ????? ??????. ??????? ???????? ????? ?????? ? ?????: ??? ?? ??? ?? ???? ??????. ??? ????? ?????? ??? ????? ??????: ???? ?????? ???? ????? ??????? ???? .

1256. (4102) (7243)- Sehl İbnu Sa'd es-Sâidî radıyallahu anh anlatıyor: "(Bir gün) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a bir adam gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Bana öyle bir amel gösterin ki, ben onu yaptığım taktirde Allah beni sevsin, halk da beni sevsin" dedi. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Dünyaya rağbet gösterme, Allah seni sevsin, insanların elinde bulunanlara göz dikme ki onlar da seni sevsin!" buyurdular."[2]

?1257 ?7244 ?4104 -????????? ????????? ???? ????? ??????????. ????? ?????? ???????????. ????? ???????? ???? ??????????? ???? ?????? ???? ?????? ?????: ???????? ?????????. ????????? ?????? ??????? ???????. ??????? ???? ??????: ??? ?????????? ??? ????! ??????? ???? ???????? ??????? ????? ?????? ?????? ???????? ?????????? ??????? ???????? ????? ?????????: ??? ?????? ????????? ???? ???????????. ??? ?????? ????????????????? ??? ??????????? ?????????. ??????? ??????? ????? ?????? ?????? ???????? ????????? ?????? ????? ???????. ????? ???????? ??? ???? ???????????. ?????: ????? ?????? ???????? ?????: ?????? ??????? ?????? ??????? ????????? ?????? ????? ??????????. ??? ?????? ??? ???? ???????????. ??????? ????? ??? ??????! ???????? ?????? ?????? ???????? ????? ???????? ???????? ???????? ????? ???????? ??????? ??????? ????? ????????. ????? ???????: ??????????? ?????? ??? ?????? ??? ???????? ??????????? ????????? ???? ???????? ??????? ????????. ??? ???????: ??? ?????? ???????? ?? ?????? ??????? ??? ??? ???? ?? ???? ????? ?????? ???? ??? ????? ?????? ??????: ?? ??? ?????. ???? ?? ???? ?????? ?????. ? ????? ??????? ??? ???????: ????? ??? ??? ?????. ? ????? ?????? ???? ??? ??????? ????? ???? ??? ??? ????. ? ????? ??????? ?? ??????? ??????? .

1257. (4104) (7244)- Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm hastalanmıştı. Sa'd İbnu Ebi Vakkâs geçmiş olsun ziyaretine gitti. Yanına varınca Selman'ı ağlıyor buldu. Sa'd: "Niye ağlıyorsun? Ey kardeşim, sen Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a arkadaşlık etmedin mi, şöyle değil mi, böyle değil mi (diye ağlamasını abes kılan bir kısım faziletleri hatırlattı). Selman radıyallahu anh şu cevabı verdi: "Ben şu iki şeyden biri için ağlamıyorum: "Ben ne bir dünya düşkünlüğü ne de ahiret gafleti sebebiyle ağlıyor değilim. Beni ağlatan Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın bir ahdidir. O bana bir husus ahdetmişti, şimdi kendimi o ahdi tecavüz etmiş görüyorum."
Sa'd: "Resûlullah size ne ahdetmişti?" diye sordu.
Selmân: "Aleyhissalâtu vesselâm bana: "Birinize dünyalık olarak bir yolcunun azığı kadarı yeterli" diye ahdetmişti. Ben kendimi bu haddi aşmış görüyorum. Sana gelince, ey Sa'd! Hüküm verdiğin zaman hükmünden, (hak) taksim ettiğin zaman taksiminden, bir şeye yöneldiğin zaman niyetinden Allah'tan kork."

Ravilerden Sâbit der ki: "Selman radıyallahu anh'ın vefat ettiğinde geriye nafaka olarak sadece yirmi küsur dirhemlik bir mal bıraktığı haberi bana geldi.
"[3]

________________________________________
[1] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/562.
[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/563.
[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/563-564.

Re: Zühd ve Zahidlik

Posted: 27 Nov 2007, 08:59
by asım
?Elhamdü lillâhi rabbil alemîn... Ves salâtü ves selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... Mefhari mevcûdât muhammed mustafâ râ salevât!.... Seyyidüs sâdât muhammed mustafâ râ salevât!... Habîbi hüdâ muhammed mustafâ râ salevât!...

İbrâhim Edhem Hazretleri de buyurmuş ki:
"Zühdü üç şeyde buldum:
1. (Raeytül kabre mûhışen) Baktım ki, kabir korkunç bir yer... (ve leyse maiye mûnisün) Hiç orda yanımda bir arkadaşım da yok... Yalnız başıma kalacağım. Korktum ondan, döndüm Allah'a...
2. (Raeytü tarîkan tavîlen ve leyse maiye zâdün) Baktım ki ahiret yolu çok uzak bir yoldur. Elli senelik, yüz senelik bir yol... Yanımda da bana yarar azık da yok... Döndüm Allah'a...
3. (Raeytül cebbâra kàdıyen ve leyse maiye huccetün) Cebbar olan Allah'ı kadı olarak gördüm. Benim elimde bir hüccet yok ki, kendimi kurtarayım. Onun için yine döndüm Allah'a...

İbn-i Abbas RA demiş ki:
"Zühd üç harften ibarettir: Ze, He, Dal..
1. Ze'nin mânâsı, âhirete hazırlanmaktır.
2. He'nin mânâsı, dinde hidâyet yoludur.
3. Dal'ın mânâsı, Allah'a tâate devamdır." demiş.
Bir başka yerde de şöyle demiş:
"Zühd üç harften ibarettir: Ze, He, Dal..
1. Ze demek, (terküz zîneh) zinetlerin terki demektir." Zâhid, zînetleri terkeden adamdır.
2. He, (terkül hevâ) Nefsinin istediklerini terketmek, hevâsını, arzusunu terketmek demektir.
3. Dal da, (terküd dünyâ) dünyayı terketmek demektir.

Hâmid-i Leffâf Hazretleri'ne birisi gelmiş, "Bana bir vasiyet yap!" demiş, nasihat istemiş. O da demiş ki:
--(İc'al lidînike gılâfen) "Dinine bir kılıf yap! (kegılâfil mushaf) Mushafın kılıfları oluyor ya, eskiden keselerin içine koyuyorduk mushafları... Onun gibi bir kılıf yap demiş."
Demişler ki:
--(Mâ gılâfüd dîn?) "Dinin kılıf nedir? Hadi mushafın kılıfını anladık; dinin kılıfı nedir?"
Demiş ki:
1. (Terkül kelâm, illâ mâ lâ büdde minhu) "Sözü bırak, ancak lüzum olduğu kadar söyle, fazla söz söyleme!..
2. (Ve terküd dünyâ illâ mâ lâ büdde minhu) Sana ne kadar lâzım dünyadan; o kadarıyla meşgul ol, fazlasını bırak!..
3. (Ve terkü muhàletatin nâs illâ mâ büdde minhu) İnsanlarla da muhalâta etme, karışma insanlara; ancak ihtiyacın kadar karış!.."

Bundan sonra da demiş ki:
1. (Enne aslez zühdi el'ictinâbü anil mehàrim) "Zâhidliğin asıl kökü, haramlardan sakınmaktır." "Dünyayı terketmektir." dedi ya yukarda; "Onları bırak; asıl zâhidlik haramlardan kaçınmaktır. (kebîrihâ ve sağîrihâ) İster büyük, ister küçük bütün günahlardan sakınmaktır, kaçınmaktır."
2. (Ve edâü cemîil ferâid, yesîrihâ ve asîrihâ) Bütün ferâizi idâ etmektir; kolay olsun, zor olsun..." Meselâ, ramazanda oruç zor geliyor ama, onu mutlaka yapacaksın!
3. (Ve terküd dünyâ alâ ehlihâ, kalîlihâ ve kesîrihâ) Dünyayı da dünya adamlarına bırak; azını ve çoğunu... Dünya ile alâkan olmasın!..

Bir şiir var şurda:

Emâ terâ keyfe yübliyenel cedîdân,
Ve nahnü nel'abü fî sirrin ve i'lân.

"Bu günler bizi nasıl eksiltiyor, yok ediyor. Yaşlar gidiyor, büyüyoruz ama, ömür de bununla beraber gidiyor. Hâlâ, biz de oyundan başımızı kaldıramıyoruz."

Lâ terkenenne iled dünyâ ve ni'metihâ,
Feinne evtànehâ leyset bievtàn.

"Sen bu dünyaya ve bu dünyanın nimetlerine aldanma!.. Çünkü, senin yerin burası değil; senin yerin cennet!.."

Va'mel linefsike min kablil memât,
Felâ tağrurke kesrete ashâbin ve ihvân.

"Sen ölmezden evvel, nefsini kurtaracak amelleri işle!.. Eşin, dostun, malın, mülkün çokluğu sana fayda vermez! Sen Allah'a kendini sevdirecek amelleri işle!.."

Allah kusurlarımızı affetsin... Tevfikàt-ı samedâniyyesine mazhar eylesin... Sevdiği kullarının arasına bizleri de kabul etsin inşaallah...
El-Fâtiha!.. "
Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A.) 5. 10. 1974 / 17 Ramazan 1394